POLİTİKA - 26 Eylül 2017 Salı 14:35

Cumhurbaşkaknı ERdoğan: “Son günlerde şahsıma ders kitaplarının içerikleri konusunda giderek daha fazla şikayet gelmeye başladı"

A
A
A
Cumhurbaşkaknı ERdoğan: “Son günlerde şahsıma ders kitaplarının içerikleri konusunda giderek daha fazla şikayet gelmeye başladı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’daki seçimler ile ilgili, “Kendi seçimlerinde bize saldırıyorlar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya’daki seçimler ile ilgili, “Kendi seçimlerinde bize saldırıyorlar. Seçimin bizimle ne alakası var. Almanya’da yaptığınız seçimde bizi niye kullanmaya çalışıyorsunuz. Hükümet kuramayacaklar bakın göreceksiniz. En az birkaç aylarını alır. Hollanda saldırdı saldırdı hala hükümet kuramıyor. Dürüst siyaset çok önemli. Zannediyorlar ki biz Türkiye’ye vurursak çok puan alırız. İşte alamıyorsunuz. Kaybedeceksiniz” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2017-2018 Akademik Yılı Açılış Törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, üniversitelerin sorunları için gereken adımları atmaya hazır olduklarını belirterek, “Bunun karşılığında üniversitelerimizden bilim üretmeye hız vermeleri ve ülkemizin kalkınmasına daha fazla katkı sağlamaları talebimiz var. YÖK’ün, üniversitelerimizin bilimsel performanslarını objektif olarak ortaya koymak suretiyle bu konuda hükümeti ve kamuoyunu bilgilendirmesi çalışmaların daha sağlıklı yürütülmesini sağlayacaktır. Burada YÖK’e 2 yeni hedef açıklamak istiyorum. Bunlardan ilki; öğretmen yetiştiren programların geliştirilmesidir. Eğitim öğretim meselesi şu anda ülkemizin en ciddi sıkıntısıdır. Öğretmen kalitesi meselenin önemli boyutlarından biridir. Bunun yanında müfredattan, ders kitaplarına, ilköğretim, ortaöğretim, lise ve yükseköğretime geçişteki sistemlere kadar eğitim ve öğretimde çözmemiz gereken pek çok sorunumuz bulunuyor. Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’de her alanda çok büyük reformlara imza attık. 2 alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar; eğitim öğretim ve kültürdür. Eğitim öğretim, nesillerin mimarlığıdır, eğitim öğretim kurumları da nesillerin tasarlandığı ve inşa edildiği yerlerdir. Böylesine önemli bir konuda en küçük bir ihmale, aksaklığa tahammülümüz olamaz. Son günlerde şahsıma ders kitaplarının içerikleri konusunda giderek daha fazla şikayet gelmeye başladı. Ben bu şikayetleri ilgili arkadaşlarımla paylaşıyorum. Burada bir sıkıntı var. Milli Eğitim Bakanımız ile bu meseleyi konuştuk ve ‘gerekli tespitler derhal yapılacak ve tedbirler alınacak’ dediler” ifadelerini kullandı.


“Eğitim öğretimde istediğimiz neticeyi alamadıkça yeni arayışlar içine giriyoruz” diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:


“Bu da ayrı bir eleştiri konusu oluyor. Sınav sistemlerini defalarca değiştirdiğimiz halde hala öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi, velilerimizi memnun edecek bir sonuca ulaşamadık. Biz bütün bu olaylara iki kere iki dört demek suretiyle bir matematik olarak bakamayız. Sosyolojik bir olaydır. Bir toplumun inşası söz konusu. Yaptığımız son düzenlemeye rağmen müfredat ve ders kitapları hususunda da istediğimiz neticeyi elde edemediğimiz anlaşılıyor. Ne yapıp edip eğitim öğretim meselesini çözmek durumundayız. Aksi taktirde 2053 ve 2071 vizyonlarımızın içi boş kalır. Üzerinde önemle durmamız gereken konulardan biri de öğretmenlerin niteliği meselesidir. YÖK’ün temel bilimlerde yani matematik, fizik, kimya ve biyoloji alanlarında ülkemizin en başarılı öğrencilerini bir araya toplayarak onlara üstün nitelikli eğitim verme projesi bu doğrultuda atılmış bir adımdır. Ancak bunun ötesinde özellikle öğretmen kalitemizin yükseltilmesine yönelik çalışmalara ihtiyacımız olduğu açıktır. Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği içinde bu hususun masaya yatırılması ve etkin bir eylem planı ortaya konması şarttır. TEOG ile ilgili görüşlerimi kamuoyu ile paylaşmıştım. Çocuklarımızı bu tür sınavların eziyetinden kurtarmakta kararlı olduğumuzu açıklamıştık. Özel nitelikli belli okullar dışında lise eğitiminde ortalama bir standardı tutturduğumuzda hiçbir öğrencemizin böyle bir arayışı kalmayacaktır. Bunların çıkış yolları çok fazla. Öyleyse biz yavrularımızı sınav noktasındaki bu sıkıntılardan arındırmamız ve kendilerini tamamiyle derslerine ve okulundaki çalışmalarına yönlendirmemiz. En iyi okul aslında evladımızın evine en yakın okuldur. Bu benim şu anda ortaya attığım bir iddiadır. Artık bina, derslik ve personel konusunda ciddi bir eksiğimiz aşırı derecede yok.”


“İdealist öğretmen noktasında sıkıntımız var”


İdealist öğretmen noktasında sıkıntı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Kuralar çekiliyor. Güneydoğu ve Doğu. Buralara gidecek öğretmenlerimiz bakıyorsunuz hemen bir gider gibi yapıyor ve ondan sonra tekrar Ankara, İzmir, İstanbul’a gelmenin yollarını arıyor. Yok eş durumu, yok şu, yok bu. O gün kura çekildiğinde çıkınca sevinçten sıçrıyor. Burada süre meselesini halletmek suretiyle öğretmenlerimizin kendilerini özellikle bu bölgelerde terör zihniyetiyle idealizmi birleştirmiş olan öğretmenlerin eline bırakmayalım. Oradaki yavrularımız için malum bölücü terör örgütünün zihniyeti ile zehirlenmiş öğretmenlerimiz yok mu? Var. Onlar bizim o yavrularımızı okullarımızda birer terörist olarak yetiştiriyorlar. Mutlu olduğum husus, üniversitelerimizde, geçmiş dönemlerde olduğu gibi terörün ciddi manada azaldığıdır. Terör eylemleri bizim dönemlerimizle mukayese edilemez, çok çok düşmüş vaziyette. Neredeyse sıfırlanma noktasına geliyor. Bunu daha ileriye taşımamız lazım. Ben öğretmen adayı olan tüm evlatlarımıza sesleniyorum: Kurada Güneydoğu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz’den bil il çıktı. Gitmemek diye bir şey yok. 780 bin kilometrekarelik vatan toprağının her yerinde görev yapmaya hazır olan öğretmen idealist öğretmendir. Onlar orada bütün o yerli milli duyguları vermek aslolandır. Yüksek Öğretime geçiş sınavı konusunda da öğrencilerimizin işlerini kolaylaştıracak formüller geliştirmemizde fayda var. Müfredatı bırakıyor, Milli Eğitim müfredatının dışında sorular çıkıyor. FETÖ terör örgütü denilen ahlaksızlar bunu da yaptı. Bu ülkede kendilerinin dershanelerinin verdiği sorularla üniversite imtihanı da yaptılar. O kitaplarla çocuklarımız belli istikametlere yönlendirildi. Bunlardan kurtulmaya başladık fakat tamamiyle kurtulmamızın gereğine inanıyorum. Milli Eğitimin müfredatı noktasında Milli Eğitim Bakanlığımız ile YÖK’ün iş birliği burada önem arz ediyor. Daha sade, daha kolay ulaşılabilir, evlatlarımızın üzerinde daha az baskıya yol açan bir sistemi hep birlikte geliştirmeli ve biran önce hayata geçirmeliyiz” açıklamasını yaptı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, YÖK’ten bir başka talebinin olduğunu belirterek, Ülkemizin kalkınması için sanayimizin ihtiyaç duyduğu kalitede eğitim ve öğretime beceriyle sahip eleman ihtiyacını karşılayacak adımların atılması. Özellikle meslek yüksek okullarının müfredatından yeterliliklerine kadar baştan sona gözden geçirilerek yeniden yapılandırılması dahil gereken her türlü çalışma yürütülmelidir. Kültür konusundaki kuraklığımızın emarelerini medyadan akademiye, edebiyattan plastik sanatlara kadar her alanda görüyoruz. Teknolojiyi, interneti, sosyal medyayı kültürel kuraklığımız sebepleri olmaktan çıkartarak kültürel yükselişimizin altyapısı haline dönüştürmeliyiz. Kaybettiğimiz bilim ve kültür insanlarının yerine yenilerinin yetişmediğinden şikayet ediyorsak sebepleri çok daha derinde aramalıyız. Bu iki konu benim için böylesine önemlidir. İlgili tüm kurumlarımızdan bu doğrultuda içi dolu, tutarlı, uygulanabilir ve netice almaya yönelik çalışmaları bekliyorum” dedi.


“Türkiye’nin en büyük zenginliği insan kaynağıdır” sözünün eksik bir tespit olduğunu kaydeden Erdoğan, “İnsan gücümüzü zenginliğimiz haline dönüştürebilmemiz ancak kaliteli bir eğitim öğretimle mümkün olur. Bu mesele öyle önemlidir ki Türkiye’yi dershaneler ve kolejlerde yetiştirdikleri kişiler üzerinden teslim almaya teşebbüs eden örgütlerin saldırılarına dahi bu ülkede maruz kaldık. 15 Temmuz, daha öncesinde 17-25 Aralık böyle bir organizasyonun ürünüdür. Türkiye’nin en parlak beyinlerini, eğitim ve öğretimin cazibesini kullanarak devşirip, zihinlerini kendi ülkesine ve milletine karşı kullanacak derecede iğdiş eden bir örgüte karşı en büyük mücadeleyi vereceğimiz yer yine aynı alandır. Çocuklarımız tarihlerinden, kültürlerinden, medeniyetlerinden uzak tutmaya yönelik eğitim öğretim anlayışı bu tür arızalar doğurmaya mahkumdur. Biz çocuklarımıza doğruyu göstermezsek, birileri gelip kendi hain emellerini o doğruların yerine koymaktan çekinmezler. İnsanımızı sadece kuru bilgiyle donatmak yetmez. Onu aynı zamanda vicdanlı, dürüst, ahlaklı, ülkesini seven, milletine hizmet aşkıyla dolu bir şekilde eğitmek zorundayız. Eğer biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet idealimizi evlatlarımızın gönüllerine ve düşüncelerine nakşedemezsek, birileri gelip kendi bölücü fikirlerini, sapkın inançlarını oraya nakleder. Bu mesele doğrudan doğruya kendinizi nereye, hangi inanca, hangi topluma, hangi toprağa, hangi geleceğe ait hissettiğinizle ilgilidir. Biz yerli ve milli dedikçe rahatsız olanlar, kendilerinin örnek aldığı kişilerin ve kurumların gerisine baktıklarında hepsinin benzer bir anlayışla çalıştıklarını görecekler. 80 milyon bu ülkede tek millet olmadıkça bu sıkıntıyı aşamayız. Bayrağımızın etrafında, uzağında çeşitli paçavralarla ona emsal çıkartmaya çalışanlar bu ülkede rağbet görüyorsa burada bir sıkıntı var. Biz bayrağımızı tartışılmaz değerler arasında görüyoruz. Bu milletin bayrağının rengi şehidimizin kanından alınmıştır, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin ta kendisidir. 780 bin kilometrekareyle bu toprakları tek vatan olarak gördük, bu vatan toprakları ‘bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır toprak uğrunda ölen varsa vatandır’ anlayışıyla inşa edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bir devletimiz bu ülkede yoktur. Kimse buna gayret etmesin” ifadelerini kullandı.


“Aybüke ve Necmettin öğretmenlerin sayısının artması lazım”


“Ülkemizde birileri terör örgütleriyle ilişkileri yüzünden kamudan ihraç edilen öğretmenler için dünyayı ayağa kaldırıyor” diyerek sözlerini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı çevrelerin tüm masumiyetleri ve samimiyetleriyle çocuklarımıza eğitim hizmeti veren öğretmenlerin terör örgütü tarafından alçakça katledilmesi karşısında suspus olduklarını görüyoruz. Aybüke evladımızı, Necmettin evladımızı nereye koyacağız. Bunlar bu ülkede öğretmenlik için Güneydoğu’ya gittiler ama şehit edildiler. Fakat bir söz çıkmadı onlardan. Bu iddialı çıkışımız Aybükeler için, Necmettinler içindir. Bunların sayısının artması lazım. Onların varlıkları içinde mücadelemizi sürdürmemiz lazım. O sessiz kalanların derdi bir birey veya meslek mensubu olarak öğretmen değildir. Açıkçası o tutuklu şahıslarda onların umurunda değildir. Doğu Almanya - Batı Almanya ayrışmasında yaklaşık 600 bin memuru görevden almışlardır. Kimse onları gündeme getirmiyor. Biz darbe ile karşı karşıya kaldık. Almanya’da normal bir ayrışma olmuş. Bunların tek amacı ülkemize ve milletimize zarar verecek malzeme üretmektir” diye konuştu.


“Hükümet kuramayacaklar, birkaç aylarını alacak”


Almanya’daki seçime değinen Erdoğan, “Almanya’da bir seçim oldu, bizde de bir referandum oldu. Bu referandum sürecinde Türkiye’ye nasıl saldırdıklarını gördünüz. Kendi seçimlerinde bize saldırıyorlar. Seçimin bizimle ne alakası var. Almanya’da yaptığınız seçimde bizi niye kullanmaya çalışıyorsunuz. Hükümet kuramayacaklar bakın göreceksiniz. En az birkaç aylarını alır. Hollanda saldırdı saldırdı hala hükümet kuramıyor. Dürüst siyaset çok önemli. Zannediyorlar ki biz Türkiye’ye vurursak çok puan alırız. İşte alamıyorsunuz. Kaybedeceksiniz. Biz dürüst siyaset yapmaya devam edeceğiz. Zihinlerini ya bir terör örgütünün yada başka bir gücün emrine vermiş olanlarla ne eğitimi ne adaleti nede başka bir meseleyi konuşma imkanı bulamazsınız. Elinde sadece çekiçi olan her şeyi çivi olarak görür. Çünkü çekiç çivi çakmaya yarar. Bunların da elinde sadece ihanet çekiçi olduğu için Türkiye’ye ve Türk milletine zarar vermek için uğraşıyorlar. Ama meydanı bunlara bırakmayacağız. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda çalışmayı sürdüreceğiz. Küresel ve bölgesel ölçekte, eşine yüz yılda bir rastlanabilecek bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Türkiye olarak çevremizde yaşanan tüm insani krizlere, çatışmalara, istikrarsızlıklara rağmen kendi hedeflerimiz doğrultusunda yolumuza devam ediyoruz. Bugüne kadar bize yönetilen her saldırı, devlet ve millet olarak sergilediğimiz güçlü duruş sayesinde amacına ulaşamadan etkisiz hale geldi. Toplumsal kaos çıkartma planlarından, bölücü eylemlere, ekonomik kriz senaryolarından siyasi istikrarsızlık gayretlerine kadar sayısız saldırıyı milletimizle birlikte göğüsledik” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Seçim güvenliği toplantısı Vali Köşger’in başkanlığında yapıldı 31 Mart 2024 Pazar günü gerçekleştirilecek Mahalli İdareler Seçimlerine yönelik alınacak tedbirlerin değerlendirildiği İl Seçim Güvenliği Toplantısı, Vali Yavuz Selim Köşger’in başkanlığında yapıldı. 15 ilçe kaymakamı ile İl Emniyet Müdürü Ahmet Hakan Arıkan ve İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Coşkun Sel’in katıldığı toplantıda; il genelinde tüm vatandaşların herhangi bir olumsuzluk yaşamadan oy kullanmalarını sağlamak; seçim öncesinde, seçim anında ve sonrasında herhangi bir aksaklığa mahal vermemek için alınması gereken önlemler tüm detaylarıyla ele alındı. Toplantıda bir konuşma gerçekleştiren Vali Köşger, 31 Mart 2024 Pazar günü gerçekleştirilecek Mahalli İdareler Seçimlerinde kentimizde 15 ilçede toplam 5 bin 164 sandık kurulacağı ve toplam seçmen sayısının 1 milyon 629 bin 959 kişi olduğu bilgisini verdi. Vatandaşların oylarının sandığa sağlıklı bir şekilde yansıması ve seçimin demokratik bir olgunlukla geçmesi temennisinde bulunan Vali Köşger, “Demokrasinin en güzel şekilde tezahür ettiği, birlikte yaşama kültürünün en güzel örneklerinin sergilendiği ilimizde bu seçim dönemini de güven ve huzur ortamı içinde geçirmemiz için gerekli tüm tedbirler Valiliğimizce alınmıştır. Aldığımız tedbirler kapsamında seçim günü 6 bin 184 polis, bin 800 jandarma olmak üzere ilimiz genelinde 7 bin 984 güvenlik personeli, 13 TOMA, 8 zırhlı otobüs, 7 otobüs, 2 minibüs, 2 kirpi aracı görevlendirilmiştir” dedi. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de herkesin görevini layıkıyla yerine getireceğine inandığını ifade eden Vali Köşger, yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı olması dileğinde bulundu. Yapılan değerlendirmelerin ardından toplantı sona erdi.
İstanbul İstanbul’un 5 yılda yaşadığı ulaşım kaosu gözler önüne serildi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şehri ulaşım kaosuna nasıl sürüklediğini anlatan durumunu Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, “İETT yıllık 247 bin arıza kaydı ile rekor kırdı, ’65 kilometre yaptım’ dediğin metronun 45 kilometresi AK Parti döneminde yapıldı” dedi. Megakent İstanbul’da yaşayanların en büyük sorunlarının başında gelen ulaşım meselesinin 5 yıl içerisinde nasıl duruma geldiğini Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir veriler ışığında gözler önüne serdi. Ortaya koyulan verilerin en dikkat çekeni ise 5 yıl içerisinde İETT’de araçlarda yaşanan arıza verileri oldu. Verilere göre 2019 yılında 140 bin araç arıza kaydı yapıldı, 2020 yılında ise 133 bin aracın arıza kaydı tutuldu, 2021 yılında 157 bin aracın arıza kaydı; 2022’de ise 247 bin aracın arıza kaydıyla tüm zamanların araza rekoru kırıldı, 2023’te 144 bin arızası kaydı tutulduğu ifade edildi. Metro yapımı konusunda Mevcut İBB yönetiminin "65 kilometre yaptım" dediği metronun 45 kilometresinin AK Parti döneminde yapıldığı belirtildi. “İETT yıllık 247 bin arıza kaydı ile rekor kırdı” İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı en büyük kuruluşlardan olan İETT geldiği vahim duruma ışık tutan Bağcılar Belediye Başkanı Abdullah Özdemir, “Araçların 5 buçuk yaş ortalaması ile görevi devrettiğimizde İETT Avrupa’nın en genç filolarından birisine sahipti. 5 yıllık süreç içerisinde sadece 252 yeni araç filolarına dahil etti. AK Parti döneminde 2013-2017 yılları arasında yılda ortalama 400 üzerinde araç İETT’ye kazandırıldı. Dört senede 2250 araç filoya dahil edilmişti. Bu dönemde, eski dönemin İETT bünyesine alınan araç sayısının neredeyse yarısı alınabildi. Bakım onarım işleriyle ilgili çok büyük sıkıntılar var. Araçlar kaza yaptı, frenleri boşaldı, bir yandan yangın çıkmasına sebep verebilecek arızalar meydana geldi. Dönem dönem 20 saate yakın çalışan şoförler oldu. Bu yanlış bakım onarımlardan dolayı bir günde 2007 araç arızalarının olduğunu tespit ettik. Yıllık 247 bin arıza kaydı ile rekor bir sayıya bu dönemde ulaşıldı. 2019’da 140 bin arıza kaydı yapılmış, 2020’de 133 bin 2021’de 157 bin, 2022’de 247 bin , 2023’te 144 bin sayıları ile çok büyük bir araç arıza sayısına ulaşılmıştır. IETT ile ilgili bir diğer problem ise sefer aralıkları çok fazla artmaya başladı vatandaşlarımız 15-20 dakikada gelen otobüsleri artık yarım saatte hatta 1 saatte geldiğini ifade ediyorlar. Bu seçimde bir yönetim değişikliği olmaz ise artık İETT otobüslerinin iflas ettiğini görebiliriz. O yüzden İstanbul hakkında tercih yaparken doğru bir tercih yapması gerektiğini öneriyoruz” dedi. “65 kilometre yaptım dediğim metronun 45 kilometresi AK Parti döneminde yapıldı” Mevcut olan metrolar maalesef bakım ve onarım noktasında gereği yapılamadığını ifade eden Özdemir, “Metroda birçok sefer arızası olduğunu görüyorsunuz. Yakın zamanda birçok durakta çok ciddi birikmeler söz konusu oldu. Fiber altyapıya gerekli özenin gösterilmediği için bazı servisler merkezden görülmüyor. Bu nedenle sefer iptalleri fazlasıyla gerçekleşiyor. İETT kendi otonom aracını üreten Metro A.Ş. ise kendi metro aracını üreten bir kurum konumdayken maalesef var olan metroları bile yürütmeyen bir sisteme doğru gidilmiş durumda. Sistem yavaş yavaş bozulmaya başladı. Bir taraftan metroki yürüyen merdivenleri asansörler çalışmıyor, vatandaşlar mağdur olurken diğer taraftan da metro imalat süreçleri doğru yürütülmüyor. 65 kilometre yaptım dediğin metronun neredeyse 45 kilometreden fazlasını AK Parti döneminde yapılmıştı. Bağcılar’ı ilgilendiren iki önemli metro var. Bunlardan bir tanesi Kirazlı Halkalı metrosu başladığı gibi duruyor yüzde 4’te teslim ettik yüzde 8’de gelebildi. Şuanda tek bir çivi dahi metroya çıkılmıyor” dedi. “233 kilometre metro hattını açacağım diye vadetti, 18 kilometresini imal etti” Mahmutbey Esenyurt metrosu bu metro İstanbul batıya bağlayan tek metro olma özelliğini taşıdığını ifade eden Özdemir, “Esenyurt’taki vatandaşımız bugün bu metroyla şehre bağlanamıyorsa, bu metronun bir yıl önce bitmiş olması gerekiyordu. Bunun sebebi mevcut yönetimdir. Yüzde 1 ile teslim aldıkları metroyu şu anda yüzde 23 getirebildiler. Hızlı giderse bu metro hattı 25 senede zor biter. Metro hattını da şu anda bitmiş oldu vatandaşlarımızın kullanması gerekiyordu. 18 kilometrelik metro hattı performansı şu anda Ekrem beyden biz görüyoruz 233 kilometre metro hattını açacağım diye vadetti ama açılmış olan metroların sadece 18 kilometresi Ekrem bey döneminde imal edilebildi. Maalesef çok kötü bir durum” dedi. “Hatay’a İBB 350, Bağcılar Belediyesi 505 konteyner kurdu” Asrın felaketinin yaşandığı ve büyük bir yıkıma uğrayan Hatay’da altyapıyı Konya Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığını ifade eden Özdemir, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bağcılar Belediyesi olarak yüzde 1 bütçesine sahibiz deprem bölgesine 505 konteynerlik bir konteynır kent kurduk. Çocuk oyun grubuyla mescit ana okuluyla yürüyüş yollarıyla fakat İstanbul Büyükşehir belediyesi bizim yüz katımız bütçeye sahip ve sadece 350 konteynır yaptı. İBB’nin yüzde 1 bütçesi olan Bağcılar Belediyesi bile 505 konteynerlik bir kent kurdu” diye konuştu.
Ankara ASO’da “İkinci Yüzyılda Yapay Zeka” paneli düzenlendi Ankara Sanayi Odası’nda (ASO), alanında birçok uzman ismin de katıldığı “İkinci Yüzyılda Yapay Zeka” paneli düzenlendi. Ankara Sanayi Odası’nda Zafer Çağlayan Meclis Salonu “İkinci Yüzyılda Yapay Zeka” paneline ev sahipliği yaptı. Alanında birçok isimin de katıldığı panelde, “Yazılım” ve “Endüstri 4.0” gibi konu başlıkları masaya yatırıldı. Bunun yanı sıra yapay zekanın insan hayatını nasıl kolaylaştırabileceği ve hukuk alanındaki entegrasyonu da panelde tartışıldı. Panele; ASO Meclis Üyesi Oğuz Yılmaz, Prof. Dr. Olgun Değirmenci, Dr. Cenk Deniz Mendi, Dr. Zümrüt Müftüoğlu, özel bir firmada teknik müdür pozisyonunda çalışan Serkan Kalınöz ve söz konusu alanlarda çalışmalarda bulunan öğrenciler ile akademisyenler katıldı. ASO Yazılım Sanayi Komitesi Başkanı Nuray Başar, burada yaptığı konuşmada, “Yapmış olduğumuz etkinlikler, ziyaretler sonucu üye sayımızı tamamlayarak Nace kodu 62.01.01 olan meslek mensupları için ‘35-Bilgisayar Sanayi Yazılım Meslek Komitesinin’ kuruluşunu 5 yıl önce gerçekleştirdik. Bugün 600’e yaklaşan üye sayımızla Ankara Sanayi Odasının en büyük komitelerinden birisi olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Komitenin, sektörel çalışmaların yanı sıra sosyal sorumluluk alanında da öncülük oluşturduğunu belirten Başar, şunları kaydetti: “Bu bağlamda; toplumsal cinsiyet eşitliğini öncelikleri arasına aldı. Birleşmiş Milletler Kadın Erkek Fırsat Eşitliği sözleşmesinin imzalanması için bir ön çalışma yapıp yönetim kurulumuza sundu. Yönetim Kurulumuzun desteği ve çalışmaları ile birlikte Weps sözleşmesini imzaladık. Türkiye’de ilk kez bir Oda bu sözleşmeyi imzalamış oldu. Oluşturduğumuz çalışma grubu ile birlikte projeler üretmeye çalışıyoruz. Weps sözleşmesi Komitemizin gurur kaynağıdır.” Dijitalleşmenin hayatın her alanında olduğunu ifade eden Başar, yenilikçi teknolojiler çağında olduklarını aktardı. “Yapay zeka iş hayatında ciddi bir gündem olarak yerini aldı” Endüstri 4.0 ile birlikte sanayide, üretimde dijitalleşmenin ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladıklarını söyleyen Başar, “Yapay zeka artık gerek günlük yaşamımızda gerekse iş hayatımızda ciddi bir gündem olarak yerini aldı. Geleceği yakalayabilen, çağın teknolojisini kendine uyarlayabilen, ülkemiz için üretebilen insanlar için bizler de kendimize vazife çıkarıp çalışmalara başladık” diye konuştu. “Yapay zekayı hayatımızın her alanında hisseder olduk” Yapay zekanın önemine işaret eden Başar, “Beğenelim, beğenmeyelim ya da kabul edelim, etmeyelim güvenlik, sağlık, tarım, enerji, madencilik, ulaşım, sanayi, ürün pazarlama gibi yaşamın bütün alanlarını temelden değiştirme gücüne sahip olmasıdır. İnsanlık tarihindeki en önemli bilimsel gelişme olarak nitelendirilen yapay zekanın her geçen gün hayatımızdaki yerini daha fazla hisseder olduk” açıklamasında bulundu. Türkiye’de yapay zeka yol haritası ile ilgili çalışmalarında başlatıldığına dikkati çeken Başar, şöyle konuştu: “Bu çalışmaların hedefi gerçekleştirmeye yönelik olması için beraberinde işgücü, eğitim ve teknoloji ayaklarında yapılması gerekenler vardır. Yaşam boyu öğrenme, firmaların endüstri 4.0’a uygunluğu, üniversite - sanayi işbirliği, okullarda müfredatın güncel tutulması, finansmana kolay erişim gibi birçok konu başlığını burada sayabiliriz.” Prof. Dr. Olgun Değirmenci ise yaptığı konuşmada, “Sanayi devriminden sonra ABD ve İngiltere’de yönlendirilmesinde farklılıklar vardır. Sanayi devriminden sonra İngiltere’de işçi ücretleri düştü. ABD’de arttı. Aynı devrim. Niye bir yerde düşürdü diğer yerde arttırdı? Yaklaşım farklılığından dolayı” dedi. Dr. Cenk Mendi ise “Biz yapay zeka enstitüsü olarak Ar-Ge koordinasyonu yapmak, yapay zeka ekosistemini katalizasyon görevi görmek üzerine kurulmuş bir enstitüyüz. Cumhurbaşkanlığı yapay zeka stratejilerinde de esasında tanımlanmıştır. Bu görevlerin bir kısmı da yapay zeka enstitüsüne verilmiş durumdadır” diye konuştu. Dr. Zümrüt Müftüoğlu ise şu ifadelere yer verdi: “Son yıllarda yapay zekayı deneyimledikçe maalesef zorlukları o kadar tartışıyoruz ki hemen hemen her platformda fırsatlarını gölgede bırakıyor oldu. Aslında fırsatlarına baktığımız zaman özellikle pandemi süreci ile birlikte biliyorsunuz birçok ülke dijitalleşme takvimini öne almak durumunda kaldı. Türkiye Cumhuriyeti de aynı aksiyonu almak zorunda kaldı. Dijitalleşme dediğimiz zaman da en önemli unsurlardan bir tanesi yapay zeka teknolojilerinin artık rutin hayatımıza entegre olmasıydı.” Serkan Kalınöz ise, “Teknolojiye karşı bir direnç ve teknolojiye adapte olamama gibi bir korku. Dolayısıyla bu gibi durumla sıkça karşılaşıyoruz. En altta çalışan işçi tabakasından herkesle konuşarak bu projelerin sizlerle bir zoru yok. Önemli olan süreçleri iyileştirmek. Sizin işinizi kolaylaştırmak. Nerede kullanılacağını çok öngöremiyorlar” dedi. Oğuz Yılmaz ise yaptığı konuşmada, Avrupa Birliği müktesebatına vurgu yaptı. Dünyadaki yapay zeka alanındaki gelişmeleri işaret eden Yılmaz, Türkiye’nin bu alanda önemli işlere imza attığını söyledi.