POLİTİKA - 19 Haziran 2018 Salı 15:26

Bakan Özhaseki: " HDP’ye baraj aştırıp ’acaba AK Parti’yi 300’ün altına çekebilir miyiz, Cumhur İttifakını çekebilir miyiz’ tüm hesap bunun üzerine kuruldu"

A
A
A
Bakan Özhaseki: " HDP’ye baraj aştırıp ’acaba AK Parti’yi 300’ün altına çekebilir miyiz, Cumhur İttifakını çekebilir miyiz’ tüm hesap bunun üzerine kuruldu"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "HDP’ye baraj aştırıp ’acaba AK Parti’yi 300’ün altına çekebilir miyiz, Cumhur İttifakını çekebilir miyiz’ tüm hesap bunun üzerine kuruldu" dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "HDP’ye baraj aştırıp ’acaba AK Parti’yi 300’ün altına çekebilir miyiz, Cumhur İttifakını çekebilir miyiz’ tüm hesap bunun üzerine kuruldu" dedi.


Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, TGRT Haber televizyonunda “Gündem Özel” programında İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalacağı ve TBMM’de de çoğunluğun kaybedileceği iddiaları hatırlatılarak sahada durumun nasıl olduğunun sorusu üzerine Bakan Özhaseki “Eskilerin güzel bir sözü var derler ki, ‘tarlada izi olanın harmanda yüzü olur’ derler. Bizim tarlada izimiz var ve bu millete anlatacağımız o kadar çok şey var ki doğruları söyleyerek. Ama karşımızdaki grup algılar, yalanlar üzerinden devam ediyor. Onların çok tutacağını zannetmiyorum. Onların mumu da pazar günü akşam 5’ten itibaren sönmeye başlar" diye konuştu.


Bu ülkenin beka meselesiyle karşı karşıya kaldığını, son 2-3 yıl içerisinde 50 yıldır ülkede faaliyet gösteren örgütlerin gerçek yüzünün ortaya çıktığını anlattıklarını aktaran Özhaseki, "FETÖ diye bir bela var. Suyun aktığı gibi her delikten akarak herkese ulaşmışlar. Soldan sağa hiç ayırmadan söylüyorum. Bazen bunları siz büyüttünüz diyorlar. Öyle değil 50 yıl önce çıkmışlar rahmetli Ecevit en has adamlarıydı. Rahmetli Özal yurt dışında bunların temsilciliğini yapıyordu neredeyse. Niye iyi olarak gördüler. Onlara hep kibar yüzlerini gösterdiler. FETÖ diyor ki, ‘Ahirette bir tek şefaat hakkım olsa Ecevit’e kullanırım’ diyor. Bunların gerçek yüzünü ne zaman gördük. 15 Temmuz’dan bir iki yıl önce emareleri çıktı. En sonunda tasfiye edileceklerini anlayınca 15 Temmuz’da darbe teşebbüsünde bulundular. Lanet yüzleri o zaman ortaya çıktı. Biz bunu anlatmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.



"Eski iktidarlarla kıyaslandığı zaman her bir alanda başarımız var"


"Eski iktidarlarla kıyaslandığı zaman her bir alanda başarımız var" diyen Özhaseki, "Yapmamız gereken çok iş var. Almamız gereken mesafe var. Ancak bizden önceki iktidarlarla hangi dönemle istiyorlarsa istesinler kıyaslarız, her bir alanda başarılıyız. Eskiden iktidarlar seçimler geldiği zaman sokaklara bazıları çıkamazlardı. Zordur iktidar olmak Türkiye’de" değerlendirmesinde bulundu.


Projelerini de anlattıklarını ifade eden Özhaseki, "Sokağa çıktığımızda her zaman bizim karşılığımız var, rahatız. Yüzümüz var insanların içerisine çıkmaya. Ben başka partili bir milletvekili arkadaşıma ‘sen biraz sinirlisin sakın sokağa çıkma seçimlerde.’ Niye dedi. ‘Her 10 metrede bir hakaret eden birisi olur, çıkma’ dedim. ’Doğru söylüyorsun’ dedi. O adam sokağa çıkmadı. Eski iktidarlar dönemi böyleydi. Ben Kayseri milletvekiliyim. 5 dönem belediye başkanlığı yaptım. 700 metrelik bir mesafeyi parti karanfil dağıtarak yürümemi istedi. 3 saatte yürüyebildim ilgiden. Şimdi çok rahat, net görüyoruz. Arkamızdan püfür püfür rüzgarlar esiyor" açıklamasında bulundu.



"Nasıl onların değirmenine su taşıyacaksınız"


Bakan Özhaseki, konuşmasına şöyle devam etti:


"Karşınızdaki cenap bir araya gelmek için çatı aday bulalım diye önce ortaya çıktılar. Bir gayret içerisine düştüler. Şöyle tarif edilir, düşman kardeşler bir araya geldiler. Bize karşıtlıktan dolayı, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığından dolayı bir araya gelmiş birbirine benzemezler grubu. İçerisine dini yönleri ağırlıklı arkadaşlarda var, Marksist, ateist gruplar da var, milliyetçi, Kürtçü arkadaşlarda var. Allah böyle bir iktidardan, beladan korusun bu ülkeyi. O partiler kendi içinde bile birliği sağlayamamış. Dışarıdaki 4 benzemez, 5 benzemezle nasıl sağlayacaklar. CHP bile kendi içinde 4 parçaysa eğer içinde en uç insanlar var, birbirlerine selam vermeyen düşman insanlar var. Şimdi bu partiyi siz Saadet ile yan yana getirin. SP’li arkadaşlarıma sesleniyorum. Sizin dedeleriniz, babalarınız zamanında dini eğiliminizden dolayı zulüm edildiğini anlattılar mı? Anlattılar. Babalarınız Demokrat Parti kurulma aşamasında ve ihtilal sonrasında zulümden bahsettiler mi? Bahsettiler. 28 Şubatlar yaşandı. Burada işin kumanda merkezine oturup da bu işi hareket ettiren amir kimdi? Dün tek parti zihniyetiydi, sonrasındaki CHP idi. Akıl veren bunlardı. Dedeme babama bana hayatı zehir eden inaçlarımdan dolayı hayatı zehir eden bir parti vardı CHP. Nasıl onların değirmenine su taşıyacaksınız. Belli ki oylar biraz düşük. Oraya atılan her oy Saadetli kardeşlerim tarafından CHP’nin hanesine yazılacak. İYİ Parti’de de MHP’ye kızmış milliyetçi arkadaşlar var. HDP’ye göz kırpan bir yapıya nasıl razı olacaksınız? Meral Hanım da Muharrem Bey de Demirtaş’a özgürlük diyorlar, gerekirse Demirtaş’ı biz Cumhurbaşkanı yardımcısı yaparız diyorlar. Karşı tarafta birbirine benzemez ve düşman kardeşler var. Onların ortak özellikleri Recep Tayyip Erdoğan’a düşman olmak. O gitsin de ne olursa olsun. O giderse ne olacak? Güya tespih imamesi gidecek ortalık dağılacak."



"CHP’yi değerlendirirken Deniz Baykal dönemi ve sonrası demekte fayda var"


"CHP’yi değerlendirirken Deniz Baykal dönemi ve sonrası demekte fayda var" diyen Özhaseki, "Deniz Baykal’ın bir kimliği, kişiliği, omurgası, duruşu vardı. Milli, yerli bir insandı ve ulusalcı bir damarı vardı. Sonrasında FETÖ’cüler bir operasyon çekti. FETÖ’cüler Kılıçdaroğlu’nu getirdiler. Her şeye müsait bir adam. İbretle izliyorum. Yerel yönetimler özerklik şartını tanıyacağız diyor. Avrupa Birliği’nin kendi üyelerine dayattıkları bir madde. Burada 31-32 tane ülke şerhli kabul etmiş. Türkiye’nin de 9 tane şerhi var bununla ilgili görüşmelerde. İki tanesini biraz esnettiler. Kardeş şehirler ilişkisi ve dava açma hakkını. Ama bunun dışındaki maddelerin her birisi tehlike içeriyor. Bu şu demektir kabaca, biz PKK’lı militanların çukur eyleminde ortaya koydukları öz yönetimi tanıyoruz demektir. Oradaki maddelere tek tek bakılırsa hepsinin nihai amacının orada federatif bir yapıya doğru götürdüğünü çok net kabul ediyoruz demektir. Eğer Allah korusun CHP gibi bir parti iktidara gelir AB’nin bize dayattığı yerel yönetimlere özerklik şartını tanıyoruz derse bunun manası oradaki federasyona tamam demektir. Mecliste HDP’nin en büyük destekçisi CHP idi. Kayyum belediyeleri meselesi var. Orada güya seçilmiş zorla aldıkları oylarla oturan belediye başkanları vardı. Her belediye başkanının arka odasında da 3 tane PKK’lı militan oturuyordu. Temizlik işçisi gözüküyor ama Kandil’in tanıdığı adamlar. Birinci işleri devletten gelen parayı bulabildiklerini, çalabildiklerini Kandil’e göndermek. Biz bu belediyelerde görevden alıp bu insanları yerlerine kayyum atadık. Kayyumlarda o bölgenin idari amiri pırıl pırıl hizmetleri başladı" diye konuştu.


Teröristlerin yaktığı yıktığı yerlerde binlerce ev yaptıklarını anlatan Özhaseki, "Oralara bizim kayyum atamamızın sebebi, dağa para göndermesinler bir, bizim gönderdiğimiz İller Bankası vasıtasıyla parayı alsınlar hizmete döndürsünler iki. Başka ne derdiniz olabilir bizim. Bu yaptığımız çok doğru bir hareketti. Yüzde 100 doğruydu. Fakat Mecliste CHP’liler ‘siz tek adamlık devrine doğru gittiniz, diktatör oldunuz, seçimle gelmiş adamları nasıl iş başından alırsınız.’ Çıktım dedim ki, el insaf ya. Vatandaş bana bu oyu verdiyse bunu çal Kandil’e gönder diye mi verdi. Hizmet et diye verdi. Çok yüksek oylarla bile seçilmiş olmak suç işleme özgürlüğü verir mi bana. Böyle bir şey olabilir mi? Kayyum işinde en çok bağıranlar CHP’liler oldu. Onların değirmenine su taşıyan da bir yapıları var" değerlendirmesinde bulundu.



"CHP’deki bu durum sürdürülemez. Bir iç hesaplaşmaya gidilir"


Bakan Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü:


"Eğer Deniz Baykal olsaydı bu PKK’lı akıma ve onun yaptıklarına karşı emin olun bir cümle bile sempatik gelecek bir şey söylemezdi. Ama Kılıçdaroğlu’ndan sonra iş düzeldi gitti onlara doğru yöneldi. Bir taraftan yerel yönetimlere özerklik şartlarını tanıyacağız diyor, bir taraftan kayyumlara karşı çıkıyor, orada yapılan her işe bağırmaya başlıyor. Şimdi de acaba ikinci tura bırakırız da seçimleri HDP’lileri yanımıza alabilir miyiz diye şirin gözükmek adına Selahattin Demirtaş’a özgürlük, onu cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağız demeye başladılar. Atatürk’ün kurduğu partinin başındaki bir adam ve onun yardımcıları 23 tane vilayetin koparılıp aşağıda bir terör devleti kurma adımını nasıl kolaylaştırırlar. Oy için yapılabilir mi bu? Bu memleketin beka meselesi. PKK terör örgütüne de FETÖ’ye de IŞİD denen lanet örgüte de her gün hepimizin karşı olması lazım. Terör bir insanlık suçudur. Bunun yanında durulamaz ki onun için kolaylaştırılamaz. CHP’deki bu durum sürdürülemez. Bir iç hesaplaşmaya gidilir. Olacak manzarayı pazartesi gününden itibaren biliyoruz. Kazanlar kaynamaya başlar. Muharrem Bey bayrağı çeker. Ondan sonra etrafına topladıklarıyla olağanüstü kurultaya gidilir. Bir iç savaş sürer gider."



"300 tane yalan var içinde"


Kılıçdaroğlu’nun bu seçimlerden sonra da eve kapanamayacağını sabaha kadar uyayamayacağını söyleyen Özheseki, "Sabaha kadar kesin uyumaz. Referandumda olduğu gibi ya oylar çalındı yalanına başvurur. Yalan söylemekte zaten sınır yok. Benim belediye başkanlığım dönemimde adamcağız mecliste çıktı dosyalarla benim belediyemi beni suçlayarak 3 ay gezdi. Her bir konuştuğunu tespit ettirdim noter marifetiyle, savcılığa mahkemelere. Bunların adamlarının söyledikleri yalanlar. Kayseri’ye 19-20 milletvekili çıkarma yapıyorlar 300 sayfalık dosya getiriyorlar. 300 tane yalan var içinde. Bir tane olsun doğru bir şey söylesin. İnsanda utanma diye bir şey bunlarda. Algı üzerinden devam ediyor. Bunların hepsi yalan diye kararlar aldırdım. Yalancı dediğim için beni mahkemeye verdi. Yalanlarını ispat ettim mahkemede, mahkeme beni haklı buldu. Tescilli yalancı. Yalancı olduğuyla ilgili belge var bende. Sonrada paralar aldım. O paralarla da sucuk aldım vatandaşa dağıttım" ifadelerini kullandı.



"Koalisyon görüşmeleri sırasında o ortam olduğunda ‘siz şiddeti arttırın’ dediler PKK’ya. Ciddi bir proje bu"


CHP seçmeninden HDP’ye oy verilmesi çağrısına ilişkin değerlendirmede bulunan Özhaseki, "Bunun hesabını CHP’li delegelere olağanüstü kurultayda verecektir. Seçmenler de PKK’nın kuyusuna su taşıdığı için bunun hesabını acı acı soracaklardır. Bunların tek taktiği 3 sene önce Haziran seçimleri öncesinde bunlara akıl veren üst akıl dediğimiz malum büyük devlet, kucağındaki FETÖ ve bunların danışmanları çok güzel bir akıl verdi. Program aynen şöyle; PKK’nın siyasi uzantısı HDP bağımsız bir parti olarak girecek, CHP’nin en güçlü olduğu Şişli’den HDP’ye oylar çıktı biz bunları biliyoruz. CHP’nin genel başkan yardımcısına vekalet eden adam gider HDP’ye oy verir mi? Sonrasında HDP yüzde 10’u aşarsa AK Parti iktidardan düşecek, koalisyonlara mahkum olacak ve nihayetinde bir kargaşa olur, pazarlık olur ve güçsüz bir dönem başlar. Koalisyon görüşmeleri sırasında o ortam olduğunda ‘siz şiddeti arttırın’ dediler PKK’ya. Ciddi bir proje bu. ‘Çukurları kazın, arkasına geçin siperlere yatın, TC’yi sokmayın buraya, öz yönetim ilan edin’ ifadeleri böyle. Bir gece yarısı iki polis kardeşimizi evinde şehit ettiler, Kızılay’da patlama, Beşiktaş Stadı’nın önünde patlama, Ankara Garı’nda patlama, şiddet arttırıldı. Millet bıksın ve ‘ne istiyorlarsa verin’ havasını getirmek istediler. Bu taktiğin şiddetin arttırılması gibi birinci bölümü tuttu, fakat bizim dirayetli davranacağımızı bilemediler. Karar verdik şehirlere, köylere girip temizledik, dağları temizledik, bildiğiniz gibi yurt dışını temizliyoruz. Kararlarımızı görünce Amerika bile dize geldi şimdi Münbiç’te anlaşma ile çekiliyor. Birinci bölümü yeniden icraat safhasına sokmaya çalışıyorlar, HDP’ye baraj aştırıp ’acaba AK Parti’yi 300’ün altına çekebilir miyiz, Cumhur İttifakını çekebilir miyiz’ tüm hesap bunun üzerine kuruldu. Böyle çirkin bir siyaset var ortada" şeklinde konuştu.



"Anayasa değişikliği için 300 kişiyi almak da yetmiyor. Boşuna üfürüp durmayın"


Muhalefetin seçim vaatlerini anımsatan Yaşar, 400 milyar lirayı bulan bu vaatlerin kaynağına ilişkin Özhaseki’nin değerlendirmesini sordu. Parlamenter sisteme geri dönülmesi vaadine dikkat çeken Özhaseki, "Bunu diyorlar da, anayasa değişikliği millet tarafından kabul edildi, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik. Yeniden parlamenter sisteme dönmek için sizin sayı çoğunluğunu sağlamanız lazım. Anayasa değişikliği için 300 kişiyi almak da yetmiyor. Boşuna üfürüp durmayın, alacağınız oy belli. Zaten 20-25’lere çakılmış bir CHP, 5-7 bandında gezen öbür parti, yüzde 1-2 ile gezen bir parti, yüzde 10’a doğru yaklaşan bir HDP. Toplasanız bile nihayetinde 200 milletvekili zor ediyor. Parlamenter sisteme nasıl geçeceksiniz kardeşim, bunu niye söylüyorsunuz. Bu sadece hayalden ibaret, amaçları da nihayetinde referandum yüzde 50’leri biraz geçen oranda kazanılmıştı, oradaki ittifakı koruyabilir miyiz amacı. İkincisi, CHP, İYİ Parti veya Temel bey aday oldular madem, Türkiye’nin ufkunu açacak geleceğe taşıyacak şekilde ciddi projeler ortaya koyup, ekonomide, bilimde sanayide neler yapabileceklerini ciddi ciddi anlatmalarını bekledim. Eğer böyle bir şey anlatsalardı millet biraz inanabilirdi. Öyle bir şey yok, ilk günden beri Beştepe’yi satacağız, uçakları satacağız, TİKA’yı kapatacağız, yerli üretim otomobilleri durduracağız, Temel ağabeyim diyor ki Allah selamet versin hayretle izliyorum, ‘hızlı trenden hizmet mi olur, bunu durdururum’ diyor" diye konuştu.


Muhalefetin vaatlerinin tamamen bozmak yıkmak üzerine kurulu olduğunu dile getiren Özhaskeki, "Bu 400 milyarı nereden bulacaksın. ‘AK Parti biriktirdi ya’ diyor. 130 milyar dolar rezervimiz var, bunu şöyle düşünün; bir baba çalışmış ve biriktirmiş, devletin bir birikimi olur, savaşa giriyorsunuz, acayip bir coğrafyada yaşıyoruz, silahlar üretiyoruz. Siz buradaki parayı hayırsız evlat olarak alıp dağıtacaksınız. Öyle bir mantık olabilir mi?" diye değerlendirdi.



"Muharrem İnce’nin başörtüsü düşmanlığı vardı"


Muharrem İnce’nin camide çekilmiş fotoğraflarının ardından, düzenli olarak cuma namazına gittiğini dile getirmesine ilişkin konuşan Özhaseki, "Duam şu inşallah 5 vakte de başlasın, inşallah bundan sonra hep böyle devam eder Muharrem İnce’nin hayatı. Ancak seçim arifesinde kız kardeşini, annesini malzeme olarak kullanması, açılışlarda Kuran-ı Kerim okutup ellerini duaya açmaları, bunların hepsi biraz sırıtıyor. Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığı öncesi ve sonrası var, öncesinde başörtü düşmanlığı var. TRT’deki bir memur için yazı yazıp da soruşturma isteyen biri değil mi? Bunlar seçmene artistlik hareketlerden ibaret" dedi.



"Kentsel dönüşümü en hızlı şekilde gerçekleştireceğiz"


İmar Barışı projesiyle ilgili son durum hakkında bilgi veren Bakan Özhaseki, proje ile İmar Yasalarını baştan sona yeniden düzenleme ve kentsel dönüşümü en hızlı şekilde gerçekleştirmeyi hedeflediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:


"Bunun hazırlıkları Bakanlar Kurulu’nda anlattık, Meclis’e gitmek üzereyken seçim kararı verilince, seçimden sonra inşallah İmar Yasaları getirelim diye karar verdik. Türkiye’deki toplam yapı stoğumuz 26 milyon 358 bin. Bunun yüzde 60-70’i imara aykırı. 80 milyon nüfusun 50 milyonu devletle ihtilaflı. Yapı Kayıt Belgesi çok doğru bir karar oldu, vatandaş e-Devlet üzerinden bilgilerini giriyor üzerindeki aykırı yapı bilgilerini giriyor ve tarla üzerindeyse metrekaresini 200 lira ile eğer sahilde otel, iş yeri 2 bin lira ile çarpıyor. Bedelinin yüzde 3’ünü devlete yatırıyor kayıt belgesi alıyor. Kat mülkiyetine geçmiş oluyor. Bunun bir kere müthiş bir ekonomik faydası var. Maliye kazanıyor, belediye kazanıyor ve nihayetinde bir para toplanılıyor. Bu para inşallah 40 milyarı geçecek, şu anda 600 bini geçti, bir buçuk milyara yaklaştı. O parayı kentsel dönüşüm yapacak belediyelere yüzde sıfır faizli vereceğiz. Ancak belediyeler bütün malzemeleri yerli kullanacak."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Zeki Yavru: “Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz” Samsunspor’un takım kaptanlarından Zeki Yavru, Süper Lig’de oynayacakları Adana Demirspor maçını kazanarak alt sıralardan iyice uzaklaşmak istediklerini söyledi. Süper Lig’in bitimine 6 hafta kala küme düşme hattından 7 puan uzakta bulunan Samsunspor, Adana Demirspor maçı hazırlıklarını sürdürürken, takım kaptanlarından Zeki Yavru, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Yavru, takımın durumu, sezon sonu bitecek sözleşmesi ve kariyer hedefleriyle alakalı önemli değerlendirmeler yaptı. “Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz” Alacakları galibiyet ile küme düşme hattından giderek uzaklaşacaklarının altını çizen takım kaptanlarından Zeki Yavru, “Ligde son viraja giriyoruz. Kendi sahamızda Adana Demirspor’u yenip, alt sıralardan iyice uzaklaşmak istiyoruz. Bu maçı kazanırsak, bizim açımızdan çok büyük bir rahatlama olabilir. Yere daha sağlam adımlarla basmak için çalışıyoruz. Taraftarımız ile birlikte güzel bir atmosfer bizi bekliyor. Maçın sonucu da bizim açımızdan güzel olur diye umuyorum” dedi. “Amacımız, Süper Lig’de kalıcı takım haline gelmek” Bu sene kümede kalma hedefini tutturup, Süper Lig’in kalıcı takımlarından biri olmak istediklerini dile getiren tecrübeli oyunca, “İlk günden beri söylüyorum. Yeni kurulan bir takımız. Daha önceden de Samsunspor gibi yeni kurulan takımlarda bulundum. Süper Lig’e uzun süre sonra çıkan takımlarda da bulundum. Bir şeylerin oturması süreç alıyor. Samsunspor’da da bazı şeylerin oturması zaman aldı. İçeride iyi bir birliktelik oluştu. Gisdol hocanın gelmesinin de bizlere katkıları oldu. Şu andaki konumumuza gelmemizde bu etmenlerin etkisi var. Amacımız, bir an önce derin nefes alıp, Süper Lig’de kalıcı takım haline gelmektir” diye konuştu. “Sözleşmem sezon sonu bitiyor, devam etmek isterlerse değerlendiririz” Samsunspor’da mutlu olduğunu ve yeni sözleşme görüşmelerine, yönetim istediği takdirde başlayabileceklerini ifade eden Yavru, “Samsunspor’da sözleşmem sezon sonu bitiyor. Bu forma ile başarılı süreçler yaşadım. Geçen yıl şampiyonluk yaşadım. Taraftarın ve camianın büyüklüğünü görerek Samsun’a gelmiştim. Hedeflerimizi geçen yıl başardık. Bu sezon da kendi adıma güzel geçiyor. Futbolda en tecrübeli dönemimdeyim. Sözleşmem sona erdiği için kulübümüzle bir görüşmemiz olacaktır. Onların tercihi doğrultusunda devam etmek isterlerse, masaya oturup, görüşüp, en iyi şekilde değerlendiririz. Samsunspor’da mutluyum. Taraftar ve camia ile güzel bir birlikteliğimiz oldu. İyi günümde de kötü günümde de bana sürekli destek oldular. Hiçbir zaman beni ve takımı yalnız bırakmadılar. Samsun’da hem sahiplendim hem de sahiplenildim. O yüzden hakkımızda hayırlısı ne ise olsun. Ama burada ama başka yerde her zaman ekmeğimizin peşindeyiz. Bunun için mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu. “Hocayla tartışmadım, böyle şeylerin gündeme gelmesi bizleri üzüyor” Beşiktaş maçında oyundan alındıktan sonra yaşanan görüntülerin yanlış anlaşıldığına da değinen deneyimli defans oyuncusu Zeki Yavru, “Beşiktaş maçında oyundan çıkarken hocamız Markus Gisdol ile aramızda bir konuşma gerçekleşti. Ekrana yansıyan görüntüleri tartışma olarak aksettiler. Böyle bir tartışma yaşanmadı. Hocamızın ilk geldiği günden beri en iyi diyalog kurduğu isimlerden biriyim. Ona en çok yardımcı olan futbolculardanım. Kendisine ikinci yarıya iyi başladığımızı söyledim. Hocamız da daha atak oynamak istediği için değişiklik yaptığını söyledi. Sonuçta hocamızın tercihi de sonuç getirdi ve Beşiktaş’tan puan aldık. Bu puan hepimizin hanesine yazıldı. Asla Samsunspor’da böyle bir tartışmaya ne hocamız izin verir ne de biz kaptanlar izin veririz. Samsunspor, kümede kalma yolunda kritik viraja girerken böyle şeylerin gündeme gelmesi bizleri üzüyor. Biz kalan son 6 maça bakıyoruz. İnşallah Samsunspor’u camiaya yakışır şekilde Süper Lig’de tutarız” ifadelerini kullandı. Zeki Yavru, bu sezon Samsunspor forması ile 24 maçta 1 gol 2 de asist yapma başarısı gösterirken, toplam bin 744 dakika sahada kaldı.
Kocaeli Babalar bu okulda eşleriyle doğuma hazırlanıyor Kocaeli Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi, gebe okuluyla baba adaylarının bakış açısını değiştiriyor. Baba adayları eşleriyle katıldıkları eğitimde, doğum öncesi ve sonrasında annelere nasıl davranması gerektiği konusunda bilinçlenerek doğuma hazırlanıyor. Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesi, Sağlık Bakanlığı koordinesinde anne adaylarına eğitim vermek amacıyla açtığı gebe okuluna baba adayları da dahil etti. Bir ay önce eşleriyle eğitimlerine başlayan baba adayları, doğum öncesi ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında bilgileniyor. Eşlerinin daha sağlıklı ve rahat doğum geçirmesi için bilgilenen adaylar, annelere psikolojik olarak nasıl yaklaşmaları konusunda da eğitim alıyor. Adeta eşleriyle doğuma hazırlanan baba adayları, bakış açılarının değiştiğini, tüm baba adaylarını eğitime katılmaları konusunda tavsiyede bulundu. Ücretsiz olarak verilen eğitimde fizyoterapist, psikolog, anestezi hekimleri, ebe ve hemşirelerle program sürdürülüyor. "Erkekler olarak eşlerimizin doğum süreci konusunda tecrübesiziz" İlk defa baba olma deneyimi yaşayacak olan Osman Sav, “Eşimin ilk hamileliği. İkimizde çok heyecanlı ve tecrübesiziz. Böyle bir eğitimin olması bizim için çok iyi oldu. Zaten istekliydim, gönüllü olarak geldim. Erkekler olarak eşlerimizin doğum süreci konusunda tecrübesiziz. Kendi adıma konuşmak gerekirse hiçbir bilgim yok, ne yapacağımı bilmiyordum. Her şeyi öğrenince hem kendinize hem de eşinize güven sağlıyorsunuz. Daha rahat bir hamilelik geçirmek için eğitim çok önemli. Herkesi eğitime bekliyorum" dedi. 2.5 aylık hamile olan Şule Sav, "Tecrübemiz olmadığı için bizim için çok artıları olan program oldu. Bu süreçte eşimin yanımda olması beni motive etti. Eğitime gelmesi için eşimi davet ettiğimde gelmem demedi ama bundan sonra fikirleri olumlu yönde değişmiştir" diye konuştu. "Gebe okulu sayesinde ilk doğum sürecini çok rahat geçirdim" 5 aylık hamile olan Melike Yazıcı, “Hamilelik sürecinde sevinçle beraber kaygılar oluşmaya başlıyor. ‘Doğumum nasıl geçecek, doğum sırasında bir şey olacak mı, sonraki süreç ne olacak?’ diye kafamızda sorular oluşuyor. Gebe okulu bu soruların hepsine cevap veriyor. Gebe okulu sayesinde ilk doğum sürecini çok rahat geçirdim. O yüzden anne adaylarına tavsiyem kesinlikle gebe okuluna gelin" şeklinde konuştu. "İlk başta her şey kolay geliyor ama eşimin yaşadığı sıkıntıları görünce bakış açımız değişiyor" Eşiyle eğitime katılan Hüsnü Yazıcı, “Eşimin duygusal olarak yaşadığı dönemde ona destek olabilmek adına Sağlık Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu eğitime katıldım. Bu süreçte eşime verebileceğim maksimum desteği vermeye çalışıyorum çünkü yaşadığı süreci nasıl olduğunu biliyorum. Çocuklarımıza verebileceğimiz en güzel miras eğitimdir. Eğitim de ailede başlar. Ailenin başlangıçta eğitilebileceği en güzel yer de gebe okuludur. Gebe adaylarını ve eşlerini gebe okuluna gelmelerini tavsiye ediyorum. Çekinecek hiçbir şey yok. Erkekler doğum sürecinde eşlerine içgüdüsel olarak destek oluyorlar ama içgüdüsel olarak davranmak yetmiyor. Bazen bilmemiz gereken konular var, bu eksiklikleri tamamlamak adına destek almamız gerekiyor. Bu desteği de aldığımız en iyi yer sağlık kuruluşlarıdır. İlk başta her şey kolay geliyor ama eşimin yaşadığı sıkıntıları görünce bakış açımız değişiyor" ifadelerini kullandı. "Tüm baba adaylarına eğitimi tavsiye ediyorum" Eğitime katılan Selçuk Karadağ, "Eğitim sayesinde normal doğumun kolay olacağını düşünüyorum. Bu eğitimlerin daha genişleyici şekilde tüm hastanelerde uygulanmasını faydalı olacağını düşünüyorum. Eşim bana eğitime katılma teklifinde bulunduğunda ilk başta olumlu veya olumsuz bir tavrım olmadı. Ancak eğitime katıldıktan sonra çok faydalı olduğunu fark ettim. Tüm baba adaylarına eğitimi tavsiye ediyorum" dedi. 2.5 aylık hamile olan Zülfiye Karadağ ise "İlk doğumumu sezaryen oldum. İkinci bebeğimi normal doğurabilmek açısından eğitimlere katıldık" diye konuştu. "Gebelerimize hem psikolojik hem de fiziksel anlamda sağlıklı şekilde doğuma hazırlıyoruz" Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Doktor Selçuk Topçu da, “Eğitimlerimizin mahiyeti gebelerimize hem psikolojik hem de fiziksel anlamda sağlıklı şekilde doğuma hazırlamaktır. Eğitimlerin doğum süreci ve sonrasında çok önemi var. Anne adayları yeterince stres ve sıkıntı yaşıyor. Özellikle ilk doğum yapacak hastalarımız doğum eylemi hakkında çoğu zaman herhangi bilgiye sahip olmayabiliyor. Adaylarımızın bu sebeple gebe okulunda aldığı eğitimler oldukça faydalı bilgiler içermektedir. Bu eğitimi almış kişiler gebelik sürecinde nasıl davranması gerektiğini öğreniyorlar" şeklinde konuştu. "Verdiğimiz eğitimlerle normal doğum oranımız sezaryene göre artmaktadır" Operatör Doktor Esra Yıldız ise, "Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı, “Gebe okulumuz sadece ilk doğumlar için değil, ikinci, üçüncü doğumları olanlar için de çok iyi eğitim. Tüm anne adayları her doğumda farklı deneyimler yaşamaktadır. Sezaryen isteyip de eğitimlerimiz sonrasında normal doğum yapan çok hastamız var. ’Ben çocuk doğuramam’ diyen sonrasında, ’İyi ki doğurmuşum’ diyen annelerimiz var. Verdiğimiz eğitimlerle normal doğum oranımız sezaryene göre artmaktadır" ifadelerini kullandı. "Genelde bireysel eğitim veriyoruz" Adaylara ders veren ebe Nurşah İnanlı, "Gebe okulu sadece doğum süreci için değil, gebelik düşünen veya gebelik süreci yaşayan ya da doğum sonrası süreçte emzirme problemi yaşayan kişilerin de başvurabileceği eğitim programdır. Gebe okulumuz anne dostu unvanını aldıktan sonra açıldı. Eşli gebe programı ise bir ay önce başladı. Talep her geçen gün artmaktadır. Hem mahremiyet hem de adaylarımızın rahatı açısından çift gelen adaylarımıza genelde bireysel eğitim veriyoruz" dedi. "Gebe okulumuz 2008 yılında anne dostu hastane unvanını aldığımız zaman başladı" Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Hediye Yurttaş ise "Adaylarımızın kaygılarını azaltmak ve heyecanlarına ortak olmak adına gebe okulu çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Doğum sonrasında da ekip arkadaşlarımızdan destek alınabilinmektedir. Gebe okulumuz 2008 yılında anne dostu hastane unvanını aldıktan sonra başladı. Daha sonra bebek dostu hastane unvanımızın eklenmesiyle çalışmalarımız hızlandı" diye konuştu. "Okulumuzda yeniliklere devam etmekteyiz" Eğitim hakkında bilgi veren hastane Başhekimi Uzman Doktor Sertan Acar, "Bölgemizde doğurganlık hızlarına bağlı olarak gebelerimize destek vermek, heyecanlarına ortak olmak amaçlı okulumuzda yeniliklere devam etmekteyiz. Uzun zamandır anne ve bebek dostu hastane olarak da bölgede vatandaşlarımıza desteğimiz devam etmektedir. Son bir ay içerisinde babaları sürece dahil ettik. Yoğun istek var. Psikolog, fizik tedavi, hekim, diyetisyen desteği ile beraber çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu. Kocaeli İl Sağlık Müdürlüğü de bakanlığın hayata koyduğu gebe okulları ile ilgili eğitim, teknik, donanım ve personelle ilgili desteğini sağlayarak bilinçli anne, babalar ve sağlıklı doğuma hazırlık konusunda çalışmalara destek vermektedir.
Eskişehir Enflasyonda düşüşe ’yeşillik’ desteği Eskişehir’de yeşillik üretimi yapan çiftçiler, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinden dolayı semt pazarlarının kurulamadığını ve buna bağlı olarak ürünlerin fiyatlarının düştüğünü belirtti. Geçtiğimiz pazar günü biten 9 günlük Ramazan Bayramı tatili insanları mutlu ederken bazı üreticilerin ise işleri sekteye uğradı. Pazarlara yeşillik satışı yapan Eskişehirli çiftçilerin ürünleri kurulmayan semt pazarlarından dolayı ellerinde kaldı. Haftanın neredeyse her günü kentin çeşitli yerlerindeki pazarlara yeşillik sevk eden çiftçiler, 9 günlük süreçte zorluk çekti. Çiftçinin elinde yüklü miktarda mal kalmasına bağlı olarak fiyatlar yarı yarıya düştü. “Malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek” 9 günlük tatilin çiftçi için çok uzun olduğunu belirten Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “9 günlük bayram tatili. Ülkemizin tarımsal olarak belki bize çok büyük zararı var. Ama bu sadece hani turizme, faydası olan bir konu. Örneğin şimdi bugün bayram öncesi biliyorsunuz Ramazan ayı dolayısıyla veya söylentilere göre marul mesela pazarlarda 30 liraya kadar çıktı. Ama bunun arz ve talep meselesi olduğunu hepimiz unutuyoruz. Çünkü bizim malımız hiçbir zaman için rayiç fiyatı kendi kendine yükseltemez. Burada her şeyden önce planlı üretim ve bunlar akabinde de gelen 9 günlük bayram tatili sürecinde, tabii tatile gidenler için belki çok hoş bir seda ama biz üreticiler için çok büyük sıkıntı. Çünkü neden? Günde mesela şu araç her gün çıkması gerekiyor. Her gün giden bir araç bir anda 9 gün kımıldamıyor. Bu tarlada malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek. Kaldı ki ekonomisinde de çok büyük etki yapıyor. Neden? Biz mesela şu anda en büyük sıkıntımız tarladaki işçi. Tarladaki işçiye hemen dönüş yapabilmesi için parasını ödeyebilinmesi için ekonomi dokuz gündür durdu. Ama işçi ne yapıyor burada, devam ediyor. Mevcut olarak bütün ürünlerde yarı yarıya bir fiyat farkı var. Bunun işte sebebi bir kere bir anda malın depoda stokta durup dururken hepsi birden çıkması. 15-20 gün önce, 30 lira civarlarında olan bir marul, şu anda 20 ile 15 liraya düştü. Bu tarlada 10 lirayken 5 liraya düştü” dedi. “Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı” Çiftçi Kadir Yavaş ise üreticilerin ürünlerini satmamasından dolayı fiyatların düştüğünü belirtirken şöyle konuştu; “9 günlük tatil süresince bu havaların da sıcak gitmesiyle Türkiye genelinde olan yeşil grupların hepsi yetiştiği için bir de millet tatilden yeni çıktı. Arz talep meselesi de azaldı. Bu yüzden yani istekler azaldı biraz. Bunlar da fiyatlarda düşüşe neden oldu. Bayramdan önce yani maksimum yüksek satışlarda şu an yarı yarıya gerileme var. Bu havaların ısınmasıyla birlikte olan bir şey. Bir de 9 günlük bayram süreci olunca sevkiyat olmadığı için bütün mallar birbirini sıkıştırdı Türkiye genelinde. Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı, pazarlayamadı. Ya elinde varsa dışarıya attı ve de bekletti, bir şeyler yaptı, bir şekilde. Herkesin ürünü yetiştiği için mecbur sıkıntılı bir dönem oldu.”
Ankara ABB Başkanı Yavaş: "5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, temsilciler tarafından değil, bu kez milletimizin kendisi tarafından rekor oyla onaylandı" Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Çalışmalarımız, hizmetlerimiz, yönetim anlayışımız ve yaklaşımımız ile 5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, temsilciler tarafından değil, bu kez milletimizin ta kendisi tarafından oylandı ve rekor oyla onaylandı" dedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Nisan ayı Meclis Toplantısı’nın 5. birleşimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş başkanlığında yapıldı. Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda yapılan toplantıda Büyükşehir Belediyesi, ASKİ ve EGO Genel Müdürlüğünün 2023 yılı faaliyet raporları görüşülerek, oy çokluğuyla kabul edildi. Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısın’da Başkentlilere ve Meclis üyelerine seslenen Yavaş, 5 yıl önce göreve başlarken Ankara’yı ortak akılla yöneterek, şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yönetim anlayışını hâkim kılacaklarını vadettiklerini belirterek, "Hangi bölgeden ne kadar oy alındığına bakmadan, kimseyi ayırt etmeden, herkese eşit ve adil bir şekilde hizmet edeceğimizi belirtmiştik. Çöp projelere para harcamadan, insan sağlığı ve insan hayatını önceleyen işlere imza atacağımızı, kimseyi aç ve açıkta bırakmayacağımızı ifade etmiştik. Ankara’nın tarımına, sanayisine, altyapısına, turizmine, kültürüne ve sanatına iz bırakacak işlere imza atacağımızı söylemiştik. Tüm bunların ardından milletimiz bize Ankara’ya 5 yıl hizmet etme görevini vermişti" ifadelerini kullandı. "25 yılda yapılan yeşil alanı 5 yılda Ankara’ya kazandırdık" Yavaş, 5 yıllık süreçte eski dönemde olduğu kadar köprü, kavşak ve alternatif yollar yaptıklarını belirterek, altyapıda eski döneme oranla iki kat daha fazla yatırım gerçekleştirdiklerini vurguladı. 25 yılda yapılan yeşil alanı 5 yılda Ankara’ya kazandırdıklarına işaret eden Yavaş, "Belediyeye ait hiç kreş yoktu, 25 tane açtık. Hiç teknoloji merkezi yoktu, 5 tane açtık. 2013 yılından beri hiç otobüs alınmamıştı, 416 adet aldık. Mola evleri, spor tesisleri, kütüphaneler, yeni aile yaşam merkezleri açtık. AŞTİ’yi, balık halini, yıllardır kullanılamaz halde duran Altınpark Yüzme Havuzu’nu yeniledik. Başta Ulus bölgesi olmak üzere tarihi ve kültürel alanda Ankara’ya on yıllarca hizmet edecek restorasyon ve yenileme çalışmaları gerçekleştirdik" diye konuştu. "Doğal gaz desteği ile evlatlarımızı üşütmedik" Kırsal kalkınma alanında gerçekleştirdikleri çalışmalarla tarımın, çiftçinin ve üretimin yanında olduklarını vurgulayan Yavaş, sosyal belediyecilik anlayışıyla gerçekleştirdikleri projelere ilişkin şu bilgileri paylaştı: "Türkiye’de ilk olan doğal gaz desteği ile evlatlarımızı üşütmedik. Türkiye’de ilk olan aylık et desteği ile onları proteinsiz bırakmadık. Kırtasiye, sınav ücreti ve servis desteği ile eğitimlerinde yanlarında olduk. 918 köye internet bağlatarak pandemide uzaktan eğitim almalarını sağladık. SMA testleri, çocuk tarama testleri ve yeni başladığımız diyabet sensörü dağıtımı ile evlatlarımızın doğumundan itibaren yanlarında olacağımız bir sistem kurduk. Öğrenci abonmanı ile Türkiye’nin en uygun öğrenci ulaşımını Ankara’da uyguladık. Öğrenci evlerinde su ücretlerine yüzde 50 indirim yaptık." "Sokaklarda alnımız ak, başımız dik yürüyebildik" "İşte, biz bu şekilde 5 yılımızı tamamladıktan sonra en hassas, en doğru, en adaletli ve en kudretli teraziye çıktık" diyen Yavaş, 2024 yerel seçimlerine işaret ederek konuşmasına şöyle devam etti: "Yaptığımız projeler ve uyguladığımız belediyecilikle nasıl sokaklarda alnımız ak, başımız dik yürüyebildiysek, çok şükür ki millet iradesinin terazisinden de alnımız ak ve başımız dik olarak çıktık. Çalışmalarımız, hizmetlerimiz, yönetim anlayışımız ve yaklaşımımız ile 5 yılda ortaya çıkan asıl faaliyet raporu, belediye meclisi üyeleri tarafından değil, bu kez milletimizin ta kendisi tarafından oylandı ve rekor oyla onaylandı. Yüzde 60’ın üzerindeki rekor oy oranımız, ilçe belediye başkanlıklarındaki başarımız, Meclis çoğunluğumuz ve rakibimizle aramızdaki yaklaşık 30 puanlık fark, yüce Türk milletinin aklının ve duygularının vesikası, bizim ise onur nişanemiz oldu."