GENEL - 17 Ekim 2018 Çarşamba 09:09

Yarım asırdır kulübede yaşayan ‘Memiş Dayı’ya Kızılay’dan yardım

A
A
A
Yarım asırdır kulübede yaşayan ‘Memiş Dayı’ya Kızılay’dan yardım

Ağrı’nın Taşlıçay ilçesinde sevdiği kızla başlık parası yüzünden evlenemeyen ve 55 yıldır ilçenin dışında bir kulübede yaşam mücadelesi veren ‘Memiş Dayı’ya yaklaşan kış mevsimi öncesi Türk Kızılay’ı tarafından konteyner yaşam evi verildi.

Ağrı’nın Taşlıçay ilçesinde sevdiği kızla başlık parası yüzünden evlenemeyen ve 55 yıldır ilçenin dışında bir kulübede yaşam mücadelesi veren ‘Memiş Dayı’ya yaklaşan kış mevsimi öncesi Türk Kızılay’ı tarafından konteyner yaşam evi verildi.


Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde mazlum ve yoksulların umudu olan Türk Kızılay’ı Ağrı’nın Taşlıçay ilçesinde 1960’lı yıllarda sevdiği kızla başlık parası yüzünden evlenemeyen ve Memiş Dayı’ olarak bilinen 70 yaşındaki Memiş Orhan Turan’a kucak açtı. 55 yıldır şehrin dışında bulunan tenha bir bölgede kulübede tek başına hayata tutunma mücadelesi veren ve yarım asırlık aşkıyla tanınan Memiş Dayı’ya Türk Kızılay’ı Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Özer ve Kızılay ekibi tarafından 2 odalı içerisinde lavabo, mutfak ve banyonun da bulunduğu konteyner yaşam evi verildi. Kulübenin hemen yanına kurulan konteynerin içi Kızılay ekiplerince donatıldı. Ekipler ‘Memiş Dayı’ya uzun süre yetecek gıda malzemeleri de bıraktı. Konteynere önümüzdeki günlerde Taşlıçay Kaymakamlığı tarafından elektrik ve su verilecek.



"Memiş Dayı beni çok etkiledi"


Memiş Dayı’yı ziyaret eden ve konteyneri teslim eden Türk Kızılay’ı Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Özer, 6 ay önce bölgeden geçerken Memiş Dayı ile sohbet ettiklerini söyledi. Memiş Dayı’nın sohbetinden oldukça etkilendiğini dile getiren Özer, "Sohbet esnasında bana nerede çalıştığımı sordu ben de Kızılay’da çalıştığımı söyledim. Başını kaldırdı havaya ve gözlerimin içine baktı hafifçe ‘bana bir yaşam konteyneri gönderir misiniz, kaldığım yer çok iyi bir yer değil çok kötü, yağmur yağınca su doluyor’ dedi. Konuşma tarzı, yaklaşım şekli, Kızılay’ın ne iş yaptığı ve misyonunu bilmesi beni çok etkiledi. Döndükten sonra arkadaşlarımızı görevlendirdik. Onlar da gelip Memiş Dayı’yı yerinde ziyaret ettiler. Ardından yaşam konteynerini buraya gönderip yerini yaptıktan sonra daha güzel bir yerde yaşamasını sağladık" ifadelerini kullandı.



"Canla başla çalışmaya devam edeceğiz"


Kızılay’ın yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerine de değinen Özer, ihtiyacı olan vatandaşlara kurum olarak yardım ettiklerini söyledi. Özer, "Aslında bu arkadaşlar ihtiyaç sahibi değildir, ihtiyaç sahibi olan bizleriz. Omuzlarımıza yüklenen manevi yükler var. Bağışçıların bize vermiş olduğu emanetler var. Bunlar bizim elimizde emanetler. Bu emanetleri coğrafyanın neresinde olursa olsun bize veren bağışçılarımızın emanetlerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu bölgede Ağrı ili Taşlıçay ilçesinde yol kenarında bulunan bir yer. Zaten bu bölgede yaşayanlar burayı biliyor. Umuyoruz ki Kızılay’ın yapmış olduğu bu yardım sayesinde diğer insanlarımız kendi çevrelerinde bulunan ihtiyaç sahiplerini belirlerler. Gerek kendi etrafındaki güçlerini bir araya getirerek gerek kendi Kızılay ile iletişime geçerek bu ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya çalışırız. Biz de bu vesile ile coğrafyanın her köşesi ve Türkiye’nin her tarafında ihtiyaç sahiplerinin hiç birisinin ihtiyaç sahibi olarak kalmayacak şekilde canla başla çalışmaya devam edeceğiz" dedi.



"Ben onu çok sevdim ve seviyorum"


Kızılay tarafından kendisine verilen yaşam konteyneri dolayısıyla çok mutlu olduğunu ve kulübede yaşamanın çok zor olduğunu vurgulayan Memiş Dayı çoğu zaman üşüdüğünü ifade ederek sıcak bir yuvaya kavuştuğunu anlattı. Memiş Dayı, "Allah’a şükrediyorum. Hamd ediyorum, sabrediyorum, devletime de dua ediyorum. Başlık parası yüzünden sevdiğimi alamadım o da öyle gitti. Sevdiğim kız ile burada komşuyduk. İyi de anlaşıyorduk. Ondan sonra buradan Akdeniz’e göç edip gittiler. Ben onu çok sevdim ve seviyorum. Sevdiğime dedim ki ‘cennetin anahtarı bende olsaydı hiç tereddüt etmez sana verirdim.’ Kötü insanların yüzünü Azrail görsün, sevenleri de mutlu etsin. İyi sevecen ama, alavere ve fırıldak yok. Üç kağıtçı sevmeyecen dürüst sevecen. Namuslu, asaletli, dürüst ve karşılıklı seveceksin. Kavuşamamak zor değil, sevginin zoru yoktur. Sevgi sabırladır, sabır olmasa sevilmez. Ben onun yüzünden Kur’an-Kerim’e başladım. 666 sayfa 127 bin cüz hepsini ezbere biliyorum. Tertemiz olarak Allah’ın kitabına yanaşıp onu insanlara anlatacaksın" şeklinde konuştu.



"Allah sevdiğim ile beraber olsun"


Sevdiği kadın ile telefonda görüştüğünü ve zaman zaman Hatay’a gittiğini söyleyen Memiş Dayı, "Hatay’a gidip geliyorum. Telefonda konuşuyorum. O benden dinç ve sinirli aynı zamanda evlenmemiş. Ben hayata her zaman küsmem. Kaderime, şansıma, talihime mukadderatıma şükrederim. Yalnızca insanların yanlış yapanına küserim. Çeşmeye de yazmışım ‘bak bu çeşmenin suyuna içecek bir tası yok, kırma insanın kalbini yapacak ustası yok.’ Allah sevdiğim ile beraber olsun" diye konuştu.



"Kaymakamlık motosiklet hediye etti"


Kızılay ekiplerine eşlik eden Taşlıçay Kaymakamı Enver Özderin, Memiş Dayı’nın ilçenin göz bebeği olduğunu ifade etti. Özderin, "Onun büyük bir aşk hikayesi var. Kendisinden dinledik. Türk Kızılay’ı sağ olsun, ona böyle bir konteyner hediye etti. Biz de kaymakamlık olarak insani ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık. Memiş Dayı geçtiğimiz günlerde beni ziyaret edip ‘ben artık yoruldum ayaklarım tutmuyor, bisikleti kullanamıyorum, kaymakamlık bana bir motosiklet alabilir mi’ dedi. Devletimizin imkanları çerçevesinde ona bir motosiklet hediye ettik. Güle güle kullansın" değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.