POLİTİKA - 07 Aralık 2016 Çarşamba 17:05

CHP’den anayasa teklifinde yer alan yedek vekilliğe tepki

A
A
A
CHP’den anayasa teklifinde yer alan yedek vekilliğe tepki

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, “Milletvekilinin yedeği olmaz, milletvekilinin arkasında 80 milyon var zaten, hangi yedekten bahsediyoruz? Demokrasi dediğiniz şey vatandaşın verdiği oya sadece o sandıktan sizi seçtirdiği için değil demokrasiye sahip çıktığı için değer vermekten geçer. Bunun da tek yolu vardır, güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasi" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında CHP Genel Merkezi’nde toplandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ise düzenlediği basın toplantısında MYK Toplantısının gündemini kamuoyuyla paylaştı. Konuşmasına El Bab’tan şehit haberi olduğunu belirterek başlayan Böke, şehitlere Allah’tan rahmet ve ailelerine sabır diledi. Böke, “İstiyoruz ki Türkiye’yi maceralara sürükleyen bu Erdoğan savaşında artık ne can kaybı olsun ne de ekonomiyi sekteye uğratan vergiler ve bu savaş vergileriyle boğuşmak zorunda bırakılan vatandaşlarımızın ağır tablosu devam etsin. Bu işin bitmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Sürekli EKK beklentisi var”
Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Böke, şunları kaydetti:
“Halen hükümetten beklediğimiz ciddiyette, sorunu doğru tespit ettiğini gösteren, sorunu doğru tespit edebildiği için de çareyi doğru bir biçimde ortaya koyduğunu ifade edebilecek bir çerçeve görmüş değiliz. Sürekli EKK beklentisi var. Yapılması gerekenleri biz açıklıkla ifade etmiştik. Ancak görüyoruz ki uyarıları duyduk demiş olmasına rağmen hükümet bu ayıraları can kulağıyla dinlememiş, detayını anlamamış ne yapılması gerektiği konusunda herhangi bir fikre sahip değil. 80 milyonun bir ekonomik kriz yaşamaması için hükümetin ciddiyetle bu olağanüstü duruma son vermesi gerekiyor. Ortada olan sıkıntının bir krize dönüşmemesinin tek yolu var. O da günü kurtaran adımlarla bizi oyalamak değil, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu derin yapısal sorunlarını giderecek ekonomik adımları atabilecek siyasi zemini yaratmaktan geçiyor. Türkiye çok uzun zamandır 4 temel yapısal sorunla başbaşa bırakılmıştı. Bunlarla ilgili uyarılarımızı hükümete her fırsatta yaptık. Bugün ortaya çıkıyor ki bu yapısal sorunlar çözülmediği için hükümet reform yapmadığı için ısrarla yapısal reform lafını edip arkasını getirmediği için bugünde üzerine yeni siyasi riskler ekleyerek, OHAL ile Türkiye demokrasisini yıkarak, KHK’larla hukuku yok ederek vatandaşın can ve mal güvenliğini ve mülkiyet hakkını gasp edeceğine dair adımları sürekli atarak, atma tehdidini savunarak ortaya çıkarttığı tablo Türkiye’yi dünyadan çok olumsuz biçimde ayrıştırıyor.”

“Ekonominin ihtiyaç duyduğu becerileri edindirmediğimiz gençler maalesef teknoloji üretemiyor, katma değer yaratamıyor”
Türkiye’de en önemli sorunun yapılan üretimin katma değer yaratmaması olduğuna dikkat çeken Böke, “Katma değer yaratmayan bir üretimin gelir yaratması da mümkün değil. Katma değer yaratabilen bir üretimin ortaya çıkması için bu becerilere sahip gençlerin var olması gerekiyor. Ekonominin ihtiyaç duyduğu becerileri edindirmediğimiz gençler maalesef teknoloji üretemiyor, katma değer yaratamıyor. Yaratamadığı içinde gelir elde etmek mümkün olmuyor. Bu tahribatın temelinde insan kaynağımıza yaptığımız tahribat yatıyor. Bugün yaşadığımız sorunların temelinde eğitimde yaşadığımız tahribat, eğitimdeki tahribatın yol açtığı katma değeri düşük üretim ve bu üretimin yaratamadığı gelir olduğunu tespit etmek gerekiyor” açıklamasında bulundu.

“15 yılda ortaya konulan ekonomik anlayışı Türkiye’yi teknoloji ve katma değer üretemeyen bir yere sıkıştırmış”
2008’den beri AK Parti iktidarlarının ortaya koyduğu ekonomik anlayışın Türkiye’yi ve 80 milyonu fakirleştirdiğini savunan Böke, “Bir orta gelir yaşanmaktadır Türkiye ve maalesef gittikçe düşmektedir. Ama bu içine düşülmesi zorunlu bir tuzak değildir. Başka bir ekonomik, başka bir yönetim anlayışıyla Türkiye’yi kendine dert edinen bir siyasetle Türkiye’nin bu gelirinin düşmesi değil, artması hatta iki üç katına çıkartılması mümkündür. 15 yıl içerisinde bu ülkede üretimin içerisindeki teknolojinin payı gittikçe azalmış. 15 yılda ortaya konulan ekonomik anlayışı Türkiye’yi teknoloji ve katma değer üretemeyen bir yere sıkıştırmış. Türkiye’de 100 birimlik ihracatın içinde sadece 2 birimde katma değer ve teknoloji var. Türkiye kendine benzeyen ülkelerden yapısal olarak AKP’nin ekonomik anlayışı sonucunda zaten 15 yıl içerisinde yavaş yavaş uzaklaştırıldı” değerlendirmesinde bulundu.

“2015 PISA sınav sonuçlarında en büyük düşüşü göstermiş olan ülke Türkiye”
Böke konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye PISA sınav sonuçlarına göre yani ‘uluslar arası karşılaştırmaya imkan veren her çocuğun kendi dilinde ama ortak bilgiyi sınayan’ girdiği sınavlardaki sonuçlara göre Türkiye hem matematikte hem fen bilimlerinde hem de kendi dilinde okuma becerilerinde 35 OECD ülkesi arasında Meksika’dan sonra en düşük puana sahip ülke. Çocuklarımız matematik sorularına, fen bilimleri sorularına yanıt verememişler. Kendi dillerinde okuduklarını anlama becerilerinden yoksun bir sonuçla karşı karşıya bırakılmışlar. 2015 PISA sınav sonuçlarında en büyük düşüşü göstermiş olan ülke Türkiye. Mesele 15 günün meselesi değil, mesele 15 Temmuz meselesi değil. Mesele 15 yıldır eğitimin reform adı altında tahrip edilmiş olması meselesidir. Türkiye ekonomisinin bu tuzaklara itilmiş olmasının en temel sorumlusu AKP’nin ahbap çavuş ilişkileri üzerine inşaa etmiş olduğu çarpık ekonomik düzendir. Eğer Türkiye’de küresel paranın bol olduğu dönemde paralar verimlilik için çocuklarımızın eğitimi için okuduklarını anlayabilmeleri için bilimi öğrenmeleri için harcanmış olsaydı bugün Türkiye’nin ekonomisi ve çocukları bambaşka bir yerde olurlardı. Türkiye zaten birkaç yıldır kırılgan beşli diye tarif edilen dünyadaki en kırılgan 5 ekonomi arasında sayılıyor. Dünyadan olumsuz ayrıştırdığımızı gösteren bir veri TL’nin değeri. Son 2 yıl içerisinde 150 ülke arasında parası en çok değer kaybeden ülkeler sıralamasında Türkiye 12.sırada. Kırılgan beşlinin anlamı bu işte. Paranız herkesin parasından daha çok değer kaybediyor. Mesele yapısal bir mesele. Mesele 3 ayın 6 ayın 1 yılın meselesi değil. Uzun süredir Türkiye ekonomilerinden sadece kendisinden değil bütün dünya ekonomilerinden sadece kendisine benzeyenlerden değil, bütün dünya ekonomilerinden olumsuz bir biçimde ayrılıyor. Uluslar arası fen ve matematik eğilimleri Timss verisiyle de ortaya çıkmıştı. Türkiye fen bilimleri ve matematik alanlarında dünya sıralamasında en kötü durumdaki ülkeler arasında. Matematikte 4.sınıf öğrencilerinde 49 ülke arasında 36’ıncıyız. 8.sınıf öğrencileri arasında 39 ülke arasında 24’üncüyüz. Fen bilimlerinde 4.sınıflar seviyesinde 39 ülke arasında 21’inciyiz. Hani ilk 10’u oynayan Türkiye, hani gücünü gösterecek Türkiye.”

“Türk Lirası 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 4 ülke arasına girdi”
“On yıldır bu ülkede binalar yapıldı, okullar inşa edildi ama içine çocuklarımızı bu sınavlarda başarılı kılacak, bilimi öğreten, rasyonel düşünceyi öğreten, fırsat eşitliği ile 80 milyon insanın çocuğunun erişeceği imkanları oluşturmayan bir anlayış ortaya konduğu için Türkiye Fen Bilimlerinde bugün 2006 yılından daha kötü durumda” diyen Böke, “Matematik ve okuma becerilerinde 2003 yılından daha gerideyiz. Türkiye, dünyadan kopuyor ve kendi tarihinden AKP’nin oluşturduğu tahribat sonucunda kopartılıyor. Şimdi bu yapısal sorunların üzerine bir de siyasi riskler eklendi. OHAL ile demokrasi kaldırıldı, KHK’larla hukuk yok edildi, başkanlık iddiasıyla rejim tehdit ediliyor, kendi siyasi iktidarı uğruna bütün dünyayla kavga ediliyor. Bu siyasi riskler Türkiye’nin zaten olumsuz ayrıştığı dünyadan iyice kopmasına yol açıyor. 3 Ekim’den itibaren yani OHAL’i yeniden uzatma kararı ile başlayan süreçte, başkanlık iddiasının alevlendirildiği süreçte, Avrupa Birliği ile inatlaşıldığı dönemde, bu dönem içerisinde Türk Lirası 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 4 ülke arasına girdi. İlk 12’deydik, korkunç bir tabloydu, üzerine siyasi risk ekleyenler bugün Türkiye’yi liderliğe koşturuyorlar. Hangi konuda liderliğe? Parası en çok değer kaybeden, ekonomisi dünyadan en çok kopan ülke olma liderliğine. Kırılgan beşlinin içerisinden bir lider çıkartıyorlar” şeklinde konuştu.

“EKK’yı beklemeyin, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda asgari ücretliyi ve onlarla birlikte ücreti değişecek milyonların hayatını gelin düzeltin”
Eğitim başta olmak üzere ivedilikle Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu reformların yapılması çağrısını tekrar eden Böke, “Aynı şekilde siyasi riskleri ortadan kaldırıp, çok ihtiyaç duyulan güveni inşa etmek için acil adımların atılması talebimizi de iletiyoruz. Atmadığınız her adım, 80 milyonu çok zor koşullara doğru mahkum ediyor. Bu vatandaş, sizin iradesizliğiniz sebebiyle fakirleşmeye asla mahkum edilmemeli. Türkiye, dış finansmana bağımlı AKP modeliyle işliyor yıllardır. Bugün, hızlanarak yaşadığımız sıkıntı işte bu modelin varlığından kaynaklanıyor. Böyle bir model inşa ettikten sonra güvensizliği tetikleyecek her siyasi risk oluşturan adımınız Türkiye’yi zor koşullara itiyor. Sadece Kasım’ın başından bugüne net sıcak para çıkışı, dışarıdan Türkiye’ye yapılan yatırım 2,5 milyar doları Türkiye’den kaçmış vaziyette. Bütün bunlar vatandaşımız için zorluk anlamına geliyor. Zorlaşan bu koşulların vatandaşımızı daha fazla ezmemesi için açık çağrı yapmaya devam ediyoruz. Vatandaşa ‘dolar bozdur’ diyenler, vatandaşın cebinde zar zor biriktirdiği 3 kuruş doları bozdurduktan sonra o dolarla kendilerine 78 milyon dolara uçak alıyorlar. Hani milli olanlar Türk Lirası’na dönecekti? Siz milli değil misiniz? Niye 78 milyon dolara uçak aldınız? Üstelik de vatandaşı bu süre içerisinde ‘dolar bozdur’ diyerek bu işe itmişken. Dün, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı. Vatandaşımızı zorluklarla karşı karşıya bırakmayın diyen bizler, bu komisyonun faaliyetlerini yakından takip ediyoruz. Bugün Türkiye’de açlık sınırı bin 416 lira, net asgari ücret bin 300 lira. Vatandaşınıza ‘aç kalın’ diyorsunuz. Ekonomik zorlukların ortadan kaldırılabilmesi için atılacak olan ilk adım, bu Asgari Ücret Komisyonu’nda atılabilir. Eğer gerçekten bugünkü sorunları gidermek için iş yapacağız diyorsanız EKK’yı filan beklemeyin buyurun Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda 6,5 milyon asgari ücretliyi ve onlarla birlikte ücreti değişecek milyonların hayatını gelin düzeltin. Simit ve çay üzerinden bir asgari ücret hesabı yapılır yıllardır Türkiye’de. 2002 yılında 5 kişilik bir ailenin her öğünde çay ve simit aldığı koşullarda 100 birimlik asgari ücretinden bu çay ve simit harcaması sonrası cebine 27 lira kalıyordu. Bugün, aynı ailenin 100 birimlik asgari ücretten cebine kalan miktar 13 lira. Türkiye bu zorlukları yaşamayı asla hak etmiyor. Türkiye büyük bir ülke, Türkiye dinamik bir ülke, Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülke. Biz Türkiye’nin tüm vatandaşları olarak daha yüksek bir sesle bir kez daha ‘başka bir gelecek mümkün’ demenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Deniz Baykal’ın eleştirilerine yanıt
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu Adana’daki miting üzerinden eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Böke, basın özgürlüğünün bir demokrasinin olmazsa olmazı olduğuna dikkat çekerek, “Ancak vicdanlarda zaten yargılanmış olan özellikle Balyoz, Ergenekon gibi travmalardan sonra yargılanmış olanların vicdanlarda yargılandığı gerçeğini de asla göz ardı etmiyoruz. Bu vicdanlar zaten o hesabı kapattılar. Biz, demokrasinin ihtiyaç duyduğu bütün ilkeleri sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bunu yaparken parti içerisinde demokrasiyi de inşa edecek Sayın Eski Genel Başkanlarımızın kendi fikirlerini Eski Genel Başkanlarımız olarak ifade etmesinin bir demokrasi olduğunu anımsayarak bugünden sonra da siyasetimizi yapmaya devam edeceğiz” dedi.

“Cemaati bu devletin bir parçası yapmış olan en temel unsur siyaset kurumudur”
Kılıçdaroğlu’nun eski başdanışmanının gözaltına alınması ile ilgili soru üzerine Böke, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhuriyet Halk Partisi, FETÖ ile ilgili soruşturmada siyasi ayağın ortaya çıkarılması gerekliliğini başımıza bu bela sarıldığı günden beri söylüyor. Cemaat yapılanmasının Türkiye’ye nasıl bir tehdit oluşturduğu gerçeğini en somut biçimde ortaya koymuş olan parti biziz ve 15 Temmuz’da yaşanmış olan o korkunç olaydan sonra şunu söyledik: Hızla, bugün cemaatin bütün ayaklarını temizleyin’ ama biliyoruz ki cemaati bu devletin bir parçası yapmış olan en temel unsur siyaset kurumudur. İlk temizliğin siyaset tarafından yapılması gerekir. Siyasette de burada en büyük sorumluluğun AKP’ye düştüğü gerçeğini hiçbir şey örtemez.”

“Milletvekilinin yedeği olmaz, milletvekilinin arkasında 80 milyon var zaten, hangi yedekten bahsediyoruz?”
AK Parti ile MHP’nin anayasa değişikliği görüşmelerinden çıkan “yedek vekillik” düzenlemesiyle ilgili soruya Böke, “Milletvekilinin yedeği olmaz, milletvekilinin arkasında 80 milyon var zaten, hangi yedekten bahsediyoruz? Demokrasi dediğiniz şey vatandaşın verdiği oya sadece o sandıktan sizi seçtirdiği için değil demokrasiye sahip çıktığı için değer vermekten geçer. Bunun da tek yolu vardır, güçlendirilmiş bir parlamenter demokrasi. Biz bu ciddiyetle yaklaşmaya devam edeceğiz, dünkü pozisyonumuz neyse bugünkü pozisyonumuz da aynı” cevabını verdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Hakkari’de vatandaşlar çinko ve kurşun madenine karşı eylem başlattı Hakkari’nin Kavaklı köyünde 2007’den beri devam eden maden çalışma faaliyetlerine karşı köy sakinleri eylem başlattı.Hakkari il merkezine 50 kilometre mesafede bulunan ve bölgedeki çatışmalı süreçten kaynaklı 1995 yılında boşaltılan Kavaklı köyü halkı, 2007 yılında Karakaya Maden ile Sedex Resources Maden şirketlerinin başlattığı çinko ve kurşun madeni çalışmalarını durdurmak amacıyla Hakkari, Van ve Yüksekova’da yaşayan yüz kişilik bir grupla maden sahasına giderek eylem başlattı.Şine Köprüsü’nde nöbet tutan askerlerden izin alarak maden sahasının olduğu vadiye yürüyen grup, maden galerilerinin olduğu bölgede basın açıklaması yaptı. Maden şirketi sahipleriyle görüşmek isteyen köylüler, jandarmanın kontrolünde firma yetkililerinden iki kişi ile görüşme yaptı. Köylüler, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine nöbet eylemi başlattı. İlk nöbeti köy sakinlerinden oluşan 40 kişilik grup tuttu.“Maden çalışmaları derhal durdurulmalı”Kavaklı köyü halk adına açıklamayı okuyan Salih Kurt, yapılan maden çalışmalarından dolayı mağdur olduklarını söyledi. Kurt, “Köyümüzün mera alanlarında bulunan maden ocağı 18 yıldır çevreye ve köylülerin yaşam alanlarına ciddi zararlar vermektedir. Maden çalışmaları nedeniyle topraklarımız kirlendi ve verimliliğini kaybetti. Su kaynaklarımız zehirlendi ve içilmez hale geldi. Hava kirliliği arttı ve solunum problemlerine yol açtı. Hayvanlarımızın otlanma alanları tahrip edildi. Köyümüzün doğal güzelliği bozuldu. Bu sorunlara rağmen maden çalışmaları durdurulmak yerine aralıksız devam etmektedir. Köylüler olarak defalarca yetkilere başvurmamıza rağmen sorunumuza çözüm bulunamadı. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Köyümüzün ve gelecek nesillerin haklarını korumak için maden çalışmalarının derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Köy halkı olarak Kavaklı köyü mera alanlarında bulunan maden ocağının faaliyeti derhal durdurulsun. Maden ocağının çevreye verdiği zararlar tazmin edilsin. Köylülerin yaşam alanları eski hale getirilerek maden faaliyetinin bıraktığı tahribat ortadan kaldırsın. Bölgede yeniden ağaçlandırma yapılsın” ifadelerini kullandı.Köylüler, maden ocağı önünde dönüşümlü nöbet eylemi başlatırken, jandarma da bölgede önlemlerini arttırdı.
Bitlis Ahlat’ta Filistin için yürüyüş düzenlendi Bitlis’in Ahlat ilçesinde sivil toplum kuruluşları öncülüğünde Gazze’deki saldırı ve ablukanın sonlanması, Filistin’in özgürlüğü için yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi. Bitlis Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe yüzlerce kişi Filistin bayrakları ve çeşitli dövizlerle katıldı. İlçenin Akkoyunlu Camii önünde başlayan yürüyüşte sloganlar atılarak 15 Temmuz Çeşmesine geçildi. Burada ortak basın açıklamasını okuyan Bitlis Filistin Dayanışma Platformu Sözcüsü Emrullah Erkan, Gazze’yi unutmadıklarını ve hiçbir zaman unutmayacaklarını söyledi. Siyonist İsrail’in yaptığı soykırımı lanetlemek, Filistinlilerin yanlarında olduklarını göstermek için alanlarda olduklarını söyleyen Erkan, “Kendi yolunda cihat edenlere izzet, yolundan yüz çevirenlere zillet elbisesi giydiren Allah’a hamdolsun. Tarih boyunca haddini aşmış nice tağutları helak eden, yeryüzünün mustazaflarına özgürlük ve salih kullarına yeryüzünün verasetini vaat eden Eabbimize hamdolsun. Gazze’deki soykırım ve bütün yoksunluklara rağmen şanlı direniş 6. ayını da geride bıraktı. Altı Gün Savaşlarında bölgenin en güçlü ülkelerini dize getiren İsrail, neredeyse yirmi yıldır abluka altında tuttuğu Gazze direnişine karşı hiçbir askeri başarı elde edemedi. İnsanlık, tarih boyunca gördüğü en büyük zulümlerden birine şahitlik ediyor. Apartheid rejimi işgalci İsrail; kadın, çocuk, yaşlı ve sivil ayırt etmeksizin Gazze’de soykırım suçu işliyor. Yaşanan bu işgal ve soykırım, vicdan sahibi yürekleri kanatıyor, başta bölgemiz ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın huzuruna kast ediyor. Gazze’de şu anda on binlerce insan, yeterli gıdaya ve suya ulaşamıyor. Evet, ne yazık ki on binlerce insan 2024 yılında dünyanın gözleri önünde açlık ve susuzluk sebebiyle ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Gazze; direnişiyle, şehadetleriyle ders vermeye, uyandırmaya, diriltmeye devam ediyor. İslam dünyası ise anlamıyor. Nitekim, Filistinli imam Mahmut Hasanat, hutbeye çıkarak; ’30 bin şehidin, 70 bin yaralının, 100 bin sakatın, 2 milyon evsiz ve aç susuzun uyandırmadığı, bir şey anlatmadığı bir ümmete ben buradan konuşsam ne olur konuşmasam ne olur, kamet getirin de namazımızı kılalım’ dedi ve hutbeden indi. İnsanlık için feveran, ümmet için sitem olan bu haykırışı çok iyi anlıyoruz” dedi.
Gümüşhane Gümüşhane’de son 10 günde kene vakalarında artış yaşanıyor Gümüşhane’de ilkbaharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakalarında artış başladı. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde bulunduğu Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek son 10 günde vaka artışları yaşandığını söyledi. Türkiye’de ilkbahar mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakaları görülmeye başladı. Yılın ilk vakasının görüldüğü Gümüşhane’de ise vakalar artmaya devam ediyor. Son olarak kentte A.S. ve H.S. isimli karı koca da KKKA hastalığı teşhisiyle tedavi altına alındı. Son günlerdeki vaka artışları ile ilgili açıklamalarda bulunan Gümüşhane Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde yer aldığı Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek bu bölgede yaşayan insanların daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu. “Şu anda 3 hastaya kesin tanı koyduk” İlkbaharın gelmesiyle birlikte son 10 günde vakalarda büyük artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Kurt, “Hastanemize çok fazla kene sonrası başvuru olmakta ama şu ana kadar tanısını koyduğumuz 3 tane vakamız oldu. 1 tane hastamız tedavisini olup taburcu edildi, 1 hastamız hala yatıyor, 1 hastamızı da Trabzon’a sevk ettik ve durumunun iyi olduğunu öğrendik. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı keneler yoluyla bulaşmakta ve bu keneler daha çok Kelkit vadisi yani Kelkit Çayı’nın aktığı 256 kilometrelik bir hat üzerinde yoğun. Bu hat üzerinde Tokat, Sivas, Erzincan, Giresun ve Gümüşhane bulunuyor. Kenelerin aktifleştiği dönemler ilkbahar ve yaz ayları olduğu için son 10 gündür vakalarda resmen patlama var. Çok fazla başvuru oluyor hastanemize ama şu an 3 tane hastaya kesin tanı koyduk. Hastalar genellikle ateş, baş, kas ve eklem ağrısı şikâyetleri yani sanki bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulantı, kusma ve ishal şikâyetleriyle başvuruyorlar. Hastalar daha geç başvurursa bu şikâyetler kanamalarla seyredip, hastalar kaybedilebiliyor” dedi. “Gümüşhane en riskli noktalardan birisi, vatandaşlar daha çok dikkat etmeli” KKKA hastalığının kanıtlanmış bir tedavisi olmadığının altını çizen Dr. Kurt, “Bu hastalığın kanıtlanmış bir tedavisi yok. Biz destek tedavileri yapıyoruz. En önemli yol ise korunma yöntemleri. Bölgemiz de bu noktada yoğun olduğu için vatandaşların bilinçli olması gerekiyor. Riskli bölgelerde vatandaşlarımızın pantolon paçalarını çoraplarının içine koymalılar, açık renkli giyişiler giymeleri gerekiyor keneyi fark edebilmek için. Bu riskli yerlerden ayrılma durumunda hem kendilerini hem de çocuklarını kene var mı diye kontrol etmeleri gerekiyor. Kene ile karşılaşma durumunda ise eğer sağlık kuruluşuna başvurma zaman alacaksa bunun çıkarılması lazım. Çıplak elle dokunmamak kaydıyla, bir bez, bir eldiven, naylon bir poşetle kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerden tutulup çıkarılması lazım. Kene çıkarıldıktan sonra da 10 gün boyunca hastalık belirtilerini takip ederek bunun gerçekleşmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Kenenin üzerinde sigara söndürmek, kolonya dökmek, deterjan dökmek, yakmak kenenin kusup taşıdığı mikrobu daha fazla boşaltmasını sağlayacağından yapılmaması gereken şeyler. Keneyi hafife almadan tedbirli olmamız gerekiyor. Gümüşhane bu hastalık için en riskli bölgelerden birisi olduğu için burada yaşayan vatandaşların ilkbahar ve yaz mevsimlerinde çok dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.