EĞİTİM - 09 Aralık 2016 Cuma 18:32

Yunus Emre Enstitüsü ile Anadolu Üniversitesi arasında Eğitim İş Birliği Protokolü

A
A
A
Yunus Emre Enstitüsü ile Anadolu Üniversitesi arasında Eğitim İş Birliği Protokolü

Yunus Emre Enstitüsü ile Anadolu Üniversitesi arasında Eğitim İş Birliği Protokolü imzalandı.
Yunus Emre Enstitüsü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen Eğitim İş Birliği Protokol İmza Töreni’nde konuşan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Anadolu Üniversitesi ve Yunus Emre Enstitüsü’nün ülkenin iki önemli ve büyük kurumu olduğunu belirterek, “Aslında çok ciddi benzerliklerimiz var. Biz Yunus Emre’nin diyarı Eskişehir’de kurulu bir üniversitesiyiz ve merkez kampüsümüzün adı da Yunus Emre kampüsü ama tabii bizim benzerliklerimiz sadece bununla sınırlı değil, biz devletimizin bize vermiş olduğu yetkiyle kuruluş kanunumuzda yurtdışındaki Türk vatandaşlarına yükseköğretim hizmeti sunma ile görevlendirildik devlet tarafından. Yıllarca da bunu elimizden geldiğince yapmaya gayret ediyoruz. Yunus Emre Enstitümüz de aynı gayeye hizmet eden bir enstitü aslında o da yurtdışında Türk kültürünü, Türk dilini tanıtmak ve Türk vatandaşlarına hizmet etmek gayesiyle kurulmuş çok güzide bir kurumumuz. Şimdi iki kurum işbirliği yapıyor, geçmişte de yaptı ama inşallah bu işbirliğini protokolümüz bir ileri aşamaya taşıyacak” ifadelerini kullandı.

“İlk Yerli Zeka Ölçeği’ni Milli Eğitim Bakanlığımızın hizmetine sunduk”
İki devlet kurumunun bir araya gelerek güçlerini birleştirdiğini söyleyen Prof. Dr. Gündoğan, “Dün de Milli Eğitim Bakanlığımızla bir protokol kapsamında Türkiye’nin İlk Yerli Zeka Ölçeği’ni Milli Eğitim Bakanlığımızın hizmetine sunduk. Bir buçuk yıllık bir ortak çalışma yapmıştık, Türkiye’de ilk defa yüz yıl aradan sonra hep devşirme zeka testleri kullanılırken ilk defa milli bir zeka testi üniversitemiz tarafından Milli Eğitim Bakanlığı ortaklığıyla gerçekleştirildi. Aslında birbirine yakın çalışan kamu kurumlarının ortak çalışmalar yapmasının ne denli önemli olduğunu gördük biz dün. Bugün de Türkçe, Türk dili ve Türk kültürü konusunda iki kurumun birlikteliğinin inşallah bundan sonra da çok güzel meyvelerini göreceğiz. Ben protokolün şimdiden hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

“İki büyük kurum güçlerini birleştirdi”
Protokol kapsamında Yunus Emre Enstitüsü ile özellikle yurtdışında ciddi bir işbirliğine gidileceğini belirten Prof. Dr. Gündoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyorsunuz Anadolu Üniversitesi, kuruluş kanunu ile yurtdışındaki Türk vatandaşlarına yükseköğretim hizmeti sunma misyonuna sahip olan bir üniversite. Yunus Emre Enstitümüz de yurtdışındaki vatandaşlarımıza yurtdışına özellikle Türk kültürünü, Türk dilini öğretmek gibi çok önemli bir misyona sahip devletimizin önemli bir kurumu. Dolayısıyla iki büyük kurum, amaçları da birbirine çok yakın, güçlerini birleştirdi ve bundan sonra yurtdışında özellikle Yunus Emre Enstitümüzün büroları var birçok ülkede, üniversitemizin de büroları var, bu bürolar aracılığıyla bir sinerji oluşturmak, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi’nin yurtdışındaki tanıtımını yapmak Yunus Emre Enstitümüz büroları aracılığıyla. Biz de Yunus Emre bürolarımızdan zaten şimdiye kadar yararlanıyorduk. Bundan sonra da Yunus Emre Enstitümüzün yurtdışındaki faaliyetlerinde ve Anadolu Üniversitesi’nin faaliyetlerinde ortak olarak hareket etme konusunda çok önemli bir işbirliğine bugün imza attık. İki kurum için de, üniversitemiz için de, Yunus Emre Enstitümüz için de tabii her şeyden önce ülkemiz için de hayırlı olmasını diliyorum.”
Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, protokol imzalanmasının ardından, özellikle hem yurtdışında hem de Türkiye içinde yabancı çocuklara yönelik Türkçe öğretimi ve genel eğitim faaliyetleri olduğunu da hatırlatarak, “Bu kapsamda bahsettiğiniz ölçek, bizim için de anlamlı olabilir. En son burada Suriye’li çocuklar için bazı programlar gerçekleştirdik, aynı şekilde yurtdışında ilkokul ve ortaokul dönemlerini kapsayan Türkçe öğretimi faaliyetlerimiz de var, bu konuda da somut bir şekilde işbirliği yapmamızda yarar var. Hem akademik destek hem bilimsel destek, aynı şekilde biz de Türkçe’nin bir bilim dili olarak üniversite düzeyinde yurtdışında yaygınlaşması için sizlere katkıda bulunmayı bu vesileyle gerçekleştiririz” şeklinde konuştu.

"Türk dilini, Türk kültürünü, edebiyatını ve bilimini yurtdışında yaygın hale getirmek için faaliyetler yapıyoruz"
“Yunus Emre Enstitüsü olarak yurtdışında faaliyetlerimizi yürütmekteyiz” diyen Ateş, “Özellikle Türk dilini, Türk kültürünü, edebiyatını ve bilimini yurtdışında yaygın hale getirmek için faaliyetler yapıyoruz. Hem kendi merkezlerimizde hem de yurtdışında 80’den fazla üniversite ile işbirliğimiz var. Bu işbirliği çerçevesinde de Türkiye’deki gelişmeleri yurtdışına aktarmak, Türk dilini daha yaygın bir şekilde tanıtmak, öğretmek amacıyla faaliyetlerimiz var. Anadolu Üniversitesi de hem uzaktan öğretim konusunda hem de çok geniş bir yurtdışı olması hasebiyle birçok alanda ortak faaliyet yapma imkanı sunuyor. Bu işbirliği protokolüyle hem Anadolu Üniversitesi’nin yurtdışındaki bu ağını kullanacağız hem de Yunus Emre Enstitüsü olarak Anadolu Üniversitesi’nin daha fazla yurtdışından öğrenci çekmesi, daha fazla bilim insanını Türkiye’ye çekmesi için ortak faaliyetler yürüteceğiz. Bunun dışında yine Anadolu Üniversitesi’nin geliştirdiği farklı etkinlikleri, projeleri yurtdışında uygulama imkanı bulacağız. İki kurum güçlerini birleştiriyor ve yurtdışında ortak hareket etme noktasında daha önceden yaptığımız faaliyetlere ilaveten bugün imzaladığımız protokol ile bunu resmi olarak da deklare etmiş oluyoruz. İki kurum için de hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” açıklamasını yaptı.
Konuşmaların ardından protokol, ile Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş, Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gündoğan arasında imzalandı. Protokol imzalanmasının ardından da karşılıklı hediye takdimi gerçekleşti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) Bursa’da akıl almaz kaza...Kıl payı böyle kurtuldu Bursa’da hafif ticari araç sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybedip yol kenarında park halinde bulunan otomobile çarptı. Kaza sonrası park halindeki aracın yanında bulunan bir vatandaş ise kazadan kıl payı kurtuldu. Yürekleri ağza getiren anlar bir işyerinin güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Olay, merkez Osmangazi ilçesi Gür Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, hafif ticari araç sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybederek park halindeki araçlara çarptı. Çarpmanın şiddetiyle sürücü yaralanırken yol kenarında bulunan vatandaşlar kazadan kıl payı kurtuldu. Yürekleri ağza getiren kaza kamerada Çevrede bulunan bir işyerinin güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde, hafif ticari park halindeki bir otomobil çarpması ve o sırada çarptığı aracın yanında yürüyen vatandaş kıl payı ile kurtulduğu görüldü. İddiaya göre, alkollü olan hafif ticari araç sürücüsü kazadan sonra şoku atlatarak hızlıca bölgeden kaçtı. Kazayla ilgili tahkikat başlatıldı. Bir annenin çocuklarını arabanın arasında kalmaktan sonra anda kurtardığını belirten Yurdagül Düzgün, "İşletmemiz vardı burada, çalışıyorduk. Gürültü ve sesleri duyduk. Hemen dışarıya çıkıp baktık. Bir aracın 3 araca çarptığını ve bir annenin çocuklarını arabanın arasında kalmaktan son anda kurtardığını öğrendik. Polisler ve 2 tane ambülans geldi. Dört yol ağzı olduğu için günde en az 2 kaza oluyor."diye konuştu
Erzurum Erzurum coğrafi işarette yarışıyor Erzurum’da bu güne kadar 55 ürün coğrafi işaret aldı. 13 ürün ise tescil için Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan onay bekliyor. Ülkemizde Gaziantep ve Konya’dan sonra en fazla coğrafi işaretli ürüne sahip olan Erzurum’da son yıllarda artan turizm hareketliliği ve ziyaretçi sayısı özellikle kent merkezinde gastronomiye dair olumlu gelişmeleri de beraberinde getirdi. Tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işareti olan coğrafi işaret son yıllarda rağbet görüyor. Ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yürütülen coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen hammaddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunması sağlanıyor. Erzurum’un bu anlamda ülkemizde ilk üç şehir içinde olması kentin zengin kültürü, kadim tarihi, coğrafi konumu ve yıldızı hızla parlayan Palandöken Kayak Merkezi ile daha güçlü hale geliyor. 15 ürün coğrafi işaret için bekliyor Ülkemizde Gaziantep 105, Konya 73 ve Erzurum 55 tescilli ürün ile listenin ilk üçünde bulunuyor. Son olarak Tortum Ekşi Pestili tescil ettiren Erzurum’da 55 ürün coğrafi işaretli oldu. Bunlardan 49’si mahreç işareti alırken, 6 ürün menşei adı aldı. Erzurum’da halen 13 ürün coğrafi işaret için sırada bekliyor. Bu 13 ürün; Erzurum Kahvaltısı, Erzurum Un Helvası, Karayazı Balı, Bardız Kilimi, Erzurum İspir Gobdini, Narman Yeşil Mercimeği, Erzurum Burması/Erzurum Burma Bileziği, Erzurum Yufka Yağlaması, Hınıs Köftesi, Erzurum Babaanne Pastası (Erzurum Pastası) , Erzurum Kelecoşu, Erzurum Kuru Kayısı Kaysefesi ve Erzurum Patates Boranisi şeklinde sıralanıyor. 55 ürün coğrafi işaret aldı Hem gastronomi hem de kültürel miraslar açısından zengin olan Erzurum’da bu güne kadar 55 ürün Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle tescillendi. Bunlar ; Erzurum Pekmezli Baklavası, Erzurum Ayran Aşı Çorbası, Erzurum Ayva Yahnisi / Erzurum Ayva Kalyesi, Erzurum Aşmalı Yahni, Erzurum Aşotu, Erzurum Civil Peyniri, Erzurum Cılbıra / Erzurum Çılbır, Erzurum Demir Tatlısı, Erzurum Dut Çullamas,ı Erzurum Ehram Dokuma Kumaşı, Erzurum Ekşili Dolma, Erzurum Eriştesi, Erzurum Et Kavurması, Erzurum Gliko, Erzurum Hasıta / Erzurum Hasuta, Erzurum Herle Aşı Çorbası, Erzurum Hink Yemeği, Erzurum Hurma Tatlısı, Erzurum Kadayıf Dolması, Erzurum Kara Fatma Çorbası, Erzurum Kavut Haşılı, Erzurum Kaz Lokması, Erzurum Kesme Aşı Çorbası, Erzurum Ketesi, Erzurum Küflü Civil Peyniri (Göğermiş Peynir), Erzurum Kıtlama Şekeri, Erzurum Lavaş Ekmeği / Erzurum Ecem Ekmeği / Erzurum Acem Ekmeği, Erzurum Mantısı /Erzurum Hıngeli, Erzurum Pastırması, Erzurum Pekmezli Kadayıfı, Erzurum Peynir Helvas,ı Erzurum Su Böreği, Erzurum Sucuğu ,Erzurum Tatar Böreği, Erzurum Tel Helvası, Erzurum Tereyağı, Erzurum Tuzlu Lokumu, Erzurum Yumurta Pilavı, Erzurum Çaşır Kavurması, Erzurum Çaşır Salamurası ,Erzurum Çeç Pancarı, Erzurum Çiriş Yemeği, Erzurum Çortutu Pancarı ,Erzurum Şalgam Dolması, Hasankale Lavaşı, Hınıs Fasulyesi, Karnavas Bezi, Karnavas Dut Pekmezi, Narman Şeker Fasulyesi, Oltu Cağ Kebabı, Oltu Taşı, Pasinler Yaprak Döner, Tortum Ekşi Pestili, İspir Kaymağı ve İspir Kuru Fasulyesi olarak karşımıza çıkıyor.
Hatay Amik Ovası’nda sıcak havada zorlu hasat: Soğan tarlada 17 TL’den alıcı buluyor Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bereketli Amik Ovası’nda soğan hasadı başladı. Sıcak havada zorlu şartlarda sökülen soğan tarlada 17 TL’den alıcı buluyor. Türkiye’nin en bereketli topraklarından olan ve birçok ürünün yetiştiği Hatay’ın Amik Ovası’nda baharın gelmesiyle ürünler hasat edilmeye başlandı. Reyhanlı ilçesinde çiftçiler tarafından yüzlerce dönüm araziye ekilen kuru soğanda hasat başladı. Çiftçi Hüseyin Elmas, 100 dönümlük alana yaptığı soğan ekiminde 500 ton ürün almayı başardı. Tarlada kilosu 17 TL’den satılan soğanlar, depremin etkilediği bölgeye ekonomik katkı sağlamaya devam ediyor. "Şu an soğanın tarlada kilosu 17 TL" Soğan hasadının Nisan ayı itibarıyla başladığını dile getiren Hüseyin Elmas, 100 dönümlük alanda 500 ton ürün elde ettiğini belirterek, "Biz burada soğan hasadı yapıyoruz. Soğanın rekoltesi az olduğu için işçi çalışmasında sıkıntı var. Soğan hasadı Reyhanlı’dan başlıyor. Hasat, Nisan gibi başlar Aralık gibi biter. Şu an soğanın tarlada kilosu 17 TL’dir. Bu işi herkes yapamaz, meşakkatlidir. Bu sene rekolte az olduğu için günlük yevmiyeler düşük, yaklaşık 500 liradır. Şu an burada 100 dönüm tarla var. Ortalama 500 ton da soğan var" dedi. "Bu işi kolay gören bazı arkadaşlar var ama gerçekten çok zor" Soğan söküm mesaisinin sabah 6 itibarıyla başladığını söyleyen Mustafa Kılınç, havaların ısınmasıyla beraber çalışmaların zorlaştığını dile getirerek, "Biz buraya Şanlıurfa’dan geldik. Burada çalışıyoruz, soğan işi yapıyoruz. Söküyoruz, kesiyoruz ve torbalıyoruz. Günlük yevmiyemiz tarlaya bağlı eğer ot yoksa günlük yaklaşık olarak 500 liraya geliyor. Bu işi kolay gören belki bazı arkadaşlar var ama gerçekten çok zor. Sabah 6 gibi gelip, akşam 6’da bırakıyoruz. Şimdi havalar biraz serin birkaç gün sonra havalar sıcak olunca insan toprağa ayakkabısız basamıyor. O günlerin gelmesini istemiyoruz. Gerçekten çok sıcak, sıcaklık 40 dereceyi geçiyor" şeklinde konuştu. Güneşin altında sabahtan akşama kadar çalışmanın çok zor olduğunu söyleyen Fehmi Tutkal da, "Sabah 6’da kalkıyoruz minibüslere binip tarlaya geliyoruz. Soğanları söküyoruz. Burada yevmiye 445 lira civarında, güneşin altında sabahtan akşama kadar çalışmak çok zor bir şey. Sabah 6 gibi başlıyoruz, akşam 6 gibi bırakıyoruz. Günün 12 saati buradayız" dedi.