POLİTİKA - 07 Aralık 2017 Perşembe 13:40

Başbakan Yıldırım: "Amerika’da bir dava var evlere şenlik"

A
A
A
Başbakan Yıldırım: "Amerika’da bir dava var evlere şenlik"

Başbakan Binali Yıldırım, ABD’de Rıza Sarraf’ın tanık olarak ifade verdiği davaya ilişkin, "Amerika’da bir dava var evlere şenlik.

Başbakan Binali Yıldırım, ABD’de Rıza Sarraf’ın tanık olarak ifade verdiği davaya ilişkin, "Amerika’da bir dava var evlere şenlik. Davanın aktörü sanıkken mahkemeye gelmeden tanığa dönüştü ve adam açıkça diyor ki yalan söylersen ceza almaktan kurtarırsın. Buradaki amaç bellidir, 15 Temmuz’da yarım kalan işi ekonomik saldırıyla başarmaktır. Türkiye’ye yapılan bu dava üzerinden ekonomik bir saldırıdır" dedi.


Başbakan Binali Yıldırım, JW Marriot Otel’de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı’nda konuştu. Türkiye’nin büyüyen bir ülke olduğunu belirten Yıldırım, "Türkiye’nin son 10 yılına baktığınız zaman baş na gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Türkiye, bütün bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Nasıl başardık? Birlikte başardık, devletle, sivil toplum örgütleri, toplumun bütün kesimleriyle ülkemize yönelen bütün saldırıları göğüsleyerek bugünlere geldik. Türkiye, büyüyen bir ülke. Bugün kamu bir birim yatırım yapıyorsa özel sektör 8 birim yatırım yapıyor. Özel sektörün gücü Türkiye’nin lokomotif gücüdür. Siyasi ve ekonomik olarak bütün alacağımız kararlarda bu işe dikkat ediyoruz" ifadelerini kullandı.


Türkiye’nin 15 yıldır büyük bir mücadeleden geçtiğini anlatan Yıldırım, Türkiye’nin demokrasisini geliştirmek ve gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmak için gayret gösterildiğini ifade etti. Yıldırım, "15 Temmuz gibi bir ola başka ülkelerde yaşansa 10 sene belini doğrultamaz. Düşünün millete karşı milletin tankını, tüfeğini, silahını, asker kılığına girmiş alçak FETÖ mensupları kullanıyor. Öylesine bir olay yaşandı Türkiye’de" dedi.


Özel sektöre ve ekonomiye güvendiklerini belirten Yıldırım, "2017 yılı için senaryoları hatırlayın, ’Kriz olacak, faiz kontrol edilemeyecek’, o değerlendirme kuruluşları adeta yarışa girdiler. Biz özel sektöre, ekonomimize güveniyoruz, güvendiğimiz için de gerekli tedbiri aldık. Aynı şeyler 2018 için söylenmeye başladı, 2018 çok zor bir yıl olmayacak, ’büyük bir kriz kapıda’ gibi. Doğru, 2018 kolay olmayacak, bunun farkındayız. Ülkemizin bugüne kadar kazanımları sayesinde, istikrar, güven sayesinde 2018’de de büyüme aynen devam edecek. Bugün iki haneli duruma gelen enflasyonun aşığı doğru seyri devam edecek. Bunun için gereken tedbirleri alıyoruz. Bu tedbirler kısa sürede etkisini gösterecek. Özellikle, 2018’de yol haritamızı hazırlıyoruz. Bunu yaparken beraber yapacağız. Özel sektörü, iş alemini, sizleri dikkate almadan, sizleri meseleye dahil etmeden bunların yapılması asla söz konusu olamaz. Böyle bir şey mümkün değil. Yol haritasını birlikte yapacağız" diye konuştu.


Reformların yapılmaya devam edileceğini söyleyen Yıldırım, "Yapısal reformlara devam edeceğiz. Vergi reformunu yapacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için iddialı bir eylem planını hayata geçireceğiz. Türkiye’de iş yapabilme kolaylığı bugün arzu ettiğimiz seviyede değil. Hedefimiz önümüzdeki 3 yıl içerisinde 20 ülke arasına iş yapma kolaylığı bakımından Türkiye’yi sokmak. Bunun için neler yapılacağına dair çalışmalarımız tamamlandı, madde madde. Bütün bürokrasinin kolaylaştırılması, vatandaşın işinin devlet bürokrasisiyle zorlaştırılmasının önüne geçilmesi, e-devlet uygulamalarından, elektronik ortamda iş yapma imkanlarının artırılması. Bütün bunlar eylem planlarımız arasında yer alıyor. Beşeri sermayemizin kalitesini artıracağız" şeklinde konuştu.


Eğitimdeki göstergelerin tam arzu edilen sevide olmadığını kaydeden Yıldırım, üniversitelerin sayısının artırılmasının eleştirisi konusu olabileceğini ancak yetişmiş insan gücünü sağlamak için etkin bir program uyguladıklarını söyledi. Yıldırım, eğitimde kalitenin artırılması için çalışmaların sürdürüldüğüne işaret etti.


Türkiye’nin büyümeye ve gelişmeye devam ettiğini anlatan Yıldırım "Hiç ama hiç tereddüt göstermeyin. Ülkemize güvenelim. Bölgemizin ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunun farkında olalım ve buna göre çalışmalarımızı sürdürelim. Türkiye, bugün bölgede istikrarın teminatı haline gelmiş bir ülkedir. Bunu yaşadığımız olaylarda görüyoruz" diye konuştu.


Suriye sorununun çözüm noktasına gelmesinde Türkiye’nin büyük bir payının olduğuna işaret eden Yıldırım, "Bugün Amerika PKK terör örgütüyle işbirliği yaparak etkisiz hale getirdiği DEAŞ terör örgütü mensubu bu kadar değildir. Kimin gerçekte terörle mücadele ettiğini kimin etmediğini en iyi bilen ülke biziz. PKK, FETÖ, DEAŞ bu üç örgütle amansız mücadele ediyoruz. Bu bizim kaynaklarımızın, enerjimizin bir kısmını alıyoruz. Yapacağımız işlerden de bizi asla geri koymuyor" şeklinde konuştu.



"Terör örgütü bitme noktasına gelmiştir"


"Türkiye’nin Kürt meselesi diye bir meselesi yok" diyen Yıldırım, "PKK, terör örgütün Kürtler diye bir sorunu yok. Bir sorun varsa bu sorun o bölgede yaşayan vatandaşlarımızın PKK bölücü terör örgütü sorumludur. Kürtler, Türkler, bu ülkede kimliğini taşıyan herkesin başımız üstünde yeri var. Terör örgütüne karşı bütün etnik gruplar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamı bir ve beraber olarak bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Son iki yılda taarruz esasına dayanan bir mücadele yöntemiyle bugün vatan toprağının her noktasında Türkiye Cumhuriyetinin bayrağı dalgalanıyor. Terör örgütü bitme noktasına gelmiştir. Bunu gören dış güçler yeni versiyonlarını hayata sokma konusunda ciddi bir gayret içindedir" ifadelerini kullandı.


Yıldırım, ABD’nin Türkiye’nin müttefiki olduğunu belirterek, "Ama ABD’nin yaptığı kabul edilebilir bir şey midir? Terör örgütüyle açık ve seçik bir şekilde işbirliği yapmak, DEAŞ’ı yok etmek için böyle bir işbirliği yapmaya mecburlarmış. Asla ve asla bizi buna ikna edemezler. Türkiye’nin önem verdiği dostluk ve müttefiklik ilişkisine çok büyük zarar verdiğini muhataplarımıza söyledik. ABD ile ilişkilerde gelecek vizyonumuzda herhangi bir sorun ve yanlışlık yok. Sorun, ABD’nin bölgeye bakışındadır. Türkiye ile olan dostluğuna bakışındadır. 15 Temmuz darbesinin arkasında olan kanlı terör örgütü FETÖ’nün, bütün dünya biliyor, herkes kabul ediyor ancak dostumuz Amerika bu konuda hiçbir adım atmıyor? Bunu nasıl okuyacağız?" dedi.


ABD’de Rıza Sarraf’ın tanık olarak ifade verdiği davaya ilişkin değerlendirmede bulunan Yıldırım, "Amerika’da bir dava var evlere şenlik. Davanın aktörü sanıkken mahkemeye gelmeden tanığa dönüştü ve adam açıkça diyor ki yalan söylersen ceza almaktan kurtarırsın. Amerika’daki bu, adalet oluyor bize gelince nerede hukuk devleti? Bu çifte standardı artık Türk milleti yemiyor. Buradaki amaç bellidir, 15 Temmuz’da yarım kalan işi ekonomik saldırıyla başarmaktır. Türkiye’ye yapılan bu dava üzerinden ekonomik bir saldırıdır. Türk ekonomisi Türk milleti bu saldırıyı da boşa çıkaracaktır, bundan herkes emin olsun" şeklinde konuştu.


ABD’nin Kudüs kararına değinen Yıldırım, "Dünyanın karşı çıktığı sayısız BM kararı, hukuk hiçe sayıldı. Bu, bölgede pimi çekilmiş bir bomba. Bu kararı yok sayıyoruz, tanımıyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sıcaklıklar artıyor, astım hastaları dikkat Yurdun büyük bölümünde baharın gelişiyle birlikte hava sıcaklıkları da artış göstermeye başladı. Sıcaklık artışına bağlı olarak lodosun hakim olduğu bölgelerse astım hastalarını olumsuz etkilendiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, astım hastaları için uyarılarda bulundu. Lodosun etkili olduğu dönemlerde havanın insan sağlığı üzerindeki etkisi de değişiyor. Hava sıcaklığının artmasının, nem oranının ise azalmasının astım hastalarını olumsuz etkilediğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, ataklar halinde ortaya çıkan bir hastalık olan astımın görülmesinde mevsimsel özelliklerin de etkili olduğunu söyledi. Astımın ilkbahar ayları içerisinde bulunduğumuz bu günlerde ani atak şikayetlerini artırdığını ve özellikle bu hastalarda durumun daha kritik sonuçlar doğurduğunu ifade eden Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, hastaların yaşadığı sıkıntıları şu şekilde açıkladı: “Alınan havayı hava keseciklerine ileten soluk borusunun daralması sonucu ortaya çıkan astım, ataklar halinde kendini gösterir. Hastaların doktora başvurma nedeni genellikle nefes darlığı, kuru öksürük krizleri, nefes alıp verme sırasında ıslık sesine benzer bir ses duyulması ve göğüste sıkışma hissidir. Atak olmayan zamanlarda ise astımın herhangi bir belirtisi görülmez. Özellikle alerjik reaksiyonlara bağlı astımın teşhisi için akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testi sonuçlarından yararlanılmaktadır. Bununla birlikte eğer doktorunuz gerekli görüyorsa teşhis için alerji testlerine de başvurabilmektedir.” Sabah saatlerinde pencereler açık tutulmamalı Genetik faktörlerin yanı sıra çevresel faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olması mevsimsel geçiş dönemlerindeki şikayetleri artırdığını belirten Dr. Hacer Ofluoğlu, “Özellikle polen alerjisi olanların böyle havalarda kendilerini daha iyi korumaları gerekmektedir. Polenlerin yoğun olduğu saatlerde dışarı çıkmamalı ve açık havada spor yapılmamalıdır. Dışarıdan gelindiğinde burun ve gözler suyla yıkanarak yapışan polenler uzaklaştırılabilir. Saçlardan dökülecek olan polenleri solumamak için mümkünse her gece saçlar yıkanmalıdır. Sabah saatlerinde pencereler açılmamalı, ev öğleden sonra havalandırılmalıdır. Polen mevsiminde çamaşırların evin içinde kurutulmasını tavsiye ediyoruz. Otomobil ile seyahat ederken camlar kapalı tutulmalı ve aracın polen filtresi her ilkbaharda değiştirilmelidir” dedi. Düzenli tedavilerle astım kontrol altına alınabilir Astımın günümüzde tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu belirten Uzm. Dr. Hacer Ofluoğlu, düzenli ilaç kullanımı ve hekim kontrolünün tedavide önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Astımın temelde bir hava yolu hastalığı olması nedeniyle kullanılan ilaçların birçoğunun inhalasyon ile verildiğini ifade eden Dr. Ofluoğlu, tedavi sürecini şu şekilde açıkladı: “İlaç doğrudan hasta olan bölgeye yani hava yollarına gönderilir. Böylece çok düşük dozlarda bile yarar elde edilirken yan etkiler en aza indirilmiş olur. Astımda ilaç tedavisinin mantığına göre hastaların şikayetlerini tamamen giderebilecek en az ilaç dozu ayarlanmaya çalışılır. Tipik olarak hastalar ilk tedavi başladıktan sonra 1-3 ay içerisinde ve daha sonra her 6 ayda bir değerlendirilmeli, hastanın genel durumuna göre gerekirse bu değerlendirmeler daha sık yapılmalıdır.” Ülkedeki toz bulutu etkisinden korunun Türkiye’de birçok şehirde toz taşınımı nedeniyle hava kalitesinde yaşanan düşüşler de kişilerin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle astım hastalarının sağlığını negatif yönde etkileyecek çöl tozu etkisinin bu hafta sonuna kadar sürdürmesi beklenirken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu; atmosferin hava kalitesini etkileyen kum ve toz fırtınasından etkilenmemek için astım hastalarının mümkünse bu günlerde dışarı çıkmamaları, evlerde pencereleri uzun süre açık bırakmamaları, dışarıda bulunulması gereken hallerde ise maske kullanmaları uyarısında bulundu.
Erzincan Büyükbaş hayvanlar kenelere karşı ilaçlanıyor Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğüne bağlı Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü ekipleri ahırlarda büyükbaş hayvanlarda kenelere karşı ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Erzincan İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına sebep olan kenelerle mücadele çerçevesinde il ve ilçelerde büyükbaş hayvanları ilaçlama çalışmalarını sürdürüyor. Kenelerden insanlara bulaşan KKKA hastalığına karşı devam eden ilaçlama çalışmaları ile hayvanlar üzerinde bulunan keneler etkisiz hale getirilerek hastalığı insanlara bulaştırmasının önlenmesi isteniyor. KKKA hastalığının, keneler tarafından taşınan bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi semptomlar ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığı olması nedeniyle bölgede büyük öneme sahip. Türkiye’de 2002 yılından itibaren görülmeye başlayan ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına neden olan kenelere karşı il genelinde tüm büyükbaş hayvanların tamamına yakını ilaçlandı. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde görevli veteriner hekimler, teknikerler ve teknisyenler tarafından uygulanan ilaçlama vatandaşı memnun ederken geri kalan hayvanların ilaçlanma çalışmalarının ise Kurban Bayramı öncesinde bitmesi hedefleniyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Veteriner Hekim Yunus Koç ilaçlama çalışmalarında sona gelindiğini belirterek, “Bahar aylarının gelmesiyle birlikte, yetiştiricilerimiz hayvanlarını otlağa çıkarmaya başladı. Otlağa çıkan hayvanlarda kene yapışması görülmekte. Bu kenelere karşı ilaçlamak için Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak ilimizde ki büyükbaş hayvanların tamamına yakınına ilaçlama çalışması yapmış bulunmaktayız. Kalan kısmını ise Kurban Bayramı öncesi tamamlamayı planlamaktayız. Ayrıca, yetiştiricilerimize kenelere karşı bilgilendirme çalışması yaparak kişisel tedbirlerin alınması konusunda uyarılarda bulunmaktayız” dedi. Akyazı Mahallesinde hayvan yetiştiriciliği ile uğraşan Ahmet Kılıç, her sene Tarım ve Orman Bakanlığından gelen ilaçları kullandıklarını söyleyerek ekiplere teşekkür etti. Bir başka büyükbaş hayvan yetiştiricisi Şahin Kılıç ise, “Yaz mevsiminin yaklaşmasından dolayı özellikle meralara hayvanlarımızı çıkarıyoruz. Meralarda da kene oldukça fazla bulunmaktadır. Özellikle Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ekiplerinin getirdikleri kene ilaçlarını kullanarak bunlara önlem almaya çalışıyoruz. Özellikle hayvanların meme kısımlarında çok oluyor. Bizler de kendimiz kenelerden korunmak için çizme giyiniyoruz, açık renk elbise giyiniyoruz” ifadelerini kullandı.
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi