POLİTİKA - 20 Ocak 2017 Cuma 21:34

Başbakan Yıldırım, Anayasa değişiklik teklifi görüşmelerini değerlendirdi

A
A
A
Başbakan Yıldırım, Anayasa değişiklik teklifi görüşmelerini değerlendirdi

Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişiklik teklifi görüşmelerinin ikinci tur oylamalarında sürpriz olabileceği iddialarına ilişkin, "Hiçbir tereddüt falan olamaz. Arkadaşlar birinci tur oylamada ne yaptıysa aynısını ikinci tur oylamada da yapacak. Bunda tereddüt olamaz” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınına konuk oldu. TBMM’de gerçekleştirilen yayında Anayasa değişiklik teklifi görüşmeleri hakkında konuşan Yıldırım önemli açıklamalarda bulundu. Meclis’te dile getirilen düşüncelerin fiili eylemlere dönüştürülmesinin doğru olmadığına işaret eden Yıldırım, “Milli iradenin oluştuğu yer Meclis. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diye yazıyor. Ona bir itirazımız yok. İş kendini ifade etme, demokratik sınırların içinde kalma olunca tamam ama fiili duruma dönüşürse, milletvekilleri arasında şiddete dönüşürse veya engellemek için teamül dışı, tüzük dışı, dikkat çekici, zaman kaybettirici bir takım hareketler oluyor. Buları onaylayamayız, doğru şeyler değil. Hiçbirimiz ne milletvekilleri veya başkaları milletin zamanının almaya, çalmaya hakkımız yok. Millet fikirlerini buraya kendi işini vermek kanunları çıkarmak memleketin faydasına olacak işleri yapmak için gönderdi” şeklinde konuştu.

“Konuşulacak ne varsa konuşulsun ama hakaret olmasın, insanları incitici şeyler yapılmasın”
Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaaka’nın TBMM kürsüsünde gerçekleştirdiği eylem sırasında yaşanan arbedeye değinen Yıldırım, “Bunlar hoş şeyler değil. Orada muhalefet partilerinden olduğu kadar bizim partimizden de mağdur olan arkadaşlarımız var. Gönül ister ki buna benzer olaylar yaşanmasın. Bunun için her türlü gayreti gösteriyoruz. Biz sabır gösteriyoruz. Her an gerilim olabilir. İstiyoruz ki işler görülsün, zaman etkin kullanılsın. Her şeyi söyleyelim, ona bir itirazımız yok. Konuşulacak ne varsa konuşulsun ama hakaret olmasın, insanları incitici şeyler yapılmasın. Fiili durumlar yapılmasın, şiddet yapılmasın. Bunlar vatandaşlarımız için iyi örnek olmuyor. Bunu izleyen çocuklar için iyi örnek olmuyor. İnsanlar bakıyor, ‘Bu ne biçim Meclis, bunlar sokaktaki insanlar gibi kavga ediyor” diyor. Bunlar Gazi Meclis’in itibarına yakışan şeyler değil. Onun için bütün milletvekillerimizin sorumluluğunun bilinciyle hareket etmesi gerekiyor. Bir an öne bu meseleyi Meclis’ten geçirip işin sahibine götüreceğiz. Vatandaşın önüne gidecek. Bu anayasa değişikliğinde vatandaş da kararını verecek” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, anayasa değişiklik teklifi görüşmelerinin ikinci tur oylamaları sırasında sürpriz olabileceği iddiaları hakkında, “Hiçbir tereddüt falan olamaz. Arkadaşlar birinci tur oylamada ne yaptıysa aynısını ikinci tur oylamada da yapacak. Bunda tereddüt olamaz” dedi.
Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında Meclis iç tüzüğüne aykırı olayların yaşanmadığını söyleyen Yıldırım, “Ana muhalefet partisinin hakkıdır, bunu anayasa Mahkemesine taşıyabilir. Herhangi bir sebep olamasa da ‘Anayasa değişikliği Anayasa’ya aykırı’ diye de götürebilir. Kaldı ki Meclis’te oy kullanma konusunda iç tüzüğe, teamüllere uymayan bir davranış yok. Bu konuda hem Meclis başkanı, hem Grup Başkanvekilleri gerekli uyarıları yapıyor. Esasen biz AK Parti’nin 316 Milletvekili olarak bu teklife imza koyduk. Bu teklife imza koymak demek, ‘Biz irademizi ortaya koyduk. Biz bu teklifi kabul edeceğiz, evet diyeceğiz’ demek. Benzer şekilde bu teklife karşı çıkan CHP, HDP onlar da ‘biz bu teklife Hayır diyeceğiz’ dedi. Nesi gizli bunun” açıklamalarında bulundu.

“Sistem didişmeyi ortadan kaldıracak”
Anayasa değişikliğinin neler getireceği konusunda değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şunları söyledi:
“Vatandaşa ne getireceğini uzun uzadıya anlatacağız biz meydanlarda ama şu sınırlı zaman içinde söylemek gerekirse, bu anayasa değişikliği ülke yönetiminde zaman ekonomisi sağlayacak. Bürokrasi ile siyaset arasındaki ayrışma ortadan kalkacak. Vatandaş sandığa gidecek. Orada iki tane zarf var. Bir tanesi Cumhurbaşkanları Seçimi aynı anda, bir tanesi de Milletvekilleri seçimi. Diyor ki vatandaş; ‘Memleketti 5 yıllığına idare etmek için ben Cumhurbaşkanı olarak filancayı tayin ediyorum.’ Diğer yandan da diyor ki; ‘Bu seçtiğim Cumhurbaşkanını denetleme görevini de bu 600 milletvekiline veriyorum Aynı zamanda memleketin ihtiyacı olan kanunların çıkarılma işini de yine Meclis’e veriyorum.’ Cumhurbaşkanına da ‘Sen bahane üretme, kendi ekibini kur, bakanlarını, yardımcılarını tayin et. Ne vaat ettiysen, yerine getir. Ben de seni izleyeceğim ama benim adıma Meclis de izleyecek. Bir yanlış yaparsan, Meclis gereğini yapacak. Sana ben yetki verdim senin işlerini engellerse sen seçim kararı alabilirsin o zaman Meclis de sen de seçime gideceksin. Biz hakem olacağız, kim haklı kim haksız kararı vereceğiz’ diyor. Sistem didişmeyi ortadan kaldıracak. Çift başlılığı ortadan kaldırıyor, kararların hızlı verilmesini sağlıyor, Türkiye’yi, yönetimi güçlendiriyor.”
Yıldırım, Türkiye’nin stratejik konumunun bazı riskleri de beraberinde getirdiğini ifade ederek, “Hatırlayın eskiden yüzde 30, 25’le bile iktidar olunuyordu. Böyle bir imkan yok. Bu sistemde yüzde 50’yi bir oyla geçmeniz gerekiyor, yoksa iktidar olamıyorsunuz. Dolayısıyla sürekli tek başına iktidar oluyorsunuz. Güçlü iktidar olunca daha hızlı karar alıyorsunuz, terörle mücadelede zafiyet oluşmaz, ekonomik konularda zafiyet oluşmaz, bürokrasinin hızlanmasında ciddi anlamda irade ortaya konur. Böylece Türkiye’nin kalkınması büyümesi huzuru temin edilmiş olur. Türkiye’nin bölgede önemli bir konumu var ama bir o kadar da riskleri var. Bu riskleri en aşağıya düşürmek Türkiye’nin bölgede güçlü kalması için güçlü siyasi irade lazım. Bu da getirilen hükümet sistemi, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle sağlanmış olacak” açıklamalarında bulundu.

“Referandumda farklı şeyler söylenebilir ama amaç aynı”
Referandum sürecinde MHP’lye ortak kampanya yürütecekleri iddialarını reddeden Yıldırım, şunları söyledi:
“MHP ayrı parti biz ayrı partiyiz ama hedefimiz aynı. Meclis genel kurulunda değişiklik görüşmelerinde bu değişikliği savunduk. Sokakta da biz milletimize AK Parti olarak Anayasa değişikliğinin önemini anlatacağız ve ‘Evet’ demesini isteyeceğiz. MHP de hem kendi teşkilatına, hem de milletimize kendi bakış açısından aynı şeyi söyleyecek. Farklı şeyler söylenebilir ama amaç aynı.”

“Değişiklik ile mevcut hal Anayasaya uyumlu hale geliyor”
“Bu Anayasa değişikliğini ölüm, kalım meselesi yapan ana muhalefet partisini anlamakta zorlanıyorum” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Bu 19’uncu değişiklik yapılıyor. Bu değişimin anlamı parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş. Bir yanda mevcut sistem, 12 Eylül’den kalan karma bir sistem, darbe anayasasında sistem Parlamenter Sistem gibi görünüyor ancak Cumhurbaşkanlığı yetkilerine gelince Yarı Başkanlık Sistemi gibi görünüyor. Bu çelişkili bir durum. Bu durum ortadan kalkıyor. Mevcut hal Anayasaya uyumlu hale geliyor. Yaptığımız budur, bunun dışında bir şey yok. O bakımdan “Rejim değişiyor, memleket elden gidiyor, Türkiye bölünecek” gibi ipe sapa gelmez sözler gerçeği yansıtmıyor. Karşı olabiliriz, AK Parti’yi sevmeyebiliriz ama başbakanlık makamı kalkıyor. Ben bu makamı temsil ediyorum. Bulunduğum makamın kalkmasını savunuyorum. Çünkü memleketin geleceği benim geleceğimden daha önemli. Memleketim kazansın yeter ki ben kaybedeyim, ne önemi var. İnsanlar fani ama çocuklarımıza daha güzel bir gelecek bırakmak için gayret edeceğiz. Bir zarfla makam, sıfat verlir, bir başka zarfla da elinizden alınır. Önemli olan o iki zarf arasında memlekete ne yaptınız? Bu gök kubbede hoş bir seda bırakmak önemli olan.”
Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde Başbakanlık görevi sona erecek olan Yıldırım, görev süresi boyunca yaptığı en önemli icraatın sorulması üzerine, “Komşularımızla ilişkilerimizi düzeltiyoruz. ‘Dostlarımız arttırıp, düşmanlarımızı azaltacağız’ dedik. Bunu adım adım gerçekleştiriyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti demokrasi tarihinde yaşanmamış bir 15 Temmuz alçak darbe girişimiyle muhatap olmuş, milletimizin cesareti, kararlılığı ve hükümetimizin dik duruşu, Cumhurbaşkanımızın dik duruşuyla bu darbeyi bertaraf etmiş ülkenin aydınlığa çıkmasına bu önemli olayın içinde bulunmuş biri olmaktır” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: "Gıda ürünlerinde artan taklit üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Gıda ürünlerinde artan taklit ve tağşiş üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor ve bu durum ihracatımızı da olumsuz etkiliyor” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı görüntülü basın açıklaması gıda ürünlerinde yaşanan taklit ve tağşiş konusunda uyarılarda bulundu. “Geçtiğimiz yıl Dünya Gıda Fiyat Endeksi yaklaşık yüzde 10 gerilerken ülkemizde 2023 yılı Aralık ayında gıda fiyat endeksi yıllık bazda yüzde 72 oranında arttı” diyen Bayraktar, “2024 yılının ocak ayında aylık yüzde 5,1, artan endeks şubat ayında aylık yüzde 8,2 artarak yıllık yüzde 71,1 seviyesinde gerçekleşti. Tüketici, artan enflasyonun etkisini en fazla gıda fiyatlarında hissediyor” ifadesini kullandı. Hızla yükselen gıda fiyatlarının mutfak harcamalarını artırdığını söyleyen Bayraktar, alım gücünün azaldığını belirterek, “Bu nedenle evdeki hesabın markete uymadığı, gıda fiyatlarının gündemden düşmediği bir dönemdeyiz. Gıda fiyatlarının artmasıyla alım gücü düşen tüketiciler daha ucuz ürünlere yöneliyor. Bu durumu fırsat bilen bazı satıcılar gıda ürünlerinde hile ve sahtekarlığa daha fazla başvuruyor. Gerek merdiven altı yapılan üretimlerle gerekse taklit ve tağşiş yöntemiyle sözde ‘uygun fiyat’ adı altında satışa sunuluyor” açıklamasında bulundu. Ramazan ayı öncesi üretici ve market fiyat çalışmasında zeytinyağının üreticideki bir litre fiyatın 303 lirayken markette 5 litrelik fiyatın bin 710 lira olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Buna rağmen farklı adlar altında satılan 5 litrelik zeytinyağı internette 415 liraya kadar düşük fiyatlara satılıyor. Çiçek balında 2023 yılı üretim maliyeti Üretici Birliği tarafından en az 111 lira olarak belirlendi. Bilindik markalar 300 ile 500 lira arasında 1 kilogram çiçek balını satışa sunarken internette 1 kilogram çiçek balının 140 liraya satıldığını görüyoruz.” “İnternet yoluyla satılan ürünlerin tüketicilerimizin sağlığını tehdit eder hale geldi” Süt ürünlerinde de benzer tablo olduğunu anlatan Bayraktar, “Üretici fiyatları ortadayken özellikle internet yoluyla satılan ürünlerin fiyatlarının bu kadar düşük olması akıllara doğrudan taklit ve tağşişi getiriyor. Maliyetleri düşürmek amacıyla yapılan taklit ve tağşiş artık tüketicilerimizin sağlığını tehdit eder hale geldi” ifadelerini kullandı. “Gıda ürünlerinde artan taklit üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor” Artan gıda fiyatlarının üretim yapmayı zorlaştırdığına işaret eden Bayraktar, şöyle konuştu: “Gıda ürünlerinde artan taklit ve tağşiş üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor ve bu durum ihracatımızı da olumsuz etkiliyor. Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerini her türlü hile ve sahtekârlığa karşı korumak zorundayız. Bu sebeple taklit ve tağşişli ürünlere karşı hem üreticilerimizin emeğini korumak hem de tüketicilerimizi bilgilendirmek adına uyarılarımızı yapmaya devam ediyoruz.” “Sofralarda en çok tüketilen ve sağlıklı beslenmenin temelini oluşturan zeytinyağı, tereyağı, bal ve peynir taklit ve tağşiş yapılan ürünlerin başında geliyor. Tüketicilerin dengeli beslenmesinde önemli yeri olan ürünlerde taklit ve tağşişin artması sağlık sorunlarına neden olurken, güvenilir gıdaya ulaşma endişesi de artıyor” diyen Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Protein kaynağı olan peynirde, süt yağı haricinde başka yağların kullanımı, koyun ve keçi peynirlerine inek sütü karıştırılması, ürün yapısını sertleştirmek için nişasta kullanımı, küf ve maya oluşumunu engellemek amacıyla yasaklı madde kullanımı gibi yollara başvuruluyor. Tereyağında süt kremasına bazı bitkisel ve hayvansal yağların ilavesinin yanı sıra üretilen tereyağlarının gerçeğe yakın görünmesi için sarı renkli gıda boyası ilavesi yapılıyor.” “Sahte balların üretildiği de biliniyor” Zeytinyağında ise içeriğinin belli olmayan yağların katılması gibi birçok farklı taklit ve tağşiş olduğunu ifade eden Bayraktar, “Balda, üretim aşamasından sonra şurupların katılması, farklı özellikteki kalitesiz balların karıştırılması, düşük rutubet içeriğine sahip ballara su katılması gibi tağşişler oldukça yaygındır. Ayrıca, arının hiçbir katkısı olmadan tamamen kimyasal yolla, değişik şeker şuruplarından fabrikalarda veya merdiven altı işletmelerde içeriği belli olmayan sahte balların üretildiği de biliniyor” diye konuştu. Taklit ve tağşişli ürün artışını engellemenin herkesin görevi olduğunu aktaran Bayraktar, “Tarım sektöründe örgütlenme özellikle üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve üreticilerimizin daha kolay ürünlerini pazarlayabilmesi bakımından oldukça önemlidir. Tüketicilerin, küçük üreticilerimizin emeklerini koruyan hakiki ürünleri sofralara ulaştıran birlikler ve kooperatiflerin ürünlerini tercih etmeleri yararlarına olacaktır” ifadesini kullandı. “Sahtekarlık yapan firmaların kamuoyuna ifşa edilmesi” Taklit ve tağşişli ürünlerin tüketiciler tarafından anlaşılması çoğu zaman mümkün olmadığını söyleyen Bayraktar, sahte ürünlerin ancak laboratuvarlarda analiz tespiti yapılabildiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Mübarek Ramazan ayının içinde olduğumuz bugünlerde taklit ve tağşişli gıda ürünlerine karşı denetimler sıklaşmalı ve kesilen cezalar caydırıcı olmalıdır. Sahtekarlık yapan firmaların kamuoyuna ifşa edilmesi, gerekirse kapatılması ve her türlü faaliyetten men edilmesi gerekiyor. Tüketicilerin de bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor. Tüketicilerimiz, alışverişlerini yaparken güvenilir markaları tercih ederek anormal derecede düşük fiyatı olan ürünlerden kaçınmalı, şüpheli gördükleri ürünleri yetkili makamlara bildirmelidir. Yine internet üzerinden satışı yapılan gıda ürünlerine de ayrıca dikkat edilmesi gerekiyor. İnternet üzerinden satılan ürünlerin nerede üretildiği ve hangi koşullarda stoklandığı bilinmiyor. Bu nedenle insan sağlığı için tehdit teşkil eden bu ürünlerin daha sıkı denetlenmesi ve takip edilmesi büyük önem taşıyor.”
Erzincan Erzincan 112 Acil Çağrı Merkezi 2023 yılında 274 bin 873 çağrı aldı Erzincan’da 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne 2023 yılında 274 bin 873 çağrı geldi. Bu çağrılardan yüzde 15,58’i asılsız ihbar olarak kayıtlara geçti. Erzincan 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürü Metin Kuleli, toplam 110 personelle 7/24 esasına göre çağrı karşılandığını belirterek, Erzincan’da 2023 yılında toplam 274 bin 873 çağrının alındığını açıkladı. Kuleli, gelen çağrıların yüzde 31,92’si anons sırasında kapatılan çağrılardan, yüzde 15,58’i ise asılsız çağrılardan oluştuğunu belirtti. 112 Acil Çağrı Merkezinin önemine vurgu yaparak devam eden Kuleli, "Anons esnasında vatandaşlarımız, biz polisi, jandarmayı, itfaiyeyi aradık; yanlış oldu diyerek telefonu kapatıyorlar. Nereyi ararsa arasınlar, 112’ye bağlanıyor. Bütün acil çağrı numaraları 112 üzerinde birleşti. Bu sebeple, lütfen anons esnasında yanlış yeri aradıklarını düşünüp telefonları kapatmasınlar” dedi. Asılsız ihbara para cezası Asılsız ihbarların sürekliliği halinde suç duyurusunda bulunduklarını belirten Kuleli, “Çağrı merkezimize yapılan asılsız ihbarlara, Kabahatler Kanunu’na göre bin 980 TL ceza uygulanmakta. İkinci tekrarında ise ceza miktarı iki katına çıkarılıyor. Asılsız ihbarların devam etmesi durumunda ise Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaktayız. Bu nedenle, hem vatandaşlarımızın mağdur olmaması için hem de bizim mağdur olmamızı önlemek adına çağrı merkezimizi asılsız ihbarlarla meşgul etmemelerini önemle rica ediyoruz” ifadelerine yer verdi. Gelen çağrılar arasında dikkat çeken olaylar arasında "Önce çayımı içeyim sonra gel", "Polis göndermeyin atağım tutuyor" gibi ifadeler kullanan vatandaşların olduğunu belirten Müdür Kuleli, “Hem vatandaşlarımızın mağdur olmaması için hem de bizim mağdur olmamızı önlemek adına çağrı merkezimizi asılsız ihbarlarla meşgul etmemelerini önemle rica ediyoruz” ifadelerine yer verdi. “Önce çayımı içeyim sonra gel” Müdür Kuleli, ilginç ihbarlardan birinin şu şekilde olduğunu belirtti: "112’yi arayan bir vatandaş, atağım tutacak, şu kafedeyim deyip ambulans istiyor. Görevliler yerini teyit etmek için detaylı bilgiler istediğinde ise, “Önce çayımı içeyim sonra ambulans gelsin” diyor. Aynı zamanda polis gönderilmemesini talep ediyor. Çünkü polisi görünce atağı tuttuğunu iddia ediyor." Başka bir olayda ise kişilerin kendisini istediği yere bıraktırmak için acil durum ekiplerini çağırdığını söyledi. 112’yi meşru şekilde kullanmanın önemine vurgu yapan Kuleli, vatandaşlardan en büyük talebimiz, bizi asılsız yere meşgul edip, asıl ihtiyacı olan vatandaşa ulaşmamızı engellemesinler” dedi. Ayrıca Müdür Kuleli, Erzincan halkının duyarlı olduğunu belirterek asılsız çağrı oranı düşük ilk beş şehirden biri olduğunu açıkladı.
İzmir İzmir merkezli “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İzmir merkezli 3 ilde gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütünün çökertildiğini açıkladı.İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından paylaşım yaparak operasyonlar hakkında bilgi verdi. Bakan Yerlikaya’nın verdiği bilgilere göre, İzmir merkezli olarak Mersin ve Van’da gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında elebaşılığını Tahsim Aktaş ve Murat Hanaylıoğlu’nun yaptığı 2 ayrı suç örgütü çökertildi. Operasyonlarda toplam 25 şüpheli yakalanırken 16 adet tabanca, 2 adet tam otomatik uzun namlulu silah, 10 adet tüfek, çok sayıda fişek, tüfek kartuşu ve muhtelif miktarda uyuşturucuya ise el konuldu.Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu İzmir merkezli Mersin ve Van’da düzenlenen operasyonlarda, organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, eğlence mekanlarını cebir ve tehdit kullanarak ele geçirmeye çalıştıkları, esnaflara ait işyerlerini kurşunladıkları, silahlı tehdit ile mağdur şahıslara zorla senet imzalattırdıkları, 3’üncü şahıslar adına para tahsilatı yaptıkları, silah ticareti yaptıkları, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarını işledikleri tespit edildi.