SAĞLIK - 23 Mayıs 2018 Çarşamba 09:52

Dyt. Çisem Gündüz: “Ramazanda hedef kilo vermek olmamalı”

A
A
A
Dyt. Çisem Gündüz: “Ramazanda hedef kilo vermek olmamalı”

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, Ramazan ayında kilo verme hedefiyle oruç tutulmaması gerektiğini vurgulayarak, “Oruç tutanların sahur, iftar ve ara öğün olmak üzere günde üç öğün beslenmesi çok önemli.

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, Ramazan ayında kilo verme hedefiyle oruç tutulmaması gerektiğini vurgulayarak, “Oruç tutanların sahur, iftar ve ara öğün olmak üzere günde üç öğün beslenmesi çok önemli. Gün içerisinde alınması gereken kalori, bu 3 öğüne bölünebilir” dedi.


Dyt. Çisem Gündüz, Ramazanda sağlıklı beslenmenin önemine vurgu yapan açıklamalarda bulundu.


Gündüz, sahur öğününün mutlaka yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Sahur yapılmadan oruç tutan kişiler, gün boyu aç kalarak baş ağrısı, halsizlik, hipoglisemi gibi sağlık problemleri yaşayabiliyor. Bu nedenle mutlaka sahur yapılmalı. Sahurda yumurta, az tuzlu beyaz peynir, bir ya da iki tane ceviz, bir kase yoğurt, taze meyve ve tam buğday ekmek yenilebilir” diye konuştu.


İftarda çok ağır yemeklerin tüketilmemesi gerektiğine vurgu yapan Gündüz, kızartılmış, kavrulmuş ve yüksek tuz içeren besinlerin birçok sağlık problemine sebep olduğunu belirtti. Gündüz, iftarda fazla kalori alımı ya da hızlı yemek yemenin başta hazımsızlık olmak üzere sindirim problemlerine yol açtığını ifade etti.


İftar öğününde salam, sucuk, sosis, turşu gibi susatan besinlerden kaçınılması gerektiğini belirten Gündüz, “Ertesi gün de oruç tutulacağı için, vücudu dehidratasyona uğratmamak gerekiyor. Kabızlık problemi yaşamamak için yemeklerin posadan zengin olması gerekiyor. Tam tahıl, kuru baklagil, yeşil sebze ve meyveler posadan zengin besinlerdir” dedi.


İftara başlarken bir bardak su, bir hurma ya da zeytin, ardından bir kase çorba içildikten sonra 15 dakika mola verilmesi gerektiğinin altını çizen Gündüz, “Bu mola verilmezse sindirim problemleri ortaya çıkabiliyor. Verilen moladan sonra etli sebze yemeği, ızgara alternatifi, yanında ise püre, bulgur pilavı ya da kepekli makarna tercih edilebilir. Uzun süren açlığın sindirim kanalını zorlamasından dolayı, probiyotik içeriği yüksek bir yoğurt ya da kefir tüketilmesini öneriyorum” diye konuştu.


Kişilerin bir ay da olsa ramazan pidesi yemenin sorun olmayacağını düşünerek yanlış bir tutum sergilediğini belirten Gündüz, “Avuç içi kadar bir ramazan pidesi, iki dilim ekmeğe tekabül ediyor. Eğer kişiler ramazan pidesi yemek istiyorlarsa; öğünlerindeki çorba, pilav, makarna gibi besinleri azaltmaları gerekiyor” dedi.


Bulgur pilavı, kepekli makarna gibi sağlıklı ve kompleks karbonhidratların tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Gündüz, “Kaliteli karbonhidratlar tüketildiğinde iştah, açlık metabolizması kontrol altına alınacağından dolayı ertesi gün kan şekeri dengelendiği için oruç daha rahat tutulacaktır” şeklinde konuştu.


İftardan sonra yapılacak yarım saat yürüyüşün oldukça önemli olduğunu ifade eden Gündüz, “Yürüyüşten sonra bir porsiyon meyve, bir bardak probiyotik içeriği zengin kefir ya da süt tüketilmeli. Eğer kişiler tatlı yemek istiyorlarsa; baklava, şöbiyet gibi şerbetli tatlılar yerine haftada bir ya da iki gün az şekerli güllaç tercih edebilir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş’ta Masa Tenisi Turnuvası 60 sporcunun katılımı ile başladı Muş’ta Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü 27. İller arası “Masa Tenisi Turnuvası Bölge Grup Elemeleri” 60 sporcunun katılımı ile başladı. Yeni spor salonunda düzenlenen masa tenisi turnuvasına; 9 ilden 60 sporcunun katılımı ile başladı. 4 gün sürecek olan turnuvanın sonunda gruplarını finale çıkaracak olan takım Türkiye finallerinde eleme oynamaya hak kazanacak. Turnuvaya; Muş, Elazığ, Bingöl, Bitlis, Van, Bayburt, Ağrı. Iğdır, Kars’tan sporcular katıldı. Programda konuşan Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir, “Kredi Yurtlar Genel Müdürlüğünün organizasyonunda, 24-27 Nisan tarihleri arasında 27’nci Masa Tenisi Grup Birinciliği ev sahipliğimizde başladı. Burada 9 ilimizden yaklaşık 60 sporcumuz masa tersinde ter dökecek. İnşallah burada elde edilen başarılar neticesinde Türkiye finaline gidecek olan gençlerimize başarılar diliyorum. Geçen günlerde güreşte ev sahipliği yaptık, bugün burada masa tenisine ev sahipliği yapıyoruz. Spor salonlarımız tamamen çevre illerden gelen öğrencilerimize hem bölge birincilikleri, hem Türkiye şampiyonalarında ev sahipliği yapmaya hazır. Burada birçok misafirimizi de ağırlıyoruz. Burada ter dökecek olan sporcularımız çevre illerimizin yurtlarında kalanlardır. Dün bizim sporcularımız Iğdır’da voleybolda ter dökmüşlerdi. Ben katılım sağlayan tüm illerimize teşekkür ediyorum. Gelen bu ekipler ilin ekonomisine de katkı sağlamaktadırlar. Bu vesileyle yaptığınız turnuvalar da önem arz etmektedir” dedi.
İzmir Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAK’tan destek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yaptıkları nitelikli çalışmalarından dolayı ekibi tebrik etti. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları, ülkemiz başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda araştırma alanlarını yoğunlaştırarak, ulusal ve uluslararası iş birlikli ve disiplinlerarası önemli projeler hazırlamaya devam ediyorlar. Referans gösterilen araştırma üniversitemiz ekosistemi bünyesinde çocuklarda sık görülen enfeksiyonların erken teşhisi ve tedavisine yönelik nitelikli bilimsel çalışma yürüten ekibimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi. “PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır” Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz, “Bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle, enfeksiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır. Geleneksel biyokimyasal belirteçler ve klinik bulgular, erken teşhiste sınırlılıklar gösterebilir. Bu çalışmanın amacı, tükürükteki Prokalsitonin (PCT) düzeylerinin, 1 yaş altı çocuklarda bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumunda kullanımını ve serum PCT düzeyleri ile karşılaştırılmasını incelemektir. Prokalsitonin, bakteriyel enfeksiyonlara spesifik bir belirteç olup, vücutta enfeksiyon varlığında artış gösterir. Çalışma, serum ve tükürük örneklerindeki PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır. Araştırmadaki hipotezimizi, tükürük PCT düzeylerinin, bakteriyel enfeksiyonun erken teşhisinde kullanılabileceği ve serum PCT düzeyleri ile yüksek oranda korelasyon göstereceği üzerine kurduk. Bunun sağlanması durumunda özellikle invaziv olmayan bir yöntem olarak, tükürük PCT düzeyleri, bakteriyel enfeksiyonların erken teşhisinde ilk basamak test olarak potansiyel bir araç olabilecektir. Bu yaklaşım, özellikle küçük bebeklerde kan alma işleminin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda, hastane kaynaklarının gereksiz kullanımını azaltacağı, ileri test (kan kültürü, BOS kültürü, Akciğer grafisi) taleplerini engelleyebileceği, uygunsuz antibiyotik kullanımını düşüreceği ve acil servislerden hızlı taburculuk üzerine önemli bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ” diye konuştu. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yaptığı projede, Doç. Dr. Ali Yurtseven, Doç. Dr. Caner Turan, Dr. Sercan Çınarlı, Doç. Dr. Elif Azarsız, Doç. Dr. Timur Köse araştırmacı olarak yer alıyor.