GENEL - 17 Ocak 2018 Çarşamba 14:31

Türkçeyi Doğru ve Güzel Kullanma Makale ve Deneme Yarışması Ödül Töreni

A
A
A
Türkçeyi Doğru ve Güzel Kullanma Makale ve Deneme Yarışması Ödül Töreni

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kültürel aktarımı sağlayan da en önemli değerdir.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kültürel aktarımı sağlayan da en önemli değerdir. Dilin işlenmesini, doğru ve güzel kullanımını destekliyoruz” dedi.


Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen “Dilimiz Kimliğimizdir” konulu öğretmenler ve ortaöğretim öğrencileri arası Türkçeyi Doğru ve Güzel Kullanma Makale ve Deneme Yarışması’nın ödül töreni Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaçalin’in katılımıyla gerçekleştirildi.


Türk Dil Kurumu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen törende açılış konuşmalarından önce yarışmada deneme yarışması dalında Türkiye 1.si Ayça Bilge Yemiş ‘Kelimelerin Hakkı’ üzerine yazısını okudu. Makale yarışması dalında Türkiye 1.si öğretmen Ömer Eski ise teşekkür konuşması yaptı.


Törende yaptığı konuşmada Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, bu etkinliğin düzenlenme amacına ulaştığına inandığını belirterek, Türkçe’nin doğru ve güzel kullanılması için 2017 yılı boyunca birçok etkinlik gerçekleştirildiğini anlattı.



"Dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kültürel aktarımı sağlayan da en önemli değerdir"


Dilin milli değerlerin özü kalbi olduğunu milletlerin de en büyük hazinesi olduğunu ifade eden Yılmaz, “Dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kültürel aktarımı sağlayan da en önemli değerdir. Dilin işlenmesini, doğru ve güzel kullanımını destekliyoruz” diye konuştu.


Bakanlık olarak Türkçe’nin korunup yaşanması, zenginleştirilmesi ve gelecek nesillere güçlü bir şekilde aktarılması, Türk dilinin yerinde doğru ve dil kurallarına uygun açık ve anlaşılır kullanılmasını ve yazılmasını istediklerini ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:


“Bu nedenle bir istiklal ve istikbal meselesi addettiğimiz bu konuda önemli çalışmalara imza attık. İlköğretim ve ortaöğretim kurumlarında Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı derslerinin programlarını yeniledik. Türkçe dersi öğretim programında kazanımlar dinleme, okuma, yazma ve konuşma dört temel dil becerisi gruplandı. Ses harf gruplarında ilk okuma ve yazma sürecini kolaylaştıracak düzenlemeler yapıldı. Uygulamada olan öğretim programında yer alan ses harf grupları değiştirildi. Aynı grupta yer alan bazı seslerin öğrenme esnasında öğrenciler tarafından karıştırılmasının önüne geçmek sözcük sıklığı nedeniyle ilk okuma ve yazmada örnek çeşitliliği sağlayabilmek için sahadan geri gelen dönüşler ve yapılan derlem çalışmaları ele alınarak sözcük öğrenme kazanımının geliştirilmesi amaçlandı. Güncellenen programlara farklı yazı karakterlerine ilişkin okuma ve yazma kazanımları eklendi. Öğrencilerin çeşitli yazı karakterlerinin varlığını görerek kendine ait yazı stilini oluşturması amaçlandı. Cümle türleri ve çatı konuları eklendi. Güncellenen eğitim programlarına ses eğitimini sağlayacak kazanımlar eklendi. Bu sayede ilk okuma ve yazma süreci kolaylaştırıcı bir düzenlemeye gidildi. Bana gelen geri dönüşlerden de karne veriyoruz biliyorsunuz Cuma günü daha şimdiden okuma yazmayı öğrenen çocuklarımızın olduğunu söylüyorlar. Yani yapılan bu değişikliklerin amacına ulaştığına inanıyoruz.”


Öğrencilerin ana dilde iletişim yeterliliğini kazanmalarını istediklerini vurgulayan Yılmaz, “Etkili ve yerinde iletişim kurmasını, duygu düşünce ve görüşlerini sözlü ve yazılı olarak ortama uygun ve ikna edici şekilde ifade etmesini, dil becerilerini olumlu ve olumlu ve sosyal olarak sorumlu ve sağduyulu kullanmasını istiyoruz. Biz bunun içinde Türk Dili ve Edebiyatı ders sayılarını arttırdık. Orta okullarda okuma becerisi dersi var seçmeli 2 saat, yazarlık ve yazma becerileri var seçmeli 5-6-7-8.sınıflarda ikişer saat haftalık, iletişim ve sunum becerileri dersi var 7.8.sınıflarda 2 saat seçmeli, drama dersi var 2 saat 5.6.sınıflarda seçmeli, düşünme eğitimi var 7.8.sınıflarda seçmeli. Anadolu liselerinde zorunlu olarak Türk Dili ve Edebiyatı 9.10.11.12.sınıflarda haftada 5 saat var. Seçmeli olarak diksiyon hitabet var. Osmanlı Türkçesi var. Niçin? Dili geçmişinden koparırsanız ağacın kökünü kesmiş gibi olursunuz. Ondan sonra gelişmesi büyümesi doğru olmaz. Dilin geçmişle bağını koparmayacağız. İnşallah Osmanlı Türkçesini de daha iyi öğrendikçe bu hazineyi biz sahipleneceğiz. Hazine bizim olacak ama işlediğimiz sürece” açıklamasında bulundu.



“Asıl kaynakta Türkçe çok iyi bir yolda ilerliyor”


Yarışmada birincilik ödülü alan ve okuduğu denemesini dinledikleri Ayça Bilge’nin ‘kaybettik, yenildik, diz çöktük’ gibi ifadeler kullandığını belirten Bakan Yılmaz, “Türk diline karşı risklerin tehditlerin farkında olduğumuz sürece hiçbir şeyi kaybetmedik. Ancak dünyada bir akım var. Bu akıma karşı durabilmek mümkün değil. Ama bir bakın ki Japonya’nın Batıya benzediğinden daha az bir şekilde batılıyız. Çin’in, Körfez ülkelerinde olan ülkelerden daha az Batılıyız veya Batı değerlerini almışız. Sokaklarımızda görüyoruz kirliliği ama onu kirlilik olduğunu farkındayız. Ne zaman kaybetmiş sayılırız onun kirlilik olduğunu farketmediğimiz zaman işte o zaman kaybettik. Hiç şüpheniz olmasın ki Türkiye ve Türkiye Türkçesi dünde güçlüydü. Yunusların, Hacı Bektaşların, bu coğrafyanın en büyük şairi Aşık Veysellerin olduğu yerlerde Türkçe’nin kaybettiğini söyleyebilmek Türkçe’nin eksik kaldığını, 140 karakterle kendisinin ifade edildiği, başka şekillerin kullanıldığı ifade edilse de onlar geçici dönemlerdedir. Ama asıl kaynağa bakmak lazım. Asıl kaynakta Türkçe çok iyi bir yolda ilerliyor” dedi.



“Yazarlarımızın, düşünürlerimizin, edebiyatçılarımızın geliştirdiği bir dil çok daha sağlıklı olacaktır”


Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Örs, 2017 Türk Dili yılı ilanıyla başlayan uzun soluklu mücadelenin, Türkçenin geleceği adına başlatılan bu yolculuğun yıllarca süreceğine dikkat çekerek, Türk Dili Yılı ilanının sadece bir basamak ve başlangıç olduğunu ifade etti. Dili kullanan, geliştiren ve var edenin toplum olduğunu söyleyen Örs, “Kurumların yaptıkları bu kullanımları tespit etmekten, kurallara bağlamaktan tekrar bu kurallar çerçevesinde onları topluma sunmaktan ibarettir. Yazarlarımızın, düşünürlerimizin, edebiyatçılarımızın geliştirdiği bir dil çok daha sağlıklı olacaktır. Bir kurumun içinde bir laboratuvar ortamında dil geliştirmektense, kelime türetmektense Türkçeye kullanan yazar çizerlerin ve Türkçeye gönül vermiş geliştirdiği kelimelerin dil kurumunca kabulü ve tespiti ve dolayısıyla halk tarafından yaygı şekilde kullanımı çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.


Örs, TDK’nın dereceye giren yazıları bir kitap haline getireceğini de bildirdi.


Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Kaçalin de 2017 yılının Türk Dili Yılı olarak ilan edildiğini kaydederek, bu kapsamda çok sayıda faaliyet yapıldığını ifade etti. Kaçalin, “Bu faaliyet kapmasında öğrenci ve öğretmenler tarafından yazılan çok sayıda deneme ve makalede hemen göze çarpan Türkçe için muhtemel tehditlerin farkında olunduğuydu. Bu aynı zamanda ülkemizin bu en büyük camiasının Türkçe konusunda ne kadar duyarlı olduğunun da göstergesiydi. Yazılanlardan öğrenci ve öğretmenlerimizin Türkçe’nin geçmişindeki kimi karanlık dönemlerden ve sebeplerinden haberdar olduklarını da gördük. Bunu da gelecekte benzer hatalara düşülmeyeceğinin kanıtı olarak yorduk. Sevindirici bir başka noktada öğrenci ve öğretmenlerimiz tarafından Türkçe’nin ana eserlerinin görülmüş ve okunmuş olmasaydı” diye konuştu.


Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Işık ile Bakan Yılmaz, yarışmada ödül alan öğretmen ve öğrencilere ödüllerini takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 7. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali başladı 7. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali başladı. İki yılda bir düzenlenen bienalin bu yılki konsepti ‘Umut’ olarak belirlendi. Bienal kapsamında 5 bin 250 çocuk ve gencin 579 projesi bir ay boyunca İstanbul’un farklı merkezlerinde sergilenecek. 2010 yılından bu yana 31 ülkeden katılımın olduğu 7. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali, başladı. Bu yıl yedincisi düzenlenen bienalde 5 bin 250 çocuk ve genç sanatçının 579 projesi sergileniyor. Bir ay sürecek olan etkinliğin ana mekanı olarak MKM Beşiktaş Çağdaş belirlendi. İkinci sergi mekanı olan İstiklal Sanat Galerisi de bienal kapsamında çocuk ve gençlerin ‘umut’ temalı eserlerini izleyiciyle buluşturacak. Bu iki mekanın yanı sıra, Kadıköy ve Beşiktaş iskele meydanları ile Şehir Hatları vapurları yine gençlerin konser ve performanslarına ev sahipliği yapacak. Palet Kültür Sanat ve Eğitim Derneği (PALETDER) tarafından organize edilen bienalin küratörlüğünü Dijital Sanat alanında pek çok ilk imza atan Esra Özkan üstleniyor. Bienal, bir yandan geçmiş yıllarda olduğu gibi resim, heykel, fotoğraf, enstalasyon ve performans çalışmalarına ev sahipliği yaparken, diğer yandan bu yıl eklenen maker, yapay zeka, dijital sanatlar gibi alanlardan eserleri de ağırlıyor. Etkinlik bir ay boyunca devam edecek Bu yıl, deprem bölgesindeki çocuk ve gençlerle özel projeler gerçekleştirildi. Diğer yandan bir ay sürecek bienalde alanında uzman yüzlerce sanatçı, oyuncu, bilim insanı, akademisyen ve eğitimci ile atölye, söyleşi, panel ve etkinliklerin yapılacağı zengini bir bienal programı da hazırlandı. STK’lar, müzeler, üniversitelerle yapılan işbirliğinde; bilim, sanat, edebiyat, üretici yazarlık, dijital, teknoloji, iklim öncüleri, deneyim paylaşımı, hayallerin gerçekleştirilmesi, iklim krizi, iklim adaleti, kapsayıcılık gibi alanlarında, atölyeler, etkinlikler yapılarak umudu yeşertmek için neler yapılabileceği sorusuna yanıt arayan çocuk ve gençlere destek oluyor. Bienal etkinlikleri aynı zamanda öğretmenler içinde bir beslenme çantası olurken dünyada değişen dönüşen eğitim modellerinin temsilcilerini seminer ve atölye çalışmaları ile ağırlayarak öğretmenlerin mesleki anlamda desteklenmesini sağlıyor. Bu yıl 12 ülkeden katılım var 23 Mayıs’a kadar devam edecek olan bienale bu yıl, İngiltere, Romanya, İtalya ve Rusya’nın aralarında bulunduğu 12 ülkeden katılım olduğu bilgisini veren Bienal Direktörü Gazi Selçuk, açılış etkinliğinde yaptığı konuşmada, “Bu yıl 25 şehir ve 12 farklı ülkeden çocuk ve gencin üretici sanat projelerini İstanbul’daki 5 farklı mekanda sergiliyoruz. Sadece resim heykel, fotoğraf projeleri değil, yeni medya, dijital sanat, enstalasyon ve yapay zekanın kullanıldığı birbirinde zengin içeriklere sahip yüzlerce sanat projesi sanatseverlerle buluşuyor” dedi. “Tam olarak bugün, en geç yarın” Bienal küratörü Esra Özkan ise şunları söyledi: “Bienal, sanatın farklı dallarıyla mevcut gerçekliğimizden daha iyi bir geleceği hayal etmeyi ve hayallerimizi gerçeğe çevirmek üzere olan fikirlerimizin ilhanımı bulmak için yola çıkıyor. Uzakta sandığımız; umut ettiğimiz gelecek “Tam Olarak Bugün, En Geç Yarın” hayatımızın içinde." Öğrenci Duru Ergün, "Bugün çok heyecanlıyım. Arkadaşlarımla yaklaşık 3 ay boyunca uğraştığımız eserimizi tüm insanlara gösterme fırsatı bulduk. Arkadaşlarımla çok iyi anlaşıyorum. Bu eserimizde ölen çocukların ölmemesine özgür olması gerektiklerini belirtmek için yaptık. Umarım hiçbir çocuk ölmez" dedi.
Malatya Malatya Valisi Ersin Yazıcı koltuğunu Erva Çetin’e bıraktı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Malatya Valisi Ersin Yazıcı makamını ortaokul öğrencisi Erva Çetin’e bıraktı. Görevi devralan Çetin ise deprem bölgesi Malatya’da çocukların daha mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamaları için park, yeşil alan, kütüphane ve spor salonlarının yapılması talimatını verdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında Malatya Valisi Ersin Yazıcı koltuğunu bir günlüğüne Öğretmenler Ortaokulu 5. sınıf öğrencisi Erva Çetin’e devretti. Milli Eğitim Müdürü Behçet Bakır ile okul yöneticilerinin de hazır olduğu devir teslim töreninde valilik koltuğuna oturan öğrenci Erva Çetin, 23 Nisan’ın dünyada ilk ve tek çocuk bayramı olduğunu ifade ederek, “Bize bu bayramı armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle alınıyorum” dedi. Valilik koltuğuna Malatya’daki tüm çocuklar adına oturduğunu ifade eden Çetin, 6 Şubat’ta Malatya’nın büyük bir deprem felaketi yaşadığını hatırlatarak, “Çok zor zamanlar geçirdik. Pandemide de eğitimin iyileştirici gücünü görmüştük. Bu doğrultuda depremden kısa bir süre sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzce çeşitli bölgelere konteynerler kurularak çocukların eğitim öğretime devamını sağlandı. Okulların zamanında açılmasını sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere yetkililere teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Bugünün küçükleri yarının büyükleridir’ sözünü de hatırlatan temsili Vali Erva Çetin, Malatya’da çocukların mutlu ve huzurlu bir şehirde yaşamaları adına parklar, yeşil alanlar, kütüphaneler, spor salonları, sosyal ve sanatsal aktivitelerin yapılacağı merkezlerin açılmasına öncelik verilmesi talimatını da verdi. Malatya Valisi Ersin Yazıcı ise tüm çocukların bayramını kutlayarak depremin yaralarını en hızlı şekilde giderebilmek için gayret içerisinde olduklarını söyledi. 6 Şubat öncesinde olduğu gibi Malatya’da eğitimin yoluna sıkıntısız devam ettiğini söyleyen Valiz Yazıcı, “Hayatın normalleşmesi adına öncelikle Malatya’da çocukların normalleşmesi gerektiği bilinciyle hareket ediyoruz. İnşallah asrın felaketini yaşamış olan Malatya’mızda çok kısa sürede ayağa kalkacak. O allı şanlı ve kendine yakışır günlerine hızlı bir şekilde kavuşacak. Bunun için 7’den 70’e herkesin desteğini bekliyoruz. Birlik ve beraberlik içinde şehrimizi ayağa kaldırmanın gayreti içindeyiz. Herkese görev düşüyor, valilik olarak bize de büyük görev düşüyor. Bizler de elimizden gelen gayreti göstereceğiz” diye konuştu. Temsili devir-teslim töreninde Vali Ersin Yazıcı, Erva Çetin’e hediye takdimi de yaparak eğitim hayatında başarılar diledi.