GENEL - 14 Mart 2018 Çarşamba 10:59

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu:"Şehit Orhan’ımıza Kuran ümmetinden selam olsun"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu:"Şehit Orhan’ımıza Kuran ümmetinden selam olsun"

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, dün Zeytin Dalı Harekatı kapsamında hain teröristlerin Kuran-ı Kerim’e tuzakladığı el yapımı patlayıcı sebebiyle şehit olan Uzman Çavuş Orhan Sürmen için, "Şehit Orhan’ımıza Kuran ümmetinden selam olsun" dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, dün Zeytin Dalı Harekatı kapsamında hain teröristlerin Kuran-ı Kerim’e tuzakladığı el yapımı patlayıcı sebebiyle şehit olan Uzman Çavuş Orhan Sürmen için, "Şehit Orhan’ımıza Kuran ümmetinden selam olsun" dedi.


Ankara Üniversitesi Öğrenci Konseyi’ni Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki makamında kabul eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Topçu, dün Zeytin Dalı Harekatı kapsamında hain teröristlerin Kuran-ı Kerim’e tuzakladığı el yapımı patlayıcı sebebiyle şehit olan Uzman Çavuş Orhan Sürmen’i şu sözlerle andı:


“Kuransız vahşileri Kuran-ı Kerim şehitlerinin mübarek kanları boğacak. Allah, vatan, bayrak diyerek şahadete koşan şehit Orhan’ımıza Kuran ümmetinden selam olsun. Sınırlarımızın ve vatandaşlarımızın mal ve can güvenliğini sağlamak ve kardeşlerimizin yaşadığı sınır komşumuz Suriye topraklarının parçalanmasına engel olmak, aynı zamanda da o toprakları asıl sahibi olan Arap - Türkmen - Kürt kardeşlerimize iade etmek, bunlarla birlikte Kürt’ün, Türkmen’in, Arap’ın kanını döken, onları yurtlarından süren emperyalist güçlerin maşaları PKK, KCK, YPG, PYD, DEAŞ, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin de kökünü kazımak için BM’nin 51. maddesine dayanarak gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekâtı’nın zaferle neticelenmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Rabbim bizleri de şehitlerimizin şefaatine nail etsin. Gazilerimize şifa versin. Kürt’ü, Arap’ı, Türkmen’i, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’si ile büyük Türk milletinin her bir ferdine birlik, dirlik, sebat, sabır ve güç versin.”


Gündemdeki meselelerle ve çevresiyle ilgili, farkındalık sahibi gençlerle konuşmanın ve böylesi toplantılar yapmanın kendisini çok memnun ettiğini belirten Topçu “Siz değerli gençlerimizi, kendi evinizde, milletimizin evi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamış olmaktan çok memnunum, çok teşekkür ederim. Sizlerle yaptığımız görüş alış-verişinden çok istifade ettim” şeklinde konuştu.


Topçu, “Güneyimizdeki mesele asla bir Kürt-Türkmen mücadelesi değildir. Mesele; Kürt’ün, Türkmen’in, Arap’ın başına 77 düvel tarafından musallat edilen PKK, YPG, PYD, KCK, DEAŞ, FETÖ, DHKP-C terör örgütleri ile Kürt’ün, Türkmen’in, Arap’ın Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletinin desteği ile vermiş olduğu istiklal ve istikbal mücadelesidir. Bu mücadele Allah’ın yardımı, şehit ve gazilerimizin dökmüş olduğu mübarek kanlar ve bölgede küresel güçlerin attığı bombalarla parça parça olan mavi ve pembe emzikli Kürt, Türkmen, Arap çocuklarının masum kanları hürmetine kazanılacaktır. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar da olduğu gibi yine hep birlikte başaracağız" değerlendirmesini yaptı.



“Tek imanlı iki dünyalı olun"


Gençlerin mutlaka hayalleri olmasını isteyen Topçu şunları kaydetti:


"Hayallerinizde tabi ki aşklarınız ve ikbalinizle ilgili çok şeyler olsun ama mutlaka ailenizle, vatanınızla, milletinizle, mensup olduğunuz ümmetinizle, insanlıkla ve doğa ile ilgili de hayalleriniz olsun. ‘Tek imanlı iki dünyalı olun’, anlık yaşadığınız bu dünyadaki rahat ve huzurunuz için sarf ettiğiniz gayreti ebedi yaşayacağınız dünyadaki rahat ve huzurunuz için de gösterin. Bunun için geçliğinizin ve vaktinizin kıymetini bilin. Yaratılmış her şeyi yaradan için sevmeyi öğrenin ve öğretin. Sözleri eğip bükerek sahte fetvavari açıklamalarla zihnimizi bulandıranlara, tek rehberimiz olan Kuran-ı Kerîm’den ve peygamber efendimizin sünnetinden bizleri uzak tutmaya çalışan şarlatanlara prim vermeyin. Çocuk ve kadın haklarını, çevre ve hayvan haklarını iki dünyalı ve tek imanlı olan sizler, tek dünyalıların ellerine ve şovlarına bırakmayın. Çünkü sizler kuşu ölen çocuğa taziyeye giden, ‘kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz’ diyen, ‘sizin en hayırlınız eşine ve çocuklarına en hayırlı olandır’ diyen, ‘işte dağcağız; o bizi sever, biz de onu severiz’ diyen, hayvanlara iyi davranmanın cennete girmeye vesile olduğunu belirten sözlerini asırlar önce söylemiş ve öğretmiş olan kutlu peygamberin ümmetindensiniz.”


Topçu sözlerini şöyle sürdürdü:


’“Rabbimizin ‘hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ ayetini unutup, beş yüz yıla yakındır bilim ve düşünce üretmediğimiz için yüz elli yıldır medeniyet coğrafyamızın dört bir yanında sömürge ve derebeyi medeniyetinin temsilcilerinin yaptığı emperyalist zülüm ve katliamlara yeterince engel olamıyoruz. Yerin altındakiler için yerin üzerindekilerini vahşice yok etmelerine ve kendi çıkarlarına göre cetvelle harita çizmelerine engel olmada çok ciddi bedeller ödüyoruz. Bu katliamlara, zulümlere ve keyfiliklere engel olmak için şehadete koştuğumuz arzu ve istek kadar ‘yitik malımız’ olan ilimi nerede bulursak almaya da o denli kararlı ve arzulu olmalıyız.


Sizler ilahi kaderiniz ve atalarınızın size bıraktığı tarihi miras gereği sadece şahsınızdan, ailenizden, milletinizden sorumlu değilsiniz. Sizler 1 milyar 700 milyon kardeşinizden sorumlu olduğunuz kadar, diğer mazlum ve mağdur milletlerden de sorumlusunuz. Çünkü sizler Roma’nın zulmünü mızrak gibi delen Attila’nın çocukları, Selçuk’unun varisi, Osmanlının torunu ve ‘Genç Cumhuriyetimizin’ evlatlarısınız. Sizler nizam ve merhamet medeniyetinin temsilcilerinin mirasçılarısınız.


İlahi kader gereği tarihi bir mesuliyetin sahibi olan sizler bu ağır sorumluluğunuz üzere ‘çokluk içinde birlik’ anlayışı ve ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ şuuruyla ,‘Yeni Türkiye’mizi layık olduğu mertebe-i resanete isâl edebilmek için çok çalışmaya’ ve ‘milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılma’ hedefi doğrultusunda ‘milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarma’ vasiyetini yerine getirmeye vazifeliyiz‘ diyecek ve başaracaksınız. Cumhuriyetimizin kurucusunun size hitabını tekrar tekrar okuyun, hatırlayın ve hatırlatın. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olun. Sizlere bırakılan bilim ve akıl mirasını iyi değerlendirin.”


Ankara Üniversitesi Öğrenci Konseyi adına söz alan Öğrenci Konseyi Başkanı Abdurrahman Onur Alp Halaçlı kendilerini kabul ettikleri için Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu’ya teşekkürlerini ileterek “şahsım adına, bugün birlikte burada bulunduğum temsilci arkadaşlarım ve temsil etmekte olduğumuz 70 bin Ankara Üniversitesi öğrencisi adına devletimizle aynı masaya oturmaktan onur duydum” ifadelerini kullandı.


Ankara Üniversitesi Öğrenci Konseyi olarak öğrenci arkadaşlarının sosyal kültürel ve entelektüel anlamda kendilerini geliştirebilmeleri adına çeşitli faaliyetler yürütülürken bir yandan da devleti ve milleti ilgilendiren konularda kulak tıkamadan, bu meseleler hakkında da bilgi edinerek ve fikir beyan ederek gerektiğinde üniversite öğrencilerinin temsilcileri olarak milli bir duruş sergileme noktasında açıklamalar yapmakta ve bu yönde çeşitli etkinlikler düzenlediklerini vurgulayan Halaçlı, şöyle deövam etti:


" Maalesef bu zamana kadar üniversiteler ve öğrenciler hep isyanların ve ayaklanmaların başlangıcı gibi görüldü. Her zaman kaynamaya hazır şekilde birileri tarafından kullanılmış. Bizler de bu temsil görevinin gereği olarak bu gibi durumlara mahal verilmemesi için, bu gibi konularda boşluk bırakmamak adına bugünkü gibi faydalı etkinlikleri düzenlemekteyiz.


Ankara Üniversitesi ülkenin merkezi olan Ankara’nın kalbi bir konumda bulunuyor. Hem coğrafi konumuyla hem de yetiştirdiği devletimize ve milletimize faydalı şahsiyetlerle büyük bir isme sahiptir. Biz de böyle bir kurumun temsilciliği görevini, hakkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Konseyimizin kapısı şu anda bulunduğumuz makam gibi vatan, millet, ezan ve bayrak aşkına bir şeyler yapmak isteyen herkese açıktır. Cumhurbaşkanı Başdanışmanımız Sayın Yalçın Topçu‘nun kabulüyle üniversite gençliği olarak devletimizle aynı masada buluştuğumuz için onur duyduk, çok mutlu olduk. Bu onur hem geleceğe dair ayaklarımızın yere daha sağlam basmasına, hem de milletçe içinde geçmekte olduğumuz süreci bizzat yetkili, tecrübeli ve bilgili bir ağızdan dinleme imkânı verdiği için bizlere çok faydalı oldu.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Rektör Çomaklı, YÖKAK Başkanı Kocabıçak ile İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Atay’ı ziyaret etti Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ile bir araya geldi. Başkent Ankara’da gerçekleşen ve kalite süreçlerinden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Keskin’in de yer aldığı ziyaretler kapsamında Rektör Çomaklı, ilk ziyaretini YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’a gerçekleştirdi. Rektör Çomaklı, Atatürk Üniversitesinin rol modeli olan ve birçok üniversitenin de örnek aldığı Yeni Nesil Üniversite Tasarım ve Dönüşüm Projesi hakkında Prof. Dr. Kocabıçak ile bilgi paylaşımında bulundu. Rektör Çomaklı: “Kalite Yolculuğunda Atılması Gereken Tüm Adımları Atıyoruz” Atatürk Üniversitesinin eğitim-öğretim, araştırma ve idari faaliyetlerinin kalite standartlarını yükseltmek adına yapılması gereken tüm çalışmaları dikkatle yerine getirdiklerini aktaran Çomaklı, hayatın pek çok alanında olduğu gibi yükseköğretimin farklı parametrelerinde de çeşitli değişimler yaşandığını söyledi. Araştırma, eğitim-öğretim ve idari faaliyetler başta olmak üzere, yaşanan her değişimin kalite standartlarının da yükseldiğini kaydeden Çomaklı: “Üniversite olarak alana dair yaşanan her değişime titizlikle uymaya gayret gösteriyor ve bu manada atılması gereken tüm adımları atıyoruz” dedi. Bu ve benzeri ziyaretleri sık sık gerçekleştirdiklerini, yapılan görüşmelerin de kurumsal faaliyetlerin son durumunu istişare etme açısından önemli olduğunu aktaran Rektör Çomaklı: “Aynı zamanda bir Araştırma üniversitesi de olan Üniversitemizi en ileri seviyelere taşıma kararlılığı içerisinde çalışmalarımıza temel değerlerimizle ve stratejik hedeflerimizle uyumlu olarak devam ediyoruz. Huzur, güven ve başarıyla tüm paydaşlarımızın kurumsal ilkeler ışığında memnuniyet, aidiyet ve bağlılık duygularını geliştirmeye odaklanmış bir kalite kültürü anlayışı ile çıktığımız kalite yolculuğunda bizlere destek olan YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’a ve tüm YÖKAK ailesine teşekkür ediyor, çalışmalarında kolaylıklar diliyorum” diye konuştu. Başkan Kocabıçak: “Atatürk Üniversitesi Önemli Bir İlerleme Kaydetti” YÖKAK’ın kurulduğu günden bugüne Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin belli bir noktaya gelmesine büyük katkı sağladığını, kendilerinin de göreve geldikten sonra bu misyonu yerine getirmek amacıyla yoğun gayret gösterdiklerini aktaran Başkan Kocabıçak ise misafirlerine yükseköğretimi etkileyen süreçler, Kalite Kurulunun çalışma alanları ve değerlendirme yöntemleriyle ilgili bilgiler verdi. Prof. Dr. Kocabıçak: “Üniversitelerin kalite standartlarını yükseltmek için yeni politikalar geliştirerek hayata geçiriyoruz. Sürekli iyileşme ve gelişme bilinciyle yürüttüğümüz çalışmalarımızın Üniversitelerimizi ulusal ve uluslararası düzeyde daha üst seviyelere taşıyacağına inanıyorum. Atatürk Üniversitesi de yapmış olduğu atılımlar ve uygulamaya geçirdiği dönüşüm süreçleri ile önemli bir ilerleme kaydetti. Bu düşüncelerle Rektör Çomaklı’ya nazik ziyareti için teşekkür ediyor, şahsı nezdinde Atatürk Üniversitesi ailesine başarı dileklerimi iletiyorum” dedi. “Kariyer Fuarı, Öğrenci ile Sektör Arasında Köprü Görevi Görüyor” YÖKAK ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisine konuk olan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Başkan Doç. Dr. Salim Atay ile bir araya geldi. Kurulduğu günden itibaren İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın ilişkiler içerisinde olduklarına dikkat çeken Rektör Çomaklı, özellikle Atatürk Üniversitesi bünyesinde üç kez düzenlenen Bölgesel Kariyer Fuarlarının öğrenciler ile sektör temsilcilerini buluşturma noktasında önemli bir başarı yakaladığını söyledi. Birçok öğrencinin mezun olduktan sonra bu fuarlar aracılığıyla kurdukları bağlantılar ile iş sahibi olduğunu belirten Rektör Çomaklı, böylesine bir imkânın oluşmasına vesile olan İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay’a teşekkür etti. Başkan Atay: “Atatürk Üniversitesi, Önemli Statüleri Elde Etti” Atatürk Üniversitesinin başta bulunduğu şehir olmak üzere bölgesi ve ülke yükseköğretimi açısından kıymeti ölçülmez bir değere sahip olduğunu vurgulayan Başkan Atay ise Doğu Anadolu Bölgesini kapsayan ve her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Kariyer Fuarının geniş bir kitleye ulaşmasında emeği geçen herkesi yürekten kutladığını söyledi. Bu doğrultuda Atatürk Üniversitesinin “Öğrencilerin En Memnun Olduğu Kariyer Fuarı” ünvanının da sahibi olduğunu hatırlatan Atay: “Öğrencilerin kariyer yolculuklarında onları yalnız bırakmayan ve mezuniyet sonrasında dahi yanlarında olan, hem Araştırma Üniversitesi statüsüne kavuşan hem de kalite sürecine yoğun katkı sunan Atatürk Üniversitesinin bu başarı sürecinin mimari Rektör Çomaklı’ya tüm emek ve gayretleri için teşekkür ediyor, kendisine ve üniversite ailesine çalışmalarında kolaylıklar diliyorum” dedi.
Ordu Sudan bedava elektrik: Fatura 3’te bir düştü Ordu’da yaşayan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun emekli imam Ahmet Ergin, dere kenarına hurda malzemeleri de kullanarak kurduğu sistem ile evinin elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını bedava karşılıyor. Altınordu ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde ikamet eden 72 yaşındaki emekli imam Ahmet Ergin, 2002 yılında emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı elektronik işler ile uğraşısını ilerletti. KTÜ Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun olan Ergin, elektrik faturalarını düşürmek hedefiyle evinin yaklaşık 150 metre uzağında bulunan dereye bir sistem kurmak için çalışmalara başladı. Sistemi 10 yıldır sorunsuz kullanıyor, faturalar 3’te bir düştü Yaptığı araştırmaların yanı sıra, elektrik mühendislerden de bilgiler alan Ergin, az bir suyu olan derenin kenarına yaklaşık 10 yıl önce elektrik üreten sistemi kurdu. Aralarında, hurdalıktan aldığı ve kullanılmış olan malzemeleri birleştiren Ergin, kurduğu sistem ile elektrik faturalarını 3’te bir oranına kadar düşürdü. “İnsanlar bana olmaz dedi ama elektrik üretimini başardım” Ergin, emekli olduktan sonra evinin yakındaki dereyi kullanarak, elektrik üretimi yapmaya karar verdiğini söyledi. Bu konuda mühendislere de danıştığını ancak olumlu yanıtlar alamadığını ifade eden Ergin, ‘olmaz’ diyenlere rağmen çabalamayı bırakmadığını belirtti. Ergin, “Gördüm ki 500 devirde 2 kw elektrik üretiliyormuş, Alternatör aldım ve bunu çarklara bağladım, bu sayede 750-800 watt elektrik ürettim. Bununla kullanabildiğim kadar 10-15 tane lamba bağladım ve kullanıyorum” diye konuştu. “800 watta kadar olan eşyaları çalıştırıyor” “Tesisatta suyum 50’lik boruyu dolduruyor, 200 metreden geliyor ve 37 metre yükseklikten basıyor. Daha yüksek olsa bir bu kadar da elektrik üreteceğime inanıyorum” diyen Ergin, “Bu haliyle yaklaşık 800 watt üretiyorum. Bu şekilde 800 watt üzerinde olan eşyaları, örneğin elektrik şofbeni çalıştırmaz ancak buzdolabı, soğutucu, televizyon ve lambaları çalıştırıyor” ifadelerine yer verdi. Parçaların hepsi hurdadan, elektrik faturası 3’te 1 oranda düştü Ergin, yaklaşık 10 yıldır elektrik faturalarının 3’te 1 oranda düştüğünü belirterek, “Sabaha kadar da her yer yanıyor. Ben bu kadar az bile olsa dere yakınında suyu olan herkese bu sistemi tavsiye ederim. İnsanlar devletimiz üretecek diye beklemesinler. Kanuni yönden ise 500 wattan aşağısı serbest, insanlara da bu konuda yardımcı olmak isterim. Kimi zaman gelenler oldu, kurmak için bilgi aldılar. Dere ile benim evin arası 150 metre, çoğu parçayı da hurda ve kullanılmış olarak temin ettim. Yani orada kullanılmamış parça yoktur” şeklinde konuştu.
Samsun 5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatasındaki ameliyat izleri vatandaşların ilgisini çekiyor. 1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (Baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi. Söz konusu kafatasları hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Trepanasyon, Yunanca delik, delgill, burgu anlamına ‘trypanon’ kelimesinden türemiştir. Antropologların ‘kafatası delgi operasyonu’ olarak adlandırdıkları bu işlemi, belirli bir bölgede, kafa derisi cerrahi bir alet ile sıyrıldıktan sonra, belli bir parçanın, bir amaç ve teknik ile çıkarılıp alınması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ameliyatlarda kafatasından bir kemik parçası çıkarılmakta ve beyin doğrudan dış çevreyle karşı karşıya kalmaktadır. Geleneksel topluluklarda uygulamalar ile arkeolojik verilerden hareketle, trepanasyonların kafa yaralanmaları, kafada yer aldığı düşünülen kötü ruhun çıkarılması, büyü veya iyileştirme gibi birçok amaçla yapıldığı kabul edilmektedir. Bu tür ameliyatların törensel arka planı da olmalıdır. Dolayısıyla ameliyatların gerçek amacını belirlemek her zaman kolay değildir. Anadolu’da bugüne dek yaklaşık 50 adet trepanasyon örneği tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Beyin tümörü, cerrahi müdahale ile tedavi edilmeye çalışılmış 5 bin ve 1900 yıllık beyin ameliyatı ile ilgili yapılan bilgilendirmede ise “İkiztepe Erken Tunç Çağı’na ait önemli buluntu gruplarından biri, trepanasyonlardır. İkiztepe iskeletlerinin bazı kafataslarında, ameliyatlarla bilinçli açılmış farklı biçimlerde boşluklar görülmüştür. Bu nedenle İkiztepe, Anadolu’nun yaygın ve gelişmiş en eski trepanasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. İkiztepe’de kafataslarında trepanasyon izleri tespit edilen bir adeti genç erişkin kadın, diğerleri ise erkeklere ait olan beş adet erişkin iskelet bulunmuştur. Biri hariç diğer trepanasyonların İkiztepe’de Erken Tunç Çağı’nda yaşanan savaş nedeniyle meydana gelen; birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan kafataslarında kesici, delici ve küt uçlu silâh yaralanmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Yaşlı bir erkeğe ait tek örnekte ise iskeletteki tümoral oluşumla birlikte görülmesi, İkiztepelilerin travmalar dışında bazı sağlık sorunlarını da cerrahî müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarına işaret eder” ifadelerine yer verildi.