GENEL - 08 Mart 2018 Perşembe 13:18

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Uluslararası İyilik Ödülleri"nin sahiplerini açıkladı

A
A
A
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "Uluslararası İyilik Ödülleri"nin sahiplerini açıkladı

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından gerçekleştirilen "Uluslararası İyilik Ödülleri"nin bu yılki sahiplerini açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Prof.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından gerçekleştirilen "Uluslararası İyilik Ödülleri"nin bu yılki sahiplerini açıklayan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "TDV Uluslararası İyilik Ödülleri aslında sadece bir ödül töreni ya da iyiliği ödüllendirme çalışması değildir. Kötülüklerin yeryüzünü kuşattığı, vicdanları esir aldığı bir dünyada iyiliği hakim kılmak, gündem yapmak adına zihinlerde ve gönüllerde farkındalıklar oluşturmaktır. Esas amacımız budur. İyilik seferberliği başlamaktır" dedi.


Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından gerçekleştirilen "Uluslararası İyilik Ödülleri"nin bu yılki sahiplerini Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Erbaş, insana dünya ve ahiret huzuru vaad eden İslam dininin iyilik, ihsan, yardımlaşma, paylaşma, sosyal adalet, barış gibi değerleri yaşamayı ve yaşatmayı hedeflediğini anlatarak, “İslam toplumlarında birçok konuda ihtiyaç duyulan hizmetler vakıflar eliyle gerçekleştirilmiştir. Eğitim, sağlık, şehirleşme, hayır hizmetleri, dini ve kültürel hizmetler başta olmak üzere birçok sosyal çalışmalar vakıf çatısı altında hayat bulmuştur. İslam tarihinde binlerce vakıf kurulmuştur. Sadece Anadolu’da kurulan vakıfların sayısı 7 bini aşmıştır. İyiliği aleme hakim kılma idealiyle inşa edilen İslam medeniyeti esasında bir vakıf medeniyetidir” diye konuştu.


İyiliği yaymak ve farkındalığı arttırmak için yaşanmış iyilik hikayelerini ve iyilik ödüllerini TDV Uluslararası İyilik Ödülleri programıyla bir kez daha ödüllendireceklerini kaydeden Erbaş, TDV’nin bin şube ve hizmet götürdüğü 140 ülkedeki iyilik paydaşlarıyla birlikte bu sene 4’üncüsünü yaptıkları ortak çalışmayla dünyada her biri birer destan olan iyilik faaliyetlerinden bin 500’e yakın iyilik hikayesinin TDV Genel Merkezine ulaştırıldığını ifade etti. Erbaş, komisyonlar tarafından bu iyilik hikayelerinin etraflıca incelendiğini ve bunların içerisinden 7’sinin hem millete hem tüm insanlığa duyurulmasının kararlaştırıldığını bildirdi.



"TDV Uluslararası İyilik Ödülleri aslında sadece bir ödül töreni ya da iyiliği ödüllendirme çalışması değildir"


Erbaş, konuşmasına şöyle devam etti:


“TDV Uluslararası İyilik Ödülleri aslında sadece bir ödül töreni ya da iyiliği ödüllendirme çalışması değildir. Kötülüklerin yeryüzünü kuşattığı, vicdanları esir aldığı bir dünyada iyiliği hakim kılmak, gündem yapmak adına zihinlerde ve gönüllerde farkındalıklar oluşturmaktır. Esas amacımız budur. İyilik seferberliği başlamaktır. Hayatta ve insanın fıtratında aslolan iyiliktir. Eğer iyilik ötelenir ve ihmal edilirse kötülük kendine her yerde zemin bulur. Kötülüklerle en iyi ve doğru mücadele iyiliğin yaygınlaşması için yapılan etkinliklerdir. İyilik emek ister, gayret ister. İyiliğin ölçüsü dinin ve aklın iyi olduğuna hükmettiği başkalarının hayatına umut olan ve güzellik katan değerler olmasıdır. Zaten mümin başkasının kalbine ve hayatına huzur ve neşe kattığında sevinebilen kimsedir.”


İki hususa daha değinmek istediğini söyleyen Erbaş, “Bölgemizin güvenliği ve milletimizin huzuru için güvenlik güçlerimiz Afrin’de destansı bir mücadele içerisindedir. Kahraman askerlerimize Rabbimizden nusret niyaz ediyorum. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifa ve sağlıklı ömürler diliyorum” dedi.


8 Mart Dünya Kadınlar Günü’yle ilgili ise Erbaş, “Kadının değeri, annelerin kıymeti yılda bir gün tahsis edilerek takdir edilemez. En büyük iyiliği kadınlar, anneler hak etmektedir. Kadına karşı tutum iyiliğin, vicdanın, merhametin, insanlığın ölçüsüdür. Maalesef çağın sorunları ve hayatı kuşatan kötülükler en fazla kadınları etkilemektedir. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bu sorunların çözümüne dair katkıya ve farkındalığa vesile olmasını, savaşın, şiddetin, yoksulluk ve yoksunluğun mağdur ettiği nice kadına umut olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. İyilik ödüllerini konuşurken şunu da ifade edelim. Kadının kalbi, merhameti, şefkati, zarafeti yeryüzünü güzelleştirecek en büyük imkandır. Kadının eli dünyada iyiliği egemen kılmaya muktedir bir eldir. Çünkü bu el bütün insanları büyüten, eğiten, yetiştiren anne elidir, şefkat elidir. Kadının eli, anne eli bize her zaman iyiliği hatırlatmaktadır” açıklamasında bulundu.


TDV’nin evrensel bir hayır kuruluşu haline geldiğini anlatan Erbaş, şunları kaydetti:


“Kuruluşundan bu yana TDV iki büyük hedefi daima göz önünde bulundurmuştur. Birincisi ülkemizde ve 7 kıtada insanlığın hizmetinde olmak, ikincisi ise yeryüzünde iyiliğin egemen olması için çalışmak. 4. Uluslararası İyilik Ödülleri TDV’nin kuruluş yıl dönümü olan 13 Mart 2018 tarihinde Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle onun himayesinde Cumhurbaşkanılığı Külliyesi’nde yapılacaktır. Programda ülkemizde ve dünyanın farklı noktalarında topluma örnek teşkil eden, çevresine ve dünyaya umut olan 7 iyilik öncüsüne ödül takdim edilecektir.”


İyilik ödüllerinin verileceği iyilik sahiplerinin belirlenmesinde gözetilen temel kriterlerle ilgili bilgi veren Erbaş, “Yaşadığı toplumda ve dünyada çığır açan iyilikler, bireyleri harekete geçiren, çevresine ilham veren iyilikler, farklı dil ve kültürde yaşayan insanları güzellikte bir araya getirmeye çalışanlar, Yaradan’ın hatırına tüm yaratılmışları koruyan ve kuşatan iyilikler. Bin 500’e yakın hikaye arasından bu şartları en fazla taşıyanları seçme gayretinde olduk” dedi.



Uluslararası İyilik Ödülü verilmesi kararlaştırılan isimler


Erbaş, Uluslararası İyilik Ödülü verilmesi kararlaştırılan isimleri şöyle sıraladı:


“Hasan Kızıl Mardin’den bir kardeşimiz. İyilik kahramanlarından biri Hasan Kızıl. 22 yaşında, Mardin Derik’te yaşayan genç bir iyiliksever. Ona hayat tamircisi diyorlar. Hasan Kızıl, engelli hayvanlara kendi imkanlarıyla yürüteç ve protez yapıyor. İlk zamanlar oyuncaklardan, hurdacılardan bulduğu malzemelerden yürüteçler yapmaya çalışan Hasan, kendini hayvanlara adıyor ve onlara gönüllü olarak hizmet veriyor. Bugüne kadar Türkiye’nin her yerinden 200 hayvana protez yapmış, ikisini ise yurt dışına göndermiş. En büyük hedefi dört ayağını kullanamayan hayvanlar için biyosensör teknolojisini kullanarak biyonik ayaklar geliştirmek. Üniversite sınavına hazırlanan Hasan Kızıl, hayvanlarla daha yakından ilgilenebilmek için veteriner olmak istiyor.


Diğer bir iyilik ödülü sahibi kardeşimiz Sevde Sevan Usak, İstanbul. Tanzanya’da Masaili bir çiftçi ile evli olan Usak, bölgedeki çocukların ve kadınların eğitimine destek oluyor. Sadece bunlarla yetinmiyor. Okul bahçelerine ağaçlar dikiyor, komşular için meyve bahçeleri yapıyor. Yaşadığı Masaili bölgesinde elektrik ve su bulunmadığı için Türkiye’deki STK’larla görüşerek bölgeye su kuyuları yapılabilmesi için STK’ları harekete geçiriyor ve bölgede 4 su kuyusu açılmasına yardımcı oluyor. Sevde, bir süre sonra Türkiye’den denemek üzere sorgum, fiğ ve arpa tohumları götürerek bölgeye ekiyor. Bunlarla birlikte bölgedeki açlığa bir çözüm olması açısından yine Türkiye’den sebze tohumları getiriyor ve bunları eşiyle birlikte kuyulardan birinin yakın olduğu araziye ekiyorlar ve burada da çok verimli sonuçlar alıyorlar. Bu araziye ektikleri sebzelerin yetişmesi sonucu sebzeleri Ramazan ayı boyunca tüm bölge halkına iftarlık olarak dağıtıyorlar. Yakın bir zamanda Afrika’da bir okulun bahçesine 160 tane meyve ekiyorlar ve bu süreçte bölgedeki tüm okulları ağaçlandırmayı planlıyorlar. İyilik gönüllümüzün hedefi ise Afrika’yı 1 milyon ağaçla donatarak, Afrika’nın çehresini değiştirmek.


Kanber Bozan, İstanbul. 49 yaşında Üsküdar’da bir bakkal. Bakkalın bir kısmını kütüphaneye çevirmiş, mahallenin çocuklarına kitap dağıtıyor ve okudukları kitap karşılığında onlara istedikleri şeyi bedava veriyor. Çocukların sevgili Kanber amcası, onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve durumu olmayanların istediklerini alabilmelerini kolaylaştırmak için kitap karşılığında alışveriş imkanı sağlıyor. Sosyal medyada da oldukça fazla ilgi gören projeye birçok ilden kitap gönderilmiş. Hatta Kamber Bozan’a 5-6 ay içinde 2 bine yakın kitap gelmiş.


Yahya Hashemi, Ala Abdelrazaq Jabur, Kanada’nın Montreal kentinde Müslüman lokantasında parası olmadığını söyleyen herkese ücretsiz yemek verilmekte. Bu küçük lokantanın sahibi Yahya Hashemi ve ortağı Ala Abdelrazaq, işletmelerinin kapısına İngilizce ve Fransızca astıkları notla parası olmayanlara ücretsiz yemek vereceklerini duyurmuş. Bu lokanta sahipleri ’Aç olanı doyurmak inancımızın gereği. Ayrıca bu ülke bize çok şey verdi, biz de Kanada’ya bir şeyler vermek istedik. Bir insan parası olmadığını ve yemek istediğini söylerse neden ve sebep sorulmadan güler yüzle ona yemek verilir’ diyor. Bu yardım halkasına müşteriler bile katkıda bulunuyor ve bir sonraki parasız müşterinin hesabını ödüyorlar.


Mahmut Karaman, Sakarya. Yrd. Doç. Dr. Mahmut Karaman gündüzleri üniversitede hoca. Geceleri ise evsizlere, kimsesizlere el uzatan bir yardımsever. Aracının üzerinde herkesi düşündürecek şu cümle yer alıyor: ’Komşum aç yatmayacak.’ Mahmut Karaman, geceleri İstanbul’u sokak sokak gezip evsizlere, özellikle Suriyeli mültecilere çorba dağıtıyor. Günde yaklaşık 500 kişiye çorba ve ekmek dağıtan Mahmut Karaman, ’Bireysel olarak da yardım etmeyi öğrenmeliyiz’ diyerek Aşhane projesini örnek gösteriyor. Mahmut hocanın eşi de bir iyilik gönüllüsü. İkisi beraber ilk başlarda yoksul ailelere, yeni evlilere ev eşyası alıyorlar fakat son yıllarda Suriyeli ailelere ev tutup ikinci el eşyalarla evleri döşüyorlar. Eski eşyalarını atacak olan evlerden bu eşyaları toplayıp, Suriyeli ailelerin evlerine götürüyorlar. Mahmut hoca onların betonda yattıklarını, bu sebeple bir hurda çekyata bile muhtaç olduklarını söylüyor.


Muhammed Bzeek, aslen Libyalı olan Muhammed Bzeek 62 yaşında. 1978 yılında ABD’ye göç etmiş ve o zamandan beri kimsesiz çocukları evlat ediniyor. Evlatlık aldığı 80 çocuğun 10’unu kaybetmiş. Muhammed Bzeek, Şikago’da elektronik mühendisliği üzerine eğitim almış, Los Angeles’ta çalışmaya başlamış. Muhammed ve eşi 1995’te artık sadece ölüm döşeğindeki çocukları evlat edinmeye karar vermişler. O tarihten itibaren evlerinin kapılarını hastanelerde, soğuk odalarda ölümü bekleyen onlarca çocuğa açmışlar. Muhammed Bzeek’in eşi 2015 yılında hayatını kaybetmiş. Fakat o, eşi öldükten sonra da kimsesiz çocuklara bakmaya devam etmiş. O ölümcül hastalığa yakalanmış kimsesiz çocuklara ışık olmak istiyor.


Levent Uçkan, Kadıköy Tarihi Hasanpaşa Camii’nin din görevlisi. O, sokak çocuklarına ve sokakta kalanlara rehabilite çalışmalarında bulunmaya çalışıyor. Cami eşrafıyla birlikte önemli günlerde ve belli zamanlarda yöre günleri yapmaya başlamışlar ve bu sayede mahallenin dokusunu korumaya çalışıyorlar. Caminin hizmeti bunlarla bitmiyor. Muhtarlık ve hayırseverler aracılığıyla verilen akşam yemekleri sayesinde çok sayıda öğrenci 4 yıldır kahvaltı ve akşam yemeği için Hasanpaşa Camii’ne gidiyor.”


Erbaş, 7 ödülün dışında verilecek olan Vefa Ödülü’nü ise 13 Mart’ta açıklayacaklarını ifade ederek, basın mensuplarından iyilik haberleri yapmalarını istedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Bakan Bak, "Sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar yalnız bugünün değil bir yandan istikbalin de derdindedir" Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümü nedeniyle 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü anma programı çerçevesinde Conkbayırın’daki Atatürk Anıtı’nda 57’nci Alay Sancağı temsili devir teslim töreni gerçekleştirildi. Tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başladı. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulması ve saygı atışı yapılmasının ardından İstiklal Marşı okundu. Ardından Kur’an-ı Kerim okundu ve şehitler için dua edildi. Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Evlattan ecdada uzanan köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Süngüsüyle yol açanların izini takip etmek, bu ruhu yaşamak, hissetmek için Türkiye’nin dört bir yanından koşup buraya geldiniz. 57. Alay vefa Yürüyüşü bir etkinlikten çok daha fazlası. Türkiye’nin gençlerinin her yıl burada toplanmasının derin ve önemli bir anlamı var. 57. Alay kanlarının son damlasına kadar mücadele etmiş ve Arıburnu mevkiinde şehit düşmüş bir alayın fedakarlık, dirayet ve cesaret öyküsüdür. İstiklal şairimizin "Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz" dediği 57. alaydır. Onlar süngüsüyle yol açmış, can vermiş, kan akıtmış ama Türk milletin haysiyetini, birliğini müdafaa etmekten geri durmamıştır. Vatanla, toprağına, hürriyetine ezelden ebede her daim sadakatle bağlı olan bu milletin evlatları binlerce yıldan beri şehit düşer, bedel öder lakin toprak vermez. Çünkü toprak dediğimiz kara parçasından ibaret değildir. Toprak mazidir, hatıradır, köktür, bugündür ve yarındır. İşte 57. Alay canını siper ederek topraklarını korurken yalnız o gün için değil, bugün burada huzurla yaşayabilelim diye o onurlu mücadeleyi vermiştir. Sarıkamış’ın kahramanları bugün bir sür ve başı dik bir hayat sürelim diye Allah-u Ekber dağlarından geri dönmemişlerdir. 15 Temmuz’da hainlere geçit vermeyen yiğitler sınırlarımızda ve sınır ötesinde nöbet bekleyen kahramanlar da yalnız bugünün değil bir yandan istikbalinde derdindedir. Türk milleti tarih sahnesinde çıktığından beri dünden bugüne cesaretli duruşuyla dünyaya meydan okuyan cümle kahramanlara çok şey borçluyuz. Bu borcun edasını çalışarak, kıymet bilerek, kıymet vererek gerçekleştirebiliriz. Sorumluluklarımızın farkındayız. Bizim dünyanın herhangi bir yerinde başka bir motivasyon alamaya cesaret veren yeni öyküler keşfetmeye ihtiyacımız yok sevgili gençler. Aradığımız ilham, öğreneceğimiz ders işte burada, buradaki ruhta saklıdır." ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından Ege Üniversitesi öğrencisi Orhan Özcan Arıkan 57’nci Alay Sancağı’nı Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine teslim edildi. Anma programına Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Çanakkale Vali Vekili Hakkı Uzun, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.