POLİTİKA - 27 Nisan 2017 Perşembe 01:54

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: "Kutlu Doğum hicri takvime sabitlenecek”

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: "Kutlu Doğum  hicri takvime sabitlenecek”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kutlu Doğum Haftası üzerinden yürütülen tartışmalar hakkında, “Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kutlu Doğum Haftası üzerinden yürütülen tartışmalar hakkında, “Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak. Öyle ümit ediyoruz; hicri takvime sabitlenecektir. Bu kararı Diyanet teşkilatımız kendi içinde konuşacak, tartışacak. İlmi gerekçeleri, tüm gerekçeleriyle ele alacak. Bunun düzeltileceğini ümit ediyorum” dedi.


Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor?” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Kurtulmuş, gündemdeki konular hakkında önemli açıklamalarda bulundu.


16 Nisan sonrasında geçekleşen değişim sürecini ele alan Kurtulmuş, “16 Nisan’da milletin vermiş olduğu onay önemlidir. Birçok tasarı yerine oturtacak bir adımdır. Bu anayasa paketinin doğal sonuçlarından biri de partili cumhurbaşkanına geçiş sürecidir. Cumhurbaşkanımız Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kesin kararı verdikten sonra hemen gidip, partiye üye olabilir ve ondan sonra da süreç başlar. Zaten AK Parti’nin kurucu başkanı ve doğal lideri olduğu için de biran evvel partisiyle bütünleşmesi ve ondan sonraki süreçte de partinin başına geçmesi işin doğası gereğidir. Suyun akışında seyretmesi anlamında olacak. Süreç nasıl ilerleyecek, olağanüstü kongre mi, yoksa olağan kongre mi olacak, bütün bunlar da partinin yetkili kurumlarında alınacak kararlar çerçevesinde alınacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın AK Partili olacak olması bile parti tabanında büyük bir heyecan uyandırmıştır” şeklinde konuştu.



“AİHM’ye gitmek CHP’nin doğal hakkıdır ama doğru değildir”


CHP’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gitme kararını değerlendiren Kurtulmuş, “Bu doğru bir şey değil. Şimdiye kadar anayasa değişiklikleri askeri darbeler sonucu olmuştu. Çok şükür Türkiye’de bu sistem değişikliği tamamıyla milli iradenin kararıyla gerçekleşti. Bu seçimin son derece objektif şekilde gerçekleştiğine kimsenin bir tereddüdü yok. Türkiye en iyi şekilde bu seçimi geçekleştirmiş. Seçim kampanyasında ileri geri sözler söylenmiş ama o da kampanyanın sıcaklığı içinde söylenmiş sözler. Bu referandumun yapılması bile sonucu ne olursa olsun Türkiye demokrasisini olgunlaştıracak adımlardan biriydi. Millet bunu söyledikten sonra, hiç kimsenin bundan daha ileriye gitmemesi gerekir. Birkaç bin oyla bile bunun sonucu ‘Hayır’ çıksaydı, bunun üzerine bir kelime söylemezdik. CHP’den de aynı olgunluğu beklemek demokrasinin gereğidir. Bir nevi Türkiye’yi şikayet etmektir, son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunlar kendi demokratik haklarıdır ama doğru değildir. Keşke ‘Hayır için çalıştık ama millet böyle dedikten sonra bir cümle bile söylemeyiz’ diyerek karşılasalardı. Avrupa’da bir yabancı düşmanlığı, bir İslam düşmanlığı, bir Türkiye düşmanlığı ortadayken Türkiye’nin bitmiş iç meselesini Avrupa’ya taşımak son derece yanlıştır” ifadelerini kullandı.


16 Nisan referandumunun ardından Avrupa kamuoyunda gündeme gelen “Türkiye ikiye bölündü” söyleminin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Kurtulmuş, “Son derece yanlış ve tarafgir bir yorum. İngilizler Brexit oylamasında yüzde 51. küsurla ‘AB’den çıkalım’ dediler. O zaman ‘İngiliz toplumu ortadan ikiye bölündü’ mü diyeceğiz? ABD’de delege sayına baktığınızda Trump önde ama oy sayısına baktığınızda Demokratlar önde. Orada da ‘Amerikan toplumu ikiye bölündü’ mü diyeceğiz? İki soru sorduğumuz için çok doğal olarak ikiye bölünecek. Ya ‘Evet’ diyecek, ya da ‘Hayır’ diyecek. Hiçbir şekilde ayrışmadık, bu referandumla birlikte çok daha dinamik, çok daha demokrat bir seviyeye geldik” diye konuştu.



“Bu referandumun dinamiğinde sonuçlar son derece tatminkardır”


Kurtulmuş, anayasa referandumu ile AK Parti’nin oy kaybına uğradığı iddiaları hakkında, şu değerlendirmelerde bulundu:


“İlk başta bu paketin ne getirip, ne götürdüğü bilinmediği için soğuk bir direnç vardı. Özellikle son üç hafta içinde sahanın döndüğünü gördük. Bilmemenin verdiği bir direnç vardı kamuoyunda. Anlattıkça algının süratle yukarı çıktığını gördük. Konuştuğumuz her yerde nabzın değiştiğini gördük. Bu seçim milletvekili, parti seçimi değil. Dolayısıyla herhangi bir belediye seçiminde ya da herhangi bir milletvekili seçimiyle kıyaslanamaz. Belediye Başkanı seçiminde yüzde 50 artı 1 istemiyoruz. Kim daha fazla oy aldıysa o seçiliyor. Aynı şey milletvekili seçiminde de geçerli. Bu başka bir seçim, iki sorudan hangisi daha çok onay alırsa o kazanıyor. Her seçimin kendi dinamiği var. Bu referandumun dinamiğinde sonuçlar son derece tatminkardır.”


İlerleyen süreçte diğer partilerle uyumlu bir şekilde çalışarak uyum yasalarını gerçekleştirmek istediklerini kaydeden Kurtulmuş, “Hazırlıklarımızı yapacağız, belki seçim sistemi, belki Siyasi Partiler Yasası, Meclis iç tüzüğü gündeme gelebilir. Bu süreçte parlamentodaki bütün partilerle beraber bunu uyum içinde yapmayı arzu ediyoruz. MHP’ye bu konsensüsün olması lazım. Demokratik olgunluk bunu gösterir. ‘Değişsin mi, değişmesin mi’ tartışması geride kaldı, değişti. Artık bu sisteme göre atılması gereken adımları atacağız. Deneyimli bir parti olarak CHP’nin de katkısı olacaktır. ‘Ben bu sistemi istemiyorum, ben oynamıyorum’ demenin Türkiye’ye de CHP’ye de katkısı yok" şeklinde konuştu.



Erken seçim iddiaları


Erken seçim iddialarına cevap veren Kurtulmuş, “Bunu Türkiye’nin gündeminden süratle çıkarmak lazım. Türkiye’de şu anda güçlü bir şekilde halkın oyunu almış olan, önünde vakti olan bir hükümet var. Dolayısıyla esas meselemiz uyum yasaları üzerine yoğunlaşmaktır. Bir an evvel etkili bir şekilde bu yasaları çıkarmaktır. 65. Hükümet sonuna kadar görevinin başındadır. Bu bir reform hükümetidir, bu bir üretim hükümetidir. Çok sayıda adımlar atıldı. Bunların sonuçlarının alınması için çok yakından takip edilmesi lazım. Zaten 65. Hükümet, hükümet programında ortaya koyduğu hedeflerini gerçekleştirmek için her gün adım atıyor” açıklamalarında bulundu.



“Doğru ve acil olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bir an evvel partiye dönmesidir”


Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’ye üye olmasının ardından her kongrede olduğu gibi parti yönetiminde değişiklikler olabileceğini kaydederek, “Şu anda doğru ve acil olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bir an evvel partiye dönmesidir, suyun doğal mecrasında akmasıdır. Zaten bir parti kongresi olunca parti yönetiminde nasıl bir değişiklik olacağı ortaya çıkacak. Ondan sonraki süreçlerde her birisiyle ilgili takvim kendi içerisinde işler. Siyasette doğal olmayan işler olmaz. Doğal mecrasında bu işler ilerler. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, doğal lider olduğu partisinin başına gelir” ifadelerini kaydetti.



“Avrupa Birliği maalesef çok ciddi bir şekilde bölünme sürecinde”


Kurtulmuş, Türkiye ile AB ilişkilerinin hiçbir zaman durağan olmadığını, sürekli yükseliş ve inişleri olduğunu vurguladı. Avrupa’daki ırkçı ve göçmen karşıtı tutuma dikkat çeken Kurtulmuş, “Türkiye AB ilişkilerinin yükseldiği zamanlar oldu, çok kötü olduğu zamanlar oldu, durağan olduğu zamanlar oldu. Türkiye’yle Avrupa siyaset çevreleri arasında son derece gergin bir dönemin içerisindeyiz. Bu gerginliğin sebebi Avrupa’nın önce kendi içerisindeki hareketlenmedir. Avrupa Birliği, iki dünya savaşı arasındaki artan aşırı ırkçı bir anlayışla maalesef çok ciddi bir şekilde bölünme sürecinde. Avrupa Birliği içerisinde siyasette çok ciddi bir dalga var. Bu dalga yabancı düşmanlığı. Adam üç tane göçmen gördüğü zaman tüyleri diken diken oluyor. Bunu körükleyen bir sürü politikacı var. Bunlar prim yapıyor; çünkü böyle bir sosyolojik dalga var. Görmek istedikleri Türkiye’deki siyaset tarzı nedir? 25 milyon dolar için el avuç açan, düğme ilikleyen bir Türkiye. Avrupa Birliği’nin terbiye salonunda on yıllardır tek ayak üstünde bir Türkiye. Şimdi karşılarında başka bir Türkiye var. Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı da oradan geliyor. Biz sizinle eşit ortak olarak pazarlık etmek istiyoruz. Bu alışamadıkları bir siyaset tarzıdır. Bu son karar bizi etkiler mi? Etkiler. Ama Avrupa’yı bin kere etkiler. Avrupa’da bundan sonra makul siyasetçiler, demokrat siyasetçiler, liberal siyasetçiler bu faşist Neonazi, ırkçı, Türkiye karşıtı, İslam karşıtı dalganın etkisinin altında kalanlar, böyle giderse birkaç sene sonra ağızlarını açıp kendi kampanyalarını yapamazlar. Bu Avrupa için telaş edilmesi gereken bir durumdur. AB içine kapanıp bu faşist, ırkçı akımların etkisi altında bulunacak mı? Yoksa AB dışarıya açılıp yeni bir takım çevrelerle buluşmanın ölçüsü olarak Türkiye ilişkilerini düzeltecek mi? Bundan sonra AB göçmenlere nasıl muamele yapacak? Eğer ‘pis yabancılar, evinize gidin’ derlerse Avrupa çökecek. Bunu görmeleri lazım. Bunu Avrupa’nın hayrına olsun diye söylüyoruz” şeklinde konuştu.



“AKPM’nin aldığı kararları telafi edecek adımlar atacağını düşünüyorum”


Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) siyasi denetim kararını yorumlayan Kurtulmuş, “Ben AKPM’nin aldığı kararları telafi edecek adımlar atacağını düşünüyorum. Bu söylediklerim bu stüdyoda kalmıyor. Avrupa’nın makul siyasetçileri de bunları duyuyorlar. Ben kendi gelecekleri için Türkiye’yle olan gergin ilişkilerini düzeltmeleri gerektiğine inanıyorum” değerlendirmelerinde bulundu.


Kurtulmuş, Avrupa Birliği ile ne zaman masaya oturulacağı yönündeki soruya, şöyle cevap verdi:


“Bu masa çok acayip bir masa. Türkiye de çok sabırlı bir ortak. Şimdiye kadar kararlılıkla bu masayı devirmemek için üzerimize düşen her türlü titizliği gösterdik ama kusura bakmayın biz enayi değiliz. Biz bütün hükümlülüklerimizi neredeyse yerine getireceğiz, AB bize karşı hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyecek Bu sürdürülebilir bir konu değil. İşin bir vahim tarafı da OHAL’in gözden geçirilmesi. Fransa OHAL durumunda seçime gidiyor, kimse bir şey diyor mu? Aynı şey Belçika’da da geçerli. ‘15 Temmuz sonrası OHAL’de orantısız bir tedbirler var’ diyenler, samimi olsalardı 15 Temmuz’dan sonra koro halinde ‘Biz bu darbeci çeteye karşıyız’ derlerdi. O gün onu deselerdi, şimdi bir şey deme hakları olurdu.”



“Bu açıkça Türkiye düşmanlığıdır”


Kurtulmuş, HDP’li üyelerin AKPM’deki tutumunu, “Bu gerçekten hiçbir şekilde izah edemeyecekleri bir olaydır. Siyaseten hükümete karşı olmak ayrı bir şeydir, Türkiye düşmanlığı ayrı bir şeydir. Bu açıkça Türkiye düşmanlığıdır. Bu 80 milyona karşı düşmanlıktır. Bu düşmanlık bildirisine imza atmak gerçekten hazin bir davranıştır” şeklinde yorumladı.



“AB konusunda millete gideriz”


AKPM’nin siyasi denetim kararının bağlayıcı olmadığını söyleyen Kurtulmuş, “Bu bir tavsiyedir, bağlayıcı değildir. Kusura bakmasınlar, bu noktada zorlarlarsa Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi biz AB’nin terbiye salonunda bekletilecek bir ülke değiliz. O zaman tekrar millete gideriz sorarız; ‘AB süreci devam etsin mi, etmesin mi? AB üyeliğini istiyor musunuz, istemiyor musunuz?’ Milletimiz ne karar verirse ona göre devam ederiz” diye konuştu.


16 Nisan referandumunun ardından ABD Başkanı Donalt Trump’tan gelen tebrik telefonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, “Şimdi kamuoyunda şöyle bir algı oluşuyor; ‘Herkes Türkiye’ye karşı.’ Aslında öyle değil. Dünya çok büyük bir sarsıntı geçiriyor. Sadece Türkiye değil. Türkiye dünyanın merkezidir. Hangi kriteri alırsanız alın kültürel olarak da ekonomik gelişmişlik olarak da siyasi durum olarak da coğrafyamızın verdiği çok büyük bir imkan vardır. Çok sıkıntılar da vardır. Çoklu bir denklem var, Suriye meselesini, Irak meselesini herhangi bir ülkenin tek başına çözmesi mümkün değil. Herkesin Türkiye’ye ihtiyacı var. Birileri Sayın Trump’ın telefon etmesinden rahatsız olmuş olabilir ama onlar için son derece doğal. Türkiye çok önemli bir yönetim sistemi değişikliğine gidiyor ve bu değişikliği savunan Sayın Cumhurbaşkanımıza telefon edip, tebrik etmeleri de son derece doğaldır. Bunu söylerken de Türkiye’ye kıyak geçmek için değil, kendi ülkelerinin menfaatleri açısından böyle davranıyorlar. Bu Türkiye’nin ne kadar önemli bir yerde olduğunu gösteren bir gelişmedir” ifadelerini kullandı.



“Türkiye’nin Suriye ve Irak’a müdahale etmesi, kendi ulusal güvenliğiyle ilgili”


Kurtulmuş, Sincar ve Karaçok bölgelerinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) gerçekleştirdiği hava harekatının uyandırdığı yankıların sorulması üzerine, şu yorumda bulundu:


“Bu operasyonların başlamasından önce ilgili tüm taraflara bilgi verildi. Türkiye bu operasyonu meşru müdafaa çerçevesinde uluslararası hukuka istinat eden haklarını kullanarak yapmıştır. ABD, Rusya için Kuzey Suriye ve Kuzey Irak’taki gelimler, çok uzaktaki bir ülkeyle ilgili. İkisine de ulusal düzeyde bir tehdit yok. Her iki ülke de masada elini rahatlatmak için sahada ama Türkiye’nin sahaya müdahale etmesi, bire bir kendi ulusal güvenliğiyle ilgilidir. Bu yangını bize sirayet etmeden söndürmeliyiz. Türkiye bu anlamda sınırlarını terörden koruyor, hem de kendi ulusal güvenliğini temin ediyor. Bu hakkın kullanımı Türkiye-ABD veya Türkiye Rusya ilişkilerine sorun olmaz. Biz burada PYD-YPG unsurlarının uzaklaştırılması için ilgili unsurlara bildirdik.”


Yunanistan’a kaçan darbeci askerlerin Türkiye’ye iade talebinin reddedilmesi hakkında konuşan Kurtulmuş, “Cuntalardan çok çekmiş bir ülke Yunanistan ve uzun süredir de Türkiye-Yunanistan yönetimi olarak ciddi sorunlar yaşanmadı. Yunaların siyasi tecrübesi ve aramızdaki ilişkiler, bu adamların hemen ertesi gün iade edilmesini gerektirirdi. Orada belli oyunlar var, bu Yunanistan’ın kadrosuna zayıf olarak yazılmıştır” değerlendirmesinde bulundu.



“Kutlu Doğum Haftası öyle ümit ediyoruz hicri takvime sabitlenecektir”


Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:


“Ben de tartışmaları yakından izledim. Bu tartışmaların hepsi ilmi olarak değerlendirilecektir. Diyanet İşleri Başkanımız da önümüzdeki günlerde müftülerle birlikte bu konuyu tartışacak. Doğru olan 12 Rebiülevvel Hz. Peygamberimizin doğum günüdür. Hicri takvimi olarak bunun sabitlenmesi doğru olur. Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak. Öyle ümit ediyoruz; hicri takvime sabitlenecektir. Bu kararı Diyanet teşkilatımız kendi içine konuşacak, tartışacak. İlmi gerekçeleri, tüm gerekçeleriyle ele alacak. Bunun düzeltileceğini ümit ediyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı çok büyük bir kurum. Çok iyi yetişmiş insanlardan oluşan ve giderek kalitesi artıyor. Çok güzel hizmetler yapılıyor. Sonuçta Diyanet milletin diyaneti. Devlet dairesi olarak görmüyoruz biz burayı. Afyon’da da söyledim bunu; ‘Evet kazancınızı devletten sağlıyor olabilirsiniz ama hiçbiriniz devlet memuru değilsiniz. Milletin adamısınız, milletin hizmetkarısınız.’ Dolayısıyla bu anlamda bir talep varsa gereği yerine getirilir. Mevlidi Nebeviye yani Peygamberimizin Mevlit Kandili’ne alternatif bir şey olarak ortaya koyulmuş değil ama böyle bir algı varsa bunun düzeltilmesi için belki ‘Hep bahar aylarında olsun’ diye düşünülmüş olabilir ama sonuçta Mevlit Kandili nasıl senenin her ayına gelebiliyorsa, oruç gibi onun da öyle olması lazım.”



"Bedelli askerliğin gündeme gelmesi mümkün değil"


Kurtulmuş, bedelli askerliğin mevcut şartlarda doğru bir adım olmayacağını belirterek, “Geçen seferki bedelli askerlik meselesinde büyük katkısı olan kişilerden biri benim ama bugünkü koşullarda bedelli askerliğin gündeme gelmesi mümkün değil, doğru da değil. Şehitler verdiğimiz bu ortamda, bu konunun gündemden kaldırılması gerektiği kanaatindeyim. Şu anda şartlar müsait değildir, şartlar oluştuğunda tabi ki gündeme gelir” dedi.



“Alt yazı skandalının sorumlularını bulmak TRT yönetiminin vazifesidir”


TRT ekranlarında yaşan alt yazı skandalına ve sonrasında başlatılan soruşturma sürecine değinen Kurtulmuş, “Geçtiğimiz günlerde KJ’lerle ilgili olarak yanlış anlaşılmaya müsait durumlar oldu ve bu birkaç kez tekrarlandı. Çok açık söylüyorum bunun sorumluları kimlerse bunlardan hesabının sorulması lazım. TRT o soruşturmayı dün itibarıyla başlattı. Burada sadece KJ’yi yazanlar değil, sorumlular kimse onları bulup ortaya çıkarmak TRT yönetiminin vazifesidir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Vaatleri unutacak değil, verdiği sözü tutacak başkanları seçeceğiz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sancaktepe ilçe mitinginde vatandaşlarla bir araya geldi. Erdoğan, "Verdiği vaatleri unutan değil, verdiği sözü tutacak başkanları seçeceğiz. İstanbul’un bir 5 yıl daha kaybetme lüksü yok" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sancaktepe’de düzenlenen mitingde vatandaşlarla bir araya geldi. Programa İBB Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Sancaktepe İlçe Başkanı Turgay Akpınar katıldı. "Biz Filistin’in yanında dimdik duruyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Fakir fukarayı daha fazla kollamamız gereken mübarek günlerden geçiyoruz. Dünyanın birçok yerinde kardeşlerimiz sıkıntı çekiyor. İsrail’in zalim hükümeti Gazze’deki kardeşlerimizi vahşice katlediyor. Ellerimizi semayı Gazeli mazlumlar için de açıyoruz. Şimdiye kadar toplam 40 bin tondan fazla yardım malzemesi gönderdik. Dün de 8. yardım gemimizi Mısır’a sevk ettik. İsrail üzerindeki baskının artırılması için yoğun çaba harcıyoruz. Canilerin hukuk önünde hesap vermesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Biz Filistin’in yanında dimdik duruyoruz. Türkiye, tüm kurumları ile Filistin halkının yanındadır. AFAD ve Kızılay başkanımız ile görüştüm ve yoğun şekilde bu yardımları ulaştırma gayretinde olduklarını öğrendim. Erdoğan’ın her türlü bedeli göze alarak verdiği mücadelenin şahidi Filistinli kardeşlerimizin kendileridir. Türkiye Suriye, Somali, Karabağ imtihanını nasıl alnının akı ile verdi ise Gazze imtihanını da verecektir. Filistinliler özgürlüklerine, bağımsız devletine kavuşana kadar durmayacağız. Gazzeli yiğitlere terörist iftirası atanların bize söyleyecekleri tek kelamı olamaz" dedi. "Vaatleri unutacak değil verdiği sözü tutacak başkanları seçeceğiz" Erdoğan, "Geçtiğimiz sene 14-28 Mayıs seçimlerinden önce sizlerle kucaklaşmış sizlerle ahdimizi yenilemiştik. Allah razı olsun Sancaktepeli kardeşlerimiz bize verdikleri söze sadık kaldılar. 31 Mart’ta bu sözü yenileyeceğimize eyvallah diyor muyuz? Sordum, bugün Sancaktepe’de katılım ne durumda diye. Aldığım cevap 25 bin. Bizi bağrınıza bastırığınız için şükranlarımı sunuyorum. Sancaktepe böyle destek verdikçe Türkiye’nin şahlanışını kimse durduramaz. Önümüzde yine kritik bir seçim var. Vaatleri unutacak değil verdiği sözü tutacak başkanları seçeceğiz. İlimizin ilçemizin hangi zihniyet tarafından yönetileceğine sandıkta karar vereceğiz. Bir tarafta taş üstüne taş koymayanlar bir tarafta hayalleri gerçeklere dönüştürenler var. Bir tarafta temiz siyasetin temsilcileri diğer tarafta kaynağı karanlık deste deste dolarlarla avrolarla para kulesi üretenler var. Bir tarafta gerçek belediyecilik, diğer tarafta algı belediyeciliği var. Neymiş tam gaz ileri. Tam gaz ileri değil tam aksine tam gaz geri. Bir tarafta milletine hizmet edenler diğer tarafta şehrin sorunlarına çözüm geliştirenler var. Kırgınlıkla ve öfke ile değil sağduyu ile meseleye yakalayacağız. Oyumuzun gelecek 5 yılı etkileyeceğini aklımızdan çıkarmayacağız. İstanbul’un bir 5 yıl daha kaybetme lüksünün olmadığını biliyoruz" diye konuştu. "Son 21 yılımız cumhuriyet tarihinin altın devri olarak kayıtlara geçti" Erdoğan, "Sancaktepe metro kuyularını dolduranlara yürüyün demeyecek. Sancaktepeli kardeşlerimiz eser ve hizmet siyaseti ile yola devam edilecek. Biz bu aziz şehrin emanetini 30 yıl önce devraldık. Büyükşehir başkanı olarak 4 buçuk yıl şehrimize hizmet ettik. Dağ gibi birikmiş sorunlara çözüm bulduk. İstanbul’u çöp çamur çukur belasından biz kurtardık. Vatandaşımıza İstanbul’da yaşamanın eziyetini değil mutluluğunu tattırdık. Son 21 yılımız cumhuriyet tarihinin altın devri olarak kayıtlara geçti. Avrasya tünelini, Marmara’yı, Yavuz Selim Köprüsü’nü, Kuzey Marmara’yı kim yaptı" şeklinde konuştu.
Kayseri Erciyes Üniversitesi İle TÜZDEV arasında iş birliği protokolü imzalandı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) ile Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı arasında akademik iş birliği gerçekleştirildi. Taraflar arasında eğitim, sertifika programları, öğretim, akademik ve kültürel iş birliği usul ve esaslarını kapsayan protokol için Rektörlük Toplantı Salonu’nda düzenlenen imza törenine; ERÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Oktay Özkan, Prof. Dr. M. Hakan Poyrazoğlu ve Prof. Dr. Hakan Aydın da katıldı. ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, Op. Dr. Kemal Tekden’e bu protokole vesile olması ve desteği nedeniyle teşekkür ederek, “Üniversitelerin görevlerinden biri de eğitim faaliyetlerindeki süreçler. Bu süreçlerin sağlıklı olarak ilerlemesi, gençlerimizin ihtiyaç olduğu donanımlara sahip olması son derece önemlidir. Çünkü artık günümüzde eğitim boyutunda bakıldığında sadece bir dil değil, birden fazla dil bilmek önemli hale gelmiştir. Burada dikkat çekici olan üstün zekâlı ve dahi çocukların eğitim noktası. Bu çok önemli ve hassasiyet gerektiren bir durumdur. Eğitim boyunda bu öğrencilerin ihtiyacı olan dozajı yüklemeyi sağlıklı yapamazsanız özellikle bu çocuklarımızın çok daha başarısızlıkları ve olumsuzlukları ortaya çıkabilmekte. Bu manada biz Erciyes Üniversitesi olarak üzerimize düşen görevi ortaya koymaya ve süreçlere katkı sağlamaya devam edeceğiz” dedi. Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı Genel Başkanı Op. Dr. Kemal Tekden de TÜZDEV’in kamu yararına bir vakıf olduğunu belirterek, “Özellikle zeki, ileri zekâya sahip çocuklarımızla ilgili bir çalışma içerisinde Türkiye’de beşeri sermayenin önemine inanan, bunu ön plana çıkaran, bunun ülke açısından ne kadar önemli olduğunu bilen kurumlarla iş birliği içerisindeyiz. Bu vesileyle Ülkemizin en önemli üniversitelerinden biri olan ve çok üstün başarılara imza atan Erciyes Üniversitemiz ile de büyük protokol yapma ihtiyacı hissettik. Bu ufka sahip olan Sayın Rektörüme çok teşekkür ediyorum. Kendisi, Türkiye’de böyle bir genç ve çocuk kesimin olduğunu ve bunun Ülkemizin geleceği açısından ne kadar önemli olduğu konusuna vakıf. Bu çocuklarımızla hakkıyla ilgilenip ellerinden tutabilirsek, gelecekte Ülkemizin önünü açabilecek şahsiyetler olacaklardır. İlk çalışmamız da 26 Mayıs’ta İstanbul’da bir çalıştay olacak. Buna Erciyes Üniversitemiz de bütün gücüyle katılacak. Bu protokol çok güzel işlere vesile olur İnşallah. Hayırlı uğurlu olsun” şeklinde konuştu. Konuşmanın ardından Rektör Prof. Dr. Fatih Altun ile TÜZDEV Genel Başkanı Op. Dr. Kemal Tekden protokolü imzaladı. Protokol kapsamında; Vakıf tarafından yürütülecek ulusal ve uluslararası kalkınma projeleri, Avrupa birliği projeleri, TÜBİTAK ve tüm hibe programlarına, ilgili birimlerle mutabık kalınmak suretiyle tarafların imkânları doğrultusunda destek verilecek. Kongre, ortak araştırma projesi, konferans, toplantı, seminer, sempozyum, çalıştay ve panel gibi ortak akademik ve bilimsel etkinlikler düzenlenerek, ortak etkinlikler için konferans veya seminer salonlarının ilgili biriminin uygunluk durumuna göre kullanımı sağlanacak ve gerekli personel desteği verilecek. Üniversitenin bulunduğu ilde “Üstün Zekalı Çocuklar Eğitici Eğitimi”, “Akıl Oyunları Eğitici Eğitimi” gibi öğretmen ve velilere yönelik sertifika programlarının düzenlemesinde iş birliği yapılarak, vakfın gerekli şartları sağlaması durumunda üniversitenin eğitimleri sertifikalandırılacak. Üniversiteye bağlı ilgili fakültelerde öğrenim gören öğrencilerin Vakıf bünyesindeki sosyal sorumluluk projelerinde, basın-yayın faaliyetlerinde, toplum hizmet uygulamalarında ve ayrıca her iki tarafça yürütülecek projelerde görev alanlarla ilgili birimlere öncelik sağlanacak.
Eskişehir Eskişehirli kuryeler, Kurye Dostu Belediye Protokolü’ne imza atmayan Ayşe Ünlüce’ye tepki gösterdi Eskişehir Kuryeler Birliği mensupları, pek çok adayın imza attığı ‘Kurye Dostu Belediye Protokolü’ne imza atmayan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce’ye tepki göstererek, “Bizler için kuryelerin hayatı pazarlık konusu değildir” dedi. Eskişehir Kuryeler Birliği mensupları saat 15:00’te yerel seçimlerle alakalı tutum ve görüşlerini açıklamak üzere bir araya geldi. Birlik Başkanı Gökay Başar tarafından yapılan açıklamada, siyasi partilerle ve adaylarla kuryelerin talep ve sorunlarının görüşüldüğü belirtildi. Başar, seçim sürecindeki çalışmalar çerçevesinde diğer illerdeki kuryelerle birlikte Türkiye genelinde gerçekleştirilen bir çalışma sonucu ‘Kurye Dostu Belediye Protokolü’ hazırlandığını dile getirdi. Pek çok siyasi ismin imza attığı protokole Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce’nin imza atmadığını açıklayan Başkan Başar, kuryelerin hayatının bir pazarlık konusu olmadığını vurgulayarak protokolde imzası olan siyasi isimlere birlik adına seçimlerde başarı diledi. “Yurt çapında kuryeler ile yaptığımız çalışmalar sonucu Kurye Dostu Belediye Protokolü hazırladık” Eskişehir Kuryeler Birliği Başkanı Gökay Başar, yapmış olduğu basın açıklamasında, “Eskişehir Kuryeler Birliği olarak dernekleşme sürecimizi seçim öncesi duyurarak siyasi partilere ve adaylara kuryelerin problemlerini ve taleplerini dinleme, kuryelerle hemhal olma çağrısı yapmıştık. Çağrımız üzere siyasi partiler ve belediye başkan adayları ile görüştük. Taleplerimizi ve sorunlarımızı konuştuk. Siyasi partilerden Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Sol Parti ve Demokratik Parti (DEM) ile görüştük. Görüşmelerimiz devam ederken diğer illerdeki dostlarımızla yurt çapında kuryeler arasında yaptığımız çalışmalar sonucu bir ‘Kurye Dostu Belediye Protokolü’ hazırladık. Bu protokolü imzalamaları için adaylara tekrardan çağrıda bulunduk. DEM Parti Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayları Gamze Toprak ve İzzettin Altun, EMEP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hüseyin Öge ve Tepebaşı Belediye Başkan Adayı Berivan Özkara, Bağımsız Türkiye Partisi Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fahri Gürgenburan ve AK Parti Odunpazarı Belediye Başkan Adayı Özkan Alp protokolümüzü imzaladılar. Bu saydığımız adaylar kurye dostu belediye başkanı olacaklarına dair bir taahhüt olan protokolümüzü şartsız imzalayan adaylar” dedi. “CHP Adayı Ayşe Ünlüce, Kurye Dostu Belediye Protokolü’nü imzalamamıştır” Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce’nin ise protokol üzerine yapılan tüm görüşmelere rağmen imza atmadığını ifade eden Başar, “CHP adayı maddeyi revize edersek imzalanacağını ifade etmiştir. Kuryelerin taleplerinden taviz vermeden yaptığımız revize sonrası da çeşitli maddelere dair revize önerileri gelmiştir. Biz bu protokole dair kimse ile pazarlığa girmiyoruz. Bizler için kuryelerin hayatı pazarlık konusu değildir. Görüşmelerimiz sonucunda CHP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ayşe Ünlüce, Kurye dostu belediye Protokolü’nü imzalamamıştır. Eskişehir Kuryeler Birliği olarak seçimler öncesinde kuryelerin sorunlarını ve taleplerini konuşulmayan masalarda konuşturmanın, muhatap bulamayan kuryelerin Eskişehir siyasetinin gündemini işgal etmesinin yollarını aradık ve kuryelerin gündemini bir şekilde siyasi partilere dayattık. Bizleri tanıyan ve protokolümüzü imzalayan adaylara başarılar dileriz. Seçimleri kazananlar umarız protokolümüzde imzası olan adaylardan olur. Biz kuryeler, kurye dostu belediyeleri de mücadelemizle kazanabileceğimizi biliyoruz. Seçimden sonra da verilen sözlerin, taahhütlerin ve vaatlerin peşini bırakmayacağımızı, hesap soran tarzda kuryelerin mücadelesini yükselteceğimizi ilan ediyoruz” şeklinde konuştu.
Aydın Tuğba Kuruyemiş, 116. şubesini İzmir Güzelbahçe’de açtı Merkezi Aydın’da bulunan ve her geçen gün ülke genelindeki şube sayısını arttıran Tuğba Kuruyemiş, son yıllarda en fazla büyüyen firmalar arasında yerini korudu. Bir yandan üretimi arttırırken diğer yandan da her ay yeni istihdam oluşturan firma İzmir Güzelbahçe’de 116. Şubesini törenle açtı. Yoğun ilgi gören açılışta, vatandaşlar açılışa özel indirimli ürünlerin tadını çıkardı. Aydın’da 1980 yılında kurulan Tuğba Kuruyemiş, 116. şubesini İzmir Güzelbahçe’de açtı. Açılış nedeniyle yapılan kampanya ve fırsatlar Ramazan ayı ile birleşince Güzelbahçe’de yaşayan binlerce kişi açılışı fırsata çevirdi. Tuğba Kuruyemiş olarak üretime ve istihdama büyük önem verdiklerini belirten Bölge Müdürü Yılmaz Bozdağ, “Tuğba Kuruyemiş olarak her yıl üretim, istihdam ve mağaza sayısını yüzde 10’un üzerinde artış sağlanıyor. Burada bir yandan kaliteli üretime odaklanırken diğer yandan da istihdama büyük önem veriyoruz. Her mağaza yaklaşık 10 yeni istihdam demek. Sıcak sıcak taptaze sloganı ile Güzelbahçe’deki yen şubemizle hizmetlerimiz devam edecek” dedi. Tuğba Kuruyemiş Mağazaları’nda müşteriye sunulan tüm ürünlerin kendi imalatları olduğunu belirten Bozdağ, “Ürünlerimizi gıda mühendislerimizin denetiminde tecrübeli ekibimizle özenle hazırlıyoruz. Pek çok ürünümüz üstün lezzet ödülüne sahip. Geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da büyümeye devam ediyoruz” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından Tuğba Kuruyemiş Güzelbahçe Şubesi, firmanın İç Mimarı Müberra Perk, Bölge Müdürü Secan Şahin ve Mağaza Yöneticilerinden Melek Özdemir tarafından hizmete açıldı.
Çankırı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Çankırı’da ziyaretlerde bulundu Çankırı il merkezinde ziyaretlerde buluna İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Eldivan ilçesinde de düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi. Mitingde konuşan Akşener, atanamayan öğretmenler ve emeklilerin oyuna talip olduğunu söyledi. İYİ Parti Genel Başkanı Maral Akşener, seçim çalışmaları çerçevesinde Çankırı’da ziyaretlerde bulundu. İl merkezinde işyerlerini gezen Akşener, esnaflardan İYİ Parti belediye başkanı adaylarına oy vermeleri için destek istedi. Akşener, daha sonra Çankırı’nın Eldivan ilçesini ziyaret etti. Eldivan ilçesinde partisi tarafından düzenlenen mitinge katılan Akşener, vatandaşlara seslendi. Akşener, ilçedeki tatlı seçim rekabetinin tüm Türkiye’ye örnek olması gerektiğini söyledi. “Ben bütün öğretmen kardeşlerimin, meslektaşlarımın oylarına da talibim” Emekli ve öğretmenlerin oyuna talip olduğunu belirten Akşener, “10 bin lira emekli maaşıyla Eldivan’da da emekliler aç, Hakkari’de de aç, Ankara’da da aç, Edirne’de de aç. Şimdi evi kiralık değil, kendinin olsa bile 10 bin liraya geçinmek mümkün değil. Ben bir buçuk aydır Sayın Erdoğan’a seslendim. Dedim ki emeklilerin maaşına 11 bin lira seyyanen zam yap, en düşük emekli maaşını asgari ücret kadar yap, sonra bayram ikramiyesini 7 bin lira yap, emeklilerin oyununa talip ol. Bunu yapmıyorsan bütün emeklilerin oyuna ben talibim. Ve o emeklilere söz veriyorum, şu elimi uzattım, tutun, güç verin, mübarek Ramazan gününde, cuma gününde Allah şahidimdir söke söke alacağım. Karşımda polis memurlarını gördüm. Ilk defa 3600’ü söyleyen benim. Zor zahmet getirdik. Yani şunu söylemek istiyorum. Bakın 3600 eksik ama çıktı. EYT eksik ama çıktı. Şimdi muhalefetin görevi Sizin sesiniz olmaktır, sizin avukatınız olmaktır, sizin adınıza sizin sesinizi duyurup rekabet etmektir. İktidarın görevi ise hizmet etmektir. O sesi duyup gereğini yapmaktır. Yapmıyorsa eğer iktidar o işin gereğini sizin talebinizi, gelen yapmıyorsa o zaman sizin tarafınızdan cezalandırılmaları gerekir. O ceza nedir, oylarınızı vermemektir. Şimdi ikinci konumuz 100 bin öğretmen tayini. Yahu arkadaşlar 2023 seçimlerine giderken hepimiz Cumhuriyetin yüzüncü yılında 100 bin öğretmen tayin edeceğiz dedik. İktidar oldunuz., yapacaksınız. O 100 bin öğretmeni tayin edeceksiniz. Etmezseniz, ben bütün öğretmen kardeşlerimin, meslektaşlarımın oylarına da talibim”dedi.