POLİTİKA - 19 Mart 2018 Pazartesi 17:58

Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni

A
A
A
Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu milletin bir şahsiyeti, izzeti, onuru, gururu var, bizim gururumuzla oynayamazsın.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu milletin bir şahsiyeti, izzeti, onuru, gururu var, bizim gururumuzla oynayamazsın. Bunlar böyle alışmışlar. Kapılarında süründüreceklerini sanıyorlar ama Türk milleti böyle bir millet değil, biz asaletimizden taviz vermeden bu çalışmalarımızı yaptık, yapacağız” dedi.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler için kullanılacak paranın Türkiye’ye söz verilmesine rağmen Avrupa’nın vermediğini belirterek, sert tepki gösterdi.


FETÖ mensuplarının en çok Adalet teşkilatına sirayet ettiğini belirten ve temizlik çalışmalarının yapıldığını kaydeden Erdoğan, “Fakat, ‘bitti mi’ derseniz, ben bittiğine henüz inanmıyorum, daha çok çalışacağız. Bu virüs aynen kanser gibi, kim bilir daha nerelerde neler çıkacak, takip edeceğiz, çıkaracağız. Adeta metastaz yapmış. Bunların temizlenmesi gerekiyor” açıklamasında bulundu.



“Hasan Celal Güzel ağabeyimize Allah’tan rahmet diliyorum”


Erdoğan, hayatını kaybeden Hasan Celal Güzel ile ilgili de, “Ağabeyimize Allah’tan rahmet diliyorum. Hafta içinde Külliyedeki bir ödül töreninde beraber olduğumuz ve kendisini çok sıkıntılı gördüğüm ama o ödül törenini ihmal etmeyerek katılan ve bu sabah da bu haberi aldık. Devlet, siyaset ve millet hayatımıza yaptığı hizmetleri daima saygıyla hatırlayacağımız Hasan ağabeyimiz ilerleyen yaşına rağmen heyecan ve coşku ile çalışmalarını sürdürüyordu. Mekanı cennet olsun” ifadelerini kullandı.



“Bu virüs aynen kanser gibi, kim bilir daha nerelerde neler çıkacak”


Kuraları çekilen bin 236 hakim ve savcıya görevlerinin hayırlı olmasını dileyen ve 15 Temmuz darbe girişimi ile hain yüzü ortaya çıkan FETÖ’nün en çok hedef aldığı kurumların başında Adalet teşkilatının geldiğini belirten Erdoğan, "Her şey orada başlıyor, her şey orada bitiyordu. Darbe girişiminin ardından içindeki FETÖ’cüleri en hızlı ve kararlı bir şekilde temizleyen kurum Adalet teşkilatımız oldu. Bu temizliğin Adalet teşkilatımız bünyesinde yol açtığı boşluğun doldurulması konusunda atılan adımları en başından beri takdirle takip ediyorum. Fakat, ‘bitti mi’ derseniz, ben bittiğine henüz inanmıyorum, daha çok çalışacağız. Bu virüs aynen kanser gibi, kim bilir daha nerelerde neler çıkacak, takip edeceğiz, çıkaracağız. Adeta metastaz yapmış. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Zira bu kurumun çok güçlü, sağlam, tertemiz, pırıl-pırıl olması lazım. Avukatlık mesleğinden hakim ve savcılığa geçen kardeşlerimizin tecrübeleri ve pratik bilgileri sebebiyle çok daha başarılı olduklarını biliyoruz” diye konuştu.


Yapılan atamalarla hakim ve savcı sayısındaki eksilmenin şu anda fazlasıyla telafi edildiğini aktaran Erdoğan, hak arama yollarının genişletilmesi bakımından yapılan hukuk devrimlerine ilişkin konuştu. Erdoğan, “Türkiye, Fırat’ın kıyısında kaybolan kuzunun sorumluluğunu üzerinde taşıyan yöneticilere, bunun hesabını soracak hakimlere ve savcılara sahip olduğu müddetçe Allah’ın izni ile kimse sırtımızı yere getiremez. Bu ülkede adaleti sadece binaların üzerinde yazılan bir kavram değil, hayatın her alanını kavrayan bir ışık olarak göstereceğinize inanıyorum. Cumhurbaşkanı olarak hakka ve adalete uygun davrandığınız, adına karar verdiğiniz milletimize hizmet yolunda çalıştığınız sürece daima yanınızda olduğumu bilmenizi isterim” şeklinde konuştu.



“Vereceksen bu parayı ver, bizi oyalama”


Türklerin millet olarak hiçbir zaman güvenliği, adaleti, refahı kendisi için isteyen, bu uğurda başkalarını sömürmeyi meşru gören bir anlayışa sahip olmadığını kaydeden Erdoğan, “Bunun için çevremizdeki komşularımızın, dostlarımızın başı dara düştüğünde birilerinin yaptığı gibi sınırlarımızı kapatıp keyfimize bakmadık. Önce canını ve namusunu kurtarmak için ülkemize sığınan mazlumlara kapılarımızı açtık. Suriye’den 3,5 milyon, 500 de Irak’tan, hepsi misafirimiz oldu. Avrupa ülkeleri bizim gösterdiğimiz ev sahipliğini gösteremedi. Dünyada hiçbir ülkenin göze alamayacağı bir riskin altına girmekte bir an bile tereddüt etmedik. İnsan hayatından daha değerli bir şey görmediğimiz için hiç kimseyi zalim rejimin ya da terör örgütlerinin pençesinde bırakmadık, hepsine de kucak açtık. 7 yıldır bu yükü şikayetçi olmadan taşıyoruz. Ülkemize sığınan herkesin eğitim, sağlık başta olmak üzere tüm ihtiyaçlarını karşıladık. Bütün dünyayı, özellikle de Avrupa’yı mülteci korkusunun sardığı, hatta bunun bir paranoyaya dönüştüğü dönemde ülkemizdeki sığınmacılara sağladığımız bu imkanlar her türlü takdirin üzerindedir. Buna karşılık bize verilen sözler tutulmadı. Geri Kabul Anlaşması’nın ardından serbest dolaşımın devreye sokulacağı söylendi, yapılmadı. Sığınmacılara verilen hizmetler için ülkemize 3 milyar euro, artı 3 milyar euro destek verileceği söylendi şu ana kadar kasamıza giren 850 milyon eurodur. Bu da bizim milli bütçemize değil, dolaylı yollarla Kızılay’ımıza, AFAD’ımıza gelen destektir. Araya bir sürü kurum sokarak vaat ettikleri paranın kullanımını zorlaştırıyor, adeta yokuşa sürüyorlar. Buyur gel kampları gez, çadır kentlerimizi gez, oralarda verilen hizmetleri gör, ne yaptığımız gör, ona göre vereceksen bu parayı ver, bizi oyalama. Bu milletin bir şahsiyeti, izzeti, onuru, gururu var, bizim gururumuzla oynayamazsın. Bunlar böyle alışmışlar. Kapılarında süründüreceklerini sanıyorlar ama Türk milleti böyle bir millet değil, biz asaletimizden taviz vermeden bu çalışmalarımızı yaptık, yapacağız. Şimdi ikinci 3 milyar euroluk kısmı konuşuyorlar. Ama biz daha birincisini tamamen alabilmiş değiliz ki. Sığınmacılar için kurduğumuz kamplar. Oralarda verdiğimiz hizmetler, şehirlerimizde kalan misafirlerimiz için sağladığımız şartlar ortada. Pazartesi günü Varna’da bir araya geleceğiz ve konuşacağız. Çekilen resimleri, videoları önlerine koyacağım, ‘buyur’ diyeceğim. Verecekseniz verin, vermeyecekseniz dürüst olun. Biz de adeta bir umut kapısında bekler duruma gelmeyelim. Buna rağmen illa ‘proje’ diye ısrar edilmesini, illi bir takım uluslararası kuruluşların aracı olarak dayatılmasını biz iyi niyetle bağdaştıramıyoruz. Yardımcı olurlarsa sadece sözlerini tutmuş olurlar. Serbest dolaşım gibi vaat ettiklerini paranın da üzerine yatacaklarsa kendileri bilir” ifadelerini kullandı.


Avrupa’nın Türkiye’ye karşı iyi niyetle bağdaştırılmayan tavırlarının bunlardan ibaret olmadığını belirten Erdoğan, “Bugün ülkemize karşı faaliyet gösteren ne kadar terör örgütü mensubu varsa hepsi de Avrupa’da baş tacı edilirken, bunlara ücretsiz olarak silahlar verilirken, bunlar bize karşı kullanılırken, işte Afrin’de gördünüz, Fırat Kalkanı Harekatı’nda gördünüz, bize verdikleri sözleri tutmadılar” açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.