SAĞLIK - 22 Nisan 2018 Pazar 08:14

Sigara ve kötü beslenme mesane kanseri riskini artırıyor

A
A
A
Sigara ve kötü beslenme mesane kanseri riskini artırıyor

Mesane kanseri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Mesane kanseri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Üroloji Uzmanı Dr. Burak Köprü, sigara ve kötü beslenmenin kansere yakalanma riskini artırdığını bildirdi.


Mesanenin böbrekler tarafından üretilen idrarın süzülerek toplandığı göbek deliğinin daha aşağısında bir seviyede yerleşmiş bir kese olarak tanımlayan Uzm.Dr. Burak Köprü, "Mesane dış yüzeyinde bir zar, altında kasılarak idrarın dışarı atılmasına yarayan 3 sıralı kas tabakası ve en iç tabaka da mukoza olarak adlandırılan mesanenin iç yüzeyini döşeyen hücreler den oluşur. Mesane kanserleri üriner sistemin sık görülen tümörlerinden birsidir. Mesane kanseri mesaninin iç yüzeyini döşeyen hücrelerden gelişir. Transizyonel hücreli karsinom olarakta adlandırılmaktadır. (TCC). Genellikle kötü huylu tümörlerdir. Tespit edilip tedavi edilmediği durumlarda kas tabakasına ve buradan da çevre organlara ve tüm vücuda yayılma ihtimali bulunur. Bu nedenle erken evrede yakalanması tedavinin başarısı ve tedavi şekli açısından önem arz eder." dedi.


Günümüzde mesane kanseri gelişiminde birçok risk faktörü sıralandığına vurgu yapan Koru Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Burak Köprü "Bunlar arasında en net olarak bilinenlerinin sigara kullanımı, lastik, tekstil ve boya sanayinde kullanılan bazı kimyasal maddeler ile çalışmak ve ya bunlara maruz kalmak, genetik faktörler, beslenme şekli ve idrar kesesine yerleşen ve tedavi edilmeyen çeşitli paraziter enfeksiyonlar sonucu olarak sayılabilir" diye konuştu.


Hastalığın öncelikli olarak kendini ağrısız kanlı idrarla gösterdiğini belirten Uzm.Dr. Burak Köprü, "Kanlı idrar hafif pembemsi renkte olabileceği gibi yoğun kırmızı hatta pıhtılı şekilde de olabilir. İdrarda kanama sürekli olabileceği gibi ara ara da tekrarlayabilir. Bunun yanı sıra diğer üroloji hastalıklarda da görülebilen idrar yaparken ağrı da mesane tümörünün belirtilerinden biri olabilir. Genellikle ağrı göbek bölgesinde, pubik bölgede yada yan ağrısı şeklinde olabilir. Sık sık idrara gitme ve idrar yaparken göbek altında ağrı olması gibi belirtiler de verebilir" diye belirtti.


Tanı konulması için tam idrar analizi, ultrasonografi, tomografi, MR gibi yöntemler kullanıldığını anlatan Uzm.Dr. Burak Köprü , "Ancak kesin tanı anestezi altında yapılacak olan sistoskopi (ince bir kamera sistemi yardımı ile mesane içerisine idrar kanalından girilip mesane içerisinin direk olarak görülerek değerlendirilmesi işlemi) ve bu sistoskopi de görülen tümörden alınan doku parçalarının (biyopsi) patolojik incelenmesi ile mümkündür." diye vurguladı.


Mesane kanseri tedavisi nasıl yapılıyor?


Mesane kanserinde tedavinin hastalığın evresine göre değişiklik gösterdiğini belirten Uzm.Dr. Burak Köprü ilerlemiş evrelerde tespit edilen hastalıklarda veya oldukça agresif olduğu gözlenen tümörlerde tedavi şeklinin değiştiğine dikkati çekti.


Uzm.Dr. Burak Köprü,"Erken evrede yani tümor henüz mesanenin kas tabakasına ulaşmamış durumlarda tümörün endoskopik olarak (idrar kanalından kamera yardımı ile girilerek çıkarılması). Bu işleme transüretral mesane tümörü rezeksiyonu (TUR-MT) denilmektedir. Yapılan bu ilk ameliyat sonrası patoloji sonucuna göre tedavi şekli belirlenir. Henüz yayılmamış bir tümör ise bu ilk ameliyat sonrası mesane içerisine 6 hafta süre ile ilaç tedavisi yapılır (kemoterapotik bir ilaç veya BCG olarak bilinen tüberküloz mikrobunun zayıflatılmış hali). Mesane içerisine ilaç oldukça ince bir sonda ile uygulanır ve hastanın bir saat sonra idrarını yapması istenir. Bu işlem için hastanede yatmaya gerek yoktur. Ağrısız bir işlem olup 5-10 dakika sürer. Mesane tümörü tekrarlama riski yüksek bir hastalık olduğundan doktorunuzun önereceği aralıklarla düzenli olarak sistoskopi işleminin tekrarlanması gereklidir" diyerek ameliyat sürecini anlattı.


Uzm.Dr. Burak Köprü sözlerini şöyle sürdürdü; "Eğer tümör kas tabakasına yayılmış veya agresif seyirli ve sık tekrarlayan bir tümör ise radikal sistektomi olarak bilinen mesanenin tamamen çıkarıldığı bir ameliyata gerek vardır. Bu ameliyat ile idrar torbası yani mesane tamamen çıkarılıp yerine hastanın genel durumu ve yaşına göre ya bağırsak tan yeni bir mesane yapılır veya idrar kanalları karın içerisinde birleştirilip karın ön yan duvarında cilde ağızlaştırılır (idrar karın ön yan duvarına takılan bir torbaya dolar ve hasta bu torbayı değiştirir). Sistektomi ameliyatı açık veya kapalı yöntemler ile yapılabilir. Hastanemizde açık ve kapalı yöntemler (Hem laparoskopik hemde robotik cerrahi) kliniğimiz pratiğinde başarılı bir şekilde uygulanmaktadır."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”