ASAYİŞ - 26 Mayıs 2017 Cuma 13:42

Darbe sanığı Talu: “Terörist darbe girişimini önleyen kişiyim"

A
A
A
Darbe sanığı Talu: “Terörist darbe girişimini önleyen kişiyim"

Darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili açılan davada savunma yapan eski Korgeneral İlhan Talu, darbe girişimiyle bir bağlantısının olmadığını öne sürerek, “Telefon diplomasisiyle birlik komutanlarına darbe girişiminin Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde olmadığını söyleyerek terörist darbe girişimini önleyen kişiyim” dedi.

Darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili açılan davada savunma yapan eski Korgeneral İlhan Talu, darbe girişimiyle bir bağlantısının olmadığını öne sürerek, “Telefon diplomasisiyle birlik komutanlarına darbe girişiminin Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde olmadığını söyleyerek terörist darbe girişimini önleyen kişiyim” dedi.


Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili aralarında sözde “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin de bulunduğu 221 sanık hakkında açılan davanın beşinci celsesi başladı. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmaya sanıklar, taraf avukatları, müştekiler ve sanık yakınları katıldı. Bugünkü celsede ilk savunmayı darbe girişiminin erkene çekilmesinde önemli rolü olduğu iddia edilen eski Genelkurmay Personel Daire Başkanı Korgeneral İlhan Talu yaptı. Personel Daire Başkanlığına emekli Orgeneral İlker Başbuğ tarafından FETÖ ile mücadele için getirildiğini söyleyen Talu, FETÖ mensuplarına yönelik mücadele ettiğini savundu.



“Mehmet Partigöç’ün FETÖ’cü olduğu bilgileri YAŞ öncesi geldi”


FETÖ’ye yönelik ilk ciddi tedbirlerin alındığı Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) 2015 Ağustos şurası olduğunu belirten Talu, 15 generalin emekli edildiğini, şaibeli olanların ise terfi ettirilmediğini söyledi. Sanıklardan Yurtta Sulh Konseyi üyesi eski Genelkurmay Personel Daire Başkanı Mehmet Partigöç ile ilgili bilgiler vermek istediğini belirten Talu, Partigöç ile iki yıl birlikte çalıştıklarını kaydederek, “Mehmet Partigöç ile ilgili ilk bilgiler Ekim ve Kasım 2015 tarihinde FETÖ savar sitesinde gelmeye başladı. Hakkında Genelkurmay Başkanlığı iddiaları da bulunuyordu. Ben bu FETÖ savar sitesinde çıkan bütün bilgileri hazırladım. Sadece Partigöç ile ilgili değil FETÖ savar sitesinde ismi geçen bütün herkesin bilgilerini hem Genelkurmay Başkanımıza, hem de Genelkurmay 2. Başkanımıza arz ettim. Tuğgeneral Partigöç şurada aynı şekilde üçüncü yıldan değerlendirmeye gireceği için kendisi ile ilgili MİT’e ve emniyete de hassas kaynak araştırması yaptırmıştık. Bu hassas kaynak araştırmalarında da Partigöç ile ilgili Fetullahçı olduğu yönünde bilgiler gelince ben durumu Genelkurmay Başkanı, Genelkurmay 2. Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına arz ettim. Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay 2. Başkanı benim de hazır olduğum bir ortamda Partigöç’ün kendisine gelen kayıtlara inanmadıklarını belirtmişlerdir. Bütün komutanların ortak kanaati çok başarılı ve faydalı hizmetler veren bu personelin bir husumete, karalamaya maruz kalıp kaybedilmemesi ve kazanılması olmuştur. Benim bu konuda hareket tarzımın ne olacağına dair birinci amirim Orgeneral Yaşar Güler’e sormam üzere ‘Bir şey yok. Biz ona güveniyoruz’ cevabını aldım” diye konuştu.



“İkinci sorgulama teyit eder mahiyette geldi”


Partigöç ile ilgili tekrardan araştırma yapılması talimatını verdiğini anlatan Talu, “Komutanların Partigöç’e güvenmelerine rağmen ben Partigöç’ün durumunu netleştirmek için MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğünde konuyla ilgili çalışan arkadaşlara bir daha ciddi olarak bakmalarını ve araştırmalarını rica ettim. Üzerinde çalışılan şahısların MİT ve Emniyet Müdürlüğüne ikinci, üçüncü defa sorulması sadece Partigöç’e münhasır bir olay değil. Partigöç ile ilgili ikinci bilgi sorgulaması da birinciyi teyit eder mahiyette geldi" şeklinde konuştu.



“Hayatımın hiçbir döneminde FETÖ içinde yer almadım”


Talu, üçüncü ve dördüncü yıldan YAŞ’a girecek hakkında kuvvetli PDY ihtisası bulunan 129 general/amiralin isim bazında belirlendiğini vurgulayarak, bu kişilerin arasında sanıklardan eski Tuğgeneral Partigöç’ün de bulunduğunu ifade etti. 2016 YAŞ’a girecek FETÖ/PDY ile ilgili çalışmayı kendisinin yürüttüğünü anlatan Talu, bu çalışmaları yürüten birisinin darbecilerle veya FETÖ üyeleriyle birlikte hareket etmesinin imkan dahilinde olmadığını savundu. Kendisi hakkında yapılan özel araştırmalar neticesinde FETÖ/PDY ile bağının bulunmadığını öne süren Talu, “Hayatımın hiçbir döneminde FETÖ içinde yer almadım. FETÖ/PDY ile etkin mücadele ettiğim bilinmektedir. Bu kadar mücadele eden bir insanın darbe girişimine katılmadığı açıkça görülmektedir” iddiasında bulundu.


15 Temmuz günü yaşananları anlatan Talu, Genelkurmay Başkanı veya Genelkurmay 2. Başkanı karargahtan ayrılmadan kendisinin ayrılamayacağını belirterek şunları kaydetti:


“15 Temmuz Cuma günü öğlene kadar iki defa Genelkurmay makamına gitmek için komuta katına gittim. Öğleden sonra saat 19.55’e kadar komuta katına hiç çıkmadım. Kara Kuvvetleri Komutanı ve MİT Müsteşarının Karargahta olduğunu bilmiyordum. Akşam görevimin başında iken Genelkurmay Başkanı beni aradı, makamına çağırdı. 19.55’de komuta katına girdim. Makama girdiğimde Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı çalışma odasında oturuyordu. Genelkurmay Başkanı, Kara Havacılık Komutanlığında Fetullahçı Yapılanma Dosyasında adı geçen Albay Mustafa Dağlı ve Binbaşı Deniz Aydemir hakkında bilgi sordu. Ben de öğleden önce verdiğim TSK’daki PDY çalışması dosyasından isimleri gösterdim. Bu isimleri MİT Müsteşarı da teyit etti. Genelkurmay Başkanı benden bu şahısların safahat kartlarını getirmemi istedi. Safahat kartlarını getirmek üzere makamdan ayrıldım. Elimde TSK’daki PDY dosyası var. Hemen odama geçtim, Genelkurmay Başkanını bekletmemek için o şahısların safahat kartlarının yerlerini işaretleyip, makama ikinci defa gitmek için saat 20.09’da komuta katına girdim. Safahat kartlarını Genelkurmay Başkanına arz edip ayrılıp kendi odama girdim. Makamdan çıkarken MİT Müsteşarı halen oradaydı. Genelkurmay Başkanı makamında yapılan görüşmede Kara Kuvvetleri Komutanının Kara Havacılık Komutanlığına gittiği, tutuklamaların olacağı, Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un tutuklanacağı konularının hiçbiri olmamıştır. Makamıma geldiğimde adli müşavir ve askeri savcının makamımda olduğunu gördüm ve neden geldiklerini sordum. Kara Kuvvetleri Komutanı ve Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanının Kara Havacılık Komutanlığına gittiklerini ve muhtemel tutuklanma olacağını adli müşavirden öğrendim.”



“Ben bunun ciddi bir tatbikat olduğunu düşündüm”


Saat 21.23’de Genelkurmay 2. Başkanlığı makamından çıktığında koşarak yukarıya çıkan tam teçhizatlı askerleri gördüğünü anlatan Talu, “Yanlarında sivil kıyafetli Genelkurmay 2. Başkanı Emir Subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’ta bulunan tam teçhizatlı silahlı askerlerin 2. Başkan makamına girdiğini gördüm. Ben bunun ciddi bir tatbikat olduğunu düşündüm. Lojmanlardan eşim aradı ve Korgeneral Fikret Erbilgin’in evinde polisler tarafından tutuklanıp götürüldüğünü, eşinin ağladığını söyledi. Ben de yanımdakilere ‘Polisler Fikret Paşa’yı evinde gözaltına almışlar’ dedim. Fikret Paşa’nın bende PDY çalışmasında bazı kayıtları olduğu için uzun zamandan beri dillendirilen polis operasyonunun başladığını düşündüm. Adli Müşavir Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı’nın ‘Herhalde beklediğimiz tutuklama bu’ diye yorum yaptığını hatırlıyorum” ifadelerini kullandı.



“Makam odasına kimse girmesin emrini verdim”


Emir astsubayının makam odasına gelerek karargah içerisine giren askerlerin yakaladıklarını tutukladığını söylediğini aktaran Talu, “Durumun ne olduğunu öğrenmek için ‘makam odasına kimse girmesin’ diye emir verdim. Kapıları kilitlemesini istedim. Bir süre sonra silahlı çatışma sesleri geldi, Genelkurmay Karargahına inip kalkan helikopter sesleri gelmeye başladı. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Hududi beni saat 23.00 sıralarında aradı. Hiç kimseye ulaşamadığını, Genelkurmay Karargahından altında Cemil Turhan Albay ve Tuğgeneral Mehmet Partgöç’ün isimleri olduğu bir takım atama ve görevlendirme mesajlarının geldiğini söyledi. Ben darbecilerin mesajlar yayınladığını ilk o zaman öğrendim. Mehmet Partigöç hakkında FETÖ üyesi olduğu yönünde yazılar geldiğini bildiğimden bu kalkışmanın FETÖ tarafından yapıldığını değerlendirdim. Adem Paşaya Genelkurmay Karargahının tam teçhizatlı askerler tarafından basıldığını, dışarıda yakaladıklarını derdest ettiklerini, bu faaliyetin emir komuta dışında bir kalkışma olduğunu, arkasında FETÖ olduğunu düşündüğümü, Genelkurmaydan gelen mesajları dikkate almamasını söyledim” diye konuştu.


Talu, odasında yaptığı telefon görüşmelerinde durumun FETÖ’nün kalkışması olduğunu, emir komuta zinciri içinde olmadığını söylediğini öne sürerek, “Gelişmeler üzerine beni izinden arayan Genelkurmay Hareket Başkanı Korgeneral Satı Bahadır Köse ile iki kez cep telefonuyla görüştüm. Kendisine Genelkurmay Karargahındaki olaylarla ilgili bilgi verdim, Ankara’ya gelmesini söyledim. Whatsapp’tan Balyoz mağduru Caner Beder ‘Temizleyin şu FETÖ’cü hainleri’ diye mesaj attı. Hükümetin TSK içindeki PDY mücadele koordinatörü AK Parti İstanbul Milletvekili emekli Tümgeneral Şirin Ünal ile 16 Temmuz günü saat 02.24’de görüştüm ve kendisine Genelkurmay Karargahındaki olaylarla ilgili bilgi verdim. Yaptığım görüşmelerde kalkışmanın TSK içindeki FETÖ tarafından yapıldığını, Mehmet Partigöç’ün de bu işin içinde olduğunu anlattım. ÖKK Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile 16 Temmuz günü saat 02.40’dan 18.08’e kadar 7 defa görüştüm. İlk görüşmemizde Genelkurmay Başkanı ve Genelkurmay 2. Başkanının durumlarıyla ilgili nerede oldukları, bir kurtarma operasyonu planlayıp planlamadıkları hususunu sordum” dedi.



“Genelkurmay Başkanı ile 16 Temmuz’da 13 kez görüştüm”


16 Temmuz’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’la 13 kez telefon görüşmesi yaptığını söyleyen Talu, "Akıncı Üssü’ndeki darbecilerin çatışmadan teslim olacağını, Genelkurmay Karargahındaki darbecilerin de çatışmadan teslim olmalarını emretmiştir. Mehmet Partigöç’le görüşerek çatışmadan teslim olmalarını sağladım" iddiasında bulundu.


16 Temmuz günü saat 19.30 sıralarında gözaltına alındığını anlatan Talu, darbe girişimi sırasında şaibeli hiç kimseyle görüşmediğini ve kalkışmayı öğrendikten sonra ordu komutanlarına kalkışmanın emir komuta kapsamında yapılmadığını ve gelen emirleri dikkate almamaları gerektiğini söylediğini öne sürdü.



Darbenin öne çekilmesinde önemli rol oynadığı iddiaları


Talu, darbeci askerlerin teslim alınmasını ve yeni birliklerin görevlendirilmesini de koordine ettiğini ileri sürerek, iddianamede darbenin öne çekilmesinde önemli rol oynaması iddialarına şu şekilde yanıt verdi:


"Bu iddianın gerçekle ilgisi yoktur. Savcılık iddianamesinde saat 20.09’da Genelkurmay Başkanının makamından çıktığım yönünde yanlış bir değerlendirilme yapılmaktadır. Ben saat 20.09’da ikinci defa Genelkurmay Başkanının odasına gitmek için komuta katına gittim. Çıkışım saat 20.16’dır. Bu da kamera kayıtlarında sabittir. Ve kesinlikle ben komuta katına giderken Cemil Turan’la karşılaşmadım. Turan’ın benim arkamda gözüktüğü sabittir. Cemil Turan’da ifadesinde 20.09’da görüşmemiz olmadığını söylemiştir. Onunla görüşmem ve savcılığın iddiasında söylediği şeyleri söylemem mümkün değildir. Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı ile yaptığı toplantı bilinmekte ve saat 19.00’da orada olacağı aleni bir durumdu. Darbe girişiminin saat 20.00’de öne alındığı çok açık. Bunun benimle bir ilgisinin olmadığı ortada.”



“Terörist darbe girişimini önleyen kişiyim”


Talu, girişimden haberi olduktan sonra birlik komutanlarına “Bu mesaj emri Genelkurmay Başkanının emridir” şeklinde söylemesi halinde darbe girişiminin başarılı olma ihtimalinin çok yüksek olacağını belirterek, "Oysa ben bunların hiçbirini yapmadığım gibi telefon diplomasisiyle birlik komutanlarına darbe girişiminin Genelkurmay Başkanının bilgisi dahilinde olmadığını söyleyerek terörist darbe girişimini önleyen kişiyim" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.