SAĞLIK - 15 Şubat 2018 Perşembe 10:46

Çağın korkutucu hastalığı obezite

A
A
A
Çağın korkutucu hastalığı obezite

Başkent Üniversitesi Adana Dr.

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Okan Sefa Bakıner, Türkiye’de obezitenin her geçen yıl artış gösterdiğini, yaşam tarzı, çevresel faktörler, yanlış beslenmenin obezitenin en önemli nedenlerinden olduğunu söyledi.


Doç. Dr. Bakıner, vücudun işleyişinde ciddi bozukluklara neden olan obezitenin, kişiyi başka hastalıkları da içeren bir kısır döngü içerisine aldığını aktardı. Bakıner, obez kişilerin hastalığı kabullenmedikleri ve gerekli önlemleri almadıkları zaman ciddi sağlık kayıplarıyla karşılaşabileceklerini kaydederek, "Obezite metabolizmayla ilgili olarak görülse de aslında diğer pek çok organı etkiler ve başka hastalıkların nedeni haline gelir. Obezite Avrupa’daki yetişkinlerde Tip 2 diyabetin yüzde 80’inden, kalp damar hastalıklarının yüzde 35’inden ve hipertansiyonun yüzde 55’inden sorumludur. Her yıl 1 milyondan fazla ölüme neden olmaktadır” diye konuştu.



“Çocuklarda obezite 48 yılda 10 kat arttı”


Obezite eğiliminin özellikle çocuklar ve ergenlik dönemindekiler için de alarm verici düzeyde olduğunu dile getiren Doç. Dr. Bakıner sözlerine şöyle devam etti:


“Bugün gelinen noktada çocukluk çağı obezitesi görülme sıklığının 1970’lerdeki değerlerden 10 kat fazla olduğu bildirilmektedir. Aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanı sıra genetik faktörlerinde obezite ile güçlü bir bağlantısı vardır. Obezitenin önüne geçilmezse ne yazık ilerleyen yıllarda birçok ciddi hastalığı beraberinde getiriyor.”


Yetişkin sağlıklı vücut yapısına sahip erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18’i, kadınlarda ise yüzde 20-25’ini yağ dokusu oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Okan Sefa Bakıner, “Bu oranın erkeklerde yüzde 25, kadınlarda ise yüzde 30’un üstüne çıkması obeziteyi oluşturmaktadır. Obezite tanısı basit ölçüm yöntemleri ile konulabilir. Beden kitle indeksi hesaplaması günümüzde tüm dünyada en yaygın kullanılan obezite tanı aracıdır. Bunun dışında obezite tedavisine başlamadan önce bireysel metabolizma ölçümü kişiye verilecek diyetin niteliklerini belirleme açısından faydalıdır. Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde altın standart yöntem olan istirahat oksijen kullanımına dayalı yöntemle bireysel metabolizma ölçümü obezite hastalarına standart olarak uygulanmaktadır. Uygun aralıklarla yapılan birebir görüşmelerle verilen diyetin uygulanabilirliğinin kontrol edilmesi ve aksaklıkların düzeltilmesi diyetisyen tarafından yapılmalıdır” dedi.



"Ekip tedavisi her zaman bireysel yönetimden daha başarılı sonuçlar vermektedir"


Kadın ve erkeklerde farklı özelliklerde ortaya çıkabilen obezitenin, kişiye özel uygulanan modern yöntemlerle kontrol altına alınabildiğine değinen Doç. Dr. Okan Sefa Bakıner, “Obezite tedavisi, bireyin kararlılığını ve etkin olarak katılımını gerektirir. Tedavi süreci süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin oluşumunda pek çok faktörün etkili olması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Bu nedenle obezite tedavisinde hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekip gerekmektedir. Ekip tedavisi her zaman bireysel yönetimden daha başarılı sonuçlar vermektedir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde yüzde 10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır” şeklinde konuştu.


Doç. Dr. Okan Sefa Bakıner, obezitenin tedavisinde kişiye göre değişik yöntemler uygulandığını belirterek, “Bu tedaviler kişinin durumuna göre tamamen değişiklik göstermektedir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisi obezitenin tedavisinde anahtar rol oynamaktadır. Egzersizin ağırlık kaybını sağlamadaki etkisi halen tartışmalı olsa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı, diyet yapıldığında görülebilen kas kütle kayıplarını önlediği kesin olarak kabul edilmektedir. Egzersiz tedavisi ile, tıbbi beslenme tedavisini destekleyici nitelikte bireylerin ağırlık kazanımları engellenebilmekte yeniden kilo artışı önlenebilmektedir” diye konuştu.



"İlaçların mutlaka hekim kontrolünde kullanılması gerekiyor"


Obezitede ilaç tedavisinin kesinlikle tek başına tedavi edici bir unsur olmadığını söyleyen Doç. Dr. Bakıner sözlerini şöyle tamamlandı:


“İlaç tedavisi sadece uygun hastalarda motivasyonu arttırmak amaçlı yaşam tarzı değişikliklerine destek amaçlı verilebilir. Obezite tedavisinde kullanılacak ilaçlar hafif ve orta derecede ağırlık fazlalığı olan bireyler için uygun değildir. Bu tür ilaçların mutlaka hekim kontrolünde kullanılması gerekiyor. Bunun dışında cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Beden kitle indeksi 40 kg/m2 ve üzerinde olan ileri derece obezler ve beden kitle indeksi 35 kg/m2 ve üzerinde olan ve diyabet gibi eşlik eden kronik hastalığa sahip olan obezler, tüm çabalara rağmen uzun süreli kalıcı kilo kaybı sağlayamadıkları taktirde cerrahi müdahale uygulanabilir. Hasta ile cerrah, endokrinolog, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapistin iyi bir ekip oluşturduğu deneyimli merkezlerde bariatrik cerrahinin başarı şansı artmakta ve riski oldukça azalmaktadır. Ameliyat eden hekimin deneyimi kadar ameliyat öncesi hazırlığı yapan ekibin ve ameliyat sonrası kısa ve uzun dönem yönetimi yapan ekibin de önemi büyüktür.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Göztepe CEO’su Kerem Ertan: “Şampiyonluğu Bodrum FK maçında kutlayacağız” Trendyol 1. Lig ekiplerinden Göztepe’nin CEO’su Kerem Ertan, her ne olursa olsun şampiyonluğu hafta sonu oynanacak Gençlerbirliği maçında değil, ligin son haftasındaki Bodrum FK müsabakasında kutlayacaklarını ifade etti. Gürsel Aksel Stadyumu’nda basın mensuplarıyla bir araya gelen Göztepe CEO’su Kerem Ertan, Trendyol 1. Lig’in 32. haftasında iç sahada oynanacak Gençlerbirliği maçında şampiyonluklarını ilan etme durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Alınacak ve çıkacak her türlü sonuca rağmen şampiyonluğu son hafta oynanacak Bodrum FK müsabakasında kutlamak istediklerini belirten Göztepe CEO’su Kerem Ertan, "Gençlerbirliği maçında planlanmış bir kutlama yapmayacağız. Süper Lig’e çıkarsak Bodrum FK maçında kutlama yapacağız. Kupa töreni son maçımızda olacak" dedi. “Bodrum FK maçında sanatçı Levent Yüksel bizimle olacak” Gençlerbirliği mücadelesinde ceza almamak için taraftarları sağ duyulu davranmaya çağıran Ertan, “Pazar günü kutlama yaparsak taraftarımızın sahaya girme ihtimali bulunur. Taraftarımızın sahaya girmesi halinde Bodrum FK maçında cezalı oluruz. Son maçımızı seyircisiz oynama ihtimali ortaya çıkar. Bunu asla istemeyiz. Taraftarımızdan rica ediyoruz, sonuç ne olursa olsun sahaya girişle ilgili bir aksiyon alınmasın. Diğer bir müjdemiz de Bodrum FK maçında sanatçı Levent Yüksel bizimle olacak. Taraftarımız ’Medcezir’ şarkısını gerçek sesinden dinleyecek. O nedenle taraftarımız Gençlerbirliği maçında sahayla ilgili bir aksiyon almasın ki ceza yemeyelim" diye konuştu. “Gürsel Aksel Stadı’ndaki mağazalar için son aşamaya geldik” Kerem Ertan, Urla Adnan Süvari Tesisleri’yle ilgili de müjde vererek, "Dün itibarıyla özel mülkiyete sahip olan ek sahamızın kontratını 1 yıl daha uzattık. Yeni sezonda saha problemimiz kalmadı ama bizim arayışlarımız sürecek. Akademi tarafındaki 70-80 dönümlük kendimizin yapacağı tesis için arazi arayışımız devam edecek. Gürsel Aksel Stadı’ndaki mağazalar için son aşamaya geldik. Bakanlıkların mutabakatlarını aldık. Yönetmelik, Gençlik ve Spor bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanımıza sunuldu. Tek beklediğimiz Resmi Gazete’de yayınlanması. Kısa bir süre içerisinde olacağını düşünüyoruz. Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra Gençlik ve Spor Bakanlığı ile sözleşme yapacağız. Her şey düşündüğümüz gibi giderse yılın son çeyreğinde kiralamalar ve kiracıların inşaat işleri başlar. 100. yılımıza dolu işleyen bir kompleksle başlarız” şeklinde konuştu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı çocuklarla İnciraltı’nda kutladıklarını da aktaran sarı-kırmızılı kulübün CEO’su, sözlerine şöyle devam etti: "İnciraltı’nda inşallah o olimpik branşlara ait, olimpik sporların yapılabileceği ve olimpik ölçütlerde tesislerin yapımına da en kısa sürede başlanacak. 23 Nisan’daki organizasyonu Göztepe olimpik branşlarındaki gençlerin, genç neslin ilk çiviyi çaktığı, temel attığı gün olarak görüyorum."
Kayseri Öğrencilerin geliştirdiği bu proje ile binalar 8 şiddetindeki depreme dayanıyor Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı tarafından düzenlenen 18. Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Kayseri Bölge Yarışması’na Nevşehir’den katılan öğrenciler, binaları 8 şiddetindeki depremde dayanıklı hale getiren çift yönlü sismik izolatörü tanıttı. Kayseri, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Sivas ve Yozgat olmak üzere 7 ilden 101 proje, Süleyman Demirel Spor Salonu’nda ziyaretçilerle buluştu. 18. Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Kayseri Bölge Yarışması’na Nevşehir Halil İncekara Bilim ve Sanat Merkezi’nden katılan 5. sınıf öğrencileri Beren ve Duru, depremde koruyucu etkisi daha yüksek olan çift yönlü sismik izolatöre sahip prototip binalarını tanıtırken, geleceğin mühendislerine de yaptıkları çalışmalarla ilham olmak istiyor. Projenin amacı hakkında bilgi veren Beren Çakacı, “Bu projemizin amacı okullarda deprem afet bilincinin hayata geçirileceği, çocukların mühendislik sürecini takip ederek, simülasyon ortamlarında yaparak ve yaşayarak öğrenecekleri, soruna çözüm ürettiği sağlam, özgün, yıkılmayan bina prototipleri oluşturmalarına katkı sağlamaktır. Bu projede binalar 8 şiddetinde depreme kadar dayanabilecek. Deprem değil, bina öldürür” dedi. Projede görev alan 5. sınıf öğrencisi Duru Karakaya da, geliştirdikleri sistemle geçen yıl yaşanan depremde bile binaların ayakta kalabileceğini düşündüklerini söyleyerek, "Burada görünen izolatörler depremin enerjisinin kuvvetini absorbe ederken, rezonans etkisini de engellemeye çalışırlar. Normal binalarda burada görünen bilyeler oyuk şeklindeki yuvaların içindeyken, bizim binamızda düz yuvaların içinde duruyorlar. Aslında binalarda ya sadece bilye sistemi ya da sadece yay sistemi kullanılabilir. Eğer sadece yay sistemi kullanılırsa da bu sadece yatay düzlemde işlevseldir. Fakat biz bu bina prototipimizde hem bilyeleri hem de yayları kullanarak hem yatayda hem de dikeyde işlevsel olan bir bina prototipi oluşturduk. Geçen sene yaşadığımız Kahramanmaraş depremi de kötü bir tesadüf oldu. O deprem de hem yatay hem de dikeyde meydana gelen bir depremdi. Bu yüzden bu stabil bina prototipimizin Kahramanmaraş depreminde yıkılmadan ayakta kalabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Karakaya, “Binamızın alt temelinde 5 tane kolon bulunmakta. Bu 5 kolonun 4’ünün etrafında tavana 45 derecelik açıyla sabitlenmiş yerler var. Bu yerlerin sabitlendiği kolonların üst kısmında sürtünme sarkacı adını verdiğimiz bilye sistemlerimiz bulunmakta. Bu bilye sistemleri de tüm kolonların üstünde bulunmakta. Ortada da ağırlık merkezinden esinlendiğimiz bir kolon daha bulunmakta. Dünyadaki her şey, hatta dünya bile taneciklerden oluşmaktadır ve tanecikler dünyanın üst kısmına yani kuzeye doğru gittikçe hafiflemektedir. Dünyanın en bilinen yapılarından biri olan Pisa Kulesi’nin ağırlık merkezi deplasman alanının yani temas alanının dışına çıkacaktır. Eğer ağırlık merkezi kulenin deplasman alanının dışına çıkarsa kule yıkılacaktır. Bu yüzden halatlarla sabitlenmiştir. Biz binamıza yapay bir deprem vermek için altında ’salınım tabakalı titreşim aracı’ adını verdiğimiz bir spor aleti var. Bu alet binamıza yapay bir deprem veriyor ve bu yapay depremi ölçmek için de bir aplikasyon var. Bu aplikasyonla titreşim aracının ne kadar büyüklükte bir deprem verdiğini ölçebiliyoruz” dedi.