- 21 Ekim 2017 Cumartesi 14:49

(Özel Haber) Mühendis olarak uyudu, okuma-yazmayı dahi unutmuş şekilde uyandı

A
A
A
(Özel Haber) Mühendis olarak uyudu, okuma-yazmayı dahi unutmuş şekilde uyandı

Hayatı bir gece, milyonda 5 kişide görülen bir rahatsızlık sonucu alt üst olan ve hafızasını kaybeden Gülseçen’in eşi Ferhat Elçi, "Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı.

Hayatı bir gece, milyonda 5 kişide görülen bir rahatsızlık sonucu alt üst olan ve hafızasını kaybeden Gülseçen’in eşi Ferhat Elçi, "Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı. Artık bazı kelimeler söyleyebiliyor, hayata bağlılığı, canlığını ve heyecanını gözlemliyoruz ve bu da bize büyük bir güç veriyor" dedi.


Gülseçen Kök Elçi ve Ferhat Elçi çifti, üniversitede tanışıp evlendi. 14 yıllık evli çiftin iki çocukları oldu. Hayatta her şey yolunda giderken Gülseçen’in hayatı bir gecede alt üst oldu. Liseyi birincilikle bitirerek ODTÜ’yü kazanan ve büyük başarıları olan Gülseçen, eşinin deyimiyle aynı zamanda çok zeki bir insan. Elektrik Elektronik Mühendisi olan, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Anayasa Mahkemesi gibi büyük projelere imza atan Gülseçen, geçirdiği rahatsızlık sonucu hafızasını kaybetti ve hayata sıfırdan başladı. Akıllara "İlk 50 Öpücük" filmini getiren olayda, evlerinin kapısını İhlas Haber Ajansı ekibine açan Elçi ailesi hayata tutunma serüvenlerini ve yaşadıkları 5 yıllık süreci paylaştı.



"Yaşantımızın en zorlu dönemine başladık"


Hayatın gerçekten çok ilginç, tatlı acı nice zorluklarla dolu olduğunu dile getiren Elektrik Elektronik Yüksek Mühendisi Ferhat Elçi, “Gülseçen 5 yıl önce yaşadığı büyük bir sıkıntıdan sonra hayata yeniden bağlandı. Hayat çok başarılı ve çok güzel bir şekilde ilerlerken, 2012 yılında bir gece yaşadığımız bir acı olayla yaşantımızın en zorlu dönemine başlamış olduk. Aort diseksiyonu (aort damarının yırtılması) sonucu eşimin beyninde çok büyük bir travma oluştu. Bu da okuma yazma ve her türlü hayati fonksiyonu devre dışı bıraktı. Bu hastalığın milyonda 5 kişide görülen ve genellikle yaşlılarda veya trafik kazaları gibi şiddetli çarpma geçirmiş hastalarda olabileceğini belirttiler. Gülseçen o sıralar 35 yaşındaydı ve oldukça genç, son derece düzenli beslenen, spor yapan, sigarası alkolü olmayan oldukça sağlıklı bir insandı. O gece aortta anevrizma oluştu ve yırtılması sonucunda da kan gitmediği için beyin oksijensiz kaldı. Yaklaşık 4 dakika beyin oksijensiz kalmış. Gece hemen hastaneye götürdüm, gerekli tetkikleri yapıp ameliyata aldılar. Ameliyat sonrası dönemlerde hiçbir tepki yok, ilgi yok, konsantrasyon yok, anlamsız bakışlar.. Bu süre bir iki hafta gibi bir süreç değil, aylar sonra Gülseçen’in daha anlamlı bakışlar attığını gördük" şeklinde konuştu.



"Bilinç tedavisi fizik tedaviden çok daha zordu"


Bir taraftan çocuklarla ilgilenmek, devam etmesi gereken işi ve diğer taraftan eşinin hastane durumlarıyla ilgilenen Elçi, oldukça zorlu bir süreç geçirdiklerini söyledi. "Çocukların minimum etkilenmesi için okuldaki Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlarla görüştüm" diyen Elçi, kızının yüzde 100 başarı bursu elde ettiğini de ekledi. Ameliyat sonrası eşinin yatağa bağımlı sürecinin devam ettiğini ve bir yandan da sağ tarafında felç durumunun mevcut olduğunu ifade eden Elçi, "Doktorlar Gülseçen’in genç olması ve hayatı yeniden kazanma isteğimizin olduğunu gördüler ve çok ilgilendiler. Yapılan müdahaleler, fizik tedaviler ve rehabilitasyonlar bizim ayağa kalkmamızı sağladı. Bilinç tedavisi ise çok daha zorluydu. 5 yıllık süre içerisinde birçok dönemden geçtik. Global afazi seviyesinden, broca afazisine geçtik. Anlama, algılama, bazı kelimeleri ifade etme gibi aşama aşama ilerledi ve beyin kendini toparladı. Konuşma tedavileri aldık. Bu tedavilerle tabi anlık sonuç elde edilmiyor, Gülseçen 5 yıl sonunda ayağa kalktı. Artık bazı kelimeler söyleyebiliyor, bu da bizi umutlandırıyor. İnşallah ileride cümleler de duyarız. Yazması olmayan birinin aldığı kurslarla yazmaya başladığını düşünün. Hayata bağlılığı, canlığını ve heyecanını gözlemliyoruz ve bu da bize büyük bir güç veriyor" diye konuştu.



"Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın"


Çift 5 yıllık süreçte çeşitli olaylar yaşadı. Bunların birinde doktor algılarının açık olup olmadığı konusunda Gülseçen’den 2’yi göstermesini istemiş, Elçi de, "Hocam eşim elektronik mühendisi, türev integral hesabı verin çözelim, 2 nedir" demiş. Doktor 2’yi bile göstermesinin kendisi için yeterli olduğunu ifade etmiş ama Gülseçen ikiyi bile gösterememiş. Hiç yılmayan Elçi, doktorların en kötü tabloyu sunması ve ayağa kalkamayacağını söylemesine de "Biz koşacağız" cevabını vermiş. "Şuanda konuşma, yazma ve sağ tarafta güçsüzlük devam ediyor. Bunlara yönelik fizik tedavileri, botoks tedaviler devam ediyor. Okuma yazma kurslarına devam ediyoruz" diyen Elçi, "Hayatta her şeyi yaşayabiliriz önemli olan ‘bu neden benim başıma geldi’ diye isyan etmek değil de bunu sabırla inanç ve çabayla aşabilmek. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Yılmasınlar, pes etmesinler, bunlar isyan edilecek şeyler değil fırsata çevrilecek şeyler. Bu süreçte yanımızda sevdiklerimiz vardı, uzak memleketten gelen ailelerimiz bizi yalnız bırakmadılar. Kendi çalıştığım firmadaki genel müdürüm, genel müdür yardımcılarım, arkadaşlarım hepsinin çok büyük desteklerini gördüm. Bana güç veren şey inançtı. Bu konularda inancınız çok iyi olmalı, sabretmeniz gerekiyor, çabalamanız gerekiyor" mesajını verdi.



"İleride annem gibi hastaları iyileştirmek için kalp cerrahı olabilirim"


ODTÜ’de okuyan 7. sınıf öğrencisi, 13 yaşındaki Ezgi, derslerinin güzel gittiğini ve okulda annesi gibi çok başarılı olduğunu ifade etti. Her zaman annesinin yanında olduğunu ve çalışmalarında annesine yardımcı olduğunu belirten Ezgi, “Annem çok güçlü birisi. Bende annem gibi okul birincisi olmak istiyorum. Büyüdüğümde de elektrik elektronik mühendisi olabilirim veya annem gibi hastaları iyileştirmek için kalp cerrahı olabilirim” dedi.



"Annem çok güçlü biri, onu çok seviyorum"


ODTÜ’de 4. sınıfta başarılı bir öğrenci olan 9 yaşındaki Berke’nin ise hedefi ileride annesi gibi okul birincisi olmak. Berke, “Annem çok güçlü biri, onu çok seviyorum. Onunla çok güzel vakit geçiriyoruz, bazen film seyrediyoruz” ifadelerinde bulundu.


Henüz bir kaç kelime kullanabilen Gülseçen’in kullandığı kelimelerden birisi de eşine "seni seviyorum" demek. Çocuklarına da "bitanem" şeklinde hitap eden Gülseçen Kök Elçi, bir sonraki haberde kendisiyle röportaj yapma sözü verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Blockchain tabanı ile birlikte yapay zekaya önem veren firmalar bayrağı önde tutacak” Türkiye’nin inovasyon, beyin ve yazılım anlamında uluslararası boyutta çok ileride gittiğini ve sadece itici güce ihtiyacın olduğunu belirten BankPozitif Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kork, “Gelecek artık yazılım ve yapay zekadan oluşuyor. Yapay zeka olmadan bankacılık ve ödeme sistemlerinde herhangi bir şey söz konusu olmayacak. Blockchain tabanı ile birlikte yapay zekaya önem veren firmalar bayrağı önde tutacaktır. Dünya ile rekabet o zaman daha farklı olacak. Belki de önümüzdeki 10 yıl akıllı saatlerimiz ile değil düşünce gücümüzle ödemelerimizi yapacağız” dedi. Bu yıl 5’incisi düzenlenen İstanbul Fintech Week (IFW’24), ‘Yakınsama: Web2 ve Web3 Dünyaları Bir Araya Geliyor’ teması ile ziyaretçilerini kapılarını açtı. Etkinlik kapsamında dijital para; dijital bankacılık, web3, yapay zeka, tokenlaştırma ve işletmelerde finansal teknolojilerin kullanımları gibi sektöre ışık tutacak konular ele alındı. Türkiye’nin finansal teknoloji kuruluşlarından BankPozitif’in Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Kork ise etkinlik kapsamında, ‘Bankalar için dijital yolculuk oluşturmak’ temalı sunumunda, finansal teknoloji alanındaki yenilikçi yaklaşımları ve dijital dönüşümün bankacılık sektörüne olan etkilerine vurgu yaparak, gelecekte finansal teknolojinin nasıl şekilleneceğine dair bakış açısı sundu. “Belki de önümüzdeki 10 yıl içinde ödemelerimizi düşünce gücümüzle yapacağız” Türkiye’nin inovasyon, beyin ve yazılım anlamında uluslararası boyutta çok ileride olduğunu ifade eden Erkan Kork, “Sadece biraz itici güce ihtiyacımız var. Türkiye’de mutlaka en az 5 ve 6 tane PayPal çıkartacak güce sahip. İtici gücünün hala sektöre inmediğini düşünüyorum. İndiği zaman hem yatırımcı anlamında hem de dünyayla rekabet anlamında çok farklı odaklandığımız noktalar olacak. Avrupa’da bir bankada hesap açmaya kalktığınız zaman en az bir hafta on gün bekleniyor. Türkiye’de hangi bankaya giderseniz gidin daha şubeden çıkmadan kartınızı veriyorlar. O yüzden bu tür etkinliklerin önemli olduğunu düşünüyorum. Gelecek artık yazılım ve yapay zekadan oluşuyor. Yapay zeka olmadan bankacılık ve ödeme sistemlerinde herhangi bir şey söz konusu olmayacak. Blockchain tabanı ile birlikte yapay zekaya önem veren firmalar bayrağı önde tutacaktır. Dünya ile rekabet o zaman daha farklı olacak. Belki de önümüzdeki 10 yıl akıllı saatlerimizde değil düşünce gücümüzle ödemelerimizi yapacağız. Türkiye’de e-ticaret siteniz varsa yurt dışındaki ödeme kuruluşlarından hizmet alabiliyorsunuz. Fakat bizler şu anda bunu veremiyoruz. Kanun buna izin verirse bizlerde pastadan pay alabiliriz” şeklinde konuştu.
Hatay Bahçesini çapalayan çiftçinin pulluğuna takılan küpten Bizans dönemi sikkeleri çıktı Hatay’da bir çiftçi, bahçesini çapalarken traktörünün pulluğuna takılan küpten çıkan Bizans dönemine ait 22 altın sikkeyi yetkililere teslim etti. Antakya ilçesi Saçaklı Mahallesi’nde traktörle zeytin bahçesini çapalamak isteyen çiftçi İsmet Kaya’nın pulluğuna içi altın sikke dolu küp takıldı. Pulluğun temasıyla parçalanan küpü kontrol eden Kaya, altınların çevreye yayıldığını fark etti. Kaya, durumu jandarma ekiplerine bildirdi ve bölgeye kolluk kuvvetleri ile müze müdürlüğü görevlileri intikal etti. Kontrollerde; altınların 22 adet olduğu ve Bizans dönemine ait sikkeler oldukları ortaya çıktı. Sikkeler, müze müdürlüğü ekipleri tarafından teslim alınarak koruma altına alındı. “Bütün akrabalarımız bizleri aradı, bütün akşam telefonlarımız susmadı” İçinden altın çıkan küp karşısında şaşırdığını ifade eden çiftçi İsmet Kaya, 22 adet altın sikkeyi ekiplere teslim etmenin memnuniyeti yaşadığını belirterek, “Zeytinlerimiz daha iyi olsun diye traktörümüzle bahçeyi sürüyordum. O esnada çapaya bir tane kırık testi denk geldi, inip baktığımda içinde altın vardı. İçinde altın sikke vardı, onları aldım ve devletimize teslim ettim. İçerisinden 22 tane Bizans dönemine altın sikke çıktı. Biz zeytin hasadının iyi olmasını beklerken topraktan altın sikke hasat ettik bu yıl. Memnunuz, devletimiz memnun. Bizler çok şaşırdık, mahallede yaşayanlar olarak. Bütün akrabalarımız bizleri aradı, bütün akşam telefonlarımız susmadı. Devlete teslim etmekle en iyisini yaptın diyenler de oldu, farklı şeyler söyleyenler de oldu. Niye teslim ettin, niye kuyumcuya satmadın, daha iyi para ederdi diyenler oldu. Biz tarihimizin ortaya çıkması için bunları devletimize teslim ettik. Antakya ilçesindeki Saçaklı Mahallemiz tarihi açıdan zengin" dedi.
Edirne Edirne’de Tunca Nehri kuruma noktasına geldi Edirne’de kuraklık nedeniyle dibi gören Tunca Nehri’nde su içerisinde yaşayan canlılar olumsuz etkilenirken, vatandaşlar ise son bir yıla göre 4 kat su seviyesi azalan ve yaşanan kuraklık sebebiyle tedirgin oluyor. Küresel ısınmayla birlikte bu kez kuraklık alarmının verildiği il Edirne oldu. Geçtiğimiz yıllarda ve bu yıl boyunca hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği ve yağışların yetersiz olduğu Edirne’de önemli su kaynaklarından biri olan Tunca Nehri’nin debisi en dip seviyeye kadar düştü. Tunca Nehri’nin Suakacağı istasyonundaki son ölçümde saniyede 4 metreküp olarak kaydedilen nehrin debisi, geçen yıl aynı tarihte 16 metreküp saniye olarak ölçülmüştü. Hem hayvanlara hem tarıma can suyu olan nehrin debisi bir önceki yıla göre tam 4 kat azaldı. Kuraklığın vurduğu Tunca Nehri’nde debinin düşmesiyle birlikte adacıklar oluştu. Araç lastiklerinin ve atıkların yüzeye çıktığı nehrin bazı bölgelerinde vatandaşlar da rahatça yürüyebiliyor. Nehrin ortasındaki adacığa yürüyerek gelen bir vatandaşın oltayla balık tuttuğu görüldü. Edirne’de kuruma noktasına gelen Tunca Nehri kentte turistik gezi yapanları ve vatandaşları ise tedirgin ediyor. “Canlıların çok zor durumda olduğunu görüyorum” Edirneli üniversite öğrencisi Cennet Cemre Aydın, “Tunca Nehri kenarı yazın ve kışın sürekli geldiğimiz bir yer olduğundan dolayı buradaki suyun hemen hemen her seviyesine hakimiz aslında. Şu an baharın ilk dönemi olmasına rağmen suyun bu kadar çekilmesi bize 3 ay sonra yeni sorunlar doğuracaktır. Nehirde kano etkinliklerine de katılan birisi olarak suyun hem kirliliği hem de suyun içerisinde yaşayan canlıların çok zor durumda olduğunu görüyorum. Bu nedenle 3 ay sonraki halimizi düşünemiyorum. Umarım su yükselir ve bu seviyede kalmaz” dedi. “Nehirdeki canlılar kuraklık nedeniyle yüzmekte zorlanıyor” Edirne’de arkadaşıyla Tunca Nehri’ni ziyaret eden ve Edirne’de eğitim gören lise öğrencisi Ayşenur Milet, Tunca Nehri’nin çok kurak olduğuna değinerek, “Bulgaristan’dan doğan Tunca Nehrinin daha baharın başında olmamıza rağmen kuraklıktan çok etkilendiğini görüyoruz. Nehrin içindeki canlılar kuraklık nedeniyle oluşan yosunlardan dolayı yüzmekte zorlanıyor. Kuraklık nedeniyle nehrin dibindeki çöplerde yüzeye çıkmış. Baharın daha başında olmamıza rağmen kuraklığın bu kadar etkisini göstermesi beni oldukça şaşırttı. Şu anda derslerimize konu olan bu kuraklığın ileriki dönemlerde daha da fazla ciddiyetini koruyacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. “Su seviyesinin düşüklüğünden dolayı balıklar son yaşam savaşını veriyor” Nisan ayında yağmur yağışlarını beklediklerini ifade eden Edirneli vatandaşlardan Memduh Sidim, “Türkiye’mizin ve serhat şehrimizin incileri olan Arda, Meriç ve Tunca nehirleri Edirne’de akmaktadır. Mevsim itibari ile kuraklık yaşıyoruz. Bu nehir yatağının içerisinde çok sayıda canlı yaşamaktadır. Su seviyesi çok düştüğünden dolayı balıklar, kunduzlar, su maymunları ve diğer canlılar oksijen alamadıkları için çok zor durumda kalmışlardır. Nisan yağmurlarını bekliyoruz. Şu anda görünen bu su kirlilik ile beraber geçtiğimiz yıl kar ve yağmur yağışlarının az oluşu nedeniyle büyük bir kuraklık oluşturmaktadır. Su seviyesinin düşüklüğünden dolayı balıklar son yaşam savaşını veriyor. Nehirde kuraklıkla beraber çok kirlilik görünüyor. Nisan ayında yağacak olan yağmurlar ile su seviyesinin normale dönmesini ümit ediyoruz” ifadelerine kullandı.