EKONOMİ - 20 Eylül 2017 Çarşamba 16:52

ASO Başkanı Özdebir ekonomik gelişmeleri değerlendirdi

A
A
A
ASO Başkanı Özdebir ekonomik gelişmeleri değerlendirdi

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin ekonomisinin dünyaya nasıl sağlam bir ekonomi olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Geçen hafta TÜİK, 2017 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladı.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye’nin ekonomisinin dünyaya nasıl sağlam bir ekonomi olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirterek, “Geçen hafta TÜİK, 2017 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi yüzde 5.1 büyüdü. Büyümenin bileşenleri incelendiğinde yatırımların 2.8 puan, ihracatın ise 2.2 puanlık katkı sağladığı görülmektedir” dedi.


ASO’nun Eylül ayı olağan meclis toplantısında konuşan ASO Başkanı Özdebir, gündemdeki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye ekonomisinin bugün tüm dünyaya nasıl sağlam bir ekonomi olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten Özdebir, finans kuruluşlarının, kredi derecelendirme kuruluşlarının hepsinin birer birer Türk ekonomisinin sağlamlığını teyit ettiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ekonomi yönetiminin 2016 yılının sonundan itibaren zamanında ve yerinde tedbirler aldığını kaydeden Özdebir, “Beklenti yönetimini çok iyi gerçekleştirdiler. Bizler de belirsizliklere rağmen üretimden vazgeçmedik, sebat ettik. İddia ediyorum ki dünyada 15 Temmuz gibi bir süreç ile karşı karşıya kalmış başka bir ekonominin biraz sonra sizlere anlatacağım başarı hikayesini hayata geçirmesi mümkün değildir. Hepinizin bildiği üzere geçen hafta TÜİK, 2017 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme rakamlarını açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi yüzde 5.1 büyüdü. Büyümenin bileşenleri incelendiğinde yatırımların 2.8 puan, ihracatın ise 2.2 puanlık katkı sağladığı görülmektedir. Bu dönemde gayrı safi sabit sermaye oluşumu yüzde 9.5’lik artış gerçekleştirmiştir. Bu şekilde yatırımlar 2.8 puanlık bir büyüme katkısı ortaya çıkarmıştır. Büyüme rakamının yanı sıra büyümenin kompozisyonu bize ekonominin ikinci çeyrekte istediğimiz performansı gerçekleştirdiğini göstermektedir” diye konuştu.


“Bu çeyrekte imalat sanayi ne yaptı? 2016 yılının 2. çeyreğinde yüzde 4.8, 2015 senesinin aynı döneminde ise yüzde 5.8 büyüyen imalat sanayi bu sene yüzde 6’yı aşan bir büyüme performansı yakalamıştır” diyen Özdebir sözlerini şöyle sürdürdü:


“Önceki konuşmalarımda size Nisan ve Haziran aylarında imalat sanayi üretim endeksleri değerinin zirve yaptığını söylemiştim. Sanayi ciro endeksi Haziran ayında geçen senenin aynı ayına göre yüzde 22,5 oranında artış göstermişti. Yani tüm göstergeler bize imalat sanayinin de büyüdüğüne net bir şekilde işaret etmekteydi. Bugün de büyüme rakamları ile somutlaştırılan bu performans bize tüm zorluklarına rağmen Türk sanayicisinin yoluna devam ettiğini göstermektedir. Şimdi sırada başarı hikayesinin üçüncü perdesi var. Evet, 3. çeyrek göstergeleri de Türkiye’nin başarı hikayesinin devam ettiğini bize anlatmaktadır. Öncelikle sanayi üretimini inceleyelim. Sanayi üretimi Temmuz ayında önceki aya göre yüzde 2.3 artış gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayinin alt sektörleri incelendiğinde 2017 yılı Temmuz ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,2 arttı. Yalnızca takvim etkisinden arındırılması durumunda sanayi üretiminin geçen senenin aynı ayına göre artış oranı yüzde 16’ya çıkmaktadır. İmalat sanayinin bu değeri, 2017 senesinde Nisan ayında elde edilen değerden sonraki ikinci en yüksek değerdir. Tütün ve rafine edilmiş petrol ürünlerinin imalatı dışındaki tüm imalat sanayi sektörlerinde geçen senenin aynı ayına kıyasla bir artış görülmektedir. Temmuz ayındaki bu yükseliş, 3. çeyrekte sanayi üretiminin büyümeye pozitif katkı yapmaya başladığının göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi ciro endeksine baktığımızda 2017 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 3.4’lük bir yükseliş söz konusudur. Geçen senenin aynı ayına göre imalat sanayi ciro endeksi yüzde 35 artış göstermiştir.”



“Tüm ekonomik aktörler, ekonomiye güven duymaktadırlar”


Özdebir, 2016 yılı Kasım ayından bu yana ihracatın da artarak yoluna devam ettiğini, Ağustos ayında ihracatın bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,9 artarak 12 milyar 439 milyon dolar olarak gerçekleştiğini ifade etti. Özdebir, yılbaşından bu yana ihracatın yüzde 10,7 artış ile 102,5 milyar dolara ulaştığını, son 12 aylık ihracatın yüzde 7,8 artışla 151,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini anlatarak, “Piyasadaki likidite akışını göstermesi açısından çek verileri de önemlidir. Ağustos ayı çek bilgileri, piyasalardaki likidite döngüsünün oldukça iyi olduğunu bize göstermektedir. Yüzde 4’e kadar çıkan karşılıksız çek tutarı oranı Ağustos’ta yüzde 1.6’ya inmiştir. Karşılıksız çıkan çek adedi yüzde 42, karşılıksız çek tutarı da yüzde 37 azalmıştır. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergelerin neredeyse tamamı ekonomideki istikrarın devam ettiğini teyit etmektedir. Sanayici de Türkiye ekonomisine güven duymaktadır. Nitekim ekonomik güven endeksi Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,5 oranında artarak 103,4 değerinden 106 değerine yükseldi. Ağustos ayında inşaat sektörü güven endeksi 88,3 değerine, reel kesim güven endeksi 110,2 değerine, hizmet sektörü güven endeksi 105,4 değerine ve perakende ticaret sektörü güven endeksi 108,5 değerine yükseldi. Artık, ekonomik güven endeksinin eşik değer olan 100’ün üzerinde tutunmaya başladığını görüyoruz. Yani tüm ekonomik aktörler ekonomiye güven duymaktadırlar. Diğer alt endekslere kıyasla reel kesim güven endeksinin en yüksek değere sahip olması, imalat sanayi firmalarımızın ekonomiye olan güvenlerinin, üretimin her türlü güçlüğüne rağmen yüksek olduğunu bize söylemektedir” şeklinde konuştu.



“İmalat sanayiinde çalışacak eleman bulmakta sıkıntı çekiyoruz”


Enflasyon ve işsizlik konularına değinen Özdebir, “Son 4 aydır azalan işsizlik Haziran ayında geçen senenin aynı dönemindeki değer olan yüzde 10.2 değerine ulaştı. Önceki konuşmalarımda da ifade ettiğim üzere Türkiye’nin her yıl yaklaşık 1 milyon kişiye iş bulması durumunda işsizlik oranı aynı kalmaktadır. Bu sene Haziran ayından itibaren geriye dönük bir yılda Türkiye 1 milyon 52 bin kişilik ilave istihdam yaratmıştır ve bu şekilde işsizlik oranı geçen sene ile aynı düzeyde kalmıştır. Türkiye ekonomisinin en önemli kronik rahatsızlıklarından biri olan işsizlik noktasında atılan adımlar belirli oranda meyvesini vermeye devam etmektedir. Geçen seneye kıyasla istihdam oranı ve iş gücüne katılma oranı yükselmiştir. İşsizlik oranı aynı kalırken istihdam ve işgücüne katılma oranlarındaki 1’er puanlık artış önemlidir. Ancak işsizlik noktasında Türkiye’nin en önemli sorunu genç işsizliktir. Haziran ayı itibari ile Türkiye’nin genç işsiz oranı yüzde 20.6’dır, ki bu oran geçen senenin aynı dönemine göre 1.2 puan daha yüksektir. Kadın genç işsiz oranı yüzde 26.8’dir. Bu noktada hükümetimizin atacağı her adım çok önemlidir. Gençliğin istihdama katılımı kuşkusuz yalnızca ekonomik açıdan değil aynı zamanda sosyal açıdan da ülkemizin geleceğine katkı sağlayacaktır. Bu yönüyle önümüzdeki dönemin öncelikli konularından birinin bu olması gerektiği konusunda şüphe yoktur. Ancak bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum. Bütün bunlara rağmen hala imalat sanayiinde çalışacak elemen bulmakta sıkıntı çektiğimiz de acı bir gerçek” ifadelerini kullandı.


Enflasyon kanadında Türkiye’nin henüz istenilen noktaya ulaşamadığını kaydeden Özdebir, “TÜFE 2017 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,52, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 6,60, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,68 artış göstermiştir. Ağustos ayındaki çift haneli enflasyon, 2008 yılından bu yana Ağustos ayında görülen en yüksek yıllık enflasyon oranıdır. 2008 yılında bu rakam yüzde 11.77 olmuştu. 2008 yılından bu yana Ağustos aylarında görülen yıllık enflasyon ortalaması yüzde 7.76 iken, bu sene Ağustos’ta rakam 10.68 olarak gerçekleşmiştir” dedi.



“İnşallah Allah Barzani’ye de akıl fikir verir”


Özdebir, Kuzey Irak’taki gelişmelerin Türkiye için son derece kritik ve önemli olduğunu vurgulayarak, “İnşallah Allah Barzani’ye de akıl fikir verir. Ümit ediyorum ki ayın 25’inde yapılması planlanan referandumun son anda bir çaresi bulunur” değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Akbank, 2023 yılına ilişkin entegre sürdürülebilirlik performansını paylaştı Akbank, 2023 yılı sürdürülebilirlik faaliyetlerinin sonuçlarını açıkladı. Banka, bu dönemde sürdürülebilirliği öne çıkaran çalışmalarıyla ekonomiye güç katacak finansman imkanları sunarken, çevresel ve sosyal alanda da toplumsal kalkınmayı desteklemeyi amaçlıyor. Bu kapsamda, sürdürülebilir finansmanda hedeflerinin üzerinde bir performans gösteren Banka, 2030 yılı hedefini dörde katlayarak 800 milyar TL olarak güncelledi. Akbank, 2023 yılına ilişkin entegre sürdürülebilirlik performansını paylaştı. Bankanın sürdürülebilir finansman, ekosistem yönetimi, iklim değişikliği ve insan ve toplum başlıkları altında topladığı sürdürülebilirlik faaliyetlerini değerlendiren Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, “Sürdürülebilirlik stratejimiz kapsamında; Birleşmiş Milletler (BM) 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ve Paris İklim Anlaşması’nı rehber alarak, Birleşmiş Milletler Sorumlu Bankacılık İlkeleri, Birleşmiş Milletler Finansal Sağlık ve Finansal Kapsayıcılık Çalışma Grubu gibi girişimlere aktif katılım sağlıyor, Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine geçişi ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bankamızın sürdürülebilirlik stratejisi sadece çevreyle sınırlı kalmayan, hayatın bir çok alanını kapsayan insan odaklı bir yaklaşımı benimsiyor. Bu yaklaşım sayesinde Bankamız 2023 yılında da ‘Akbank Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi’ kapsamında önemli çevresel ve sosyal etkiler oluşturan faaliyetlere imza attı. Bu dönemde yenilikçi sürdürülebilir finansman ürünlerimizden toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği için yürüttüğümüz çalışmalara, gençleri geleceğe hazırlayan eğitimlerden girişimcileri destekleyen programlara çok geniş bir alanda çalışmalar yaptık. Önümüzdeki dönemde de, ‘bankacılığın geleceğini tanımlama’ yolculuğumuzda sürdürülebilirlik, rehberimiz olmayı sürdürecek” dedi. Sürdürülebilir finansman hedefini 4 katına çıkardı Yapılan açıklamaya göre banka, 2023 yılı sonunda sağladığı sürdürülebilir finansman tutarını 226 milyar TL’ye çıkararak 2030 yılı için belirlediği 200 milyar TL hedefini aştı. Banka, 2030 hedefini dört katına çıkartarak 800 milyar TL olarak güncelledi. Banka, 2023 yılında sürdürülebilir finans alanındaki ölçüt ve yöntemlerin tanımlanmasında bir temel görevi gören Sürdürülebilir Finans Çerçevesi’ni güncelledi. Banka, piyasa gelişmeleri, yatırımcı ve müşteri beklentilerini dikkate alarak Avrupa Birliği Taksonomisinden de referanslar içerek şekilde 2023 LMA (Loan Market Association) prensiplerine uyumlu yeşil ve sosyal krediler sağlamaya ve ICMA (International Capital Market Association) prensipleri doğrultusunda yeşil, sosyal ve sürdürülebilir tahvil ihraç etmeye Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi ile devam etti. Bu kapsamda bankanın 2023 yılında gerçekleştirdiği toplam borçlanmada, sürdürülebilirlikle ilintili işlemlerin payı yüzde 60’a yaklaştı. Çevresel Sosyal Yönetişim (ÇSY) temalı fonların hacmi ise 2023 yılında 174 bin yatırımcıyla toplam 3.2 milyar TL’ye ulaştı. Ekosistemde yeşil dönüşüm ve finansal sağlık için çalışıyor Banka; yeşil, sosyal ve sürdürülebilirlik kriterli yeni kredileriyle çevresel ve sosyal pozitif etkisi olan yatırımları destekleyen finansman imkanları sunarak müşterilerine destek olmaya devam etti. Banka bu doğrultuda, 2023 yılında sunduğu yeşil kredi hacmini 2022’ye kıyasla 5.4 katına, sosyal kredileri ise 2.2 katına çıkartırken sürdürülebilir proje finansmanı portföyünü de genişletmeyi sürdürdü. Proje finansman portföyünde sağladığı sürdürülebilir proje finansmanı kredilerini de bir önceki yıla kıyasla 3.6 katına yükseltti. 2023 sonunda Sürdürülebilir Mevduat ürününü hayata geçiren banka, müşterilerinin, deprem bölgesi ile genç kadın ve girişimci KOBİ’lerin finansmanı gibi Sürdürülebilir Finansman Çerçevesi’nde yer alan yeşil ve sosyal kriterlere uygun projelere destek olmalarına ve toplumsal bir etki oluşturmalarına katkı sağladı. Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans Girişimi (UNEP FI) işbirliğiyle geliştirilen Finansal Sağlık ve Kapsayıcılık Taahhüdü’nün kurucu imzacılarından biri olan banka, kadın girişimcileri önceliklendirmek ve kadınların yönettiği şirketlerin daha önce erişiminin olmadığı en az bir finansal araca ulaşmasını sağlamak üzere 2023 yılında önemli bir taahhütte bulundu. Banka, 2025 yılına kadar kadın KOBİ müşterilerinin sayısında her yıl yüzde 10’luk büyüme hedefliyor. Banka, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Türkiye’nin 12. Kalkınma Planı ile uyumlu olan bu hedefiyle, kadın KOBİ müşterilerinin sürdürülebilir büyümelerini destekleyecek ürünler sunmayı amaçlıyor. Banka, KOBİ’lerin işlerini sürdürülebilirlik ve finansal sağlamlık odaklı geliştirmeleri için sunduğu Eko Dönüşüm Paketi için ise Proparco ile yaptığı anlaşmayla 50 milyon Amerikan doları kaynak sağladı. Ayrıca İhracatı Geliştirme A.Ş. (İGE) işbirliğinde özel finansman çözümüyle KOBİ’lerin dış ticaret faaliyetleri için bir destek sundu. Net Sıfır Karbon Banka hedefi için uluslararası girişimlerle uyumlu şekilde ilerliyor 2050 yılına dek Net Sıfır Karbon Banka olma hedefi ile ilerleyen Akbank, operasyonel ve kredi portföyü emisyonlarının dekarbonizasyonu için çalışmalarını uluslararası iklim seferberliği girişimleriyle uyumlu olarak tamamladı. 1,5 derece iklim senaryosuyla paralel ara emisyon azaltım hedefini de Konsolide Finansal Sonuçları’nda paylaşan banka, 2030’a kadar operasyonel (Kapsam 1 ve Kapsam 2 )sera gazı emisyonlarını 2019 baz yılına göre yüzde 90 azaltmayı planlıyor. Bu doğrultuda banka, 2023 yılı başından itibaren kullandığı elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor. Eşzamanlı olarak, banka kredi portföyünün karbonsuzlaştırılması için; ilk etapta odaklanacağı karbon yoğun sektörler ile ilgili 2030 ara hedeflerini belirlemişti. Banka buradan hareketle, başta karbon yoğun sektörler olmak üzere, tüm faaliyet alanlarındaki müşterileri ve iş ortakları için düşük karbon ekonomisine geçiş yolculuğunu destekleyen finansman imkanları da sunmayı hedefliyor. İnsan ve topluma yatırım yapıyor Banka eşit ve kapsayıcı fırsatlarla toplumsal kalkınma için sosyal yatırımlarını sürdürüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için farklı girişimlere imza atan bankada, Akbanklıların yüzde 52’sini, yönetim ekibinin ise yüzde 57’sini kadınlar oluşturuyor. Banka gençlerin eşit ve kapsayıcı fırsatlarla geleceğe hazırlanması için gerçekleştirdiği çalışmalarını da hızlandırdı. Bu kapsamda gençlerin geleceğin yetkinlikleri kazanmalarına destek olan Akbank Gençlik Akademisi, 2023 yılında 61 bin gence ulaştı. Böylece banka, son 3 yılda Türkiye’deki 208 üniversitenin tamamından 135 bini aşkın gence eğitim, mentorluk ve deneyim fırsatları sunmuş oldu. Banka uzun yıllardır toplumun tüm kesimleri için sanatın erişilebilir olması için sosyal yatırımlara imza atarken ulusal ve evrensel mirasa sahip çıkıyor. Bu kapsamda 2023 yılında 30. yaşını kutlayan Akbank Sanat, her yıl 700’ü aşkın etkinlik ile başta genç sanatçılar olmak üzere farklı disiplinlerden sanatçıları destekliyor. Banka, gençlerle birlikte geleceği şekillendirme yolculuğunu 6 Şubat depremlerinin yaşandığı afet bölgesinde de sürdürüyor. Toplum Gönüllüleri Vakfı iş birliğinde başlattığı Akbank Güzel Yarınlar Hareketi ile 5 ilde, on bin gence ulaşacak bir gelişim ve dönüşüm yolculuğuna imza atıyor. Bankanın gezici merkezinde gençler robotik kodlamadan fotoğrafçılığa çok çeşitli alanlarda deneyim ve bilgi kazanıyor. Güzel Yarınlar Hareketi kapsamında Akbank Sanat da deprem bölgesindeki gençlere ‘stop motion animasyon’ gibi interaktif atölye çalışmaları sunuyor.
Muğla MSKÜ ailesi iftar programında buluştu Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı tarafından öğrenciler için Sıtkı Koçman Spor Tesisleri Futbol Sahasında iftar programı düzenlendi. Programa; MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Sülün ile Prof. Dr. Deniz Ülgen, Genel Sekreter Vekili Çetin Haliloğlu, Menteşe Kaymakamı Mehmet Eriş, İl Müftüsü Yaşar Çapçı, üniversite personeli ve çok sayıda öğrenci katıldı. MSKÜ’de eğitim-öğretim gören öğrencilerin eğitimlerine ve bütçelerine destek olunması amacıyla imzalanan protokol kapsamında; Merkez Kampüste yer alan Merkez Yemekhanede, Ramazan ayı boyunca hafta içi her gün, günde bir öğün olacak şekilde öğrencilerin iftar yemeği Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından karşılanıyor. Yardımlaşmanın ve dayanışmanın yaşandığı Ramazan ayında öğrencilerle bir araya gelmekten mutlu olduklarını ifade eden MSKÜ Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, “Ramazan ayı bereketli bir aydır. Birliği ve kardeşliği en derinden hissettiğimiz bu ayda öğrencilerimizin bütçesine katkı sağlamak; onları iftar sofralarında bir araya getirmek için çalışmalar yürüttük. Ramazan ayı boyunca kampüs içinde yer alan yemekhanelerde iftarını yapan öğrencilerimizle bu kez Spor Tesislerinde yer alan Futbol Sahamızda bir araya geldik. Havaların da ısınmasıyla baharın gelişini bir kez daha karşıladık. Ramazan ayının bereketli geçmesini temenni ediyorum. Bu organizasyonda emeği geçen Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Öğrencilerle birlikte yer sofrasında yapılan iftar programı İl Müftüsü Yaşar Çapçı’nın dua etmesiyle son buldu.
Van Prof. Dr. Alaeddinoğlu: “Van’daki çığların temel nedeni sulu kar" Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van’da art arda meydana gelen çığ olaylarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulunarak, “Yeni düşen sulu karla birlikte eski kar kütlesi ağırlaştı. Dolayısıyla eğim doğrusu akışa geçti ve şüphesiz bölgede ciddi çığ olaylarına neden oldu” dedi. Geçtiğimiz günlerde olumsuz hava şartlarının etkili olduğu Van-Çatak ve Van-Bahçesaray karayolu üzerinde bulunan çok sayıda bölgeye çığ düştü. İki gün içinde 10’dan fazla çığın meydana geldiği Çatak ve Bahçesaray karayolları ise ulaşıma kapanmıştı. Birkaç gün içinde çok sayıda çığın düşmesi bölge insanını endişelendirirken, uzmanlar ise yaşanan duruma ilişkin uyarıda bulundu. Özellikle mart ayındaki yağışların sulu bir kar yapısıyla düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, bu durumun yüksek kesimlerdeki kar birikintilerinin ağırlaşmasına ve çığ riskinin artmasına neden olduğuna dikkat çekti. Eğimli yamaçlardaki kar birikintilerinin ağırlaşmasıyla birlikte, eğim doğrultusunda aşağı kayması ve çığ oluşumu riskinin arttığını vurgulayan Alaeddinoğlu, son 10 gün içerisinde bölgede yaşanan ciddi çığ olaylarının temel nedeninin ise bu olduğunu bildirdi. Alaeddinoğlu, bu tür durumlarda ilgili kurumların bölgedeki insanını bilgilendirmesi ve önlem alınması gerektiğini kaydetti. “Düşen sulu karla birlikte eski kar kütlesi ağırlaştı” İHA muhabirine konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, geçmişte genellikle mart ayında meydana gelen çığların küresel ısınma ve havaların sıcak gitmesiyle birlikte ocak ve şubat aylarında da meydana geldiğini belirtti. Mart ayında düşen yağışların sulu kar şeklinde olmasının çığ riskini artırdığını ifade eden Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Mart ayında yaşanan yağışın sulu bir kar yapısı vardı. Dolayısıyla daha önceden havzada yüksek kesimlere düşmüş olan karın önemli bir kısmı orada duruyordu. Eğim doğrultusunda havaların ısınmasıyla birlikte toprakla kar örtüsünü de birbirinden tutacak o yapı ortadan kalkmıştı. Yeni düşen sulu karla birlikte eski kar kütlesi ağırlaştı. Dolayısıyla eğim doğrusu akışa geçti ve şüphesiz bölgede ciddi çığ olaylarına neden oldu. Özellikle son 10 gündür ciddi sayıda çığ olayının gerçekleşiyor olmasının temel nedeni budur” diye konuştu. “İnsanlara böyle bir tehdidin olduğunu söylemeli” Meydana gelen çığların bir faciaya dönüşmemesi için gerekli önemlerin alınması gerektiğini dile getiren Alaeddinoğlu, “Kısa süreli kar yağışı ve sonrasında çığların olması mümkün. Çünkü toprakla karı tutan herhangi bir bağ kalmayınca düşen yeni karın ağrıyla birlikte eğim doğrusundan akışa geçen o kar örtüsü çığa neden olur. Dolayısıyla bu tarz yağışların gerçekleştiği zamanlarda ilgili kurum ya da birimler, kesinlikle o bölgede yaşayan ve o güzergahını kullanan insanları bilgilendirmelidir. İnsanlara böyle bir tehdidin olduğunu söylemelidir. Aksi takdirde kontrollü patlatma veya diğer önlemler devreye girmeden insanların canına ya da malına zarar verebilir. Tabi bunun önüne geçmek, onların hayatlarını korumak bütün kurumların görevidir” şeklinde konuştu.