POLİTİKA - 29 Mart 2017 Çarşamba 22:48

Başbakan Yıldırım: “Seçim barajının düşmesi gerek”

A
A
A
Başbakan Yıldırım: “Seçim barajının düşmesi gerek”

Başbakan Binali Yıldırım, yüzde 10 olan seçim barajının düşmesi gerektiğine işaret ederek, “Oran ne olur, onu oturup konuşmak lazım, diğer partilerle de konuşmak lazım.

Başbakan Binali Yıldırım, yüzde 10 olan seçim barajının düşmesi gerektiğine işaret ederek, “Oran ne olur, onu oturup konuşmak lazım, diğer partilerle de konuşmak lazım. Düşmesi gerektiğini ifade ediyorum ama oranın ne olması gerektiğini diğer partilerle konuşarak bunu halledeceğiz. Ne zaman? Halk oylamasından sonra” dedi.


Başbakan Binali Yıldırım, NTV ve Star TV ortak yayınında Oğuz Haksever’in gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin bilgi veren Yıldırım, “Biz, bütün bu var olan sistemlerin olumsuzluklarını da dikkate alarak, sıkıntı yaşamayacak tarzda iyileştirme yapıyoruz. Seçimi yaptık, Meclis. Meclise de yetki verdik. Meclis seçim yenileme kararı alabilir, Cumhurbaşkanı da alabilir. Bu ne demektir? İkisinin elinde de silah var. Meclis diyor ki, kardeşim bak kendine gel, yanlış yoldasın. Seçim kararı alacağım diyor. Seçim kararı aldığı zaman Cumhurbaşkanı da seçime götürüyor, biri diğerini seçime götürüyor. Bu sefer Cumhurbaşkanının da aynı yetkisi var. Seçim tehdidini gösterdiği zaman Meclis’i de seçime götüreceği için bu sefer ne oluyor? Seçilmiş gelmişler, bir yıl geçmiş. Seçime gidecek ikisi de. Bu kararı kolay alabilirler mi? Uzlaşmak mecburiyetinde kalıyorlar. Bu sistem, sorunları çözmek için uzlaşmayı beraberinde getiriyor. Bu bize has, yerli ve milli bir modeldir. Bunu deneyeceğiz” ifadelerini kullandı.


Yürütmenin tamamen milletten oluru alacağını belirten Yıldırım, “Diğer yandan da Melis’te kanun yapıyor. Ülkenin ihtiyacı olan. Tarım sektörü, sanatçının, yaşlıların ihtiyacı var. Bunları Meclis çıkarıyor. Bununla da sınırlı değil. Aynı zamanda vatandaş milletvekillerini seçerken, Meclis oluştururken seçtiğim Cumhurbaşkanı ve onun hükümetini de denetle diyor, ben her 5 yılda bir değiştireceğim ama sen bu arada bak doğru iş yapıyorlar mı? Denetleme görevini nasıl veriyor? Meclis araştırması var, yazılı soru sorma var, genel görüşme var. Herhangi bir nedenle suçlama varsa, onu soruşturup yargılama yolları var” diye konuştu.



"Usain Bolt gibi gidiyor yalanlar”


Yüce Divan’a ilişkin soru üzerine Yıldırım, “Mevcut sistemde yüzde 75, 413 milletvekili. Yeni sistemde de üçte iki, 367. Burada sadece vatana ihanetten tek bir suçlama var ve sayı 413. Her şeyden suçlayabilirsin, sayı 367. Geçerse, mevcuda göre 450. Yeni sisteme göre 400. Hangisi daha emniyetli? Biz, bunların hangi yanlışını düzelteceğiz, biz baş edemeyiz ki. Arkasından yetişemiyoruz. Usain Bolt gibi gidiyor yalanlar. Bizim işimize bakmamız lazım” dedi.



Partili Cumhurbaşkanlığı konusuna getirilen eleştiriler


Partili Cumhurbaşkanlığı konusundaki eleştirilere cevap veren Yıldırım, “Kılıçdaroğlu yarın bu sistemde devam etseydi, Başbakan olsaydı, partisinden ayrılacak mıydı? Partisini bırakacak mıydı? Böyle bir şey yok. Partisini değiştirmek mümkün değil. İnsanın özleştiği bir şeydir, partisini değiştiremezsin. Bunlar iki şeyi birbirine karıştırıyor, partili olabilirsin ama görevini yaparken partizanlık yapmayacaksın, sana oy veren vermeyen herkese hizmet edeceksin ki bir dahaki sefere sana oy verenlerin sayısı artsın. Eğer bir daha seçilmek istiyorsan. Partizanlık yaparsan, adaletsizlik yaparsın bir dahaki seçimde onu da bulamazsın. Görevde tarafsızlık esastır. Yoksa parti zaten aday gösteriyor. Bu iddia, bu gerekçe her türlü bilimsellikten, gerçekten yoksundur. Tamamen kafa karıştırmaya yönelik. Ben şimdi Başbakanım, partim yok mu? Biz, 80 milyonun her birinin her şeyinden sorumlu hissediyoruz kendimizi” ifadelerini kullandı.


Cumhurbaşkanının partisi ile ilişkilendirilebileceğini anlatan Yıldırım, “Yeni sistem. 2019’da yapılacak Meclis seçimiyle, Cumhurbaşkanlığı seçimi birleştirilecek, oradan çıkan sonuca göre yeni sistem devreye girecek, o vakite kadar da hazırlıklar yapılacak. Bir sürü kanun değişecek. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanununun da yeni sistemden sonra mutlaka değişmesi lazım. Anamuhalefet partisi diye bir şey olmuyor, partiler oluyor. Dolayısıyla ne olacak? Seçim barajı dahil. Seçim sistemi, bölgesi dahil, siyasi Partiler Kanunu dahil bütün bu konular konuşulacak ve burada iyileştirmeler yapılacak ama bunu da müşterek yapacağız. Bütün partilerle, tercih edilen odur ki anlaşarak, herkesle anlaşarak yapalım” dedi.


Seçim barajının düşürülmesine ilişkin açıklamada bulanan Yıldırım, “Bu teklifler gelir, bunlar görüşülür. Bir kere yeni anayasa değişikliğinde yüzde 50’nin altında iktidar olmayacağı için, yani yönetimde istikrar, temsilde adalet diye bir gerekçe yok. Ortadan kalkıyor. Hem yönetimde istikrar geliyor hem de temsilde adalet geliyor. Oran ne olur, onu oturup konuşmak lazım, diğer partilerle de konuşmak lazım. Düşmesi gerektiğini ifade ediyorum ama oranın ne olması gerektiğini diğer partilerle konuşarak bunu halledeceğiz. Ne zaman? Halk oylamasından sonra” dedi.



“Cumhurbaşkanımızın hemen partimize katılması çok iyi olur”


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’ye kayıt olması konusunda memnuniyet duyacaklarına işaret eden Yıldırım, “Cumhurbaşkanımızın takdiridir. Biz, çok memnun oluruz. Hemen partimize katılması, partimize gelmesi çok iyi olur. Bize güç katar. Kongre sürecini biz bu sene başlatıyoruz. Önce ilçelerden başlıyor il kongreleri, 2018’de de bizim kongremiz var, olağan kongremiz. Bu süreçte bütün alt kademelerde kongremizi tamamlayacağız. Olağan kongremizi genel başkanın seçileceği, 2018’de yapmış olacağız. (Erdoğan’ın partiye kayıt olması konusu) Biz hemen teklif götürürüz zaten. Bizim aramızda genel başkan üye lider böyle sorunlar olmaz. Bizim partimizin en önemli özelliği uyumdur, birlikte çalışmadır. Herhangi bir konu, makam gözetmeden partimizin başarısı için gayret etmektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın partiyle ilişkisi kurulduktan sonra oturup karar veririz” diye konuştu.



Bakanlıkların sayısı ne olacak?


Yıldırım, bakanlık sayısına ilişkin, “Şu unda bakanlıklarla ilgili anayasada detay var mı? Yok, gelen hükümet icabında biz değiştirdik. Şimdiki sisteme göre, bakanlık sayısını artırma, ismini değiştirme, sayısını azaltma kanun işi. Yeni sistemde, bunu Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapıyoruz. Neden? Bu mevcut sistemde çok uzun sürüyor. Bir türlü onu yapamıyorsunuz, aylar alıyor. Memleketin ihtiyacına göre bazı bakanlıkları birleştirebilir, bazılarını azaltabilirsiniz. Ekonomide 3-4 bakanlık, bir bakanlığa düşürebilirsiniz. Cumhurbaşkanı ekibini kurarken ekibinin rahat olması lazım. Bakanların sayılarının yüz olacakmış, yardımcıları 100 olacakmış gibi akla hayale uymayan birtakım laflar ediliyor. Teamüller var. Bir cumhurbaşkanı 100 tane yardımcı alabilir mi?” dedi.


Cumhurbaşkanının ‘asgari ücreti kaldırdım’ diyebileceği yönündeki eleştirileri değerlendiren Yıldırım, bu konuya “Öyle bir şey yok” şeklinde cevap verdi.


Bu sistemin en güzel tarafının yürütme ve yasamanın birbirinden ayrılması olduğunu anlatan Yıldırım, “Diyorlar ki, neden yardımcıya yerini bırakıyor? Meclis Başkanına bırakmıyor. Meclis Başkanı başka bir erk, yasama. Bu, yürütme. Yasama ile yürütme iç içe geçmiş oluyor. Yürütmenin kendi içinde bir hiyerarşisi var, yasamanın da kendisi içinde. Yargının da apayrı” ifadelerini kullandı.


Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısında yapılacak değişiklilerin sorulması üzerine Yıldırım, “22 asli 12 yedek var. Yedekler kalkıyor, 13’e düşüyor. Sonuç almak istiyorsan az adamla iş yapacaksın. Mevcut sistemde adalet bakanı ve müsteşar doğal üye. Yenide de aynı. Mevcut sistemde Yargıtay kendi arasında seçiyor. Danıştay 2 asil 2 yedek. Yeni seçmiyor” diyerek yapılacak değişikliklere değindi.


Yıldırım, “HSYK’nın görevi hakimlerin, savcıların tayinlerini yapmak, disiplin suçları varsa onları soruşturmak. Bunlar her yıl tayinler yapıyor, görev yerlerini değiştiriyorlar. Yargılamada usulsüzlükler varsa onları soruşturuyorlar” açıklamasında bulundu.


İstikrar ve kalkınmanın önemine işaret eden Başbakan Yıldırım, “Babadan oğula iktidar geçmiyor, vatandaş verirse iktidar var, yoksa yok. Ben anlamıyorum, neyi tartışıyoruz” diye konuştu.


Yıldırım, Fırat Kalkanı Harekatı’na ilişkin olarak, “Fırat Kalkanı 2 bin 15 kilometre kare bir alanı bir emniyete alındı. El Bab’ın alınmasıyla birlikte, orada ÖSO yerleşti. Her şey kontrol altında. Bundan sonra DEAŞ’ yönelik, başka bir şey olursa, bizim güvenliğimizi tehdit edecek bir şey olursa, herhangi bir icraat olursa bu yeni bir harekattır. Fırat Kalkanı bitmiştir. Bundan sonra ihtiyaç olması halinde yapılabilecek harekat artık başka bir isimle anılacak” şeklinde konuştu.



Almanya ile yaşanan istihbarat krizi


Almanya ile yaşanan istihbarat krizinin sorulması üzerine Yıldırım, “Münih Güvenlik Konferansında bizim MİT Başkanıyla istihbarat teşkilatının başkanı bir araya geldi. FETÖ konusunda bir dosya verdi bizim MİT Başkanımız. İstihbarat konusunda böyle bilgi değişimi olur. Hiçbir tarafa sızdırılmaması lazım. Ama öyle anlaşılıyor ki bu bilgiler hükümet kaynaklarına verildi ve onlar da bunu kullandılar. Bu bir kere çok etik bir şey değil. İstihbarat raconunda olmayan bir şey. Bu vahim bir şeydir, işin ruhuna aykırıdır, bunu şiddetle kınıyoruz. Bunun yanlış olduğunu MİT Başkanı muhatabına iletmiştir” ifadelerini kullandı.



Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri


Başbakan Yıldırım, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin bu şekilde yürüyemeyeceğine dikkati çekerek, “Halk oylaması sürecinde, Avrupa değerleri diye çok arkasında durduğu, telaffuz ettiği bu değerleri ayaklar altına aldı. Ne fikir özgürlüğünü dikkate aldı, ne insan haklarına, ne diplomatik teamülleri, hepsini ihlal ettiler. Halk oylaması kampanyasında taraf oldular. Yaptığımız değişikliği doğru bulmadıklarını telaffuz ettiler, iç işlerimize karıştılar. Türk milletinin iradesine müdahale ettiler, bu kabul edilebilir bir şey değil. Hayır kampanyası yapan Türkiye’nin düşmanı örgütlere de çok müşfik davrandılar. Onların açık hava toplantısı yapmasına, bölücü başının posterlerini, FETÖ’nün propagandasının yapılmasına müsaade ettiler. Daha büyük bir zahmete de girdiler, gazetelerini Türkçe çıkardılar. Bu sayede Türkçe de öğrendiler. Neden hayır verilmesi gerektiğini anlatmak için Türkçe gazete çıkarttılar. Bu ne demektir? Hayır çıkması yönünde. Türk milletine yapamazsınız. Benim milletim bunu görüyor, değerlendirecek, 16 Nisan’da da bunun cevabını verecek. Bunlar yaptıklarına mutlaka pişman olacaklar. Bu şekilde devam ederlerse, AB-Türkiye ilişkileri mecburen gözden geçirilecek. Avrupa vizyonunu belirlemesi lazım” diye konuştu.


Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Biz, bir işin peşindeysek, buradan elde edeceğimiz sonuçtan milletimizin mutlu olması lazım. Milletimiz şu anda AB’nin tutumundan mutlu değil. AB’nin şunu bilmesi lazım, gelecekte Türkiye ile ilişkileri bozmak, Türkiye’ye bir şeyler kaybettirir ama Avrupa’ya daha çok şeyler kaybettirir.”


FETÖ lideri Gülen’in iadesi konusunda somut bir gelişmenin olmadığını belirten Yıldırım, “Talebimiz, ısrarımız devam ediyor” dedi.



OHAL Komisyonu


OHAL komisyonun kurulmasına ilişkin açıklamada bulunan Yıldırım, “Şu anda adaylar belirlendi, onların araştırmaları yapılıyor, FETÖ ilişkisi var mı diye? Ondan sonra çalışmaya başlayacak. Bütün şikayetler ele alınacak, bu komisyon tamamen bağımsız çalışacaklar” şeklinde konuştu.



Terör örgütüyle mücadele


Terör örgütü PKK ile mücadeleye değinen Başbakan Yıldırım, “Kışın da operasyonlar devam etti, ediyor. Amacımız, terör örgütünün operasyon yapma kabiliyeti azaltmak. Diğer taraftan PYD ve YPG konusu bizim canımızı sıkıyor. PKK zayıflıyor ama diğer yandan PYD, YPG güçlendiriliyor. Silahlar veriliyor, şu andaki sınırdan geçiş çabaları artmış durumda, bu bizim canımızı sıkıyor. Verilen silahlar gelişmiş silahlar. Onlar ciddi bir tehlike oluşturuyor. Belli ki birileri yeni bir oluşum peşinde” ifadelerine yer verdi.



Türkiye ekonomisi


Başbakan Yıldırım, ekonomiye ilişkin değerlendirmede bulunarak, Mart ayında 425 binin üzerinde ilave istihdamın oluştuğunu ifade etti. Büyüme oranlarının iyi geleceğine işaret eden Yıldırım, “Son çeyreği çok olumsuzluklarla geçti ama buna rağmen beklentilerin biraz üzerinde olacak” dedi.



“Doların etkileri geçicidir”


Dolardaki hareketliliğe ilişkin olarak Yıldırım, “Türkiye’ye etkileri geçicidir, sınırlıdır. Türkiye ekonomisi güçlü, çünkü güçlü iktidar var. Ekonomik göstergelerimiz birçok ülkeden daha iyi. Birtakım spekülatif ataklar olabilir ama bunlar gelip geçicidir” diye konuştu.



Tek adam tartışmaları


Tek adam tartışmalarına işaret eden Yıldırım, “Tek adam nasıl olur? Tek adam tek partili olur. Çok partinin olduğu yerde, seçimin olduğu, demokrasinin olduğu yerde tek adam olmaz. Monarşide, padişahlıkta tek adamdır. Ama bizde 1923’ten beri Cumhuriyet var. Bu sistemde de tek adam diye bir şey yok, çünkü seçimle geliyor, seçimle gidiyor. Tek adam olsa, niye seçime gitsin?” diye sordu.


Başbakan Yıldırım, başkanlık sistemine tek başlılığı ortadan kaldırmak için geçildiğine işaret ederek, “Kılıçdaroğlu 7 sefer seçim kaybetti, halen devam ediyor. Bir ara dedi ki yüzde 40’ın altında kalırsam bırakacağım dedi, bir şey değişmedi. Tek adam lafı, eskiden gelen. Menderes’e de Özal’a tek adam dediler, siyaseten söylenmiş bir laftır, toplumda karşılığı yok” açıklamasında bulundu.


Yeni sistemde, 3 ay içinde çıkarılan kararnamelerin Meclis’te onaylanmasının gerektiğini belirten Yıldırım, “Eğer onaylanmazsa geçersiz sayılıyor. Yeni sistem belirsizliği de ortadan kaldırıyor. Bu konudaki keyfiliği ortadan kaldırıyor” şeklinde konuştu.


Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Bu değişikliğin karşısında laf edenler mevcut sistemle ilgili neresi iyi onu söylesinler. Herkes şikayetçi. Şikayetçiysen o zaman değişime karşı çıkmayacaksın. Ne diyor Kılıçdaroğlu, ‘Ben diyor 1982 Anayasasına hayır verdim, tamam biz de senin hayır verdiğin anayasayı değiştiriyoruz. Aynı fikirdeysen bugünküne evet vermen lazım. O gün hayır verdiysen, bugün de hayır veriyorsan kendi içinde çelişkidesin demektir.”


Milletvekili seçilme yaşının 18’e düşürülmesine ilişkin konuşan Yıldırım, CHP’nin bu konudaki vaadini hatırlatarak bu konuya açıklık getirdi. Yıldırım, bu anayasanın milli ve yerli bir anayasa olacağını anlatarak, “Burada esas olan milli iradedir. Patron millet. Korku salmaya lüzum yok. Türkiye parçalanacak bölünecek, fabrikatörlerin fabrikaları elinden alınacak, herkesin tapusu elinden alınacak, yani akıla hayale gelmeyen şeyler. Hayır diyenlerin elindeki yegane araç, korku. Siyaset korkuyu, kötülüğü pompalamaz, gelecek vizyonunu anlatır, ülkenin kadınlarına emeklilerine, köylüsüne hep gelecek umudu, gelecek vizyonu güzel bir Türkiye anlatmak lazım. Korku, endişe, tehdit var, bunlarla biz nereye varacağız? İçeride karamsarlık pompalayan ana muhalefet partisi var” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kurum’dan otobüs şoförlerine müjde: “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” İBB Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programda konuşan Kurum, “Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Murat Kurum, Sancaktepe’de düzenlenen ‘Özel Halk Otobüsçüleri Sahuru’ programında vatandaşlarla bir araya geldi. Programa Kurum’un yanı sıra Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, AK Parti Sancaktepe İlçe Başkanı Turgay Akpınar, Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği Dernek Başkan Vekili Göksal Ovacık, ÖZULAŞ Başkanı Sedat Şahin, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Programda ilgiyle karşılanan Kurum vatandaşlarla hatıra fotoğrafı da çektirdi. “İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor” Programda konuşan İBB Başkan Adayı Kurum, “Bugün İstanbul’da yaklaşık 3 bin halk otobüsümüz var. Yüzbinlerce yolcuyu taşımaya çalışıyorsunuz. İstanbul’un bu yükünü almak için çaba sarf ediyorsunuz ama her geçen gün bu yük bir kat daha artıyor. İstanbul’daki otobüs sayısı, vatandaşımızın mevcut talebine istese de yetmiyor. Biz, hem özel halk otobüsü emekçilerini hem de İstanbulluları uğraştıran değil ulaştıran İstanbul diyerek rahatlatacağız. İstanbullu kardeşlerimiz sizlere emanet. Genç kızlarımız, kadınlarımız otobüse bindiğinde saat geçse, durak evine uzaktaysa şoför kardeşlerim gerekirse evinin önüne kadar bırakacak. Bu hedef öyle sadece yatırım ve buradaki hizmetlerden müteşekkil değildir. Biz bir yandan yeni ulaşım yatırımları yaparken bir yandan da İstanbul’un trafik sorununa dair, çok önemli adımlar atacağız. Ben ulaşım sektöründeki esnafımızın sorunları için aylarca çalıştım. Bu konudaki tüm uzmanlarla esnaf odalarımızla istişare ettim” dedi. “Göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz” Otobüsçülerin yaşadığı sorunlara değinen Kurum, müjdeleri hakkında da şöyle konuştu: “Sizler, 40 yıldır yaşadığınız sorunları, dertleri şu beş yılda yaşadınız. Ücretlerinizi iki ay geç aldığınızı biliyorum. Çok büyük mağduriyetler yaşıyorsunuz. 2023 zammını hala alamadınız. Her bir özel halk otobüsümüzün 1 milyon TL alacağı var. Alamadığınız ödemelerinizden dolayı araçlarınıza bakım yapmakta zorlanıyorsunuz. Vatandaşlarımızı taşımak için gereken her türlü fedakarlığı yapıyorsunuz. Yanan ve bozulan otobüsler olduğunda mevcut İBB yönetimi bu sorunları görmezden geliyor. Sen otobüsçünün hakkını ödemezsen bu esnaf otobüsüne nasıl bakım yaptıracak. Mevcut İBB yönetimi sizin eksiklerinizle alakalı bırakın bir irade ortaya koymayı sorunları görmezden geliyor. Yetmiyor, bir de size boşu boşuna cezalar kesiyor. İETT yönetimi, ezan okunurken aracında su içip orucunu açan özel halk otobüsü şoförüne neden ceza keser? Eğer kötü niyetliyseniz, eğer bu milleti sevmiyorsanız elbette kesersiniz. Hiç merak etmeyin, hiç üzülmeyin. 1 Nisan’dan sonra göreve gelir gelmez otobüsçülerin içeride kalan ücretlerini zamlı bir şekilde ödeyeceğiz. Bu Murat Kurum sözüdür. Boş yere kesilen cezaları da göreve gelir gelmez iptal edeceğiz” “Sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz” Müjdelerini saymaya devam eden Kurum, “Otobüslerinizi yenileyemediğinizi çok iyi biliyorum. Toplu taşıma kanununu ve mülkiyet probleminin çözümüyle ilgili kanunu meclise bu kardeşiniz taşıdı. Bu konunun takibini yapacağız ve mülkiyet sorununu tamamen çözeceğiz. Göreve gelir gelmez devlet bankalarımızla yapacağımız protokollerle sizlere sağladığımız uygun kredilerle otobüslerimizi yenileyeceğiz. Hem siz huzur içerisinde çalışacaksınız hem de İstanbullu kardeşlerimize en güzel hizmeti vereceğiz. İstanbul halk otobüsü bir marka olacak. İstanbul’un yollarında bozulan, yanan otobüs devri 31 Mart akşamı tamamen bitecek” diye konuştu. “İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor” Seçimin iki zihniyet arasında gerçekleşeceğini belirten Kurum, “Bizim şoför esnafımız, kalenderdir. İşte sizler İstanbullunun sorunlarını dinleyen insanlarsınız. Sizlerle yaptığımız görüşmelerde de bu sorunların çözümleri hakkında konuşuyoruz. Konuştuğumuz herkesin ortak bir noktası var. İnsanımız bu seçimi, İstanbul’u yeniden emin ellere teslim etmek için çok büyük bir fırsat olarak görüyor. Nasıl öyle görmesin? Fark ortada. Milletin karşısında sadece iki taraf var. Bir tarafta afet anında tatil beldelerinde gezenler, diğer tarafta sadece Fikirtepe’de, Esenler’de bile toplam 75 bin yeni yuvayı inşa edenler var. Bir yanda kendi geleceği için İstanbul’u kaderine terk edenler, diğer tarafta Kartal Orhantepe’de, Üsküdar’da, Beykoz’da, Ümraniye’de, 39 ilçemizde şantiyelerde arı gibi çalışanlar var. Bir yanda İstanbul’a yapılan tüm büyük ulaşım yatırımlarına karşı çıkanlar var, diğer yanda havalimanını, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni yapanlar var. Bu seçimde ya sağlıksız binalarda deprem korkusuyla beklemeyi ya da kentsel dönüşümle huzur içinde yaşamayı seçeceğiz. Bu seçimde ya 5 yılda 5 bin konut bile dönüştüremeyenleri ya da asrın felaketinde 3 ayda 180 bin konutu başlatanları seçeceğiz. Bu seçimde ya milletin kaynaklarını çarçur edenleri, ya da bizim gibi İstanbul’a her alanda 350 milyar lira yatırım yapanları seçeceğiz. Ya İstanbul’un bütçesini kendi için harcayanları, ya da kenti için, harcayanları seçeceğiz. Ben inanıyorum ki İstanbullular 5 yıldır çektikleri çileyi göz önünde bulunduracaklar. Hizmetin ve eserin adresi olan AK Parti’mizi ve Cumhur İttifakı’mızı sandıkta rekor bir oyla seçecektir. Ne yazık ki, son 5 yılda İstanbulluların derdiyle dertlenen, o dertlere çare olmaya gayret eden bir başkanları olmadı. Bu kardeşiniz, sizlerle hem dert ortağı, hem de çözüm ortağı olacak, İstanbul’un dertlerine deva olacak. Esnaf dostu, emek dostu, ekmek dostu bir belediyeciliği sizlere göstermek için bundan önce nasıl gece gündüz çalıştıysak yine aynı anlayışla çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı. “5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık” İlçede yaşanan sıkıntıları dile getiren Sancaktepe Belediye Başkanı Döğücü, “En büyük sıkıntımızı İBB’nin çalışmalarımızda yaşadık. Burada 200.000 nüfusla başlayan bir ilçe süreci var. 10-15 yıllık genç bir ilçeyiz ama o kadar çok nüfus aldık, o kadar çok tercih edildik, nüfusumuz 500 bine geldi. Bu ilçemizin otobüs hatlarının mutlaka düzenlenmesi lazım. Sancaktepe’de ikamet eden tüm vatandaşımız benimle aynı fikirde. Evinden çıkıp bir mahalleden bir mahalleye giderken bile otobüs hatlarında sıkıntı çekiyor. 2-3 tane vesait değiştirmek durumunda kalıyor. Bunlar için büyükşehirle defalarca görüşmemize rağmen hiçbir ilerleme kaydedemedik. Bırakın ilerleme kaydetmeyi gerileme yaşadık. Otobüs hatları iptal ediliyor. Başka güzergahlar daha faydalı olur hatlarımızı düzenleyelim diyoruz ses yok. Gelin yeni hatlar düzenleyelim, Sancaktepe artık kocaman bir ilçe oldu, bunların yeniden planlanması lazım diyoruz ses yok. Bırakın ses vermeyi duraklara giden vatandaşlar mevcut hatlardaki otobüsleri saatlerce bekliyor. Ulaşımda defalarca söylememize rağmen 5 yıldır bir tane kavşak yaptırmadık. 5 yıl önce bu sorunu görmüş kavşaklarımızı, otopark yerlerimizi, projelerimizi belirlememize rağmen bu konularda da hiçbir gelişme ve ilçemize herhangi bir hizmet alamadık. Bir büyükşehir sadece süt dağıtmasıyla övünemez. Biz ilçeleri zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın başlatmış olduğu sosyal belediyecilikle mükemmel bir şekilde yönetiyoruz” ifadelerini kullandı.