POLİTİKA - 05 Ekim 2015 Pazartesi 15:44

Davutoğlu: ”Nihayet Sayın Bahçeli Hatasını Keşfetmiş”

A
A
A
Davutoğlu: ”Nihayet Sayın Bahçeli Hatasını Keşfetmiş”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin koalisyona açık oldukları yönünde yaptığı açıklamayı değerlendirerek, Bahçeli’nin nihayet hatasını keşfettiğini söyledi.
Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, “1 Kasım seçimlerine 7 Haziran’daki tablo çıkmasın diye gidiyoruz” ifadelerini kullanarak, 1 Kasım’dan sonra tek parti hükümeti kuracaklarını düşündüğünü, bunun alternatifini düşünmediğini söyledi. “Bu sefer 7 Haziran’a göre farklı bir tablo çıkacak, tek başına iktidar olacağız, alternatifini düşünmüyorum” dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin “HDP hariç tüm partilerle koalisyona hazırız” ifadelerinin hatırlatılması üzerine Başbakan Davutoğlu, “Nihayet Sayın Bahçeli hatasını keşfetmiş. Bu hatadan dönmek meziyettir. 7 Haziran’dan sonra MHP’ye uzun bir aradan sonra iktidara ortak olma şansı doğmuştu. CHP ilk görüşmede dahi, tabandan da o yönde talep geldiği için CHP ile görüşmeye ve MHP ile görüşmeye ağırlık vermiştik. Bahçeli açıklamaları ile bu kapıları kapattığı halde gittik ve son derece açık yüreklilikle bu kadar kritik bir dönemde ‘gelin bu ülkeyi hükümetsiz bırakmayalım’ dedik. O da ‘CHP ile görüşün, biz hükümet olmayı düşünmüyoruz’ dedi. Bana rağmen ‘sizinle de bir görüşmeyi tercih ederim’ dedim, ‘Olur, ama biz hükümet olmayı düşünmüyoruz’ dedi. CHP ile görüşmeler sonuçsuz kaldığında geri döndüğümde daha oturur oturmaz, ’sizinle hükümet kurmayız, sizinle seçim hükümeti kurmayız, siz bir azınlık hükümeti kurarsanız destek vermeyiz, erken seçim kararı almak için Meclise gelirseniz ona da hayır deriz’ dedi. Eminim MHP seçmeni ki, çok duyarlı bir seçmendir, terörle mücadele yürürken, Suriye’den kaynaklanan bir çok tehlike söz konusuyken sorumluluktan kaçan bir genel başkan konusunda herhalde eskisi gibi düşünmüyordur. Sayın bahçeli bunu fark ettiği için bu sefer ‘biz herkesle görüşür, hükümet kurarız’ diyor. Ama artık biz halkın kapısını çalmışız, halk buna mahal bırakmayacak, bizi kimseye muhtaç etmeyecek. Sayın Bahçeli reddettiği teklif ile karşı karşıya kalacak” diye konuştu.
“MERAL AKŞENER’İN BAKANLIK TEKLİFİNİ KABUL EDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORDUM”
AK Parti’den Meral Akşener’e bir adaylık teklifi gittiği yönündeki iddialara cevap veren Davutoğlu, “Hayır gitmedi. Bizden Sayın Akşener’e giden teklif bakanlık teklifiydi. Bizim bakanlık teklifimizi reddedecek, sonrada listede gösterilmediği için biz ona vekilliği teklif edeceğiz, bu olacak bir şey mi? Meral Akşener çok taktir ettiğim bir siyasetçi. 90’lı yıllarda mertçe duruşu ile hepimizin taktirini kazanmış bir siyasetçi. Ben bakanlık teklifini yaparken başka kriter göz önüne almadım. Bir tek şeyi esas aldım, devlet tecrübesi. Sayın Akşener bakanlık, Meclis başkanvekilliği yapmış, çok değerli devret tecrübesi olan bir hanımefendi olması hasebiyle Bakanlar Kurulunda olmasını istedim, başka bir niyet yoktu. Beklentim, onun kabul edeceğini düşünüyordum. Bazı mektuplarda ‘eğer şu artlar oluşmasaydı olabilirdi’ şeklinde cevaplar geldi. Bir mahalle baskısı uygulandı milletvekillerine hükümete girmemek için. Bu hükümet zor şartlarda ciddi bir misyon üstlenmiş bir hükümet. Sayın Türkeş girdi de ne kaybetti, görevinin görevini yaptı. Meral Akşener o zaman bakanlık teklifini kabul etmiş olsaydı, devlet tecrübesi dolayısıyla bu dönemde katkısı bulunurdu. Ama onu kabul etmedikten sonra MHP’de listesi kalmış kalmamış, bu bizi ilgilendiren bir durum değil, MHP’nin iç meselesidir” şeklinde konuştu.
“PROMPTER KULLANILMAMASINI VE KULLANILMASINI ABARTMAMAK LAZIM”
AK Parti seçim bildirgesinin açıklanma biçimiyle alakalı sorulara cevap veren ve ilk defa neden prompter kullandığını açıklayan Davutoğlu, “Ben hala doğaçlama veya doğal akış içinde konuşmayı tercih ediyorum. Hayatım boyunca da derslerimizi prompter ile vermedim. 1 yıllık Başbakanlık dönemimde de promptersiz konuşmam nedeniyle bir aksaklık doğduğuna da inanmıyorum. Dün prompter kullandığımda da bir çok yerden prompter kullanmadığım kanaati hasıl oldu. Bir gece önce bu fikir doğdu, hiç böyle bir tecrübem olmamıştı. İlk tecrübeydi. Bir gece önce o kadar çok vaat ve o kadar çok kapsamlı bir gündem vardı ki, bunun prompter ile daha kolay aktarılacağını düşündük. 2.5 saatlik bir konuşmada doğaçlama yaptığınızda muhatabınızla bir psikolojik ilişki kuruyorsunuz, o doğaçlama seyrinde konu başka yerlere akıyor. Burada daha rasyonel ve bir program aktarımı söz konusu olduğu için, televizyondan izleyenler pompter kullanmadığım hissine kapıldılar, aynı doğallık içinde olmaya çalıştım. Kullanılmamasını ve kullanılmasını abartmamak lazım. Bir rahatsızlık hissetmedim. Siz konuya vakıfsanız o önünüzde sadece bir akış sağlıyor. Bir çok yerde zaten prompterın dışına çıkıp dışarıdan unsurlarla onu destekledim, o da doğallık sağladı. Olup olmaması değil, muhteva önemli, konuşan, dinleyen önemli. Bir konuşma yapacağım zamanın sabahında seher vaktinde zihnimde bir mimari kurarım. O mira ile prompter uyum içindeyse zaten konuşma akıp gider” ifadelerini kullandı.
“ÖĞRETMEN AKADEMİSİNİ YERLEŞTİRMEYE KARARLIYIZ”
Öğretmen ataması ile ilgili açıklamalarda bulunan Davutoğlu, “Öğretmen atamaları Türkiye’de sürekli gündem. Ne kadar atarsanız atayın daha fazla talep geliyor. Eğitim fakültelerinin yapısı gereği, eğitim fakültelerinden çıkan herkesin iş garantisi içinde öğretmen olacağı varsayılıyor. Biz eğitim fakültelerini yeniden yapılandırma kararı aldık ve bu anlamda eğitim fakülteleri ve öğretmenlerimizin hem özlük haklarını hem de kapasitelerini artırmak için bazı tedbirler öngördük. Ben öğretmenlerimize özel bir önem veriyorum, çünkü bende bir öğretmenim. En büyük önem benim gibi profesörlük yapıp üniversitede ders verenler değil, ilk okul öğretmenleridir. Hala ilk okul öğretmenimin bana bakarken ki merhametini… iki ilk okul öğretmenim oldu, Fitnat Hanım ve Müzeyyen Hanım, ikisini de annemden ayırmadım. Onların söylediği sözler hala kulağımda küpedir. Müzeyyen Hanım’ın ilkokul beşinci sınıfta günlüğüme yazdığı bir metin var ki, arada açarım, bir anne muhabbeti ile bir öğrenci yitirmiş öğretmenin irfanını bir arada görmek bana mutluluk verir. Bir nasihat gibi okurum. Öğretmenlik en kutsi görevlerden birisidir. Ebeveyn çocuk ilişkisi değiştirilemez, öğretmen öğrenci ilişkisi, zihni varoluşun temeli, doktor ya da hekim ilişkisi. Bu ilişkiler özel ilişkilerdir. Öğretmenlerimize her türlü ihtimama göstereceğiz. Ama Türkiye’nin ihtiyaçları, eğitim sistemimizin ihtiyaçları, Türkiye’nin imkanları ile öğretmen arz ve talebi arasında bir uyum bulmak durumundayız. Bir taraftan var olan öğretmenlerimizin mesleki kapasitelerinin artırılması, bir taraftan da öğretmenlik mesleğine girecek olan yeni mezunların en doğru kanallara en iyi seçilerek girmesi önemli. Özellikle öğretmenlerimizin kapasitelerinin geliştirilmesi bağlamında bir öğretmen akademisi kuracağız. Nasıl adalet akademisi, harp akademisi, polis akademisi var, bir öğretmen akademisi kuracağız. Böylece öğretmenlerimiz için öğretmenlik bir an başlayan ve hayatın sonuna kadar değişmeyecek bir meslek değil, kıymeti değeri değişmez ama tekniği değişir. Yöntemi, muhtevası değişir. Türkiye’nin kurmaylarını yetiştireceklerin kurmay eğitiminden geçmesi gerekiyor. Öğretmen akademisini yerleştirmeye kararlıyız. Öğretmen atamalarını yapacağız, ihtiyaç olursa Şubat’ta da yaparız. Bizim dönemde öğretmen sayısı 2.5 misli yapıldı. Doğu’ya ve Güneydoğu’ya öğretmen gönderdikten bir müddet sonra öğretmenlerimiz oradan Batı’ya nakil yapmaya başladıklarında ülke içindeki denge sarsılıyor. Halbuki, ilk okul öğretmenlerimizin zor şartlarda nasıl görev yaptıklarını biliriz. Şimdi tam bu dönemde Doğu ve Güneydoğu’daki köylerimizde öğretmen şefkatini hisseden, eğer şefkatini gördüğünde terör odaklarının uzaklarına düşmeyecek olan pırıl pırıl bir nesil var. Bütün öğretmenlerimizden bir ricam, oralara tayin edildiklerinde bunu bir yük gibi değil, tarihin bu aşamasında üstlendikleri ulvi bir görev olarak değerlendirmeliler. Her mesleğe girenin o mesleğin zorluklarına katlanması lazım. Mesleğe girdikten sonra en iyi şartlarda o mesleği icra etmek, çileli yollardan geçerek o mesleğin hakkını vermek önem taşır” dedi.
“288 SAYFALIK BİR HÜKÜMET PROGRAMI”
AK Parti’nin 1 Kasım seçim bildirgesinin bir hükümet programı olduğunun altını çizen Davutoğlu, “2 Kasım’da hükümet kurma görevi aldığımızda hükümet programı haline dönüşecek olan beyanname. Bizim diğerlerinden farkımız bu. Onlarınki sadece beyanname. Biz bunu yazarken, beyannamenin hükümet programı olacağını düşünerek yazıyoruz. 288 sayfalık bir hükümet programı. Eğer bunun içinden söz verdiğimiz hususları yerine getirmezsek halk bizden 2019’da hesap sorar, hakkıdır. Bu bir siyasi pozisyon belgesi değil, bir hükümet programı” diye konuştu.
“BİRİLERİ HERHANGİ BİR YANLIŞTAN HAREKETLE TERÖR ÖRGÜTÜNÜ VE TERÖRİSTLERİ MASUM GÖSTERMEYE ÇALIŞAMAZ”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da sosyal medyada paylaştığı Şırnak’ta ortaya çıkan fotoğrafla ilgili soruya cevap veren Davutoğlu, “Türkiye demokratik hukuk devleti. Terörle mücadele ederken de bütün memurlarımızı uyması gereken temel demokratik hukuk kuralları var, bunlara riayet edilmesini isteriz. Mücadele ederken kararlı, teröristi cezalandırırken kararlılığı gösterecek şekilde etkin, ama bu mücadeleyi yürütürken hukukun kuralları içinde kalmak şart. Bu bahsi geçen terörist polise roketatarla saldıran, dün gece bütün ilgili istihbarat birimlerindeki arkadaşları çağırdım, İçişleri Bakanımızla görüştüm, roketatarla saldıran bir terörist, herhangi bir vatandaş değil. Ancak, bir takım tuzaklarda cenazeler üzerinden yapılıyormuş. Ancak ne olursa olsun, öldürülen bir teröristte olsa cesedinin bu şekilde bir muameleye maruz bırakılmasını kesinlikle doğru bulmayız. Bu hukuk kuralları dışına çıkılmaz. Resmi çekiliş biçimi, daha sonra videonun yayınlanış biçimi ortada bazı etkilerinde olduğu şüphesini uyandıracak izler taşıyor. Olayın kendisi yanlıştır, bu anlamda da gerekli hukuki soruşturma yapılır. Haftalardır, aylardır bu mücadeleyi büyük fedakarlıklarla yürüten, şehit veren polis teşkilatımıza, emniyet birimlerimize herhangi bir şekilde gölge düşürülmesine izin vermeyiz. Yapılan bir yanlış varsa ferdi bir yanlıştır. Bu araştırılacak ve kim yanlış yapmışsa gerekli hukuki işlem yapılacak. Bu ne bütün güvenlik birimlerimize mal edilebilir ne de Türkiye’nin terörle verdiği mücadeleye gölge düşürülecek şekilde yorumlanabilir. Güvenlik birimlerimizin mücadele ettiği terör örgütü sivilleri katleden, attığı roketlerle küçük çocukların vücutlarını parçalayan, yol kesmelerde, mayınlamalarda 60 yaşındaki Makbule hanımı da 12 yaşındaki Fırat’ı da katleden bir örgütten bahsediyoruz. Birileri herhangi bir yanlıştan hareketle bu terör örgütünü ve teröristleri masum göstermeye çalışamaz. Roket atarla polise saldıranları masum göstermeye çalışamaz. Biz devlet olarak, hükümet olarak, mücadeleyi yürüten güvenlik birimlerimiz olarak demokratik hukuk kuralları ile sınırlıyız, herkesin bu kurullara uymasını bekleriz, uymayanlara gerekli işlemi yaparız. Bölgedeki vatandaşlarımıza şunu ifade etmek isterim, Türkiye’de daha önceki dönemlerde olduğu gibi hukuk dışı bir uygulama olacağı kanaatini yaymaya çalışanlara itibar etmeyin. Hukuk dışına çıkan olursa gerekli hukuki işlemi yaparız, ama hukuk içinde de teröristlere karşı mücadeleyi sonuna kadar götürmeye kararlıyız” şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ’TAYK-CarrefourSA Kupası’ ile TAYK 2024 Trofesi başladı Türk yatçılığını uluslararası platformlara taşıyan Türkiye Açık Deniz Yarış Spor Kulübü (TAYK), 2024 Trofesi’ne 20-21 Nisan 2024 tarihlerinde CarrefourSA sponsorluğunda "TAYK-CarrefourSA Kupası" adı altında düzenlediği yat yarışı ile başladı. TAYK tarafından, CarrefourSA ana sponsorluğunda gerçekleştirilen TAYK - CarrefourSA Kupası yarışında bu yıl denizlerin sürdürülebilirliğine dikkat çekmek için kaptanlar dümene geçti. Yelkencilerin, değişen deniz ve hava koşullarıyla mücadele ettiği yarış IRC sınıfı tek gövdeli yelkenli tekneler için açık olurken, yat yarışına alt bölümlerde; IRC O, IRC 1, IRC 2, IRC 3 ve IRC 4 divizyonlardan oluşan 41 yat katıldı. 20 Nisan Cumartesi günü Caddebostan açıklarından verilen start ile Türkiye’nin önemli yelken filosunu oluşturan deneyimli yelkenciler, Trofe’nin ilk ayağında birinci gelmek için kıyasıya yarıştılar. 2024 Trofesi’nde ilk defa uzaktan kumandalı robotik şamandıra kullanan TAYK ekibi, Türkiye’nin önemli yat trofesinin ilk ayağında yarışlarda yer alan ekiplere yenilikçi yaklaşımın avantajlarını yaşatabilmek için dünyada meydana gelen yeniliklere hızla uyum sağlamayı amaçlıyor. “Denizlerdeki sürdürülebilir doğal yaşamı destekliyoruz” Etkinliğin ana destekçisi olan CarrefourSA da uzun yıllardır denizlerdeki sürdürülebilir doğal yaşamı gelecek nesillere miras bırakma vizyonuyla, bu yıl ana teması ‘Sürdürülebilirlik’ olan TAYK- CarrefourSA Kupası Yarışı’nda denizlerin geleceği için yerini aldı. CarrefourSA Pazarlama ve Kurumsal İletişim Grup Müdürü Melis Karatay Ebin, “Yarışı ana destekçisi olmaktan mutluluk duyuyoruz. Organize gıda perakende sektörünün bir oyuncusu olarak deniz ve deniz canlılarının korunmasını sağlayan çalışmalara destek vermek sorumluluklarımızdan biri. Bu doğrultuda denizlerin temizliği için hayata geçirilen farkındalık çalışmalarının yanı sıra sürdürülebilir balıkçılık uygulamalarını da destekliyoruz. Sürdürülebilir balıkçılığı teşvik eden ve deniz ürünlerini korumaya yardımcı olan sertifikalı balık ürünlerini satmaya odaklanıyoruz. Su altı yaşam döngüsünün bozulmaması için tedarikçilerde de MSC (Marine Stewardship Council) ve ASC (Aquaculture Stewardship Council) gibi sertifikasyon programlarına katılanlarla çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemlerde doğa ve deniz yaşamını korumak ve sürdürülebilir balıkçılığı desteklemek adına çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi. TAYK - CarrefourSA Kupası Yat Yarışı görülmeye değer performanslar ve özel görüntülerle gerçekleşti. TAYK- CarrrefourSA Kupası’nın sahipleri IRC-O ‘da Atabay - Orient Express 6, IRC 1’da Akpa Chemicals, IRC 2’de ANT Yapı Team Sensei - Baby Dracula, IRC 3’de Yılkar Sailing Team Alchera ve IRC4’te Sebago Alize G 28 takımı oldu. Yat yarışında dereceye girenlerin ödülleri ise 21 Nisan 2024 tarihinde Kalamış Marina’da düzenlenen törenle takdim edildi.
Samsun Genç motokuryenin ölümüne sebep olan ehliyetsiz sürücüye verilen ’ev hapsi’ne motosikletlilerden tepki Samsun’da 17 yaşındaki ehliyetsiz sürücünün çarptığı 23 yaşındaki motokurye hayatını kaybetti. Olaydan sonra ehliyetsiz sürüye verilen ev hapsi cezasına onlarca motosiklet sürücüsü tepki gösterdi. Kaza, 20 Nisan Cumartesi günü gece saatlerinde Atakum ilçesi Kamalı Mahallesi’nde meydana geldi. 55 AAH 229 plakalı otomobili kullanan ehliyetsiz sürücü 17 yaşındaki M.B., kuryelik yapan Sefa Şerif Efe’nin kullandığı motosiklete, ardından da elektrik direğine çarptı. Kaza sonrası Sefa Şerif Efe kaldırıldığı Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Kaza sonrası ehliyetsiz sürücü ev hapsine çarptırıldı. İlkadım ilçesinde bulunan Batıpark etkinlik alanında toplanan Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği üyeleri ve diğer motosiklet sürücülerinden oluşan yaklaşık 100 kişilik grup bu duruma tepki gösterdi. "Bu olay, motosikletli kuryelerin trafikte maruz kaldığı tehlikeleri bir kez daha gözler önüne serdi" Açıklama yapan Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği Yönetim Başkanı Aydın Artan, "Sefa Şerif Efe kardeşimizin kaybetmemize yol açan trafik kazasıyla ilgili derin üzüntümüzü ve öfkemizi dile getirmek istiyoruz. Kardeşimiz Sefa Şerif Efe, paket teslimatı sırasında, ehliyetsiz ve aşırı hızla hatalı sollama yapan bir sürücünün aracıyla kafa kafaya çarpışarak hayatını kaybetmiştir. Bu trajik olay, motosikletli kuryelerin trafikte maruz kaldığı tehlikeleri bir kez daha gözler önüne sermiştir. Pandemi döneminde kahramanca çalışarak vatandaşların ihtiyaçlarını karşılayan, fakat ne yazık ki birçok defa görmezden gelinen ve saygısızlık gören motosikletli kuryelerimiz, her geçen gün artan trafik kazalarının kurbanı olmaktadır. Sefa Şerif Efe’nin ölümü, sadece bir kazadan öte, bir mesleğin yok sayılmasının ve ihmalkarlığın sonucudur. Bizler, her daim çok tehlikeli bir meslek yaptığımızın bilinciyle, trafikte daha dikkatli ve bilinçli olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak, ne kadar dikkatli olursak olalım, trafik magandaları ve ehliyetsiz sürücüler gibi sorumsuzlar, canlarımızı tehlikeye atmaya devam ediyor. Sefa Şerif Efe’yi bizlerden ve acılı ailesinden ayıran elim kazanın davasında, adaletin sağlanacağına inanıyor ve adaletin gerçekleşen tecellisini görmek istiyoruz Bu vesileyle yetkilileri, motosikletli kuryelerin trafikte daha güvenli şekilde seyahat edebilmeleri için gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz. Trafikte motosikletli sürücülere karşı daha dikkatli ve saygılı olunmasını istiyoruz. Motosikletli kurye mesleğinin önemini anlamalarını ve saygı göstermelerini bekliyoruz. Sefa Şerif Efe’yi unutmayacağız ve adalet için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz" dedi. "Her gün bir kurye arkadaşımız kaza geçiriyor" Samsun Motosikletli Kuryeler Derneği Avukatı Arslan Bolat, "Bir kurye dostumuz, kardeşimiz Sefa Şerif Efe, 17 yaşında ehliyetsiz bir sürücü tarafından katledildi. 142 günde neler oldu-neler olmadı dostlar hatırlatmak isterim. Tespit edebildiğimiz 9 kurye dostumuz iş-trafik kazalarında hayatını kaybetti. Onlarcası ise bu kazalar neticesinde bir aydan fazla rapor almak zorunda kaldılar ve bazıları bu kazalardan sonra eski sağlıklarına kavuşamadılar ve hiç kavuşamayacaklar. Kaza ve ölümler yetmezmiş gibi her birinizin cep telefonlarında bulunan yemek sipariş ve market uygulamalarındaki milyon dolarlık firmalar kuryelerin kazandığı iki kuruşu çok görerek bir nevi yarış sistemi olan paket başı sistemine geçerek kuryelerin hayatlarını daha büyük tehlikelere atmaya karar verdiler. Yine bu uygulamalarda binlerce ’siparişim soğuk geldi’ ’hızlı olmazsa ödeme yapmam’ ’15 dakikaya gelirse bahşiş hazır’ yorumları yapıldı. Sefa bir kazaya kurban gitmemiş canice katledilmiştir. Bu cinayetin sorumluları başta 17 yaşında ehil olmayan bir sürücüye araç teslim eden ebeveynler ardından ise eyleminin sonuçlarını gayet net şekilde anlayabilecek olan ehliyetsiz araç sürücüsüdür. Ehliyetsiz bir şekilde trafik kurallarını hiçe sayarak birisinin evladının, kardeşinin ölümüne sebep olduğunuzda size hiçbir şey olmayacak, göstermelik de olsa bir ay dahi cezaevinde kalmayacaksınız. Tutuklanmayacaksınız. Karşınıza çıkacak tek şey anne babanızın yanında, tüm sevdikleriniz ile sıcak yuvanızda bir ’ev hapsi.’ Ölümüne sebep olduğunuz çocuk soğuk mezarda toprak altında, abisi kardeşsiz, anne-babası evlatsız. Artık Gazi Meclisimiz gerekeni yapmalı öncelikle bu ve benzeri olaylar için öngörülen cezalar ağırlaştırılmalı ki caydırıcı olabilsin ve gün kaybedilmeden kuryelik tehlikeli iş statüsüne alınmalı. Allah Aşkına bir işin tehlikeli olması için daha ne olması gerekiyor? Her gün bir kurye arkadaşımız kaza geçiriyor. Her hafta biri sakat kalıyor sürekli bir kurye dostumuzun ölüm haberi ile uyanıyoruz. Bir iş daha ne kadar tehlikeli olabilir. Biliyoruz Sefa son olmayacak ama İnanıyoruz ki değişimin başlangıcı olacak" diye konuştu. Olayı gören bir kişi ise şok yaşadığını ve bu durumu karşısında çok üzüldüğünü söyledi.
Adıyaman Minik eller mesleki kurslarla hayal ettiklerini üretti Adıyaman’ın Sincik ilçesinde Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından ana okul ve ilkokul öğrencilerine, “Minik eller büyük hayaller" etkinlikleri kapsamında etkinlik odaklı tanıtım çalışmaları yapıldı. Sincik ilçesinde geleneksel sanatlar ile kültürel mirasın tanıtılması, öğrencilerde yeni ilgi alanları oluşturulması ve yeteneklerini keşfetmeleri amacıyla Hayat Boyu Öğrenme Kurumları, “Minik eller, büyük hayaller” adlı etkinlik kapsamında Sincik Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından ana okul ve ilkokul öğrencilerine yönelik etkinlik düzenlendi. Sincik Halk Eğitimi Merkezi plastik çamur ve alçı şekillendirme mesleki kursu Usta Öğreticisi Mehmet Özbek, Sincik Anaokulu öğrencileri ile buluştu. Öğrencilere çamurdan nasıl eşya ve figürler yapabileceklerini anlattı. Öğrenciler önce dinledi sonra da uygulamalı olarak hayal ettikleri figürü çamurdan yapmaya çalıştılar. Doyasıya eğlendi, sıralarının kendilerine gelmesi için sabırsızlıkla beklediler. İlk defa seramik özel çamuru ile tanışan öğrenciler minik elleri ile güzel çalışmalar yaptı. El Sanatları mesleki kursu Usta Öğreticisi Seval Altıntel, Sincik İlkokulu öğrencileri ile buluştu. Çocukların ilgisini çekecek kitap ayracı yapımını çocuklara gösterdi. Daha sonra ise ellerine malzemelerini alan çocuklar parçaları birleştirerek çok güzel kitap ayraçları yaptı. Giyim Teknolojileri mesleki kursu ve aynı zamanda El Sanatları kursu Usta Öğreticisi Ülkiye Taner ise, Sincik Çatbahçe İlkokulu ana sınıfı öğrencileri ile buluştu. Çocuklar ile birlikte ay yıldızlı bayrağımızı simgeleyen toka ve rozet yapımı aşamaları tek tek anlattı. Makası eline alan çocuklar öğreticilerinin yönlendirmeleri ile böyle güzel bir çalışmaya ortak oldular. Sincik Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü ile beraberindeki idareciler Sincik ilçesinin en uzak noktası olan Aksu Köyünde yer alan 2 ilkokulda okuyan öğrenciler ile piknik yaptı. Aksu köyünde yapılan piknikte çocuklar yöresel oyunlarını oynadılar, ip atladılar ve yakan topu oynadı. Çocuklara bu tür oyunlarda oynamaları için çeşitli hediyeler verildi, ikramda bulunuldu. Öğrenciler bu eğlenceli zaman zarfında bol miktarda hatıra fotoğrafı çekti.