POLİTİKA - 26 Nisan 2017 Çarşamba 23:12

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: “Kutlu Doğum hicri takvime sabitlenecektir”

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: “Kutlu Doğum hicri takvime sabitlenecektir”

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kutlu Doğum Haftası tartışmalarıyla ilgili, “Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kutlu Doğum Haftası tartışmalarıyla ilgili, “Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak. Öyle ümit ediyoruz; hicri takvime sabitlenecektir. Bu kararı Diyanet teşkilatımız kendi içinde konuşacak, tartışacak. İlmi gerekçeleri, tüm gerekçeleriyle ele alacak. Bunun düzeltileceğini ümit ediyorum” dedi.


Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Kurtulmuş, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erken seçim iddialarına cevap veren Kurtulmuş, “Bunu Türkiye’nin gündeminden süratle çıkarmak lazım. Türkiye’de şu anda güçlü bir şekilde halkın oyunu almış olan, önünde vakti olan bir hükümet var. Dolayısıyla esas meselemiz uyum yasaları üzerine yoğunlaşmaktır. Bir an evvel etkili bir şekilde bu yasaları çıkarmaktır. 65. Hükümet sonuna kadar görevinin başındadır. Bu bir reform hükümetidir, bu bir üretim hükümetidir. Çok sayıda adımlar atıldı. Bunların sonuçlarının alınması için çok yakından takip edilmesi lazım. Zaten 65. Hükümet, hükümet programında ortaya koyduğu hedeflerini gerçekleştirmek için her gün adım atıyor” diye konuştu.



“Doğru ve acil olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bir an evvel partiye dönmesidir”


Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’ye üye olmasının ardından her kongrede olduğu gibi parti yönetiminde değişiklikler olabileceğini kaydederek, “Şu anda doğru ve acil olan Sayın Cumhurbaşkanımızın bir an evvel partiye dönmesidir, suyun doğal mecrasında akmasıdır. Zaten bir parti kongresi olunca parti yönetiminde nasıl bir değişiklik olacağı ortaya çıkacak. Ondan sonraki süreçlerde her birisiyle ilgili takvim kendi içerisinde işler. Siyasette doğal olmayan işler olmaz. Doğal mecrasında bu işler ilerler. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, doğal lider olduğu partisinin başına gelir” ifadelerini kullandı.



“Avrupa Birliği maalesef çok ciddi bir şekilde bölünme sürecinde”


Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye ile AB ilişkilerinin hiçbir zaman durağan olmadığını, sürekli yükseliş ve inişleri olduğunu vurguladı. Avrupa’daki ırkçı ve göçmen karşıtı tutuma dikkat çeken Kurtulmuş, “Türkiye AB ilişkilerinin yükseldiği zamanlar oldu, çok kötü olduğu zamanlar oldu, durağan olduğu zamanlar oldu. Türkiye’yle Avrupa siyaset çevreleri arasında son derece gergin bir dönemin içerisindeyiz. Bu gerginliğin sebebi Avrupa’nın önce kendi içerisindeki hareketlenmedir. Avrupa Birliği iki dünya savaşı arasındaki artan aşırı ırkçı bir anlayışla maalesef çok ciddi bir şekilde bölünme sürecinde. Avrupa Birliği içerisinde siyasette çok ciddi bir dalga var. Bu dalga yabancı düşmanlığı. Adam üç tane göçmen gördüğü zaman tüyleri diken diken oluyor. Bunu körükleyen bir sürü politikacı var. Bunlar prim yapıyor; çünkü böyle bir sosyolojik dalga var. Görmek istedikleri Türkiye’deki siyaset tarzı nedir? 25 milyon dolar için el avuç açan, düğme ilikleyen bir Türkiye. Avrupa Birliği’nin terbiye salonunda on yıllardır tek ayak üstünde bir Türkiye. Şimdi karşılarında başka bir Türkiye var. Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı da oradan geliyor. Biz sizinle eşit ortak olarak pazarlık etmek istiyoruz. Bu alışamadıkları bir siyaset tarzıdır. Bu son karar bizi etkiler mi? Etkiler. Ama Avrupa’yı bin kere etkiler. Avrupa’da bundan sonra makul siyasetçiler, demokrat siyasetçiler, liberal siyasetçiler bu faşist Neonazi, ırkçı, Türkiye karşıtı, İslam karşıtı dalganın etkisinin altında kalanlar, böyle giderse birkaç sene sonra ağızlarını açıp kendi kampanyalarını yapamazlar. Bu Avrupa için telaş edilmesi gereken bir durumdur. AB içine kapanıp bu faşist, ırkçı akımların etkisi altında bulunacak mı? Yoksa AB dışarıya açılıp yeni bir takım çevrelerle buluşmanın ölçüsü olarak Türkiye ilişkilerini düzeltecek mi? Bundan sonra AB göçmenlere nasıl muamele yapacak? Eğer ‘pis yabancılar, evinize gidin’ derlerse Avrupa çökecek. Bunu görmeleri lazım. Bunu Avrupa’nın hayrına olsun diye söylüyoruz” şeklinde konuştu.



“AKPM’nin aldığı kararları telafi edecek adımlar atacağını düşünüyorum”


Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) siyasi denetim kararını yorumlayan Kurtulmuş, “Ben AKPM’nin aldığı kararları telafi edecek adımlar atacağını düşünüyorum. Bu söylediklerim bu stüdyoda kalmıyor. Avrupa’nın makul siyasetçileri de bunları duyuyorlar. Ben kendi gelecekleri için Türkiye’yle olan gergin ilişkilerini düzeltmeleri gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.


Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Avrupa Birliği ile ne zaman masaya oturulacağı yönündeki soruya, şöyle cevap verdi:


“Bu masa çok acayip bir masa. Türkiye de çok sabırlı bir ortak. Şimdiye kadar kararlılıkla bu masayı devirmemek için üzerimize düşen her türlü titizliği gösterdik. Ama kusura bakmayın biz enayi değiliz. Biz bütün hükümlülüklerimizi nerdeyse yerine getireceğiz, AB bize karşı hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmeyecek. Bu sürdürülebilir bir konu değil. İşin bir vahim tarafı da OHAL’in gözden geçirilmesi. Fransa OHAL durumunda seçime gidiyor, kimse bir şey diyor mu? Aynı şey Belçika’da da geçerli. ‘15 Temmuz sonrası OHAL’de orantısız bir tedbirler var’ diyenler, samimi olsalardı 15 Temmuz’dan sonra koro halinde ‘biz bu darbeci çeteye karşıyız’ derlerdi. O gün onu deselerdi, şimdi bir şey deme hakları olurdu.”



“Bu açıkça Türkiye düşmanlığıdır”


HDP’li üyelerin AKPM’deki tutumunu eleştiren Kurtulmuş, “Bu gerçekten hiçbir şekilde izah edemeyecekleri bir olaydır. Siyaseten hükümete karşı olmak ayrı bir şeydir, Türkiye düşmanlığı ayrı bir şeydir. Bu açıkça Türkiye düşmanlığıdır. Bu 80 milyona karşı düşmanlıktır. Bu düşmanlık bildirisine imza atmak gerçekten hazin bir davranıştır” değerlendirmelerinde bulundu.



“AB konusunda millete gideriz”


AKPM’nin siyasi denetim kararının bağlayıcı olmadığını söyleyen Kurtulmuş, “Bu bir tavsiyedir, bağlayıcı değildir. Kusura bakmasınlar, bu noktada zorlarlarsa Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi biz AB’nin terbiye salonunda bekletilecek bir ülke değiliz. O zaman tekrar millete gideriz sorarız; AB süreci devam etsin mi etmesin mi? AB üyeliğini istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Milletimiz ne karar verirse ona göre devam ederiz” diye konuştu.



“Kutlu Doğum Haftası öyle ümit ediyoruz hicri takvime sabitlenecektir”


Kutlu Doğum Haftası tartışmalarına değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:


“Önümüzdeki günlerde Diyanet İşleri Başkanlığımızda ilmi bir toplantı yapacak. Öyle ümit ediyoruz; hicri takvime sabitlenecektir. Bu kararı Diyanet teşkilatımız kendi içine konuşacak, tartışacak. İlmi gerekçeleri, tüm gerekçeleriyle ele alacak. Bunun düzeltileceğini ümit ediyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı çok büyük bir kurum. Çok iyi yetişmiş insanlardan oluşan ve giderek kalitesi artıyor. Çok güzel hizmetler yapılıyor. Sonuçta Diyanet milletin diyaneti. Devlet dairesi olarak görmüyoruz biz burayı. Afyon’da da söyledim bunu; ‘Evet kazancınızı devletten sağlıyor olabilirsiniz ama hiçbiriniz devlet memuru değilsiniz. Milletin adamısınız, milletin hizmetkarısınız.’ Dolayısıyla bu anlamda bir talep varsa gereği yerine getirilir. Mevlidi Nebeviye yani Peygamberimizin Mevlit Kandili’ne alternatif bir şey olarak ortaya koyulmuş değil ama böyle bir algı varsa bunun düzeltilmesi için belki ‘Hep bahar aylarında olsun’ diye düşünülmüş olabilir ama sonuçta Mevlit Kandili nasıl senenin her ayına gelebiliyorsa, oruç gibi onun da öyle olması lazım.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.