POLİTİKA - 29 Mart 2017 Çarşamba 22:38

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:

A
A
A
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kerkük Vilayet Meclisi 28 Mart 2017de bir karar aldı Barzani’nin sözde bayrağının resmi dairelere asılması kararlaştırıldı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kerkük Vilayet Meclisi 28 Mart 2017de bir karar aldı Barzani’nin sözde bayrağının resmi dairelere asılması kararlaştırıldı. Rezalet değil mi? Ankara’da göndere çekilen paçavraya ses çıkarılmazsa Kerkük mevzi kaybeder” dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Üç Ayların başlangıcı Regaib Kandili’nin mübarek olmasını dileyerek mesajına başlayan Bahçeli, “Türkmen denilince ne anlıyorsunuz? Ben söyleyeyim; mazisi şeref ve şanla yoğrulmuş beşeri ahlak, asalet ve soyluluğu anlıyorum. Gök bayrağı görünce ne hissediyorsunuz? Ben açıklayayım: Zulme direnen, eziyetlere katlanan, katliamlara dayanan bir millet ruhunu görüyorum. Türkmenlerin çilesi niye bitmiyor, dram neden sonlanmıyor, insanlığın kökü mü kurudu, adalet ve hukukun dibi mi tuttu, nedir mesele? Kerkük Vilayet Meclisi 28 Mart 2017de bir karar aldı Barzani’nin sözde bayrağının resmi dairelere asılması kararlaştırıldı. Rezalet değil mi?” ifadelerini kullandı.



“Ankara’da göndere çekilen paçavraya ses çıkarılmazsa Kerkük mevzi kaybeder”


Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Barzani’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında IKBY bayrağının göndere çekilmesini değerlendiren Bahçeli, “Kerkük ağlıyor, ağıt yakıyor. Türkmeneli vahşetin ağına takılmış feryat figan ediyor. Can Kerkük mütecaviz emellere kurban gidiyor. Peşmerge başı 26-27 Şubat 2017’de Türkiye’ye gelmişti. Peşinden bayrak niyetine ve IKBY’yi temsilen bir bez parçası oraya buraya asılmıştı. Ankara’da göndere çekilen paçavraya ses çıkarılmazsa Kerkük mevzi kaybeder. Ankara gerilerse Türkmeneli düşer, devrilir. Ankara’yla Kerkük’ün kaderi birdir. Siyasi hesaplar uğruna Türkmenler feda edilemez, Türkmeneli teslim edilemez, yok edilemez. Kerkük Türk’tür, Türk’ün öz yurdudur. Türkmeneli Türk milletinin cümle kapısıdır. Şayet kırılırsa Anadolu toprakları hepimize dar edilir” açıklamalarında bulundu.



“Türkmenleri savunmak Türkiye’yi savunmaktır, Barzani’den ise dost olmaz”


Kerkük ve Musul’un Ankara’yla İstanbul’dan farkı olmadığını dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:


“Söylemiştim demek istemiyorum ama yine haklıyız, yine haklı çıktık. Kerkük Türkiye’nin Irak’taki soydaşı, gardaşı, kaderdaşı, her şeyidir. Türkmenleri savunmak Türkiye’yi savunmaktır. Artık bu tarihi ve jeopolitik gerçek görülmelidir. Kerkük ve Musul, Ankara ve İstanbul’dur. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava Barzani’den ise dost olmaz. Kanıt mı isteniyor, yalnızca tarihe bakalım, milli davranalım yeter. Kerkük’ün statüsü ile oynayanlar ateşle oynar. Türkmenlere infaz fermanı yazanlar 80 milyonu geçmek, yenmek, yerle yeksan etmek zorundadır. Herkes aklını başına alsın; Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır. Daha başka söze gerek var mıdır?”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Denizli iş dünyasıyla bir araya geldi Denizli Ticaret Odası (DTO), Denizli Sanayi Odası (DSO), Denizli Ticaret Borsası (DTB) ile Denizli İhracatçılar Birliği’nin (DENİB) başı çektiği Denizli iş dünyası ile sivil toplum kuruluşlarını aynı çatı altında buluşturan Denizli İş Adamları, Tüccarlar ve Sanayiciler Platformu’nun organizasyonuyla gerçekleştirilen Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Denizli İş Dünyası İle İstişare Toplantısında, Denizlililer 3 saate yaklaşan geniş katılımlı toplantıda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e merak ettiklerini sorma ve düşüncelerini iletme imkanı yakaladı. Toplantının başında, Denizli iş dünyası ve kentteki sivil toplum kuruluşlarını temsil eden Denizli Platformu adına DTO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Uğur Erdoğan, kısa bir hoş geldiniz konuşması yaptı. Başkan Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıl dönümünü kutlayarak ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatanın bölünmez bütünlüğü, Türk Milleti’nin huzuruyla güvenliği için hayatlarını feda etmekten çekinmeyen şehitleri anarak başladığı konuşmasını Denizli iş dünyasının beklentilerini aktararak sürdürdü. Erdoğan, “Denizli ekonomisi, tüm sektörlerin aktif ve geliştiği bir yapıdır. İhracata dayalı tekstil ve ham maddeleri, hazır giyim ve konfeksiyon, demir ve çelik, maden ve mermer, makina ve gıda ile cam sanayi, en önemli gelir kaynaklarımızdır. Aynı zamanda ülkemizde ziyaretçi sayısıyla ilk 5’te yer alan turizm sektörü, ülkenin gıda bazlı bazı ihtiyaçlarının neredeyse tamamını karşılayan tarım ve hayvancılık sektörü ve önemli bir iş hacmine ulaşan ticaretimizle, Türkiye’nin önde gelen üretken şehirlerindeniz. Yıllık 4 milyar 200 milyon dolar civarındaki ihracatımızın üçte birini, tekstil ve hammaddeleri ile hazır giyim ve konfeksiyon oluşturmaktadır. Ülkemizin, dokuzuncu ihracatçı şehriyiz. 180 ülkeye ihracat yapmaktayız” dedi. Tekstil Sektörü İle İhracatçıya Destek Olunmasını İstedi Başta tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü olmak üzere ihracatçıların uluslararası pazardaki rakipleriyle rekabet edebilmesi için bazı beklentileri olduğunu dile getiren Başkan Erdoğan, “İşimizi, sektörlerimizi ve firmalarımızı büyütmek için yurt dışındaki uluslararası fuarlara giderek ikili iş görüşmeleri yapıyoruz. Ancak ihracatta lokomotifimiz olan tekstil, hazır giyim ve konfeksiyon gibi sektörlerimiz, bir süredir fiyat tutturma noktasında büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Rakiplerimizle yüzde 40-45’e ulaşan fiyat farkları ortaya çıkmıştır. Bu çerçevedeki sıkıntılarımızın daha büyük kayıplara yol açmaması için, geçici de olsa sektör bazlı desteklerin hızla devreye sokulmasını arzu etmekteyiz. Döviz kurundaki artış, TÜİK’in açıkladığı yıllık Üretici Fiyat Endeksi’ndeki artışın altında kalmamalıdır. 2003-2013 yılları arasındaki dönemde, kurdaki yıllık artış yüzde 3,5 iken ÜFE’deki artış yüzde 6,5 idi. Bu durum, iş dünyasında bir şekilde telafi edilebiliyordu. Ancak şimdi makas çok açıldı. 2022’de ÜFE’deki artış yüzde 98; ücretteki artış %94 olurken dolardaki artış ise yüzde 35’te kaldı. 2023’te ÜFE’deki artış yüzde 81, ücretteki artış yüzde 107 olurken dolardaki artış ise yüzde 60’a kadar çıkabildi. Bu durum, ihracatçımızın uluslararası pazarlardaki rekabet avantajını elinden alıyor. Finansman maliyetinin yüksekliği ile kredilere erişilmesinde de sorunlar yaşanmaktadır. Tüketici finansmanının sınırlandırılmasını bu süreçte anlayabiliyoruz ancak üretici finansmanındaki %2’lik büyüme sınırı, sanayicimizi zora sokuyor. Bunun yanı sıra gıda sanayinde kullanılan doğal gaz tüketimi yıllık 300 bin metreküpün üstüne çıktığında fiyatı ikiye katlanıyor. Bu uygulamanın da yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Denizli’nin Merkezi Yönetimden Öncelikli Beklentilerini Aktardı Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, şehirlerinin ve sektörlerinin gelişmesi için önemli ve gerekli gördükleri toplumsal beklentiler olarak nitelendirdiği bazı yatırımların önünün açılması gerektiğinin de altını çizdi. Başkan Erdoğan, “Az önce sizlere dile getirdiklerimizin ötesinde, kamu arazilerinin tahsisinde üretim, istihdam, ihracat amaçlı yatırımlara yönelik taleplere öncelik verilmesini öneriyoruz. Orman vasfını yitirmiş araziler, sanayi alanı olarak değerlendirilebilir; üretime kazandırılabilir. Biz de bu ve benzeri uygulamalar sayesinde ortaya çıkacak alanlarda sektörlerimizin kümelenmesini kolaylaştıracak yeni küçük, karma ya da ihtisas sanayi siteleri kurmak istiyoruz. Sayın Bakanım, bugün yüzlerce iş insanımızla sizleri buluşturduğumuz bu salonda yaptığımız toplantılarımız, hep bereketli oldu. 2020 yılının mart ayında gerçekleştirdiğimiz toplantımızdaki talebimiz üzerine, dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’tan Denizli-Aydın Otobanımızın ödeneğini imzaladığına dair müjdeyi yine bu binada almıştık. 140 kilometrelik Aydın-Denizli Otoyolu’nun 80 kilometrelik Kuyucak-Denizli Kocabaş arasındaki bölümü trafiğe açıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, bu yıl geriye kalan kısmının da tamamlanacağının müjdesini aldık; kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi. "Denizli iş dünyası, yüksek enflasyon ve faizle mücadelede devletinin yanındadır" Enflasyonist baskıyla mücadele kapsamında yürütülen çalışmaları yakından takip ettiklerini ve destelediklerini vurgulayan Başkan Erdoğan, Denizli iş dünyasının yüksek enflasyon ve faizle mücadelede devletinin yanında olduğuna da dikkat çekti. Erdoğan, “Sayın Bakanım; enflasyonla mücadelenizi destekliyoruz ve yanınızdayız. Ülkemiz ekonomisinin içinden geçmekte olduğu bu dönemde üstlenmiş olduğunuz görevde, başarılı olacağınızdan eminiz. Hem sizin şahsi birikiminiz hem de ülkemiz ekonomisinin temellerinin sağlamlığı, bize bu güveni veriyor. Ülkemizin içinde bulunduğu durumda her kesime fedakârlık düştüğünün de farkındayız. Ancak yüksek enflasyonla ve faizle mücadele kapsamındaki girişimler, üretimi ve ihracatı teşvik edecek mahiyetten ayrılmamalıdır. Üreterek ve tüketerek bu mücadeleyi sürdürecek şartları oluşturmalı, toplumun tüm kesimleriyle sahiplenmeli ve korumalıyız. Özetle her şartta çarkların dönmesini sağlamalıyız. Denizli’miz, sektörlerimiz, işletmelerimiz de bu konuda üzerine düşeni daha çok çalışarak yapacaklardır” dedi.
İzmir İzmir’de 5 kişinin öldüğü ‘makas’ faciasında 22,5 yıla kadar hapis istemi İzmir’in Menderes ilçesinde, hafif ticari aracıyla makas atan Yusuf İslam Koçak’ın (19) neden olduğu, 4’ü aynı aileden 5 kişinin öldüğü, 20 kişinin de yaralandığı kazaya ilişkin iddianame hazırlandı. Koçak için ’bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan toplam 22,5 yıla kadar hapis istendi. Kaza 30 Haziran 2023 saat 19.30 sıralarında İzmir-Aydın Yolu Kısık Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İzmir’den Torbalı istikametine seyir halinde olan Yusuf İslam Koçak (19) idaresindeki hafif ticari araç, makas atmak istediği sırada sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle sol şeritte ilerleyen Özcan Özer (57) idaresindeki 34 DEB 698 plakalı otomobile çarptı. Çarpmanın etkisiyle savrularak refüjü aşan Özcan Özer idaresindeki otomobil, karşı yola geçti ve Torbalı’dan İzmir istikametine seyir halinde olan İsmail A. idaresindeki 09 BU 404 plakalı minibüsle kafa kafaya çarpışınca ortalık savaş alanına döndü. Kazayı görenlerin durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirmesi üzerine olay yerine polis, jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Polis ve jandarma ekipleri kazanın olduğu bölgede güvenlik önlemleri alırken, araçların içerisinde sıkışan yaralılar itfaiye ekipleri tarafından çıkartıldı. Sağlık ekipleri tarafından yapılan ilk incelemede otomobil içerisinde bulunan Özcan Özer’in eşi Sibel Özer (54) ve ablası Şengül Acar’ın (69) kaza yerinde hayatını kaybettiği belirlendi. Kazada otomobilde bulunan sürücü Özcan Özer ve oğlu Ali Alperen Özer ile minibüste bulunan Mustafa Karaca ise kaldırıldıkları hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Özer yönetimindeki otomobilde bulunan Seren Ö., Hatice B. Ö., Ayaz E. K., Deniz K., Doğa K., Yiğit Ö. ve Çiçek A. ile minibüsteki yolcular; Mete A., Hatice K., Fatma T., Belgin H., Hıdır K., Chen T., Erdem Ç., Azra Ç., Esra T., Hüsniye A. M., Kuzey K., Cehn C. J. ve S. K. ise yaralandı. Yaralılar tedavilerinin ardından taburcu edildi. Feci kaza anı araç içi kamerasına yansımıştı Feci kaza anı ise bir otomobilin araç kamerasına yansımıştı. Görüntüde, hafif ticari aracın Özcan Özer’in kullandığı otomobile hızla yandan çarptığı, çarpmanın şiddetiyle kontrolden çıkan otomobilin refüjü aşıp, karşı yöne geçerek minibüsle çarpıştığı anlar yer almıştı. Kazada otomobile çarptıktan sonra hızla uzaklaşan hafif ticari aracın sürücüsü Yusuf İslam Koçak, yakalanıp, gözaltına alınmış ve sorgusunda, önündeki bir aracı sollarken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini söylediği öğrenilmişti. “Kesinlikle makas atarak araç kullanmadım” Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Koçak tutuklandı. Koçak’ın ifadesinde, "Ticari aracımla sağ şeritte seyir halindeydim. Önümdeki servis aracını sollamak için sinyalimi yaktım. Sola geçtikten sonra önümdeki aracı ilk önce görmemiştim. Gördükten sonra panik yaptım. Hemen sağ seride geçtim. Bu sırada direksiyon hakimiyetini kaybettim, sağdaki bariyerlere çarptım. Çarpmanın etkisiyle araç tekrar sol seride doğru gitmeye başladı. Soldaki araca çarpmamak için direksiyonu tam sağa kırdım. Buna rağmen kullandığım araç, otomobile yandan çarptı. Sollamaya çıktığım sırada aracımın hızı hatırladığım kadarıyla 70-80 km civarındaydı. Olay yerinden korktuğum için hızlıca uzaklaştım. Daha sonra kazayı yakınlarıma haber verdim. Avukatım ile jandarma karakoluna müracaatta bulundum. Ben kesinlikle makas atarak araç kullanmadım. Böyle bir kazaya sebep olduğum için pişmanım" dedi. Makasçı sürücü 8’de 8 kusurlu çıkmıştı Kazayla ilgili hazırlanan tespit tutanağında, otomobil sürücüsü Özcan Özer ile minibüs şoförü İsmail A.’nın kusursuz olduklarının belirlendiği, tüm kusurun hafif ticari araç sürücüsü Yusuf İslam Koçak’ta olduğu belirtildi. Kaza tespit tutanağında, "Bu kazanın oluşumunda 35 ADF 564 plakalı araç sürücüsü Yusuf K.’nın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan 46/2C maddesini içeren aksine bir işaret bulunmadıkça trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştirmek maddesini ihlal ettiği, diğer araç sürücülerinin bu kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine kaza yeri incelemesi, sürücü beyanı ve kamera kayıtları neticesinde varılmıştır" ifadelerine yer verildi. 22,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı Ticari aracın sürücüsü Yusuf İslam Koçak için ’bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan toplam 22,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Ağır Ceza mahkemesi, iddianameyi kabul etti. Özer ve Akbaş ailelerin avukatı Aykut Dikencik, "Bu tür katliamlarda verilen cezalar caydırıcı olmamaktadır. Yeni yasalara ihtiyaç var. Mahkemenin sanığa en ağır cezayı vermesi hususunda ciddi olarak mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
Denizli PAÜ Hastaneleri yoğun bakım hemşireliği sertifika programına ev sahipliği yaptı Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri’nde 2008 yılından bu yana aktif bir şekilde devam eden sertifika programlarının bir yenisi olan ‘Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifika Programı’ düzenlendi. Hemşirelik Hizmetleri Müdürü Demet Ekici kapanış töreninde yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Yoğun bakım üniteleri sahip oldukları kompleks yapıları gereği, sağlık ekibinin vazgeçilmez üyelerinden olan hemşireler için, diğer hizmet alanlarından oldukça farklı bir öneme sahiptir. YB hemşireliği, hemşirelik biliminin çalışma alanları arasında en karmaşık ve en zor olanıdır. Özel eğitim ve uygulamaları içinde barındıran, güncel araştırma sonuçlarından yararlanmayı ve sürekli gelişimi zorunlu kılan yoğun bakımlarda çalışan hemşirelerin bilgi ve deneyimlerini artırmak, teorik ve pratik anlamda donanımlı olabilecekleri bir eğitim platformunda hemşireleri bir araya getirmek amacıyla düzenlenen sertifika programlarının birini daha gerçekleştirmiş olmanın mutluluğu ve gururunu yaşamaktayız. Eğitim hemşiremizle beraber yürüttüğümüz programımıza katılım sağlayan tüm kursiyerlere alacakları sertifikanın hayırlı olması ve bundan sonraki mesleki hayatlarında başarılara vesile olması diliyorum.” Kapanış programında konuşmalarını yapan Başhekim Yrd. Prof. Dr. Mustafa Çelik ise şunları ifade etti: “Hemşireliğin her alanı gibi yoğun bakım hemşireliğinin ve yapılan sertifika programlarının hemşirelik mesleğinin gelişimine olan katkısının önemi büyüktür. Programda emeği geçen tüm ekibe teşekkür ediyorum ve eğitimini tamamlayan tüm hemşirelerimizi tebrik ediyor, hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.” PAÜ Hastanelerinde düzenlenen programa İzmir, Edirne, Kütahya, Uşak, Antalya, Denizli merkezde bulunan hastanelerden ile PAÜ Hastanelerinde çalışan yoğun bakım hemşirelerinden toplam yirmi sekiz kişi katıldı. Kapanış programında kursiyerlere katılım belgelerini ve eğitimcilere ise teşekkür belgelerini Hastane Yönetimi Üyeleri tarafından takdim edildi. Program kapsamında ayrıca Pamukkale Üniversitesi Hastanelerinde sertifika eğitimi sürecinde elde edilen görüntülerden hazırlanan bir slayt gösterisi de yapıldı.