ASAYİŞ - 20 Şubat 2017 Pazartesi 22:14

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga’nın kaçırılmasına ilişkin dava

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kasırga’nın kaçırılmasına ilişkin dava

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın kaçırılmasına ilişkin 26’sı tutuklu 27 sanık hakkında açılan davanın ilk celsesi görüldü. Tutuklu sanık Ertuğrul Yavuz, "Haydar Aktaş’ın bağırarak ’TSK yönetime el koydu. Darbe yapıldı’ dediğine şahit oldum. Ambulans ile götürülen sivil şahsın Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim" dedi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki kısmında sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi. Savunmasını yapan tutuklu sanık Yarbay Ertuğrul Yavuz, 15 Temmuz gecesi silahlı kalkışma olacağına işaret eden bir şeyin olmadığını, tatbikat olacağını sandığını öne sürdü. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında koruma tatbikatı olduğunun söylenildiğini ve kendisinin tatbikatta gözlemci olarak görevlendirildiğini anlatan Yavuz, "Darbe olacağını bilsem ya da Genel Sekreterin derdest edileceğini bilseydim kabul etmezdim bu görevi. 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına giden askerleri tanımıyorum. Ben oraya gözlemci olarak gittim" ifadelerini kullandı.

"Haydar Aktaş’ın bağırarak ’TSK yönetime el koydu. Darbe yapıldı’ dediğine şahit oldum"
Akşam olduğunda tatbikat için Muhafız Alayına gittiğini belirten Yavuz, alaya vardığı zaman arama noktasından rahatlıkla geçtiğini ve revire yönlendirildiğini söyledi. Revirde bir süre bekledikten sonra kapının önüne çıkmaları yönünde haber geldiğini anlatan Yavuz, Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış ve Binbaşı Haydar Aktaş ile orada karşılaştıklarını kaydetti. Revirin önünde bir otomobil ve bir ambulansı gördüğünü söyleyen Yavuz, araçlara binerek hareket ettiklerini dile getirdi. Bir süre sonra Haydar Aktaş’ın nizamiye önünde bir siville tartıştığını gördüğünü ifade eden Yavuz, "Haydar Aktaş’ın bağırarak ’TSK yönetime el koydu. Darbe yapıldı’ dediğine şahit oldum. Bu sözleri duyduktan sonra şok oldum ve oradan uzaklaşma gayreti içinde oldum. Sivil şahsı alanlara hiçbir talimat vermedim. Ambulans ile götürülen sivil şahsın Fahri Kasırga olduğunu sonradan öğrendim. Hiçbir darbeciden emir, talimat almamak için cep telefonumu kapattım. Ben planlı bir şekilde 15 Temmuz günü tatbikat bahanesiyle oraya çekildim. Darbeye dahil edilmeye çalışıldım" diye konuştu.
Yavuz, daha sonra beraberindeki bazı askerlerle revire geldiklerini belirterek, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın çağrısı doğrultusunda darbeye karşı mücadele vermek istediğini iddia etti. Hiçbir terör örgütüyle bağı olmadığını savunan Yavuz, "İstemeden de olsa orada 5 dakika bulunmam terör örgütüne mensup olduğum anlamına gelmiyor" dedi.
Sanıklardan Yusuf Yiğit ise, 15 Temmuz günü sabah mesaiye başladığını anlatarak, akşam 21.00 sıralarında koridorda koşuşturma olduğunu gördüğünü söyledi. Terör saldırısı olduğunu düşündüğünü belirten Yiğit, Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah sesleri duyduğunu kaydetti. Ne olduğunu anlamak için nizamiyeye gittiğini ifade eden Yiğit, "Bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığının üst taraflarında silah sesleri artmaya başladı ve helikopter sesleri duydum. Oradaki arkadaşlardan sıkıyönetim ilan edildiğini duydum. Oradan çıkmak istedim ama silah seslerinden ve helikopter uçuşlarından dolayı sabah olmasını bekledim. Kimseye ateş etmedim, ateş etme emri de vermedim" şeklinde konuştu.
Yiğit, FETÖ terör örgütüyle bir bağının olmadığını öne sürerek suçlamaları reddetti.
Tutuklu sanık Erkan Erol, 15 Temmuz günü mesaiye başladığını ve günlük rutin faaliyetlerde bulunduğunu söyledi. Mesai bitimi sonrası eve gitmek için hazırlandığı esnada koridorda koşuşturma sesleri duyduğunu belirten Erol, "Merasim Sokak’taki terör saldırılarının ardından sık sık terör olaylarıyla ilgili uyarılar geliyordu. Olayın bir terör eylemi olduğunu değerlendirerek kamuflajımı giydim. Tuğgeneral Ali Kalyoncu ile koridorda karşılaştım. ’Ne oluyor komutanım’ diye sorduğumda, ’Bilmiyorum. Herkes nizamiyeye gidiyor, sen de git’ dedi" şeklinde konuştu.
Erol, Başbakanın darbe girişimi ile ilgili konuşması ile dışarı çıkıp çıkmama konusunda arkadaşlarıyla konuştuklarını anlatarak, dışarısı karışık olduğu için sabaha kadar beklediklerini ve saat 09.00 sıralarında alaydan çıktıklarını kaydetti. Erol, "Olay günü tüfek, teçhizat almadım. Fahri Kasırga’nın derdest edilmesiyle bir ilgim yok. Fahri Kasırga’yı bu zamana kadar hiç duymadım. Haberlerde gördüğümde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterini neden kaçırsınlar diye düşündüm" dedi.
Yıllarca terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Erol, bugün ise kendisinin terörist olarak ifade edildiğini söyledi. FETÖ ile bir ilgisinin olmadığını iddia eden Erol, terör örgütünün gizli haberleşme ağı olan ByLock’u kullanmadığını belirtti.
Darbe girişimi esnasında Kara Kuvvetleri Harekat Komutanlığında Plan Şube Müdürü olan Mahmut Gündoğdu ise, Kasırga’nın kaçırılmasıyla bir ilgisinin olmadığını, kimseye de görev vermediğini öne sürdü. İddiaları kabul etmediğini belirten Gündoğdu, 15 Temmuz gecesi görev bilinci ile birliğine geldiğini söyledi. Gündoğdu, önemli olaylarda izinde dahi olsa görev yerine geldiğini ifade ederek, "O gece karargaha gelmemem anormal bir durum olurdu. ByLock’u kullanmadığımı ifade etmek istiyorum. Doğrudan ya da dolaylı olarak FETÖ ile bağım olmamıştır. Örgütle bağımın olduğunu gösteren somut bir bilgi de yoktur" dedi.
Fahri Kasırga’yı kaçıran kişi olduğu iddia edilen Binbaşı Hakan Aktaş, 15 Temmuz günü Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında nöbetçi amir olarak görev yaptığını belirterek, "15 Temmuz sabahı Alay Komutanı Muhsin Kutsi Barış’ın odasına gittiğim zaman akşam saati belli olmayan bir saatte koruma tatbikatı gerçekleşeceğini söyledi. Akşam mesai bitiminde Muhsin Kutsi Barış evine giderken onu uğurladım. Kutsi Barış, akşam yapılacak tatbikata iştirak edeceğini söyledi ve tatbikat ile ilgili gelişmeleri kendisine bildirmemi istedi. Akşam saat 21.00 sıralarında Kutsi Barış’tan tatbikatın başladığı talimatını aldım" diye konuştu.

"Genelkurmay Başkanlığından 3 mesaj geldi"
Aktaş, "21.30 sıralarında Genelkurmay Başkanlığından ’çok gizli gizlilik derecesinde’ bir emir geldi. Sorumlu bir er bana emri getirdi. Bunu alay komutanına arz etmem gerekiyordu. Bunu kendisine verdim. 21.45’te Genelkurmay Başkanlığından ikinci bir mesaj geldi. Bunu da alay komutanına verdim. 22.05 sıralarında üçüncü mesaj geldi ve içinde sıkıyönetim listesi olduğunu gördüm. Daha sonra alay komutanı bütün personelin çağrılmasını ve güvenlik gerekçesiyle konutlardan çıkılmaması emrini verdi. 25 nolu nizamiye kapısında görevli asker beni aradı. Genel Sekreter Fahri Kasırga’nın eşinin geldiğini ve dışarı çıkmak istediğini söyledi bana. Alay komutanının emri ile dışarı çıkma yasağı olduğu için buna izin verilmemesi gerektiğini söyledim" şeklinde konuştu.

"Bir asker Fahri Kasırga’nın sağ kolunu, diğer asker sol kolunu tutarak ’buyrun’ dedi ve Genel Sekreteri ambulansa götürdü"
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga’nın alaya geldiğinin haberi verildiğini anlatan Aktaş, şunları kaydetti:
"Orada görevli asker ile konuştuğum esnada Genel Sekreter telefonu alıp ’Siz ne yapıyorsunuz? Size kim verdi bu emri’ diye bağırmaya başladı. Bende kendisine nezaket kuralları eşliğinde kendimi tanıttım. Şahsına yönelik bir şey olmadığını, güvenlik gerekçesi nedeniyle bu kararın alındığını söyledim. Kendisine durum hakkında bilgi aktaracağımı söyleyerek oradan ayrılmamasını istedim. Daha sonra Fahri Kasırga ile görüşmek üzere hareket ettim. Bir araç ve arkadan geldiğini sonradan gördüğüm bir ambulans ile Kasırga’nın konutunun çıkış yerine geldim. Fahri Kasırga’nın korumalarının silahlarının hazır bulunduğu bir anda aşağı inerek asker selamı verip kendimi tanıttım. Korumalardan biri üzerime atılıp boğazımı sıkmaya çalıştı. Ben sakin olması gerektiğini, durumu arz etmek için buraya geldiğimi söyledim. Koruma bana tansiyonu yükseltmek için ’Sen kimsin?’ diye bağırmaya başladı. Fahri Kasırga’ya ’Olağanüstü olaylar gerçekleşiyor’ dedim. Tatsız bir olay yaşanmaması için inisiyatif alarak kendisine anlatmaya çalıştım. ’Aldığımız emirler doğrultusunda sizi daha güvenli yere götürmemiz gerekiyor’ dedim. TSK’nın sıkıyönetim ilan ettiğini kendisine söyledim. Birden arkamdan gelen bir asker Fahri Kasırga’nın sağ kolunu, diğer asker sol kolunu tutarak ’Buyrun’ dedi ve Genel Sekreteri ambulansa götürdü. Benim kendisiyle temasım olmadı. ’Yat yere’ dediğim tamamen yanlıştır. Tansiyonu yükselten, bağıran Sayın Kasırga’dır. Ben nezaket kuralları altında davrandım. Korumaların etkisiz hale getirilmesi konusunda bir emrim olmamıştır."

"Bana ’tarafını seç’ dedi"
Yarbay Ahmet Hatip’in kendisini arayarak Kasırga’nın nereye götürüldüğünü sorduğunu kaydeden Aktaş, Kasırga’nın nereye götürüldüğünü bilmediğini söylediğini anlattı. Ahmet Hatip’in daha sonra kendisini tekrardan aradığını belirten Aktaş, "Bana ’Tarafını seç’ dedi. Ben de TSK’nın içinde emir komuta zincirinde değil miyiz dedim" ifadesini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki deprem anı güvenlik kamerasında Tokat’ta yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin ardından, Tokat Sulusaray ilçesi Belediye Başkanı Davut Kılıç, ilçede herhangi bir olumsuz durumun bulunmadığını söyledi. Öte yandan deprem anı güvenlik kameralarına yansıdı. AFAD tarafından açıklanan bilgilere göre, saat 01.06’da merkez üssü Sulusaray ilçesi olan 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, 9,97 kilometre derinlikte kaydedildi. Sarsıntı Sivas ve Yozgat illerinden de hissedildi. Depremi hisseden vatandaşlar büyük bir panik yaşayarak kendilerini dışarı attı. Deprem anı iş yerlerinin güvenlik kameralarına yansırken Tokat Sulusaray Belediye Başkanı Davut Kılıç, açıklamalarda bulundu. Başkan Kılıç, şu ana kadar herhangi bir olumsuz durumun olmadığını fakat dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Yıkılan, hasarlı bir bina yok” Kılıç, ilçede yıkılan ve hasarlı bir binanın olmadığını ifade ederek, “Saat 01.06’da Sulusaray ilçe merkezli 4,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Şu ana kadar herhangi bir olumsuzluk yok. Yıkılan, hasarlı bir bina yok. Herhangi bir can kaybı ve yaralanma da yok. Köylerimizde de sorun yok. Özellikle vatandaşlarımız bu gece, dikkatli, uyanık olmasını ve mümkünse bu geceyi dışarda geçirmeleri önemli. Vatandaşlarımızı dikkatli olmaları konusunda anons yaparak uyarıyoruz. Deprem ülkemizin gerçeği. İlçemiz de Kuzey Anadolu fay hattına yakın bölgede bulunuyor. Hepimize geçmiş olsun” dedi. Vatandaşlar ise depremi hisseder hissetmez kendilerini evden dışarı attıklarını belirtti.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için toplandı İstanbul’da yüzlerce taksici Sarıyer’de gasp edilip öldürülen meslektaşları Yaşar Yanikyürek için bir araya geldi. İstanbul’un çeşitli noktalarında bir araya gelen taksicilerin katılımıyla, yol kenarında ölüme terk edilen Yaşar Yanıkyürek’in cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine getirildi. İstanbul’da taksisine aldığı yabancı uyruklu iki şahıs tarafından öldürülüp Sarıyer’de yol kenarına atılan Yaşar Yanıkyürek için yüzlerce meslektaşı bir araya geldi. İstanbul’un farklı noktalarında toplanan taksiciler bir araya gelerek Yaşar Yanıkyürek’in cenazesinin Zincirlikuyu Mezarlığı’na getirilmesine eşlik etti. Farklı noktalarda toplanan taksiciler Beyoğlu’nda bir araya gelerek konvoy halinde Zincirlikuyu Mezarlığı’na hareket etti. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemleri aldı. Zincirlikuyu Mezarlığı önünde toplanan taksiciler burada basın açıklaması yaptı. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Taksi Şoförleri Derneği Başkanı Deniz Dündar, “Bugün 14.30 sularında Anadolu Yakası’ndan aldığı yolcu ile Avrupa Yakası Sarıyer Tarabya, bizim Madenler dediğimiz bölgede yabancı yolcusu tarafından katledilen Yaşar Yanıkyürek abi için bütün meslektaşları olarak, arkadaşları olarak buradayız. Cenazemizi yalnız bırakmadık. Bu bizim ilk cenazemiz değil, görünene göre son cenazemiz de olmayacak. İki üç ay önce İzmir’de Oğuz Erge kardeşimiz, yaklaşık 9-10 ay önce Yıldıztabya, Gaziosmanpaşa’da Samet Kubiloğlu kardeşimiz, ondan 1 sene öncesine kadar Aydın Altun abimiz, bu ne ilk ne de son. Biz bir an önce yetkililerden taksicilerin can ve mal güvenliği için ivedi bir şekilde çalışma yapmalarını arzu ediyoruz. Bugün Yaşar abi için buradayız, cenazemizi gasilhaneye teslim ettik. Yarın Feriköy Mezarlığında öğle namazına müteakip defnedip son görevimizi yerine getireceğiz ama bunun son olup olmadığını bilmiyoruz. Ne yazık ki evden helalleşerek çıkıyoruz. Bir an önce yetkililerden, kabinli araç ya da başka bir çözüm bekliyoruz. Buna yetkililer, İstanbul’da taksiyi yönlendiren UKOME kurulu karar verecek. Bizler dernekler olarak, daha önce büyükşehir belediyesine bunun müracaatını yaptık. Bu ilk değil son değil. Biz helalleşerek çalışmak istemiyoruz. Bizler huzur, güven içinde çalışmak istiyoruz. Bizler STK’lar olarak sizler için her şeyi yapıyoruz. Bu işin hızlanması için sizlerin de bir an önce müracaatta bulunmanız gerekmektedir. Lütfen bizim sesimizi artık duyun. Lütfen bizi ciddiye alın" ifadelerini kullandı. "Azrailimizi yanımızda taşıyoruz" Ölümlerin artık son bulması için yetkililerin önlem almasını isteyen ve evden helalleşerek çıkıyoruz diye belirten Deniz Dündar, "Bugün bu, yarın bir başkası, kimi taşıdığımızı bilmiyoruz. Azrailini yanında taşıyan bir meslek grubu haline geldik. Bütün yetkililere, özellikle taksici dostu cumhurbaşkanımıza sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanım lütfen bu çığlığımızı, bu haykırışımızı duyun” şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’da taksiciler öldürülen meslektaşları için eylem yaptılar İstanbul’da bir grup taksici bir araya gelerek, öldürülen taksici Yaşar Yanıkyürek için ve son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetleri, kötü şartları protesto etmek için eylem yaptı. İstanbul Sarıyer’de 34 TFY 89 plakalı taksinin şoförü Yaşar Yanıkyürek, otomobilinde önce gasp edildikten sonra bıçaklanarak yol kenarına atılmıştı. Bu duruma tepki gösteren bir grup taksici bir araya gelerek, son zamanlarda taksicilere yönelik artan sözlü şiddet ve cinayetler, kötü şartları protesto etti. Göztepe Köprüsü önünde toplanan taksiciler, Beşiktaş Meydanı önüne kadar konvoy yaptı. Göztepe Köprüsü önünde basın açıklaması yapan taksiciler, ardından Beşiktaş Meydanı’na doğru yolu çıktı, oradan tekrar Göztepe Köprüsü’ne gelen taksiciler protestoyu sonlandırdı. Durumla ilgili konuşan taksici Osman Balıkçı, "Burada bugün toplandık, iyi bir şey için toplanmak isterdik ama maalesef ki kötü bir olay için toplandık. Sevdiğimiz bir taksici ağabeyimiz Yaşar ağabeyimiz bugün hakkın rahmetine kavuştu. Bir vatandaş Ataşehir’den binip Sarıyer tarafına gidiyor ve ağabeyimizi katlediyor. Bu üzücü haberi aldıktan sonra bütün taksi camiası olarak toplandık. Şimdi de güzergahımız olarak buradan çıkacağız, artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Biz senelerdir gece çalışıyoruz, burada arkamda duran bütün abilerim, arkadaşlarımız hepsi evlerine ekmek parası götürmek için gece sabaha kadar çalışıyorlar ve hiçbir güvencemiz yok, bugün de gördük ki bu kadar basit bir şekilde, üstelik gündüz vakti bir abimizi kaybettik. Yaşar abimiz hakkın rahmetine kavuştu ancak bu ne ilk ne de son olacak gibi duruyor, burada toplanmamızın amacı sadece insanlara zarar vermek ya da bir şeyleri engellemek değil, sadece sesimizi duyurmak için buradayız. Buradaki bütün arkadaşlar da bu saatten sonra sadece can güvenliklerini ve Yaşar abimiz gibi bir son olmaması için ellerinden geldiğince birbirlerini kolladıkça da bir şeylerin olmasını istiyorlar ama maalesef olmuyor. Buradan yetkililere sesleniyoruz, bugün bir abimizi daha kaybettik, Yaşar Yanıkyürek ağabeyimiz bıçaklanarak katledildi. Bunların yaşanmaması için yetkilileri de artık göreve bekliyoruz. Şu anda Göztepe köprüsü altından çıkacağız, Beşiktaş güzergahında kimseyi rahatsızlık vermeden sessiz bir protesto yapacağız, bu sessiz çığlığımızı lütfen duyun. Toplamda yaklaşık 600-700 araçlık bir grup olacak" ifadelerini kullandı.