EKONOMİ - 09 Aralık 2016 Cuma 16:36

Rekabet gücü en yüksek il İstanbul en düşük Şırnak oldu

A
A
A
Rekabet gücü en yüksek il İstanbul en düşük Şırnak oldu

TÜRKONFED işbirliği ile Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan ‘İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu’ Adana’da düzenlenen toplantıda açıklandı. 2008 ve 2014 yılı sonuçlarını karşılaştıran rapordaki genel endekse göre en rekabetçi ilk üç il İstanbul, Ankara ve İzmir olarak sıralanırken; rekabet gücü en düşük son üç il ise Şanlıurfa, Muş ve Şırnak oldu. En rekabetçi ilk otuz şehir arasında Trabzon, Rize ve Artvin’in yükselişi dikkat çekerken; Zonguldak, Mersin ve Adana ilk otuz içinde en hızlı rekabet gücü kaybeden şehirler arasında yer aldı.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM) tarafından ilki 2009 yılında açıklanan ve 81 ilin rekabet güçlerini değerlendiren ‘İl Bazında Rekabet Endeksi Raporu’, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) işbirliğinde daha gelişmiş bir veri seti ve metodoloji ile güncellendi. Türkiye’de rekabetçiliğin bölgesel dağılımına dair daha tamamlayıcı bir tablonun ortaya çıktığı rapor kapsamında, geçmişe dönük olarak karşılaştırma yapılarak aradan geçen süre zarfındaki değişiklikler de analiz edildi.
Türkiye’de rekabetçiliğin bölgesel dağılımına, bölgesel kalkınmanın bileşenlerine ve bölgesel kalkınma politikalarının etkilerine dikkat çeken rapor; Adana Vali Yardımcısı Cengiz Horozoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Çukurova SİFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Doğan, AGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Gülümsün Adalı, EDAM Başkanı Sinan Ülgen ile TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek’in katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantıda açıklandı.

“Kalkınma farklarının nedeni bölgeler arası ekonomik ve sosyal farklılık”
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, daha fazla refah üreten ve bu refahı daha fazla dağıtan bir ülke için, bölgesel kalkınma ve rekabetçiliğin kritik öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri orta gelir tuzağı, orta demokrasi tuzağı ve orta eğitim tuzağı sorunlarıdır. Verimlilik artışı, bölgesel kalkınma ve rekabetçilik dinamiklerini tetiklemekten geçmektedir. Bölgeler arası ekonomik ve sosyal farklılıklar, ülke genelinde derin kalkınma farklılıkları oluşturmaktadır. Burada iş dünyasına ve temsil örgütlerine önemli görevler düştüğü gibi, ülke ve bölgelerin rekabetçiliğini artıracak kamu politikalarının uygulanması da gerekmektedir” dedi.

“Adana’nın bir kalkınma seferberliği başlatması gerekiyor”
Günümüzde artık sadece ülkelerin değil, şehirlerin yarıştığını söyleyen Kadooğlu, şöyle devam etti:
“Şehirler, rekabetçilik güçleriyle bölgesel kalkınmanın lokomotifi olabilir. Örneğin Çukurova Bölgesinin kalkınması, bölgenin önemli kentlerinden biri olan Adana’nın rekabetçiliğinden geçmektedir. Ancak İl Bazında Rekabet Endeksi’nde Adana’nın sıralamalardaki yeri, barındırdığı potansiyeli yansıtmamaktadır. Adana, piyasa büyüklüğüne göre Türkiye’nin en rekabetçi 9’uncu şehri olmasına rağmen, toplam rekabetçilik endeksinde 81 il arasında 33’üncü sırada bulunmaktadır. Bu durum, 2008’e göre Adana için 6 sıralık bir gerilemeye işaret etmektedir. Diğer yandan, 2008-2014 arası Adana’nın piyasa büyüklüğü ve fiziki altyapı endeksleri hariç diğer tüm göstergelerde sıralaması gerilemiştir. Bu durum, Adana’nın emek piyasası ile insani sermaye rekabetçiliğinde stratejik politika uygulama ihtiyacına işaret etmektedir. Kamu ve özel sektörle, iş dünyası ve sivil toplum örgütleriyle Adana’nın bir kalkınma seferberliğini başlatması gerekmektedir.”

Ülgen: “Türkiye’nin müreffeh geleceği için rekabetçilik şart”
EDAM Başkanı Sinan Ülgen de “Türkiye için bir rekabet endeksi” raporunun, ülkenin daha müreffeh bir geleceğe sahip olmasının belki de yegane yolu olan rekabetçilik konusunun gündemde tutulmasını amaçladığını söyledi. Ülgen, "Bu çalışma sayesinde yaşadıkları şehirlere daha iyi bir büyüme ve kalkınma perspektifi kazandırmak isteyen yerel yöneticiler, endeksin içerdiği 8 farklı alt endeksi yakından inceleyerek ağırlık vermeleri gereken reformları görebilecektir. Nihayet bu çalışma EDAM’ın ilk kez 2008 yılında yayınladığı rekabetçilik çalışmasının bir devamı niteliğindedir. Bu çalışmada metodoloji ve veri kaynakları zenginleştirilmiştir. Ama çalışma sonuçta 2008 yılından bu yana rekabetçilik alanındaki ilerlemelerin gene yerel bir gözlükle değerlendirilmesini sağlamaktadır. Bu rapor sayesinde çalışmanın ilk yapıldığı 2009 yılına oranla hangi şehirlerimizde genel ortalamaya oranla daha yüksek veya daha düşük bir gelişme olduğu görülebilmektedir. Bu iki farklı düzlemdeki, hem sabit hem de dinamik karşılaştırma imkanı veren metodolojimizin, illerimizin birbiriyle sağlıklı bir rekabetçilik yarışı içinde olmalarına katkıda bulunacağını ümit etmekteyiz" diye konuştu.

Sekiz alt endeks ve 65 değişkene göre rekabetçilik araştırıldı
Çalışmada il bazında rekabetçilik endeksini oluşturan sekiz alt endeks ile 65 değişkenin ışığında rekabetçi dinamikler araştırıldı. Rekabetçilik endeksine baz oluşturan alt endeksler; makroekonomik istikrar, piyasa büyüklüğü, finansal derinlik, emek piyasası, insan sermayesi, yaratıcı sermaye, sosyal sermaye ve fiziki altyapı olarak sıralandı. Bu başlıklar altında, okullaşma oranından, kişi başına elektrik tüketimine kadar birçok değişken değerlendirmeye alındı.
İstanbul ve Türkiye geneli arasındaki fark özellikle ekonomik endekslerde 2008-2014 yılları arasında açıldı.
2008 ve 2014 yılı sonuçlarını karşılaştıran rapordaki genel endekse göre en rekabetçi il 100 puanla İstanbul olurken, Ankara 79 puanla ikinci, İzmir 57 puanla üçüncü sırada yer aldı. Rekabet gücü en düşük son üç il ise 6 puanla Şanlıurfa, 3 puanla Muş ve 2 puanla Şırnak oldu. En rekabetçi ilk otuz şehir arasında Trabzon, Rize ve Artvin’deki yükseliş dikkat çekerken; Zonguldak, Mersin ve Adana ilk otuz içinde en hızlı rekabet gücü kaybeden şehirler oldu. Karşılaştırmada, iller arasındaki genel rekabet eşitsizliğinde sınırlı da olsa bir iyileşme olduğu göze çarparken, en yüksek endeks değerini alan İstanbul ile Türkiye geneli arasındaki farkın aynı yıllar arasında ekonomik rekabetçiliği ölçen alt endekslerde açıldığı tespit edildi.

Alt endekslerde 2008-2014 yılları arasında il bazında değişiklikler göze çarpıyor
İstanbul, makroekonomik istikrar, piyasa büyüklüğü ve finansal derinlik endekslerinde hem 2008 hem de 2014 sonuçlarında birinci sırada yer aldı. Ankara ise 2008 ve 2014 yıllarında insan sermayesi ve yaratıcı sermaye endekslerinde ilk sırada yer alırken, 2008 yılında ilk sırada olduğu sosyal sermaye endeksindeki yerini Bolu’ya kaptırdı. Tekirdağ, 2008 yılında olduğu gibi 2014 yılında da emek piyasaları endeksindeki birinciliğini korudu. Fiziki altyapı endeksinde ise Antalya, 2008 yılının ilk üçü İstanbul, İzmir ve Kocaeli’yi geride bırakarak birinci sıraya yerleşti. Bölgesel olarak bakıldığında ise, genel endekste ve alt endekslerde anlamlı bir değişiklik göze çarpmamakta.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kulüpler Birliği, TFF seçimini haziranda istiyor Kulüpler Birliği, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimleriyle ilgili açıklama yayımlayarak, seçimin haziran ayının ilk haftası yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Kulüpler Birliği’nin konuyla ilgili yaptığı açıklama şöyle: "Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı tarafından 18 Temmuz’da yapılacağı ilan edilen seçimli genel kurul tarihinin, aşağıda paylaştığımız sebeplerden ötürü haziran ayının ilk haftasında yapılmasının elzem olduğunu düşünmekteyiz. Ülkemizde futbol sezonu genel olarak her yıl Mayıs ayının bitimiyle kapanmakta, Avrupa Kupaları öne elemesi oynayacak kulüplerimiz açısından ise en geç Haziran sonu itibarıyla futbol faaliyetleri yeniden başlamaktadır. Hal böyle iken, yeni sezon planlamalarının tamamının bu takvime uygun olarak yapılması gerekmektedir. Zira; 1. Spor kulüplerinin mali takvim yılı 31 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasındadır. Bu kapsamda, Kulüp Lisans ve Finansal Sürdürülebilirlik Talimatı’nda yapılması gereken değişikliklerin bu takvime uygun olarak yapılması kaçınılmaz bir gerçekliktir. Bu konularda yeni sezon için yapılacak değişiklikler için yeni yönetime kendi bakış açısı, futbol yönetim anlayışı ve ilkelerine uygun hareket alanı tanınmalıdır. 2. Ülkemizde futbol faaliyetlerinin sezon içerisinde ortaya çıkan eylem ve davranışlar, TFF Yönetim Kurulu ve Hukuk Kurulları ile diğer yürütme kurulları tarafından değerlendirilerek karara bağlanmaktadır. Gelinen noktada, en büyük sorun ülkemiz futbolunun organizasyonu ve idaresinden sorumlu TFF Yönetim Kurulu’na ve diğer kurullara duyulan güvensizliktir. Dolayısıyla, kurulların yönetim ve karar istikrarı sağlayabilmesi adına aynı yönetim anlayışı ile döneme başlaması ve devam etmesi elzemdir. Bu sebeple, yeni seçilecek yönetimin kendi bakış açısı ve ilkelerine uygun kurullar oluşturması için yeni sezon başlangıcına kadar makul bir zaman dilimi tanınmalıdır. Yeni yönetim, 18 Temmuz’da seçildikten sonra kendi ilke ve bakış açısıyla yeterli çalışma zamanı olmasa da bu değişiklikleri yapmış olsa dahi ilan ve tahkim itiraz süreleri dikkate alındığında liglerin başlama tarihine yetişmesi mümkün değildir. 3. 2024/2025 futbol sezonunun 9 Ağustos 2024 tarihinde başlayacağı ilan edildiği göz önünde bulundurulduğunda; transfer dönemlerinin, lig statülerinin, A Takım listelerinin ve futbolcu uygunluklarının yeni yönetim tarafından hazırlanması fiilen mümkün olmayacağından, değişmesini talep ettiğimiz bugünkü anlayışla hazırlanması hedeflenen amaca hizmet etmeyecektir. 4. Yeni sezon için yapılacak olan hakem klasman atamalarının belirlenmesinin yeni seçilecek yönetim kuruluna bırakılması gerekmektedir. Bu sebeple yeni seçilecek yönetime hareket alanı bırakmayacak olan 18 Temmuz tarihinin kabulü mümkün değildir. 5. Ülke futbolunun yönetim esaslarını teşkil eden TFF Ana Statüsü, talimatlar, lig ve kupa statülerinin maddi gerçekliğe uygun olarak detaylı araştırma ve futbol paydaşlarıyla bilgi alışverişi neticesinde hazırlanması gerekmektedir. Bu şekilde hazırlanmayan talimatların yıl içerisinde sezon devam ederken sürekli olarak revizyona uğraması hakkaniyet ve adalet duygularını zedeleyecektir. En güncel örnek olarak 2023/2024 futbol sezonu içerisinde Futbol Disiplin Talimatı’nın 44.maddesinin 3.fıkrasında yapılan değişikliğin tahkim kurulu tarafından iptal edilmesi karşımıza çıkmaktadır. 6. 2024/2025 sezonu TFF bütçesinin mevcut Yönetim Kurulu tarafından belirlenirken, seçilecek yeni yönetimi etkileyebilecek kararların alınma ihtimali de bugünkü talebimizin ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaktadır. Ülkemiz futbolunun içerisinde bulunduğu kaotik durum, bir gün dahi gecikmeyi kaldırabilecek noktada değildir. Bunun için hep birlikte şahsi menfaat ve beklentilerimizi bir kenara bırakarak Haziran ayı başında TFF Seçimli Genel Kurulu’nu yapmak zorundayız. Bugün bu sorumluluktan kaçanlar tarihte Türk futboluna verdikleri zararla hatırlanacaktır."
Edirne Önce kardeşleri sonra kendisi... Edirne’nin en meşhur ciğercisi hayatını kaybetti Edirne’de 2 ay önce toprağa verdiği ağabeyinin acısını sindiremeden geçen hafta Perşembe günü yine bir ağabeyini daha toprağa veren Edirne’nin meşhur ciğercisi Bahri Dinar, uyurken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Edirne’nin tanıtıma büyük katkı sağlayan kentin sevilen yüzü, Edirne’yi Tanıtma ve Tava Ciğer Kalite Koruma Derneği Başkanı 63 yaşındaki Bahri Dinar, hayatını kaybetti. Sabah eşi tarafından yatağında hareketsiz halde bulunan Dinar’ın kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği belirlendi. İki ay içersinde 2 kardeşini toprağa veren ciğerci esnafı Bahri Dinar’ın kalbi daha fazla bu acılara dayanamadı. Ciğerci esnafı Bahri Dinar’ın ağabeyleri Nazmi Dinar (68) Şubat ayında geçirdiği kalp krizinden, Bahattin Dinar (65) ise Perşembe günü Uzunköprü ilçesinde geçirdiği iş kazasında hayatını kaybetmişti. Ciğerci Bahri Dinar, ikindi namazının ardından Eski Camide düzenlenen cenaze töreni ile birlikte son yolculuğuna uğurlandı. Cenaze törenine katılan çok sayıda vatandaş, göz yaşlarına hakim olamadı. Cenazeye Adülhey de katıldı Kurtlar Vadisi dizisinde hayat verdiği Abdülhey karakteriyle akıllarda yer edinen ünlü oyuncu Kenan Çoban da, "Sabah çok üzücü bir haberle uyandık. Yakın dostumdu. Bahri abi bir değerdi. Ciğerci Bahri diye anılıyordu ama bizim ciğerimizi yaktı. Edirne’mizin Türkiye’mizin başı sağ olsun" dedi.