GENEL - 30 Ekim 2017 Pazartesi 10:24

Sağlık-Sen Genel Başkanı Memiş’ten "yıpranma payı" müjdesi

A
A
A
Sağlık-Sen Genel Başkanı Memiş’ten "yıpranma payı" müjdesi

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, “Yakın zamanda inşallah sizden aldığımız güçle birlikte içini boşaltmadan hizmetlisiyle, memuruyla, ekibiyle tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettiği oranda yıpranma payı almalarını sağlayacak ve bunun müjdesini inşallah hep beraber 550 bin çalışanımıza sizlerle beraber vereceğiz” dedi.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, “Yakın zamanda inşallah sizden aldığımız güçle birlikte içini boşaltmadan hizmetlisiyle, memuruyla, ekibiyle tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettiği oranda yıpranma payı almalarını sağlayacak ve bunun müjdesini inşallah hep beraber 550 bin çalışanımıza sizlerle beraber vereceğiz” dedi.


Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde Sağlık ve Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) tarafından düzenlenen Ağrı il Divan Temsilciler istişare ve kahvaltı programına Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, Sağlık-Sen Ağrı Şube Başkanı Fevzi Mağal, AK Parti İl Başkanı Abbas Aydın, kamu kurum amirleri ve sağlık çalışanları katıldı. Burada bir konuşma yapan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, çocuklara onurlu bir gelecek için çaba sarf ettiklerine işaret ederek, Sağlık-Sen ve Memur-Sen olarak önceliklerinin ülke ve çocuklar için onurlu bir gelecek bırakmak olduğunu belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında meydanlara ilk olarak Memur-Sen teşkilatı üyelerinin indiğini savunan Memiş, sözde milliyetçi ve sözde hak arayan sivil toplum kuruluşlarının darbe gecesi tek bir açıklamalarının olmadığını iddia etti.


15 Temmuz gecesinde milli bir görüş sergilediklerini vurgulayan Memiş, bu ülkeyi yedi düvele ve içerideki yandaşlara peşkeş çekmediklerini, Türk, Kürt, Laz demeden mesele vatansa gerisi teferruattır sözü ile Türkiye’yi Suriye yapmalarına müsaade etmediklerini belirtti. Memiş, “Sendikacılıkta aldanmayan ve aldatmayan sendikacılık anlayışımızla birlikte Allah’a hamdolsun birçok kazanımın altına imza atarak çalışanlarımızın dile getirilmemiş sorunlarını gündeme taşıdık, çözüme kavuşturduk. Son toplu sözleşme sürecinde maalesef malum sendikalar gene iş başındaydılar. Gene toplu sözleşmeyi karalamak Memur-Sen’i ayak altına almak ve değersizleştirmek, çalışmaya başladılar. Bunu ilk defa yapmadılar, hatırlarsanız taban aylık aldığınız 2013 toplu sözleşmesinden sonra dediler ki taban aylığın bir getirisi yok. Oysaki 2006 toplu sözleşmesinde taban aylığa 10 lira zam istemişlerdi. Ama 10 lira zammı dahi alamamışlardı” şeklinde konuştu.



"Sağlık çalışanlarını değersizleştirme çalışmalarına asla müsaade etmiyorum"


Yıpranma payına değinen Memiş, “Nöbet tutmadı diye yıpranma payı vermemezlik olur mu? Bu yıpranma payının ruhunu bilmemektir. Yıpranma payını anlamamaktır dedik karşı durduk. Ve o iş kaldı, sonrasında her platformda konuyu taşıyoruz tabi, 14 Mart Tıp Bayramı’nda, Sayın Cumhurbaşkanımız Külliyede düzenlenen programda aynen şunu ifade etti. ‘Yıpranma talimatını vermiştik bu güne kadar çıkmadı, ama buradan söz veriyorum 16 Nisan tarihi itibariyle bu konunun birebir takipçisi ben olacağım. Ve yıpranma payını inşallah çıkaracağız’ diye bir kez daha yineledi. Hala bürokratik engeller, bin dereden su getirmeler, ayakkabısı tozlanmayan bürokratlar sahada sağlık çalışanlarının ne çektiklerini bilmeyerek masa başında kendi dünyalarınca iş yapmaları nedeniyle söz uzadı. Çoğu toplu sözleşme masasında oturduğumuzda şunu ifade ettim değerli kardeşlerim. Bakın dedim sağlık hizmeti kutsal bir hizmet ben sağlık çalışanlarının bu mesleki kutsallığını sağlık çalışanlarını değersizleştirme çalışmalarına asla müsaade etmiyorum” diye konuştu.


Sağlık çalışanlarının çok zorlu şartlarda çalıştığını söyleyen Memiş, “Öyle bir görevi ifa ediyoruz ki cephe gerisinde sağlık çalışanları vardı askerlerle birlikte terörle mücadele sürecinde Cizre’de sağlık hizmeti verilmiyor denildiği zaman sağlık çalışanları hedefe konulmuştu. Daha silahlar susmadan yetkili sendikaların genel başkanı ile birlikte Cizre’ye gittim. Oradaki sağlık çalışanlarımızın fedakarlığını gördüm. Ve her türlü tuzaklamaya rağmen, kundaklamalara rağmen, taciz ateşlerine rağmen hiçbir ihbar geri çevrilmeden ambulanslarımız işlemlere gidiyor. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesinde o hainlerin kurşunları altında yaralanan vatanperver vatandaşlarımızı ambulanslarımıza sağlık çalışanlarımız almaya gitti. Birçok demokrasi şehidimiz sağlık çalışanlarımızın kucağında şehadet şerbeti içti. Aynı şekilde doğal olarak bir patlama olduğu zaman herkes canını kurtarmak için oradan kaçarken sağlık çalışanları mesleklerinin kutsallığı gereği bir can kurtarma sevdasıyla olay yerine gidiyor. Onun için lütfen bu mesleği değersizleştirmeyin. Sağlık çalışanlarının emeğini değersizleştirmeyi, Cumhurbaşkanımızın sözünü yerde bırakmayın, yıpranmayı bir an önce çıkarın demiştik. Cuma günü Ankara’da bir programımız vardı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık hanımefendi gelmişti. Aynı kurduğum cümleleri kurduktan sonra Öznur Hanım kürsüye gelip şu müjdeyi verdi. ‘Cumhurbaşkanımız talimat vermiş, yakın zamanda yıpranma payı konusu meclise gelecek diye bunun müjdesini bize verdi. Değerli kardeşlerim bakın bugün sizi eleştirenler, hadi ne oldu yıpranmayı hala çıkaramadınız diyenlere şunu söyleyin, 4 yıl önce siz yıpranma payının adını biliyor muydunuz? Yıpranma payından bahsetmiyordunuz bile. Oysaki bu sistem bir değişiklik getirecek elbette ki kolay bir süreç değil, onun için kim ne derse desin aldırmayın, yakın zamanda inşallah sizden aldığımız güçle birlikte içini boşaltmadan hizmetlisiyle, memuruyla ekibiyle tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettiği oranda yıpranma payı almalarını sağlayacak ve bunun müjdesini inşallah hep beraber 550 bin çalışanımıza sizlerle beraber vereceğiz” ifadelerini kullandı.



"Bizi bekleyen en önemli sorunumuz başta adaletsiz döner sermaye dağılımı"


Kendilerini bekleyen en önemli sorunun adaletsiz döner sermaye dağılımı olduğunu ifade eden Memiş, “Bizi bekleyen en önemli sorunumuz başta adaletsiz döner sermaye dağılımı, artık dilimizde tüy bitti. Ya kardeşim bu sistem çarpık sistem. Bu sistemi değişin dedikçe sistem üzerine yaptığı oynamalarla daha büyük adaletsizliklere yol açıyorlar. Hekimler arası adaletsizlik var, sağlık çalışanları arasında adaletsizlik var. Bir ildeki hastaneler arasında adaletsizlik var, her yönüyle saçma sapan bir sistem” şeklinde konuştu.



"Biz istiyoruz ki insanlarımız artık Erzurum yollarında ölmesin"


Programın devamında konuşan Sağlık-Sen Ağrı Şube Başkanı Fevzi Mağal ise göreve geldiği 6 aydan bu yana sendikanın yüzde 100’lük bir büyüme kat ettiğini aktardı. Mağal, “Ağrı’da kanayan bir yara olmuş, hatta kangren olmuş sağlık sorunlarına kayıtsız kalmadık. Değerli arkadaşlar Ağrı ilimizde çalışan sağlık çalışanları çok zor şartlarda görev yapmaktadır. Hem hastanemizin fiziki yapıları uygun değil, hem de ASM, TSM, 112 birimlerimizin hali içler acısıdır. Biz istiyoruz ki insanlarımız artık Erzurum yollarında ölmesin. Umuyoruz ki yeni devlet hastanemiz en kısa sürede biter ve ilimizdeki il dışı sevklerimiz yeni hastanemizle birlikte inşallah sona erer” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da pişkin müşteriler kamerada: Sigara içirmeyince ücretini ödemeyip kaçtılar Güngören’den Mecidiyeköy’e gitmek için taksiye binen üç kişi, sürücünün araçta sigara içilmesine izin vermemesinin ardından ücreti ödemeden araçtan indi. Taksi sürücüsünün, “90 liramı verir misin?” sözlerine karşılık yolcu, “Benim param yok. Git, onlardan al. Paramla beni rehin mi alacaksın” şeklinde pişkin bir cevap verdi. Yaşanan tartışmayı taksi sürücüsü cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Güngören Merter’de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda taksi sürücüsü İsa Ünver, yol kenarında kendisini durduran üç kişiyi aracına aldı. Şişli Mecidiyeköy’e gitmek için yola çıkan takside yolcular, bir anda sigara içmek istediklerini belirtti. “Paramla beni rehin mi alacaksın?” Ünver’in aracının içinde sigara içilmesine izin vermemesinin ardından yolcular ile sürücü arasında tartışma çıktı. Bunun üzerine araçtan inen yolcular, 90 liralık taksimetre ücretini ödemek istemedi. Ünver’in, “90 liramı verir misin” sorusuna, “Paramla beni rehin mi alacaksın? Benim param yok, git onlardan al” diyerek cevap veren pişkin yolcular ücreti ödemeden araçtan ayrıldı. O anlar taksi sürücüsünün cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Kaydedildiğini gören şahıs ise “Hem beni sosyal medyaya atacaksın hem de para isteyeceksin” diyerek uzaklaştı. “Sen niye karışıyorsun?’ diyerek araçtan ineceklerini söylediler” Taksi sürücüsü İsa Ünver ise, “Bugün E-5’te ilerlerken bir arkadaş Merter’de beni durdurdu. Kendisiyle birlikte iki tane de kadın bindi. Bana Mecidiyeköy’e gideceklerini söylediler. Kavşaktan dönüp Mecidiyeköy istikametine bağlanacağım esnada araçta sigara içmek istediler. Araçta sigara içmenin yasak olduğunu ve buna izin veremeyeceğimi bildirdim. Arkadaş bunun üzerine söylenmeye başladı. ‘Biz içiyoruz, kimse karışmıyor. Sen niye karışıyorsun? diyerek araçtan ineceklerini söylediler. İndirmek için müsait bir yere yanaştım. 90 liralık taksimetre ücretine itiraz ettiler” dedi.
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi
Rize Stajyer ebe olarak görev yaptığı Çocuk Cerrahi Servisi’ni çizimleri ile renklendirdi Rize Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören stajyer ebe İrem Dinç, staj yaptığı hastanede Çocuk Cerrahi Servisi’nin duvarlarına çizdiği çizgi film karakterleri ile hasta çocuklar mutlu ediyor. Rize Merkez Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki Yaren İrem Dinç, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Çocuk Cerrahi Servisinde ebe yardımcısı stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladı. Çocuk Cerrahi Servisinin duvarlarının boya yenilenmesi yapılacağı sırada serviste hizmet veren hemşirelerin "Keşke biraz eğlenceli yaptırsak" demesi üzerine "İsterseniz ben yapabilirim" diyen stajyer öğrenci Yaren İrem Dinç, hastane duvarlarına çizgi film karakterlerini çizdi. Dinç, tüm servis duvarlarına farklı çizgi film karakterleri çizerken, hemşireler ve diğer stajyer arkadaşları da büyük bir keyifle boyamaları gerçekleştirdi. Ortaya rengarenk bir çocuk cerrahi servisi çıkarken bu işlemin bütçesi ise doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm servis çalışanları tarafından sağlandı. Hastalarının çocuk olduğu serviste artık ağlama sesleri daha az duyulurken, hasta yakınları ise çocuklarının keyifli zaman geçirmesinden memnun. "Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor" Oğlunun sünneti için Çocuk Cerrahi Servisi’nde bulunan Mehmet Mustafa Telci, sünnet öncesinde çocukla beraber duvarlarda yer alan tüm karakterler hakkında konuşarak korkusunu azalttıklarını ve bu durumdan çok memnun olduklarını ifade ederek “Oğlumuzun sünnetini yaptık. Sağ olsun buradaki arkadaşlar da yardımcı oldu. Gayet memnunuz şu anda. Vallahi kimin aklına geldiyse çok güzel olmuş. Özellikle şu boyama işini yapan kızımızın eline emeğine sağlık. Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor. Vallahi bizimkinin ilgisini çekti” dedi. “Stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz” Çocuk cerrahi servisinin sorumlu hemşiresi Oya Kutlu ise stajyer öğrencinin böyle bir yeteneği olduğunu duyduklarında hemen harekete geçtiklerini ve hasta yakınlarının durumdan çok memnun olduğunu kaydederek “Stajyer arkadaşımızın böyle bir yeteneği var doğuştan. Ben de çocuk cerrahi servisini renklendirmek istiyordum. Tam da üzerine denk geldi. Arkadaşlarımla birlikte stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz. Servis bu şekilde bu hale geldi. Herkes çok memnun. Tepkiler çok güzel. Zaten bütün çabamız çocuklarımız için. Hasta çocuklar için de bir nebze olsun rahatlatıcı oluyor. Hani korkuyorlar, servise gelmek istemiyorlar, içeri girmek istemiyorlar ama karakterleri görünce, duvarları renkli görünce hepsi koşarak geliyor. Sevinçli oluyorlar. Mutlu oluyorlar. En güzel bizim için çok güzel bir şey. Emeklerimiz amacına ulaştı” ifadelerini kullandı. “Çocukların ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor” Serviste boya tadilatının başladığı sırada hemşirelerin kendi arasında ki servisi eğlenceli hale getirme hayali sohbetlerini duyan stajyer hemşire Yaren İrem Dinç, kendisinin resim çizme yeteneği olduğunu söyledi. Dinç “Servis yeni boyanıyordu o sıralar. Hani keşke biraz daha süslü olsa gibisinden konuşmalar oldu hemşirelerle. Ondan sonra ben de böyle bir şey yapabileceğimi söyledim. İşte küçüklüğümden beri uğraştığımı söyledim. Sonrasında böyle bir şeye kalkıştık. İlk önce hemşirelerle beraber yeni yeni boyalar alarak başladı. Sonra işte doktorlar da yardım ettiler. Öyle böyle gelişti yavaş yavaş. Şimdi fotoğraf çekiyorlar, çocukları burada daha çok eğlendiriyorlar, oynatıyorlar. Hani çocukların da odağı genelde duvarlar oluyor, karakterler oluyor. Bu yüzden de hani ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor. Hoşuma gidiyor yaptığım şeyin böyle güzel bir şekilde karşılanması, hani beğenilmesi” diye konuştu. “Burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer” Yeteneğinin küçük yaşlardan bu yana geldiğini ve hiç eğitim almadan kendisini resim konusunda geliştirdiğini ifade eden Dinç “Küçüklüğümden beri zaten uğraşıyordum böyle bir şeyle. O yüzden hani pek de zor olmadı benim için ama bir eğitim veya ekstradan bir yardım asla yok. Kendi kendime geliştirdim genel olarak. Yani çalışmadan çalışmaya değişiyor hani gölge gerekiyorsa çalışmaya bu tabii daha fazla vakit istiyor, daha fazla emek istiyor. Çizgileri, büyüklüğü, küçüklüğü çok fazla fark ediyor ama bir duvarı ortalama karakterse eğer bir günde bitiyoruz boyamasıyla beraber. Bence daha çok ilgi odağı oluyor burası çünkü diğer servislerden bir tık daha farklı. Çünkü burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer. O yüzden engel yok olmak tabii ki de daha çok ilgi çekiyor. Böyle olması daha güzel” şeklinde konuştu.