GENEL - 22 Mayıs 2018 Salı 16:41

Savunma Sanayi Müsteşarlığı Roboik Yarışmaları Lansmanı düzenledi

A
A
A
Savunma Sanayi Müsteşarlığı Roboik Yarışmaları Lansmanı düzenledi

Roboik Yarışmaları Lansmanına katılan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, "Biz Türk insanının zekasına, ufkuna, becerisine güveniyoruz" dedi.

Roboik Yarışmaları Lansmanına katılan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, "Biz Türk insanının zekasına, ufkuna, becerisine güveniyoruz" dedi.


Savunma Sanayi Müsteşarlığı, şirketlerin, öğrencilerin ve bağımsız katılımcıların başvurabileceği Roboik yarışmasının lansmanını gerçekleştirdi. Lansmanda konuşma yapan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, "Biz Türk insanının zekasına, ufkuna, becerisine güveniyoruz. Bu ülkenin insanın öz güvene ihtiyacı var ve öz güven olduğu zaman başaramayacağı hiçbir şey yok. Bu anlamda bu tür yarışmaları tertip ediyoruz ve katkılar bekliyoruz. Kara araçları ve deniz araçları ile ilgili bir Roboik Lansmanı var. Hava araçları ile ilgili Türkiye Teknoloji Vakfının kendi çabasıyla yaptığı bazı faaliyetler var. Bu tür faaliyetlerdeki asıl amacımız olayı başlatmak, farkındalık oluşturmak, müdahale etmemiz gerektiği yerde müdahale etmek. Bunları adım adım geliştirerek sürdüreceğiz, mükemmele doğru gideceğiz. Gerçekleştirilen yarışmaları Roboik markasının ürünleri gibi konumlandırmak veya geniş kitlelere ulaştırmak konusunda doğru adımlar atmak ve kendimizi iyi ifade edebilmek durumundayız" ifadelerini kullandı.


Savunma Sanayii Müsteşarlığı İnsansız ve Akıllı Sistemler Daire Başkanı Gökhan Uçar, "Müsteşarlığımız kurulduğu günden bu yana paydaşların her türlü araç, gereç ve alt yapı ihtiyaçlarını karşılamak üzere özverili bir çaba içerisine girmiş, ihtiyaçların yerli ve milli imkanlarla giderilmesi yönünde üzerine düşen hiçbir görevden kaçınmamıştır. Artık kendi İHA ve SİHA’mızı, tankımızı, topumuzu, füzemizi, gemimizi, zırhlı aracımızı ve akla gelen gelmeyen pek çok mühimmat ve teçhizatımızı ülkemizin kaynaklarıyla tasarlayıp üretir hale gelmiş bulunmaktayız. Müsteşarlığımız ana faaliyetler konularımızla ilgili alanlarda uygulamalar yapmaktadır. Bu faaliyetler kamuoyuna projeler kadar yansımamaktadır. SSM strateji planı bu konudaki çabalarımızın temelini oluşturmaktadır. Strateji planlarının kamu bacağında müsteşarlığımız bu yaklaşımın ilk uygulayıcılarından olmuştur" şeklinde konuştu.


Uçar, yerli ve mili savunma ürünlerinin geliştirilmesini destekleyen önemli faaliyetleri sıralayarak, "Bu kapsamda müracaatımızın arttırılabilmesi için üreten savunma sistemlerinin sadece teknik değil, maliyet açısından da uluslararası pazarlarda rekabet edebilirliğinin sağlanması, sanayi katılım programlarımızla öncelikle savunma alanında olmak üzere tüm sektörde firmalarımız için ihracat mekanizmalarının oluşturulması, endüstriyel yetkinlik ve değerlendirme programımızla KOBİ’lerimizin eksiklerinin belirlenerek ücretsiz eğitimlerle giderilmesi, savunma sanayii için araştırmacı yetiştirme programımızla sektörün öncelikleri doğrultusunda firmalarla üniversiteler arasında bilgi transferinin sistematik hale getirilmesi, lisansüstü tezlerin sektörün ihtiyaç alanlarına yönlendirilmesi, teknoloji kazanım yükümlülüğü programımızla henüz kabuğunu kıracak güce ulaşamamış ancak teknolojik alanda beli bir noktaya ulaşmış küçük firmalarımıza sağladığımız karşılıksız maddi destekle bu firmaların savunma alanında gelecek vadeden oyuncular olmasına imkan sağlanması, SSM Gençle gençlerimizin milli şuuru ve öz güveninin yükseltilmesi, gençliğin dinamik yapısının yeni teknolojilere yönlendirilmesi, çeşitli teknoloji geliştirme yarışmalarının düzenlenmesidir" açıklamalarında bulundu.


Hedeflerinin yakın vadede sahaya yüksek teknolojik ürünler göndermek, orta vadede ise ordunun gücüne güç katmak üzere savaşan makineler ve robot askerlerin envantere alınması olduğunun altını çizen Uçar, İnsansız ve Otonom Kara Araçları Geliştirme Yarışması (İKA) hakkında bilgi vererek, yarışmanın öğrenciler-bağımsız katılımcılar kategorisi, küçük işletmeler kategorisi ve serbest kategori olmak üzere toplam üç kategoriden oluştuğunu kaydetti.


Savunma Sanayii Müsteşarlığı Deniz Araçları Daire Başkanı Alper Köse ise su altı teknolojilerinin geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla iki ayrı yarışma yapacaklarını kaydederek yarışmalar hakkında bilgi verdi. İlk olarak İnsansız Su Altı Araçları Prototip Yarışması hakkında bilgi veren Köse, başvuranların yarışmaya takım olarak katılabileceğini ve takımların en az 4, en fazla 10 kişi ve bir danışmandan oluşabileceğini ifade etti. Son başvuru tarihi 13 Temmuz 2018 olan yarışmanın görev senaryoları ise enkaz çıkarma görevi, montaj, mayın arama-imha ve otonom görevinden oluşuyor. İnsansız Otonom Deniz Sistemleri Endüstriyel Tasarım Yarışmasının başvuruları ise 5 Ekim’de sona erecek olup, tasarımcılar su altı harbi, su üstü harbi, su altı veya su üstüne yönelik istihbarat, gözlem, keşif, arama kurtarma, mayın arama tespit imha görevlerini icra kabiliyetine sahip uzaktan kumandalı ya da otonom su altı veya su üstü sistemleri çalışmakta serbest olacak. Yarışmanın değerlendirme kriterleri ise yenilikçi yaklaşım, ihtiyaçlara cevap verebilme, üretim ve uygulanabilirlik, görsel kriterler ve konsept detaylandırma olarak belirlendi.


Görev senaryolarının ilk kategoride meskun mahal görevi, kurtarma görevi ve imha görevinden oluşurken, ikinci kategoride haritalama görevi, istihbarat, gözlem, keşif görevi, off-road görevinden oluşuyor. Son başvuru tarihi 14 Eylül 2018 olan yarışmaya roboik.ssm.gov.tr adresinden başvuru yapılabilecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Artvin 700 kilogramlık boğasının doğum gününü kutladı Artvin’de ‘Ateş’ isimli boğasıyla çektiği videolarla milyonlarca sosyal medya kullanıcısının beğenisini kazanan Özlem Öztürk, her yıl olduğu gibi boğasına bu yıl da ahırda doğum günü sürprizi yaptı. Artvin merkeze bağlı Taşlıca köyünde çiftçilik yapan ve ailesine yardım eden 38 yaşındaki Özlem Öztürk, köy yaşantısıyla ilgili çektiği videolarla sosyal medyada fenomen oldu. İnek sağan, odun kıran, tarla süren, Öztürk, çektiği videoları sosyal medya hesabında paylaşınca büyük ilgi gördü. Öztürk’ün, takipçi kazanmasında en büyük pay sahibi olan ‘Ateş’ isimli 700 kilogramlık boğası 8. yaşına girince her yıl olduğu gibi sürpriz bir doğum günü hediyesi verdi. Mum üzerinde pasta ile ahırda giren Öztürk, “İyi ki doğdun Ateş" diyerek boğasının doğum gününü kutladı. Öztürk, görüntüleri sosyal medya hesabında paylaşınca büyük ilgi gördü. Öztürk, Ateş’in doğum günü kutlamasıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Her yıl imkanlarımız doğrultusunda Ateş’in doğum gününü kutlamayı düşünüyoruz. Bu yıl 8 yaşına girdi. 23 Nisan günü doğdu, Türkiye’nin dört bir yanında çocuk bayramı kutlanırken, biz de Ateş isimli boğamızın doğum gününü kutluyoruz. Amacımız hayvan sevgisini çocuklara aşılamak, hayvan şiddetine karşı farkındalık oluşturmak” ifadelerini kullandı.
İstanbul ASELSAN EJDERHA’nın son test görüntüsü ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, Ejderha ile ilgili son test görüntülerini paylaşarak sistemi anlattı. EJDERHA, tehdit olarak sınıflandırılabilecek elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı ve hava hedeflerini, elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabiliyor. Terör örgütlerinin sıklıkla kullandığı el yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak. Savunma, Havacılık ve Uzay Teknolojileri sanayinin Avrupa’daki en büyük savunma sanayii kümelenmesi olan SAHA İstanbul’un sektöre liderler yetiştiren SAHA MBA programı 5. Dönem eğitimleri ile devam ediyor. Sektörün başarılı isimlerinin ve ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ, Türkiye Uzay Ajansı, BAYKAR gibi önemli yapı taşlarının yöneticilerinin de eğitim verdiği SAHA MBA’de üst düzey bürokrat ve sektör liderlerinin ilk dersi, ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol tarafından verildi. ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, “Savunma Teknolojilerinin Milli ve Yerli Projeleri” konulu eğitim verdi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve güvenlik güçleri için geliştirilen EJDERHA, elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabilecek. ASELSAN EJDERHA, elektronik harpte fark oluşturacak ASELSAN tarafından üretilen EJDERHA, özel olarak tasarlanmış yönlü anten/reflektör seti kullanılarak tek darbe veya bir dizi darbe aracılığı ile, kısıtlı bir süre boyunca, yüksek güçlü elektromanyetik (EM) ışıma yapabiliyor. Yüksek Güçlü Mikrodalga kaynakları tarafından üretilen elektromanyetik enerji, hedef alınan elektronik cihazların çalışmasının engellenmesi, hatalı çalışmaya sevk edilmesi veya hasara uğratılarak çalışamaz hale getirilmesi amacıyla kullanılıyor. El yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak EJDERHA, taktik sahada ve tesis giriş-çıkış alanlarında tehdit olarak sınıflandırılabilecek elektronik devre içeren her türlü sivil/askeri aracı ve hava hedeflerini, elektromanyetik sinyallerle uzaktan durdurabiliyor. Bu, terör örgütlerinin sıklıkla kullandığı el yapımı patlayıcı, dron veya elektronik sistemlerin kullanımına darbe vuracak. Bunların yanında EJDERHA, yeni nesil teknolojiler ile konvoy koruma/intikal faaliyetleri için fark oluşturan bir çözüm oluşturuyor. Taktik tekerlekli zırhlı/paletli araçlara entegre edilebilen sistem, insanlı ve insansız (uzak komuta ile) kontrol edilebiliyor. Bu sayede saha şartlarında zengin bir kullanım senaryosu sunulmuş oluyor.
İstanbul Osmanlı Cihan Devleti’nin mirası olan eserler Londra’daki müzayede evinde Osmanlı Cihan Devleti’nin ihtişamlı eserleri, Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde satılıyor. Türkiye’den kaçırılan eserlerin satışa sunulduğunu iddia eden Sanat Danışmanı İbrahim Ethem Gören, “Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz” dedi. Londra merkezli Sothesb’y Müzayede Evi’nde, Osmanlı Cihan Devleti’ne ait birçok ihtişamlı eser açık artırmayla satılıyor. Osmanlı Cihan Devleti hattatlarının, tezhipçilerinin, kağıt ve mürekkep ustalarının Mushaf-ı Şerifleri, elyazmaları ve hüsn-i hat levhaları ile İznik çinileri, Osmanlı ipek seccadeleri, çeşmeler, mermer kitabeler, hançerler, fincan setleri birbiri ardına satışa konu edildi. Söz konusu mezatta, Sultan Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan’ın 1860 tarihli tezhipli Mushaf’ı ve Sultan 2. Mahmud’un tuğrası ile havi mermer çeşme kitabesi de satışa çıkarılıyor. Onlarca Osmanlı Cihan Devleti eseri satışta İddiaya göre, Türkiye’den kaçırılarak, İslam Dünyası ve Hindistan’ın Sanat Eserleri Müzayedesi’nde yeni sahiplerine servis edilen eserler, ‘Mehmed Şefik Bey’in ‘Nad-ı Ali’ duası, Kanuni Sultan Süleyman dönemi 1539 tarihli şamdanı (tombak), Sadrazam Sinan Paşa için yapılmış deniz feneri(tombak), Hattat İbrahim Rodosi’nin talebesi Hafız Yusuf ketebeli 1712 tarihli Delail’ül-Hayrat’ı, 17’inci yüzyıl hattatlarından Hüsameddin Bur(u)sevi’nin Mir’atü-l-Kainat isimli yazma risalesi, 17. yüzyıla ait altın kakmalı, gümüş savatlı Osmanlı hançeri, Seyyid Ahmed bin Musa’nın 1682-1683 tarihli nesih Mushafı, hattat Mehmed Emin Efendi’nin 1796-97 tarihli nesih Mushaf’ı, 17’inci yüzyıla tarihlenen yakut ve zümrüt taşlarıyla bezeli Osmanlı akik fincan seti, 1900’lü yılların başına tarihlenen Osmanlı ipek halısı, 1590 yılına tarihlenen İznik çini bardağı, Lale Devri’ne ait mermer çeşme, 19’uncu yüzyıl Konya seccadesi, 18’inci yüzyıla tarihlenen Batı Anadolu işi seccade, 18’inci yüzyıl Osmanlı gümüş tabakları, Osmanlı şehzadesi Musa Çelebi’nin yağlı boya portresi, Hattat Mustafa Rakım ketebeli, Hattat Ubeydullah Zihni Efendi’nin 1804 tarihli, nesih hatlı Mushaf’ı ve Hattat Mehmed Şehri’nin 1730’lu yıllara tarihlenen müfredat meşk murakkaı’ oldu. “Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini ardından müzelerini yağmalıyor” Londra’da satışa çıkarılan Osmanlı Cihan Devleti eserlerine ilişkin konuşan Sanat Danışmanı, İttifak Gazetesi Yazarı İbrahim Ethem Gören, “İngiltere’de Sothesb’y Müzayede Şirketi’nde Osmanlı Cihan Devleti’nin en ünlü sanatkarlarının eserleri satışa arz edildi. Bu durum kamuoyunun gönlünü hun ediyor. Şöyle ki; emperyalist devletler, özellikle Amerika ve İngiltere işgal ettikleri devletlerin önce hazinelerini, merkez bankalarını ardından da müzelerini yağmalıyor. Bugün Londra’da birbiri ardına sıralanan onlarca müzede neredeyse topyekun İslam Devletleri’nin müzelerinde bulunan eser sayısından daha fazla ese yer alıyor. Konumuzla ilgili olarak, Londra merkezli müzayede şirketinde bugün, öğleden sonra bir canlı yayında düzenlenecek olan bir mezat var. Bu mezatta onlarca Osmanlı Cihan Devleti sanatkarının eserleri satışa arz ediliyor. Bunların arasında birbirinden güzel, kıymetli Mushaf-ı Şerifler, el yazmaları, cüzler, İznik çinileri, Osmanlı killeri, ipek seccadeler, Sultan 2. Mahmud’a ait çeşme kitabesi göze çarpıyor. Yine bunların arasında 31. Osmanlı Padişahı 110. İslam Halifesi Abdülmecid Han’ın kızı Münire Sultan için hicri 1270, miladi 1860 tarihinde Hattat İbrahim Hakkı tarafından ketebe konulmuş bir Mushaf-ı Şerif var. Maalesef bu Mushaf-ı Şerif’te satışa konu edilen eserler arasında yer alıyor. Bu Mushaf bir taraftan neşriyatının güzelliğinin yanında diğer taraftan da 18. yüzyıl ve özellikle 19. yüzyıla damga vurmuş olan Türk rokokosunun en güzel örneklerinden biri. 2 haftalık hilal parlaklığında bezeme unsurlarını görüyoruz” ifadelerini kullandı. “Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’” Tarihi eserlerimizin daha fazla korunması gerektiğini dile getiren Gören, “Biz eserlerimize maalesef sahip çıkamıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığının, Savcılıklarımızın, Dışişleri Bakanlığımızın, gerekirse de Milli İstihbarat Teşkilatı’nın daha sıkı bir şekilde denetim yapması gerekiyor. Eskiler derler ki; ‘Kültür milletin yurdudur’, kültürü ve medeniyeti bu tür eserler meydana getirir. Biz Osmanlı hattatlarının eserlerini, kendi müzelerimizde, İstanbul’da, Ankara’da ve Anadolu coğrafyasındaki müzelerde görmek istiyoruz. Daha dikkatli bir şekilde davranılması gerekiyor. Bugünkü müzayede özelinde de Kültür ve Turizm Bakanlığının hemen devreye girerek bu satışın iptal edilmesini talep ediyoruz. Bu eserler, illegal yolarla Türkiye’den çıkarıldıysa, bunların Kültür Bakanlığına, ait oldukları yere, Anadolu toraklarına iade edilmesini bekliyoruz. Bunun dışında sadece yazma eserler değil, hemen hemen her alanda İznik çinilerimize de sahip çıkamıyoruz. Çeşme kitabeleri var. Devasa kitabeler, nasıl oluyor da bizim sınırlarımızdan çıkartılıyor? Gümrük kapılarındaki görevlilerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Havalimanı’nda özellikle yurt dışı çıkışlarında sanat eseri kaçakçılığı konusunda oradaki görevlilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Onlara özel eğitimler verilmesi gerekiyor. Tarihimize, medeniyetimize ve eserlerimize sahip çıkmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Ankara Atılım Üniversitesi öğrencileri çubuk makarnadan yaptıkları köprü ile birinci olmak için yarıştı Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Kuzeyboru A.Ş iş birliğiyle "Kuzeyboru Çubuk Makarna Köprü Yarışması 2024" düzenlendi. Atılım Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Kuzeyboru A.Ş iş birliğiyle 18-19 Nisan tarihlerinde "Çubuk Makarna Köprü Yarışması 2024" düzenlendi. Yarışmaya inşaat mühendisliği bölümü öğrencilerinin yanı sıra mimarlık, tıp fakültesi, yazılım mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, makine mühendisliği bölümü öğrencilerinden oluşan takımların hazırladığı 12 makarna köprü katıldı. Atılım Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cenan Mertol, yaptıkları yarışmanın makarna köprü yarışması olduğunu hatırlatarak, "Bu yarışmada öğrenciler spagetti yani çubuk makarnaları kullanarak, derslerde öğrendiklerini ve hayal güçlerini kullanarak burada maksimum yük taşıyan bir köprü yapmaya çalışıyorlar. Toplamda 40 öğrencimiz, 12 farklı takımımız var. Bu takımlar daha çok inşaat mühendisliği öğrencileri ağırlıklı olsa da, sadece inşaat mühendisliği değil mimarlık, makine mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, havacılık ve uzay mühendisliği, tıp bölümlerinden öğrenciler de takımlarda yer almaktadır. Öğrenciler hem eğlenceli zaman geçiriyor hem de bilgilerini biraz da ortaya koyma yönünde adımlar atıyorlar. Bu sene Kuzeyboru isimli firmayla işbirliği yapıyoruz. Güzel ödüllerimiz var ve bu ödüller için öğrenciler kıyasıya yarışıyor" dedi. "Böyle etkinlikler esasında öğrencilerin hem ufkunu açıyor hem de eğitim hayatlarına büyük bir katkı sağlıyor" Yarışmanın iki gün süreceğini ifade eden Mertol, "Birinci gün 8 saat içinde köprülerini yapacaklar. Köprüler ertesi gün özgünlük, orijinallik ve yük taşıma kapasitelerine göre değerlendirmeye alınacaktır. En sonunda da katılımcılara katılım belgeleri ve kazananlara ödülleri takdim edilecektir. Çok güzel ve dolu dolu 2 gün geçireceğiz. Burada en önemlisi öğrencilerimizin gerçekten isteyerek bu iş yapmaları. Böyle etkinlikler öğrencilerimizin isteyerek iş yapma kapasitesini çok daha fazla arttırıyor. Mesela bu yarışmadan sonra derslere daha bir istekli geliyorlar. O anlattığınız statik, dinamik ve mukavemet derslerini daha eğlenceli ve daha isteyerek öğrenmeye çalışıyorlar. O yüzden böyle etkinlikler esasında öğrencilerin hem ufkunu açıyor hem de eğitim hayatlarına büyük bir katkı sağlıyor" ifadelerini kullandı. Yarışma jürisinde yer alan Prof. Dr. Tolga Akış, Doç. Dr. Meriç Yılmaz, Dr. Öğretim Üyesi Halit Cenan Mertol, Dr. Öğretim Üyesi Ebru Akış ve Dr. Öğretim Üyesi Saman Aminbakhsh tarafından ekiplerin hazırladığı köprüler "estetik-özgünlük" olarak değerlendirilerek, köprülerin dayanım testleri gerçekleştirildi. Değerlendirme sonucunda Egemen Erdil, Barış Ozan Bal ve Berenay Tolga Alkan’dan oluşan "Winners" grubu birinci, Zeynep Sude Daşcı, Soner Parlak, Baran Özpolat, Hüseyin Arda Özdemir ve Erdem Şahin’den oluşan "1 Çiçek 4 Böcek" grubu ikinci, Ramazan Erten, Yaren Köroğlu, Ekin Bejan Baykara, Emir Kutluhan Arslan ve Gözde Naz Aksoy’dan oluşan "Betta" grubu üçüncü oldu.