GENEL - 25 Kasım 2017 Cumartesi 09:40

(Özel) - Kore Savaşından bir başka Ayla hikayesi çıktı

A
A
A
(Özel)   - Kore Savaşından bir başka Ayla hikayesi çıktı

Kore Savaşında çöpten ekmek topladığını görünce yanına alıp ismini de Savaş koyan Kore Gazisi Nurettin Ebil (91), “Savaş’ın bende özlemi çok fazla.

Kore Savaşında çöpten ekmek topladığını görünce yanına alıp ismini de Savaş koyan Kore Gazisi Nurettin Ebil (91), “Savaş’ın bende özlemi çok fazla. Savaş ağladığı zaman ben de ağlıyordum. O derece birbirimize bağlıydık. Şimdi karşıma çıksa, bu kapıdan içeri girse düşüp bayılırım” dedi.


1953 yılında Kore Savaşında görev yapan Astsubay Nurettin Ebil, savaşta ailesini kaybetmiş ve çöpten ekmek toplayan bir erkek çocuğu buldu. Çocuğu, Türk askerlerinin bulunduğu birliğe götürüp karnını doyuran ve üstüne birlikte bulunan en küçük kıyafeti diktiren Ebil, savaşta oldukları için küçük çocuğa Savaş ismini verdi. Zaman içinde birlikteki askerlerden Türkçe öğrenen Savaş, Ebil’e tercümanlık yaptı. Astsubay Ebil, ailesi aklına geldiği zaman ağlayan Savaş ile ağladı, ona babalık yaptı. Nurettin Ebil’in Kore Savaşındaki görevi 1953 yılında sona erdi. Savaş’ı da Türkiye’ye getirmek için uğraştı ancak yetkililerden izin alamadı. Türkiye’ye dönen Nurettin Ebil, Savaş ile 6 ay boyunca mektuplaştı. Savaş mektubunda ‘Beni buradan ne zaman alacaksın?’ diye sorsa da Ebil’in elinden bir şey gelmedi. Bir süre sonra Savaş ile irtibatını kaybeden Ebil, Güney Kore’nin daveti üzerine 2007 yılında Kore’ye gitti. Cebine Savaş’ın fotoğrafını ve mektuplarını da koyan Ebil, Büyükelçiliğin verdiği yemekte Savaş’ı bulmak için yetkililerden yardım istedi ancak bulamadı.


1927 doğumlu olan Nurettin Ebil, 1953 yılında Kore Savaşında yaşadıklarını ise şöyle anlattı:


“Sanat Enstitüsünden mezun olduktan sonra askeriyeye gittim ve okulu bitirdikten sonra üst çavuş olarak çıktım. 1952 yılında Kore’ye tayinim çıktı. 1953 yılının Haziran ayında İzmir’den vapura bindik ve bir ay süren yolculuktan sonra Kore’nin Busan limanına indik. Daha sonra trene bindik ve Kumkale Cephesine intikal ettik. Orada mühimmat deposunu teslim aldım. Mühimmatlar, patlamaması için kum torbalarının içine konmuştu. Bizim bağlı bulunduğumuz cephanelik Amerikalılara ait 63 numaralı cephanelikti. İkmali ben oradan sağlıyor, birliklerin ihtiyacına göre mühimmat dağıtıyordum. Mühimmatı alacağımız yerde muazzam ateş oluyordu. Kumkale Cephesi, düşmanla bizim aramızda 12 metre mesafenin olduğu bir cephe. Bu 12 metre mesafenin ortası çukur. Hiç kimse taarruz edemiyor. O cephe düşman içinde bizim içinde iyiydi. Çünkü taarruz edilmiyor.”


“Amerikalı kendisine tabanca çektiğimi zannedince kaçtı”


Daha sonra Vegas Cephesine gittiğini söyleyen Ebil, cephede yaşadıklarını şöyle özetledi:


“Vegas Cephesi, taarruz edilecek oynak bir cephe. 1953 senesinin Mayıs ayında Türklere hoş geldin dediler ve taarruz ettiler. Bölgede bulunan ay şeklindeki tepe bir onlara geçti, bir bizlere. Mühimmat ikmalini yapmak için oto bölüğünden taşıyıcıları da yanıma alarak hemen arabaya bindim ve bizim bağlı olmadığımız, Amerikalılara ait olan depoya gittim. Çünkü bizim bağlı olduğumuz depo çok uzakta ve oraya gidersem tugay mahvolurdu. Depoya gittiğimde Amerikalı yetkiliye mühimmat almaya geldiğimi söyledim ancak bana 63 numaralı cephane deposundan almam gerektiğini söyledi. Bende, ‘Oraya gidersem tugaya mühimmat yetişmez, yetişmediği için de cephedeki insanlar mahvolur’ dedim. İngilizce bilmediğim için durumu anlatamadım, işaretle anlatmak için tabancayı çıkarmamla birlikte cephanelikte bulunan Amerikalı depodan çıktı gitti. Bende çaresiz kalınca oto bölüğündeki taşıyıcılara ‘her istife bir araba yanaşsın ve mühimmatları yükleyin’ dedim. Bu halde ikmali yaptım, cepheye telefonla bağlandım ve cephenin istediği mühimmatı elime geçtikçe gönderdim. 36 saat muazzam bir taarruz oldu. 36 saat zarfında 300’ü şehit, 150’si yaralı 450 zayiat verdik. Yaralı olup da alamadıklarımız oldu. Hastalık olmasın diye 2 gün sonra yukarıdan uçakla yangın bombası atarak yaktılar. Bizden yaralı olanlarda yandı onların içinde. Ben bunları görünce kendimden geçtim. Ölenlerin yerine bando çalan arkadaşları tayin ettiler. Harp mi yapacaklar? İstikam birliğini olduğu gibi cepheye gönderdiler. Biz yaklaşık 450 zayiat verdik ama onlar binlerce zayiat verdi. Sabah erkenden bir tercüman, bir hakim, bir kurmay başkanı ve deponun komutanı olan albay yanıma geldi. Durumu onlara da anlattım. Tabanca çekmediğimi anlayınca oradaki depo komutanı hemen benim sırtımı okşadı ve gülmeye başladı. Daha sonra bana madalya verdiler. Mühimmatı sağlayamasaydım eğer tugay teslim olurdu. O gece tepe 12 defa el değiştirdi. 4 gün boyunca yemek yemedim. Benim İngilizce bilmemem, tarif edeceğim diye adamın kaçması tugayı kurtardı.”


“Savaşta olduğumuz için ismini Savaş koydum”


Cephaneliğin orada çöplerin bulunduğu yerden yiyecek toplayan bir çocuğu görmesi üzerine yanına gittiğini ifade eden Ebil, “Burada ne arıyorsun diye sordum. Annesi ve babasının öldüğünü, karnının aç olduğunu ve yemek aradığını söyledi. Çocuğu yanıma aldım, yemek verdim, karnını doyurdum. ‘Benim yanımda kalır mısın?’ diye sordum. ‘Kalırım’ dedi. Çocuğu yanıma aldım ve savaşta olduğumuz için çocuğun ismini Savaş koydum. Üstü başı berbat halde olduğu için en küçük elbiseyi üstüne göre diktirip, giydirdik. Yara almıştı, omzunun içinde parça vardı. Zamanla Savaş askerlerden Türkçeyi öğrendi. Daha sonra da bana tercümanlık yaptı. Yanımda 6 ay durdu. Annesi, babası aklına geldiği zaman ağlardı. Bende onunla birlikte oturup ağlardım. Haline çok üzüldüm. Görevim bittiği zaman Savaş, ‘beni de götür, burada durmayım’ dedi. Götürmem yasak olduğu için ‘Sen burada dur mektuplaşalım’ dedim. O ağladı, ben ağladım. O derece birbirimize bağımlı kaldık. Ayrılmak çok zor olduğu gibi birbirimize mektup yazıyorduk. 6 ay boyunca mektuplaştık. Savaş mektubunun birinde, ‘Beni buradan ne zaman alacaksın, niye beni götürmedin, sen benim babam yerinde birisin’ diyordu. Türkiye’ye döndükten sonra Savaş’ın tugayda tercümanlık yaptığını öğrendim” ifadelerini kullandı.


“Kore’ye gidip aradım ama bulamadım”


2007 yılında Güney Kore’den gelen davet üzerine cebine Savaş’ın fotoğraflarını ve mektuplarını da koyarak Kore’ye giden Nurettin Ebil, “Kore’ye gittiğim zaman elçilik bize yemek verdi. Orada bir görevli vardı. Savaş’ı anlattım, fotoğraflarını gösterdim, durumunu sordum. Ancak bulamadım. Savaş’ın bende özlemi çok fazla. Çünkü Savaş ağladığı zaman bende ağlıyordum. O derece birbirimize bağlıydık. Savaş şimdi karşıma çıksa, bu kapıdan içeri girse ben bayılırım. Hükümetimiz Savaş’ı bulursa çok memnun olurum. Savaş bana mektup yazsın bende ona mektup yazarım” dedi.


Şükran Ebil: “Kore’den döndükten sonra uzun süre toplayamadı”


Nurettin Ebil, Türkiye’ye döndükten sonra Kore Savaşında yaşadıklarını uzun süre unutamadı. Nurettin Ebil’in karısı Şükran Ebil, yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlattı:


“Gece bağırarak, sıçrayarak uyanıyordu. Ben de daha çocuğum, 16 yaşında evlenmişim, korkuyordum. Uyandırıyordum, bir şey mi oldu diye soruyordum. ‘Ben kendimi çadırda hissediyorum, sağıma soluma bombalar düşüyor’ diyordu. Bu yıllarca devam etti.”


Albümleri karıştırırken Amerikan askerleri tarafından düzenlenen eğlencelerde çekilen fotoğraflar ile Savaş’ın fotoğraflarını gördüğünü ve şaşırdığını söyleyen Şükran Ebil, “Sanatçıların olduğu bütün fotoğrafları kıskandığım için yırttım. Yırttığımı öğrenince çok üzüldü ve ‘o benim büyük bir hatıramdı’ dedi. Şimdi düşündükçe yırttığım için çok üzülüyorum. 64 yıllık evliyiz. Benim arkadaşım, annem, babam, eşim, her şeyim oldu. İlk defa gurbete çıkmıştım. Yemek yapmayı bilmiyordum, ablama mektup yazıp yemek tarifi istiyordum. İşten eve gelince beraber mutfağa geçer yemek yapardık. Çocuk yaşta evlendiğim için ‘hadi gel 5 taş oynayalım’ derdim. O da bana uyardı beraber 5 taş oynardık, saklambaç oynardık evin içinde. En çok ben yeniyordum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası’nın basın lansmanı yapıldı Kepez Belediyesi sponsorluğunda gerçekleşecek Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası ’nın basın toplantısı düzenlendi. Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası Antalya’daki EXPO 2016 alanında yarın başlıyor. 52 ülkeden toplam 431 sporcunun katılacağı şampiyonanın basın lansmanı DokumaPark’ta yapıldı. Gerçekleşen toplantıya Antalya Valisi Hulusi Şahin, Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, World Athletics (WA) Üst Yöneticisi (CEO) Jon Ridgeon, dünya ve olimpiyat şampiyonu Robert Korzeniowsk, milli atletler Meryem Bekmez ve Salih Korkmaz da katıldı. Antalya Valisi Hulusi Şahin, son dönemde Antalya’nın birçok turizm ve spor organizasyonuna ev sahipliği yaptığını ifade ederek, “Antalya ve Türkiye için çok önemli bir organizasyon. Ev sahipliği için büyük bir memnuniyet ve onur duyuyoruz. Böyle önemli ve büyük bir organizasyonun Antalya’da yapılmasını karar veren Dünya Atletizm Birliğine teşekkür ediyorum. Bu organizasyonu hayata geçiren, büyük emek veren Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ve ekibine de çok teşekkür ediyorum” dedi. Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar ise, yürüyüş adına dünyada bir tarih yazıldığını ifade ederek, “Bu tarihi dünya atletizmiyle birlikte Antalya’da yazacağız. Bu organizasyonu bize veren ve destek olan dünya atletizm ailesine teşekkür ediyorum. Sporculara başarılar diliyorum" diye konuştu. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Gaziantep Kalp sağlığına dikkat SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Çetin, kalp sağlığı için düzenli doktor kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi. Kalp sağlığıyla ilgili açıklama yapan Prof. Dr. Çetin, “Ülkemizde de diğerülkelerde olduğu gibi yaşam kayıplarının önde gelen nedenleri arasında kalp hastalıkları bulunmaktadır. Bu hastalıklarla ilgili yaşam kayıplarındaki artış ise kalp hastalıkları konusunda çok daha bilinçli olmamız gerektiğinin en somut örneğidir” dedi. Prof. Dr. Çetin, kadınlarda 55, erkeklerde 45 yaş üzeri, ailede genetik kalp hastalığı öyküsü, sigara tüketimi, hipertansiyon, yüksek kolesterol, sedanter (hareketsiz) yaşam şekli, depresyon, diyabet, obezite, stres ve erken menopozun risk faktörlerinin başında geldiğine dikkati çekti. Kontrol altına alınabilecek bir takım risk faktörleriyle kalp sağlığının korunabileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Çetin, şu bilgileri paylaştı: “Kalp rahatsızlıkları gelişiminin bir kısmı kontrol altına alınabilirken, bir kısmı ise kontrol dışı gelişebilmektedir. Önceliğimiz kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleriyle ilgili farkındalık oluşturarak, bilinç oluşturmaktır. Erkeklerin kadınlara göre daha fazla risk taşıması, genetik olarak ailede kalp hastalıklarına yatkınlık gibi değiştiremeyeceğimiz, kontrol dışı gelişen faktörler yanında, sigara tüketimi, obezite, hipertansiyon (Yüksek tansiyon), şeker (Diyabet) hastalığı gibi kontrol altına alabileceğimiz risk faktörlerini mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışmalıyız.” Her yaşta görülebiliyor Kadınlar ve erkekler kadar günümüzde gençlerde de çok görülmeye başlayan kalp hastalıkları konusunda mutlaka önlem alınması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çetin,şöyle devam etti: “Günümüzde çağdaş teknolojinin kullanılmasının bir sonucu olarak dijital dünyanın hareketsiz yaşamı, yetersiz ve dengesiz beslenme alışkanlıkları, stresin yoğun yaşanması, hastalığın genetik miras olarak aktarımı, deprem, pandemi gibi yaşamı olumsuz etkileyen, düzeni bozan olumsuzluklar her yaştan insanı kalp sağlığı olarak da negatif şekilde etkilemektedir. Değiştirilebildiğimiz yani kontrol altına alabileceğimiz risk faktörleri için temel ailede atılıyor. Ailenin bilinçli olması çocuk ve gençlerin yaşamını da olumlu etkiliyor.Düzenli bir yaşam, beslenme şeklinde yapılacak olumlu düzenlemeler, doktorlar tarafından kalp rahatsızlıklarına yönelik verilecek ilaçların düzenli bir şekilde kullanılmasıyla kalp hastalıklarının görülme oranı da azalabilecektir.” Prof. Dr. Çetin, alınabilecek önlemler ve yapılabilecekleri şöyle özetledi: “- Sağlıklı beslenin, hareket etmeyi ihmal etmeyin, sigara tüketimini bırakın, stresten uzak durun, düzenli doktor kontrolleri yaptırın, tuz tüketimini azaltın, aşırı kilo almamaya dikkat edin, kan şekerinizi ve kolesterolünüzü dengede tutmaya özen gösterin, olumlu bir yaşam şekli benimsemeye çalışın.”
İstanbul 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu yarın Antalya’da başlayacak 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu yarın Antalya-Antalya etabıyla başlayacak. Dünyaca ünlü yarışmacılara ev sahipliği yapacak organizasyon 28 Nisan’da İstanbul-İstanbul etabıyla Sultanahmet Meydanı’nda sona erecek. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın destekleriyle Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu 59. yılında 21-28 Nisan 2024 tarihleri arasında düzenlenecek. Antalya’dan başlayacak yarış, Kemer, Kaş, Fethiye, Marmaris, Bodrum, Kuşadası, Manisa ve Çeşme’den geçerek İzmir’e gelecek. Buradan İstanbul’a taşınan profesyonel bisikletçiler, finişi Sultanahmet Meydanı’nda yapacak. 14 ülkeden 25 takım, 175 bisikletçi yarışacak Türkiye’nin en büyük projelerinden biri olan 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, Antalya’dan Kemer ve Kaş’a, Fethiye’den, Marmaris’e, Bodrum’dan Kuşadası’na, Manisa’dan (Spil Dağı), Çeşme ve İzmir’e uzanan parkuruyla son olarak İstanbul etabıyla son bulacak. 14 ülkeden 25 takım, 175 bisikletçi yaklaşık 2 bin kişilik dev organizasyonda kıyasıya yarışacak. 1963 yılında Marmara Turu olarak başlayan, 1965 yılında uluslararası nitelik kazanarak 1966 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı himayelerine alınan, Türk bisikletinin gelişimine katkı sağlayan ve dünya bisikletinde önemli bir yeri ve marka değeri olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, dünyaca ünlü bisiklet takımlarını Türkiye’nin doğal ve tarihi güzellikleri içinde ağırlayacak. Organizasyon 13 dilde 700 milyon haneye ulaşacak Dünyaca ünlü takımlara ve bisikletçilere ev sahipliği yapacak 8 etaplı organizasyonda, bisikletçiler Antalya’dan İstanbul’a 8 günde bin 188 kilometre mesafe boyunca pedal basacak. Yaklaşık 5 kıtada, 190 ülkede, 13 dilde 700 milyon haneye ulaşacak organizasyonu, 100’e yakın yerli-yabancı medya mensubu da yerinde takip edecek. Çocuklara yönelik eğitim verilecek Organizasyonun ilk gününde saat 10.00-12.30 arasında Jandarma Genel Komutanlığı Trafik Daire Başkanlığı ve Antalya İl Jandarma Komutanlığı Trafik Şube Müdürlüğü emrinde görevli Mobil Bisiklet Eğitim aracıyla eğitici Trafik Jandarması personellerince 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu 1. Etap start bölgesinde çocuklara yönelik Bisiklet Trafik Güvenliği eğitimleri verilecek. 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun 2024 parkuru şu şekilde olacak: 21 Nisan - Antalya - Antalya - 134,7 km 22 Nisan - Kemer - Kalkan (Kaş) - 190,6 km 23 Nisan - Fethiye - Marmaris - 156 km 24 Nisan - Marmaris - Bodrum - 137,9 km 25 Nisan - Bodrum - Kuşadası - 177,9 km 26 Nisan - Kuşadası - Manisa (Spil Dağı) - 160,1 km 27 Nisan - Çeşme - İzmir (Karşkıyaka) - 125,4 km 28 Nisan - İstanbul - İstanbul - 105.4 km
Giresun Fındığın başkent Giresun’da salep hasadı yapıldı Dünyanın en kaliteli tescilli fındığının üretildiği Giresun’da fındığa ek gelir olarak salep üretimi yaygınlaştırılıyor. Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından 43 çiftçiye yüzde 50 hibe destekli toplam bin 325 kg salep yumru dağıtımının ilk hasadı yapıldı. Tirebolu ilçesinin Halaçlı köyünde Mehmet Davut’a ait salep bahçesinde 1 metrekarelik alandan 1 kilo 670 gram gibi yüz güldüren hasat elde edildiği belirtildi. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafında ülke genelinde yürütülen Tarım Arazilerinin Kullanımın Etkinleştirilmesi Projesi (TAKEP) kapsamında Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce hazırlanan “Giresun İlinde Salep Üretimini Geliştirme’’ alt projesinin ilk hasadı yapıldı. 1 metrekareden 1 kilo 670 gram salep elde edildi “Giresun İlinde Salep Üretimini Geliştirme’’ projesiyle ilgili bilgi veren Giresun İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, “TAKEP projesinin temel amacı ve hedefi tarım arazilerinin kullanımının etkinleştirilmesi için boş bırakılan, nadasa ayrılan ve işlemeli tarıma uygun olmayan alanlar öncelikli olmak üzere, uygun tarımsal üretim yöntemleri kullanmak suretiyle katma değeri yüksek bitki türlerinin üretimini artırmak, hasat sonrası kayıpları azaltmak ve ürün işlemeye yönelik yatırım projelerinin desteklenmesidir. Bu amaçla geçtiğimiz yıl içinde proje dahilinde 43 çiftçimize yüzde 50 hibe destekli toplam bin 325 kg salep yumru tohumluğu dağıtılmış olup hasat edilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda Tirebolu İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğümüz koordinasyonunda uzmanlarca üretim ve bakım tekniklerini anlatımı eşliğinde hasat etkinliği gerçekleştirildi. Halaçlı köyü çiftçilerinden Mehmet Davut’un bahçesinde diğer salep üreticilerimizin de katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte, ‘şansa bağlı örnekleme metoduyla’ seçilen 1 metrekarelik kısımdan elde edilen ürün tartılmış ve 1 kilo 670 gr gibi oldukça iyi bir verim elde edildiği görülmüştür” denildi.