SAĞLIK - 05 Ekim 2017 Perşembe 17:11

Diyetisyenlerden ekmek uyarısı

A
A
A
Diyetisyenlerden ekmek uyarısı

Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, kilo konusunda insanların suçlu gözlerle baktığı ekmekle ilgili "Düşük randımanlı unlardan yapılan ekmek, tüketim miktarını arttırıyor.

Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, kilo konusunda insanların suçlu gözlerle baktığı ekmekle ilgili "Düşük randımanlı unlardan yapılan ekmek, tüketim miktarını arttırıyor. Diyette ekmeğin tek başına suçlanmaması gerekir" dedi. Karslıoğlu, tiroid bezi az çalışan kişilerin ekmek yemeseler de kilo veremediklerini söyledi.


Ankara Cer Modern’de 13-15 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan ’Uluslararası Ekmek Festivali’ öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, ekmeğin sağlık üzerine hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu belirterek, "Ekmeğin tek başına suçlanmaması gerekir. Diyette tek suçlu ’ekmek’ değildir" dedi.


Diyetisyen Karslıoğlu, asıl sorunun, kişilerin gün içerisinde ekmeği ne kadar yediği ve ekmeğin yanında tükettiği diğer olduğuna vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:


"Bunun dışında beslenme kişiye özgüdür. Daha ekmeğe gelmeden, kişinin yaşı, kilosu, cinsiyeti, genetik yapısı, aktivitesi ve hastalıkları kilo artışını belirleyen en önemli özelliktir. Burada bir örnek verilmesi gerekirse troid bezleri yavaş çalışan bir birey ile herhangi bir sağlık problemi olmayan iki kişi ele alırsak, tiroid bezi az çalışan kişiler (hipotroid hastaları metabolizmaları yavaş çalışır) ekmek yemeseler de kilo veremezler. Bu kişilerin öncelikle tiroid bezlerinin normal çalışır durumuna getirilmesi gerekir. Bu da tıbbi tedavi ile mümkündür."


Sağlıklı bir bireyin, harcadığı enerjinin altında kalori alarak, yeterli ve dengeli bir zayıflama programına ekmek de ekleyerek zayıflayabildiğini öne süren Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, "Bu örnekleri çoğaltabiliriz. En güzel örnek ise inşaatta çalışan işçilerdir. Gün içerisinde ağır bir tempoda çalışırlar ve her öğünde bir somun tüketirler ancak kilolu değillerdir. Ekmeği suçlamadan önce bu ayrıntılara dikkat edilmesi gerekir" dedi.



"Düşük randımanlı unlardan yapılan ekmek, tüketim miktarını arttırıyor"


Diyetisyen Karslıoğlu, kişinin günlük harcadığı enerjinin yüzde 45’ini 68 gram proteinden, yüzde 47’sini ise ekmekten sağlandığını belirterek "Bunun yanında ekmek maya ile birlikte yapıldığından antioksidan özelliğine sahiptir. B1 vitamini, magnezyum, fosfor, potasyum, niasin ve kalsiyum gibi vitamin ve mineralleri içeren zengin bir besindir. Ekmek üzerinde çalışılması gereken asıl konu piyasada bulunan düşük randımanlı unlardan yapılan ekmeğin vitamin, mineral, posa açısından fakir hale gelmesidir. Bu da normalde kişi başına tüketilmesi gereken ekmek tüketim miktarını artırmaktadır. Oysaki ekmeğin tam buğday unundan yapılması ekmeğin besin değerini yükseltmektedir" ifadelerini kaydetti.


Özellikle insülin direnci ve reaktifhipoglisemi gibi hastalıkların Türkiye ve dünyanın gündeminde olan hastalıklar olduğunu sözlerine ekleyen Diyetisyen Hatice Karslıoğlu, "Ekmeğin posa içeriğinin artması ile birlikte barsak fonksiyonlarının düzenlenmesinde, kan lipitlerinin kontrolünde, diyabette kan şekerinin kontrolünde, insülin direnci, polikistikover, reaktifhipoglisemi gibi hastaların önlenmesinde önemli yeri vardır. Tam buğday unundan yapılan ekmeklerin tüketiminde diğer önemli bir nokta ise obezite riskini azaltır. Çünkü daha az enerji verirken daha fazla tokluk sağlarlar" dedi.



Çölyak hastalığında ekmeğin rolü


Diyetisyen Karslıoğlu, ekmeğin diyetisyenler tarafından suçlanmasındaki en önemli etkenin, ekmeğin çok fazla glüten içermesi olduğuna vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürdü:


"Her 100 kişiden birinde görülen ve Türkiye’de 700 bine yakın kişide olduğu tahmin edilen çölyak hastalarının diyetlerinde glütensiz beslenme vardır. Yaşam boyu devam eden ve kalıtsal olarak ortaya çıkan bir enzim eksikliği hastalığıdır. Çölyak hastalığı olan insanlar sadece ekmek değil buğdayın içerdiği her besin olan bulgur, pasta, börek, bisküvi gibi arpa, çavdar, yulafla birlikte sirke gibi besinleri tüketmemeleri gerekir. Glüten hassasiyeti olan ancak çölyak hastası olmayan kişiler de glüten içeren besinleri tüketmeyerek daha sağlıklı barsak florasına sahip olurlar."



Çağın hastalıkları diyabet ve reaktifhipoglisemi


Çağın hastalıkları olarak kabul edilen diyabet, reaktifhipoglisemi (kan şekeri düşmesi), insülin direnci, polikistik over gibi hastalıklara sahip olan kişilerin insülin hormonlarının yeterli salgılanmadığını belirten Diyetisyen Hatice Karslıoğlu sözlerini şöyle tamamladı:


"Bu kişilerin kan şekerini hızlı yükselten beyaz ekmek, beyaz undan yapılan tahıllı ürünler, pirinç, patates, mısır, şeker ve şekerli içecekler gibi besinler yediğinde kilo artışı ve kan şekerlerinde dalgalanmalar görülür ve hızlı kilo alırlar. Bu gibi sağlık problemi olan kişilerin, beyaz undan yapılan ürünleri, şeker, şekerli içecekler, mısır, tatlı, pirinç ve patates tüketmemesi gerekir. Pirinç ve patates glüten içermeyen bir besindir. O zaman bu besinleri neden kilo aldırıyor diye suçlamıyoruz. Tek başına bir besin kilo aldırmaz hatta hasta da yapmaz. İyi besin ya da kötü besin yoktur. İyi beslenme ve kötü beslenme vardır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Geçit: “Temiz ve güzel bir Yeşilyurt için 7/24 görev başındayız” Yeşilyurt Belediyesi Temizlik İşler Müdürlüğü Ekipleri tarafından Özsan Sanayi Sitesi’nde gerçekleşen temizlik ve çevre düzenleme çalışmalarını yerinde inceleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit, vatandaşların ve esnafların ferah, temiz ve düzenli bir ortamda yaşaması için ekiplerin 7/24 görev başında olduğunu söyledi. Göreve geldiği ilk günden itibaren Yeşilyurt ilçesinin dört bir tarafının sağlıklı ve temiz bir görüntüye sahip olması için ‘Tertemiz Yeşilyurt’ hedefini belirleyen ve ekiplere bu konudaki hassasiyetini paylaşan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr.İlhan Geçit, Temizlik İşler Müdürlüğü ekipleri tarafından Özsan Sanayi Sitesi’nde gerçekleştirilen çalışmaları yerinde inceledi. "Tertemiz Yeşilyurt hedefiyle ilçemizin bütün yaşam alanlarını pırıl pırıl yapmak için personelimiz ve iş makinelerimizle sürekli alanda olacağız" diyerek sözlerine başlayan Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof.Dr. İlhan Geçit, “Yeşilyurt Belediyesi olarak hemşerilerimizi daha temiz, sağlıklı ve hijyenik bir çevrede yaşatmak istiyoruz. Bunun yolu da temizlikle ilgili tüm hizmetlerinden kaliteli bir şekilde verilmesinden geçiyor. Temizlik İşleri Müdürlüğümüz, ilçemizin dört bir tarafında cadde ve sokakların süpürülmesinden evsel atıkların toplanmasına, bitkisel atıkların ve tıbbi atıkların toplanmasından haşereyle mücadeleye kadar farklı alanda hijyen ve temizlik çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Sağlığın olmadığı bir yerde yapılan yatırımların bir değeri olmaz, önce sağlık önce güzel bir çevre diyerek bu çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Temizlik İşleri Müdürlüğümüze bağlı ekiplerimizin Özsan Sanayi Sitemizdeki çalışmalarını yerinde inceleyerek gerekli bilgiler aldık, esnaflarımızın taleplerini dinledik. Ekiplerimizin sürdürdüğü yoğun temizlik çalışması hem ilçemizin ihtiyaçları hem vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda devam edecektir. Özverili ve gayretli çalışmalarından dolayı yetkililerimize ve mesai arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum, ellerine, emeklerine sağlık. Saha denetimlerimiz ve incelemelerimiz aralıksız devam edecektir. Her şey daha güzel, daha ferah ve daha güzel bir Yeşilyurt içindir.” diye konuştu.
Denizli Pamukkale’de yüzlerce çocuk 23 Nisan coşkusunu birlikte yaşadı Pamukkale Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel düzenlediği etkinlikte yüzlerce çocuk ve ailesi 23 Nisan coşkusunu doyasıya yaşadı. Pamukkale Belediyesi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili özel bir etkinlik düzenledi. Pamukkale Belediyesi’nin YSE’deki ana hizmet binasında düzenlenen “23 Nisan Çocuk Şenliği’ne binlerce çocuk ve aileleri akın etti. Çocuklar şişme oyun grupları, canlı langırt, rodeo, palyaço ve maskot gösterileri ile birlikte çeşitli görseller ve ikramların yer aldığı etkinlikte 23 Nisan coşkusunu doya doya yaşadı. Birbirinden farklı etkinlikler ile çocukların 23 Nisan coşkusunu doya doya yaşamalarını sağladıklarını ifade edem Pamukkale Belediye Başkanı Ali Rıza Ertemur, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, demokratik, laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşatılmasında, çağdaş uygarlık seviyesinin aşılmasında, geleceğimizin teminatı ve milletimizin en değerli varlığı olarak gördüğü çocuklarımıza, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı armağan ederek onlara duyduğu güveni, sevgiyi ve verdiği önemi göstermiştir. Bizler de bu emanete sahip çıkacağız. Pamukkale’mizde, Denizli’mizde evlatlarımızla bayramları doyasıya ve onların hak ettiği gibi kutladık. Bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, arkadaşlarını, aziz şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor, bugünü anlamlandıran ve geleceğimizin teminatı olan tüm çocuklarımızı sevgiyle kucaklıyor, bayramın dünyanın tüm çocuklarına barış ve mutluluk getirmesi temennisiyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarını kutluyorum” dedi.
Erzurum Ders sadece sınıfta değil sahada da yapılır Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacı Ömer Özden, öğrencilerine Türk Düşünce Tarihi Dersinde ‘Yunus Emre’yi Tuzcu (Dutçu) Mahallesi’ndeki kabri başında anlattı. İlahiyat Fakültesi 3 sınıf öğrencileri, Türk Düşünce Tarihi Dersini Erzurumlu Yunus Emre’nin kabri başında yaptı. Aynı zamanda Erzurum Tarih Derneği Başkanı da olan A. Ü İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. H.Ömer Özden, fakültede girdiği derslerde öğrencilerine tarihi ve manevi şahsiyetleri adeta uygulamalı olarak yerinde anlatıyor. Prof. Dr. Özden son olarak, Türk Düşünce Tarihi dersinde öğrencilerini Tuzcu Mahallesi’ndeki Erzurumlu Yunus Emre’nin mezarına götürerek hem bir çok kişi tarafından bilinmeyen mezarını, hem de kişiliği ve hayatı ile ilgili bilgiler verdi. Palandöken Gençlik Merkezi’nin tahsis ettiği araçlarla Erzurum’un Dutçu (Tuzcu) mahallesindeki Yunus Emre’nin kabrine öğrencilerini götüren Prof. Dr. Özden, Yunus Emre’nin ümmi bir ozan değil, iyi eğitim görmüş bir entelektüel olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özden, Anadolu’nun birliğinin sağlanmasında Yunus Emre’nin önemine dikkat çekerek, Yunus Emre’nin sevgi felsefesinin önemine vurgu yaptı. Yunus Emre’nin bütün Anadolu’yu; Şam, Halep, Suriye, Irak ile Kafkasya bölgesinde Azerbaycan ve civarını gezerek öğretisini anlattığını ve bu seyahatlerinde kendisini yetiştirdiğini anlatan Prof. Dr. Ömer Özden, Yunus Emre’nin son durağının ise Erzurum olduğunu ve kabrinin de burada bulunduğunu anlattı. “Mezarın Yunus Emre’ye ait olduğu tasdik edildi” Dutçu köyünde bulunan mezarın önce Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz. tarafından keşfedildiğini belirten Prof. Dr. Ömer Özden, söz konusu mezarın 20. asrın önemli bilim adamlarından Mehmet Fuat Köprülü, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Abdürrahim Şerif Beygu gibi şahsiyetler tarafından tasdik edildiğini bildirdi. Öğrencilerine bu derste tanıdıkları Yunus Emre’nin kabrini çevresindekilere mutlaka anlatmalarını ve arkadaşlarını, ailelerini Dutçu (Tuzcu) Mahallesi’nde bulunan Yunus Emre kabrine mutlaka getirmelerini isteyen Prof. Dr. Özden, Yunus Emre kabrinin Erzurum’un tanıtımında çok önemli bir yeri olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Özden, Erzurum Tarih Derneği’nin de bu tanıtıma önemli katkılar sunacağını sözlerine ekledi. Ders sonrasında Palandöken Gençlik Merkezi’nin öğrencilere ikramlarda bulunmalarının ardından yine araçlarla üniversiteye dönerken, bir dersin sadece sınıfta değil sahada da yapılabileceğini uygulamalı olarak gösteren Prof. Dr. H. Ömer Özden, kendilerine böyle bir imkan sağlayan Palandöken Belediyesi Gençlik Merkezi Müdürü ve aynı zamanda Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı Mehmet Gözütok’a da teşekkür etti.