POLİTİKA - 14 Ocak 2017 Cumartesi 19:39

9. Büyükelçiler Konferansı kapanışı

A
A
A
9. Büyükelçiler Konferansı kapanışı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cenevre Göçrüşmeleri ile ilgili, “Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının güvelik, garanti, toprak, diğer konulardaki hassasiyeti bizim hassasiyetimizdir. Bu konudaki haklarımız ve çıkarlarımızı sonuna kadar savunuruz hiç kimse endişe içinde olmasın. Sosyal medyada yönlendirici bilgiler yayılıyor, bu bilgilere de itibar etmesinler bize güvensinler” dedi.
9. Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan Bakan Çavuşoğlu basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Astana Süreci’ne ABD’yi kimin davet edeceği ve “Cenevre’de önemli görüşmeler vardı, Cenevre’de konuşulan konulardan bahsetmenizi isterim, sizce bir umut var mı? Türkiye burada bir takvim öngörüyor mu? Rum tarafının haritaları basına yansıdı, bu haritalarda da Güzel Yalı, Karpaz’ın bir bölümünün talep edildiği görülüyor doğru mudur? Türkiye bu konuda ne düşünüyor?” soruları üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Biz Rusya ile bir süreç başlattık ve buradan da netice aldık, Halep’ten insanların kurtarılması, ateşkesin ülke geneline yayılması ve siyasi sürece geçilmesi. Evet epeyse ihlaller var, ihlallere baktığımız zamanda büyük oranla rejimin ve rejimin yanındaki diğer grupların ihlal ettiğini görüyoruz ama süreç zor da olsa devam ediyor. Şimdi Astana Süreci’ne doğru gidiyoruz, buraya kimler katılacak? Şu ana kadar BM ve ABD’nin katılması konusunda hemfikiriz ve daveti de birlikte yapacağız. Uzmanlarımız Moskova’daydı, bu sefer İran’da katıldı toplantılarımıza ve burada Astana Süreci nasıl olacak? Kimler gelecek? Muhalefetten kimler olacak? Başka ülkeler katılsın mı katılmasın mı? Bunların hepsi değerlendiriliyor. Biz prensip olarak katkı sağlayabilecek kurum ve ülkelerin katılmasından yanayız. Sadece ben de oradaydım demek için bir ülkenin katılması ya da davet edilmesi doğru değildir. Muhalefetin de gerçek muhalefet olması lazım, sözde muhalefet olmaması lazım. Sözde muhalefet demek zaten rejim yanlısı olmak demek. O zaman rejim tarafından müzakerelere katılmasının da bir mahsuru yok, oradan katılabilirler. Bu süreci dün arkadaşlarımız Moskova’da Rus ve İranlı muhataplarıyla ele aldılar, bizim de düşüncelerimizi aktarma fırsatı buldular. Tabii bu süreci devam ettiriyoruz, uzmanlar düzeyindeki teması devam ettireceğiz ki Astana Süreci’ne geçebilelim. Burada muhalif gruplar arasındaki toplantılara da ev sahipliği yapıyoruz, onları da bir çizgide tutmaya çalışıyoruz. Onlar da özellikle ihlaller sebebiyle zorlukla karşı karşıyalar her şeye rağmen sağduyusunu yitirmediler. Onlar da ortaya bir vizyon koymak için çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
Cenevre Görüşmeleri
Bakan Çavuşoğlu, Cenevre Görüşmeleri ile ilgili de, “Biz Türkiye olarak Kıbrıs Sorunu’nun çözümünde her zaman ne dediğini bilen, ne istediğini bilen ve yapıcı olan bir ülke olduk. Özellikle 11 Şubat 2014 ortak açıklamadan sonra devam eden süreçte de yine biz herkesten bir adım önde olduk. Verdiğimiz destekte de çok görünür olduk, cesur olduk, ilkeler belli, prensipler belli, iki kesime dayanan siyasi eşitliği temel alan, kalıcı, adil bir çözüm konusunda Kıbrıs Türk halkının haklarını da sonuna kadar koruyan, teminat altına alan bir çözüm konusunda biz her zaman desteğimizi verdik. Müzakereler ada da devam etti, Mont Pelerin’de iki tur devam etti, bazı konularda ilk 4-5 fasıl için söylüyorum yaklaşımlar oldu bazı konularda hala görüş ayrılığı devam ediyor. Netice de ucu açık bir süreç istemiyorduk, konferans tarihinin belirlenmesi gerekiyordu ve Beşli Konferansın tarihi 12 Ocak olarak belirlendi. Orada da Türkiye kendinden emin, olgun, hazır bir şekilde masadaydı. Ne istediğini biliyor, neden istediğini, neden böyle olması gerektiğini gayet net bir şekilde anlatan bir ülke olduk ve Türkiye ile KKTC heyetinin görüşleri tamamen örtüştü. Akıncı ve Özdil Nami’yi de kutluyorum. Onlar da olgun bir KKTC’nin ne kadar olgun ve vizyoner bir devlet olduğunu orada herkese gösterdiler. Çözüm için de kararlı olduklarını ama ne olursa olsun çözüm olsun demediklerini de herkese gösterdiler. Genel anlamda sakin bir ortama geçti, Genel Sekreter de yapıcı, objektif bir tutum sergilediler. İngiltere’de üçüncü garantör ülke olarak Türkiye ve Yunanistan’ın yanında Dışişleri Bakanlığı düzeyinde katıldı. Görüşler arasında ciddi farkın olduğunu gördük, Dışişleri Bakanı düzeyinde bu kadar teknik çalışmanın faydalı olmayacağını tam tersi uzmanlarımızın bu teknik çalışmaları sürdürmesi konusunda hemfikir olduk. Gerek Birleşmiş Milletler gerekse üç garantör ülke ve diğer taraflar. Akşamki oturumda da bunun kararını hep birlikte verdik ve bir takvim belirledik, 18’inde uzmanlar bir araya gelecek, ülkemizi bakanlığım Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Muhtar Gün başkanlığında bir heyet bu teknik çalışmalarda temsil edecek. 18’inde İsviçre’de bir araya gelecekler ve daha sonra Dışişleri Bakanları olarak biz bir araya geleceğiz eğer burada somut bir sonuç çıkarsa da Başbakanları davet edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Teknik çalışmaların uzun sürmemesi gerekiyor, ucu açık bir süreç olmamalı”
Başbakan Binali Yıldırım 12’sindeki toplantıya gitmek için hazır olduğunu eğer diğer ülkeden Başbakan düzeyinde katılım olsaydı Başbakan Yıldırım’ın da gideceğini belirterek, “Özellikle Yunanistan’ın bu konuda bir çekincesi oldu ve dolayısıyla Sayın Başbakanımızın da oraya katılması uygun değildi ama istemediğinden değil. Biz gayet hazır bir şekilde gittiğimiz bir toplantıdan böyle bir sonuç çıktı, yol haritası. Bu ucu açık bir süreç mi olmalı? Hayır ucu açık bir süreç olmamalı. Nasıl daha önce Beşli Konferansın tarihi ve yerinin bir an önce belirlenmesi ancak bu takdirde müzakereler sonuç getirir dediysek şimdi de bu teknik çalışmaların da uzun sürmemesi gerekiyor. 18’indeki toplantı da aşağı yukarı ne kadar sürebileceği fikri ortaya çıkar ama biz bunun aylar sürmesini istemiyoruz. Bu toplantı başladıktan sonra bir ya da iki hafta içinde de olacaksa da olmayacaksa da kararını vermemiz lazım. Haritalar konusuna gelince daha önce belirlenen bir takvim çerçevesinde her iki taraf da içeride haritalar konusunda nasıl bir toprak istediklerini göstermişler, bu haritalar tartışmaya açık değil şu anda, yeri ve zamanı değil, sonraki aşamada eğer diğer konularda gelişme olursa elbet bu aşamaya da gelinecektir. Her iki tarafta bu gördükleri haritanın kabul edilemeyeceğini bildiren birer mektubu Genel Sekretere de verdiler. Sayın Akıncı’da zaten Rum tarafının teklifinin ciddi olmadığını, hiçbir Kıbrıs Türkü’nün bu haritayı kabul etmeyeceğini güçlü bir şekilde vurguladı aynı şey bizim içinde geçerlidir. Öyle Karpaz’mış, diğer yerlermiş bunlar söz konusu zaten olamaz ama daha harita aşamasına geçilmediği için detaylara girmenin anlamı yok ama herkes müsterih olsun Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının güvelik, garanti, toprak, diğer konulardaki hassasiyeti bizim hassasiyetimizdir. Bu konudaki haklarımız ve çıkarlarımızı sonuna kadar savunuruz hiç kimse endişe içinde olmasın. Sosyal medyada yönlendirici bilgiler yayılıyor, bu bilgilere de itibar etmesinler bize güvensinler” açıklamasını yaptı.
"Avrupa Birliği’nden de bu işin somut bir takvime bağlanmasını isteyeceğiz"
Bakan Çavuşoğlu, AB vize muafiyetine ilişkin sorulan bir soruya, “Biz son teklifimizi daha öncede söyledik, hazırladık. Üzerinde de titizlikle çalıştık. Önümüzdeki günlerde Avrupa Birliği’ne bu önerimizi teslim edeceğiz. Ancak hazırlandı. Avrupa Birliği’nden de bu işin somut bir takvime bağlanmasını isteyeceğiz. 4 kriter konusunda da bir sıkıntı yok. Vize serbestisi ve geri kabul anlaşması aynı anda eş zamanlı uygulanacak takvimin belirlenme müzakeresini AB ile son önerilerimizi verdikten sonra görüşeceğiz” cevabını verdi.
Başika’daki Türk askeri varlığıyla ilgili ise Bakan Çavuşoğlu, “Cumhurbaşkanımız Irak konusunda İbadi ile bir telefon görüşmesi yaptı. Sayın Başbakanımızın yaptığı bir ziyaret hem Erbil’e hem Bağdat’a çok faydalı geçti. Orada esasen ortak bir açıklama metni var. Bu açıklama metni ilişkilerimizin geleceği ile ilgili Başika ve diğer konularla ilgili tüm konuları kapsıyor. Biz Irak ile her alanda ilişkilerimizi geliştirmek ve Irak’ın güvenliğine daha fazla katkı sağlamak istiyoruz. Irak’ın toprak bütünlüğüne herkesten fazla destek vermeye devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana’da "Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek” yarışmasının ödülleri verildi ADANA (İHA) – Adana’da Yeşilay tarafından düzenlenen "Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek” yarışmasının ödül töreni gerçekleşti. Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti arasında imzalanan protokol çerçevesinde yapılan, "Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek" yarışmasının ödül töreni gerçekleşti. Edebi eser ve görsel olmak üzere 2 farklı kategoriden oluşan yarışmada ilkokul, ortaokul ve lise il birincileri ödüllendirildi. Ödül törenine katılan Vali Yavuz Selim Köşger, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Tevke ve Yeşilay Adana Şube Başkanı Dr. Yunus Emre Yıldırım, çeşitli kategorilerde başarılı olan öğrencilere ödüllerini takdim etti. Programda konuşan Yeşilay Adana Şube Başkanı Dr. Yunus Emre Yıldırım, ödül alan öğrencileri tebrik ederek, “Milli Eğitim Bakanlığımız ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti işbirliğiyle Türkiye’deki tüm ilkokul, ortaokul ve liselerde uygulamaya geçirilen bağımlılık temalı görsel ve edebi alandaki eserlerin yarıştığı Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek yetenek yarışması çerçevesinde ilimizde dereceye giren öğrencilerimiz için Adana Yeşilay Şubesinde ödül töreni gerçekleştirdik. Dereceye giren öğrencilerimize ödülü, plaket ve başarı belgeleri takdim edildi. Öğrencilerimizi, öğretmenlerimizi ve okul idarecilerimizi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz” dedi.
Ordu Ordu’da ana arı yetiştiriciliği yaygınlaşıyor Türkiye’de en çok bal üretiminin yapıldığı Ordu’da, ana arı yetiştiriciliğinin yaygınlaşması için eğitimler düzenleniyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ‘Ana Arı Yetiştiriciliği Talimatnamesi’ kapsamında, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve Ordu İli Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından Karapınar Mahallesi’nde ana arı yetiştiriciliği kursu düzenleniyor. Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden konunun uzmanı araştırmacılar tarafından 15 gün süreyle ziraat mühendislerine, veteriner hekimlere ve Ordu İli Arı Yetiştiricileri Birliği’ne kayıtlı olan arıcılara, koloni bireyleri tanıma, ana arının kolonideki önemi, ana arının kalitesini etkileyen faktörler, üretim yöntemleri, kalite kontrolü, bankalama, koloniye kazandırma başta olmak üzere, damızlık ana arı yetiştiriciliği uygulama talimatnamesi ile damızlık ana arı üretimi hakkında eğitim verilecek. Vali Muammer Erol, İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Şeref Cınbırtoğlu, Ordu İl Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi ile birlikte ana arı yetiştiriciliği eğitim alanında 23 kursiyerlerin çalışmalarını yerince inceleyerek, kursiyerlere başarılar diledi. Yürütülen çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi alan Vali Muammer Erol, Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nden konunun uzmanı araştırmacılar tarafından 15 gün süreyle ziraat mühendislerine, veteriner hekimlere ve Ordu İli Arı Yetiştiricileri Birliğine kayıtlı olan arıcılara ana arı yetiştiriciliği konusunda teorik ve uygulamalı eğitim verildiğini söyledi. Vali Muammer Erol’a incelemeler sonrası kursiyerler adına arıcı körüğü hediye edildi. Düzenlenen kurs sonunda yapılacak sınav sonrası başarılı olan kursiyerlere ana arı yetiştirici sertifikası verilecek.
İstanbul Yeni Türkiye Partisi il ve ilçe kongreleri için start verdi Yeni Türkiye Partisi, “İhtiyacımız Olan Tek Şey Yenilenmektir” sloganıyla Türkiye genelinde il ve ilçe kongreleri için start verdi. Yeni Türkiye Partisi, 28 Nisan’da il ve ilçe başkanlarını Ankara’da toplamayı kararlaştırdı. Yeni Türkiye Partisi Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, yerel seçimlere isim değişikliği nedeniyle son anda katılma kararı almıştı. Yeni Türkiye Partisi’nin bir çok il ve ilçede mecliste vekilleri bulunan Gelecek Partisi ve Deva Partisi gibi yeni kurulan partileri geride bıraktığı ve seçime girdiği bölgelerde ismini duyurmayı başardığı belirtildi. Bunun ardından Yeni Türkiye Partisi, “İhtiyacımız Olan Tek Şey Yenilenmektir” sloganıyla Türkiye genelinde il ve ilçe kongreleri için start verdi. Yeni Türkiye Partisi, 28 Nisan’da il ve ilçe başkanlarını Ankara’da toplamayı kararlaştırdı. Ahmet Reyiz Yılmaz, Türkiye için “güç birliği” mesajı verdi Ülke genelinde yeni olarak çıkan birçok siyasi partinin, medyada kendilerine büyük fırsatlar sunulmasına rağmen halkta bir karşılık bulamadığını söyleyen Yılmaz, "Son seçimler bize göstermiştir ki halkımız umudunu mevcut partilerin dışında yeni siyasi aktörlerin çıkışına bağlamıştır. Gerek seçimlere katılım oranında sandığa giden seçmen azlığı gerekse milliyetçi kanadın tarihinde hiç olmadığı biçimde emanet olarak kerhen CHP adaylarına oy vermiş olması memlekette siyasetin de siyasi aktörlerin de 2028 seçimlerine kadar gömlek değiştireceği ve yeni isimlere alan açacağını ortaya koymaktadır. Bu çerçevede , Yeni Türkiye Partisi, doğru kadrolarla bu yenilik arayışına kucak açacak en doğru adres olacaktır. Gerek sandığa gitmeyen gerek mecburen CHP’ye oy verdim diyen vatansever yurttaşlarımız gerekse İYİ Parti’den ve diğer partilerden kopan seçmenimizden ortak paydası ’vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü’ olan herkesi Yeni Türkiye Partisi çatısı altında görev almaya davet ediyorum. Gün bugündür. Bu davetimize Atatürk gibi ’Benim naçiz vücudum bir gün ölecektir ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır’ diyen herkesin bu davete icabet etmesini istiyorum" diye konuştu.