POLİTİKA - 19 Ağustos 2017 Cumartesi 13:41

Esnaf ’Açıkça söyler misiniz" dedi Baykal cevap verdi

A
A
A
Esnaf ’Açıkça söyler misiniz" dedi Baykal cevap verdi

CHP Eski Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal, kendisine her zaman sorulan 2002 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilebilmesine karşı çıkmama sebebini ,“Eğer Recep Tayyip Erdoğan o dönem referanduma gitseydi kepaze olurduk” sözleriyle noktaladı.

CHP Eski Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal, kendisine her zaman sorulan 2002 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilebilmesine karşı çıkmama sebebini ,“Eğer Recep Tayyip Erdoğan o dönem referanduma gitseydi kepaze olurduk” sözleriyle noktaladı.


Eski sanayide esnaflarla kahvaltıda bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Antalya Milletvekili Deniz Baykal, esnafın sorunlarını dinledi, sorularını cevapladı. CHP’nin demokrasiyi sonuna kadar savunan bir parti olduğunun altını çizen Baykal, 12 Eylül sonrası Kenan Evren anayasasını da eleştirdi. Baykal sanayi esnafı tarafından, ‘2002 yılında neden müsaade ettiniz, açıkça söyler misiniz?’ sorusu üzerine konuşan Baykal, 12 Eylül’den sonra getirilen düzenlemeleri ve yasakları savunma gibi bir kanaatin son derece yanlış bir düşünce olduğunu söyledi. Baykal, o dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliğine karşı durulması ve Erdoğan’ın referandum seçeneğine gitmesi halinde durumun kendileri açısından facia olacağını söyledi.



“Demokraside önemli olan milletin kararıdır”


Bu sorunun sık sık önüne geldiğini belirten Baykal, “Çünkü birileri bir mucizevi çözüm istiyor, o mucizevi çözüm vardı da kullanmadık deyip rahatlamaya çalışıyor. ‘Öyle bir çözüm vardı, kullanmadınız. Kullansaydınız bunlar olmayacaktı’ yok öyle bir şey. Böyle bir dünya yok. Bu boş, bu hayal. Niye yok? Demokraside önemli olan milletin kararıdır. Milletin kararı en belirleyici unsurdur. ‘Ya milletin kararı işimize gelmiyor, başka bir kestirme yol bulsak, bu yolu bir yerden by-pas etsek, kestirme bir kaynak yapsak falan’ böyle bir şey yok ve işlemez. En büyük güç millettir, ordu değildir. Biz milli mücadeleyi milletle yaptık, Atatürk’ün en büyük gücü oydu” dedi.


2002 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 34 oy alarak meclisin üçte ikisi çoğunlukta olduğunu hatırlatan Baykal, şunları söyledi:


“Seçim yapılmış seçimlerden yüzde 34 alınmış. İsmen girmiş, şahsen girmiş ona bir yasak yok. Miting yapmasına yasak yok, genel başkan olmasına yasak yok, kampanya yapmasına yasak yok. Girmiş, milletvekili listesini o yapmış, isimleri o yazmış, her yerde kampanyasını yapmış ve yüzde 34 oy alıp meclisin üçte ikisini almış. Meclisin çoğunluğu değil, üçte ikisi orada. Bizde yüzde 20 almışız. Nereden yüzde 20 oy almışız? Yüzde 8 kusurdan. İki kattan daha fazla artmışız. 1999’da yüzde 8.70 oy almışız. Bu benim sorumluluğumdur deyip istifa etmişim, 1,5 yıl sonra beni getirmişler. Ondan 2 yıl sonra 2002’de seçim yapılmış yüzde 20 oy almışız. Çok ciddi bir sıçrama. Fakat yüzde 20 almışız ama o meclisin 3’te 2’sini almış. Milletin çoğunluluğun verdiği yetkiyi engelleyebilir misin üçte birle. Engellemen doğrumu, uygun mu? Ben başka bir konuya dikkat çekiyorum; Sanki çare vardı da kullanılmadı diyen arkadaşlar için bunu söylüyorum, bu benim anlayışımı, vicdanıma sığmaz. Kenan Evren düzeniyle mi yürüteceğiz. Kepaze mi edeceğiz kendimizi ve Türkiye’yi”



“Kepaze olurduk”


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın engel olunduğu vakit referanduma gitmesi halinde durumun kendileri için iyi bir sonuç olmayacağını söyleyen Baykal’ın, “Eğer biz deseydik ki ‘senin yasakların var, sen milletvekili olamazsın. O adamda çıkıp millete deseydi ki, ‘Arkadaşlar beni milletvekili olmama engel oluyorlar. Bir parti kurduk eksik olmayın itimat etiniz, meclisin üçte ikisini teslim ettiniz, bakanlar kurulu, başbakan bizim partimizden olacak, hükumet bizde, meclisin çoğunluğu bizde, çağdaş demokrasi anlayışı bizim yanımızda, şimdi benim milletvekili olmamı engelliyorlar. Niye? Çünkü Kenan Evren bir kanun çıkarmış. Kenan Evren’den önce böyle bir kanun var mıydı? Yoktu. Atatürk’te var mıydı böyle bir şey? Yoktu. Kimsede yoktu. Kim yapmış bunu? Evren. Bu Allah’ın kanunu değil, hükmü değil, ayet değil. Ne bu böyle? Ben bunu referanduma sunuyorum’ deseydi. Gelin bunu referandumda halledelim deseydi’ biz ne yapacaktık” sözlerine CHPli bir vatandaştan ‘En başta biz evet derdik’ cevabı geldi. Bunun üzerine Baykal ise, “Ne konuşuyorsun o zaman. Demokrasi adına bunu yaptın ama iyi yapmadın demek istiyorsun ben de diyorum ki, bunun iyisi kötüsü yok. Bu gerçek kardeşim. Oyunu kuralına göre oynayacaksın” diye cevap verdi.


Konuşmasını sürdüren Baykal son olarak şunları söyledi;


“Hem demokrasi olacak hem birilerine yasak koyacak. Referandumda biz hayır sen buna oy veriyorsun ama Kenan evrenin yasağı daha mukaddestir, daha doğrudur hukuken,ahlaken, siyaseten, demokrasi, insan hakları bakımından Kenan Evren’in getirdiği düzenlemeyi devam ettirelim arkadaşlar diye bir kampanya mı yapacaktık? Yapsak ne olurdu? Kepaze olurduk. Kaybederdik. Demek ki ondan sizi kurtarmışız biz. Benden daha çok mücadele eden var mı onunla? E hakkını vermişin, vereceksin tabi. Ben vermemişim onu anayasa vermiş, hukuk vermiş, Allah vermiş. Kim alacak, ne diye alacağız. Birisi almış işte, onun peşinden mi gideceğiz”


Baykal daha sonra sanayi esnafıyla birlikte bol bol selfie çekindi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor Muş’ta çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen ailelerin DEM Parti il binası önündeki eylemi devam ediyor. Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti il binası önündeki oturma eylemini sürdürüyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. Baba Şemsettin Özcan, 7 yıl önce HDP’nin çocuğunu kaçırıp PKK’ya verdiğini belirterek, "Çocuklarımızı vermeyene kadar sizin yakanızı bırakmıyoruz. Çocuğumdan 7 yıldır hiç haber alamadım. Bir gün çocuğunuz eve gelmese ne yaparsınız? Bizim çocukları vermeyene kadar burayı terk etmeyeceğiz" dedi. Anne Gülbahar Teker de, 20 yıl da olsa burada eylemlerini sürdüreceklerini belirterek, "Çocuğum gelse veya gelmese ben yine de eyleme devam edeceğim. Biz PKK ve HDP’den korkmuyoruz. Bizim çocukları getirip bize versin. Yeter artık bu anneler ve babaların ağladığı. Niye getirip bize vermiyorsunuz? Kürt hakkı böyle değil. Biz de Kürt’üz. Onların çocukları nerede bizim çocuklar nerede? Çocuklarımız yaşıyor, yaşamıyor bilmiyoruz. Bizim çocukları bize versinler. Bir kişi dağda kalana kadar eyleme devam edeceğim. Lanet olsun HDP ve PKK’ya" şeklinde konuştu.
Muş Muşlu annelerin evlat nöbeti devam ediyor Muş’ta çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen ailelerin DEM Parti il binası önündeki eylemi devam ediyor. Muş’ta çocukları terör örgütü PKK tarafından kaçırılan aileler, DEM Parti il binası önündeki oturma eylemini sürdürüyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda destek olmasını istedi. Çocuklarına kavuşma ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, "Anneler direniyor" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" pankartları açtı. Anne ve babalar, yıllardır hasretle bekledikleri çocuklarına teslim olmaları için çağrıda bulundu. Baba Şemsettin Özcan, 7 yıl önce HDP’nin çocuğunu kaçırıp PKK’ya verdiğini belirterek, "Çocuklarımızı vermeyene kadar sizin yakanızı bırakmıyoruz. Çocuğumdan 7 yıldır hiç haber alamadım. Bir gün çocuğunuz eve gelmese ne yaparsınız? Bizim çocukları vermeyene kadar burayı terk etmeyeceğiz" dedi. Anne Gülbahar Teker de, 20 yıl da olsa burada eylemlerini sürdüreceklerini belirterek, "Çocuğum gelse veya gelmese ben yine de eyleme devam edeceğim. Biz PKK ve HDP’den korkmuyoruz. Bizim çocukları getirip bize versin. Yeter artık bu anneler ve babaların ağladığı. Niye getirip bize vermiyorsunuz? Kürt hakkı böyle değil. Biz de Kürt’üz. Onların çocukları nerede bizim çocuklar nerede? Çocuklarımız yaşıyor, yaşamıyor bilmiyoruz. Bizim çocukları bize versinler. Bir kişi dağda kalana kadar eyleme devam edeceğim. Lanet olsun HDP ve PKK’ya" şeklinde konuştu.
Antalya Antalya’ya tarımsal kalkınma hibesi Antalya Ticaret Borsası (ATB) Nisan ayı Meclis Toplantısı, düzenlendi. Çandır, Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından sunulan IPARD hibelerinin 81 ili kapsayacağını açıklayarak, "Antalya olarak en üst seviyede faydalanılmasını diliyorum” dedi. ATB Nisan ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında üyelerin katımıyla gerçekleşti. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi, Antalya ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "İhracata odaklanmalıyız" Antalya’nın yılın ilk çeyreğindeki ihracat performansının geçen yılın altında kaldığını, 2023 yılı ilk çeyreğinde toplam ihracat yüzde 10’a, yaş meyve sebze ihracatı yüzde 33’e ve hububat ihracatının yüzde 50’ye yakın ihracat artışı ile ülke ortalamasının çok üzerinde gerçekleştiğini belirten Çandır, “Bu yılın ilk çeyreğinde Antalya’nın toplam ihracatının yüzde 1’den, yaş meyve sebze ihracatımız yüzde 12’den ve hububat ihracatımız yüzde 5’ten fazla azalarak ülke ortalamasının çok altında kalmıştır. Önümüzdeki aylarda ihracatta daha fazla düşüş yaşamamak için ihracat konusuna bir an önce odaklanmalıyız” diye konuştu. IPARD desteklerinden yararlanma çağrısı Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından sunulan IPARD hibelerinin uzun zamandır 42 ili kapsadığını, Antalya ve diğer 38 ilin desteklerden faydalanması talebini karar vericilere ilettiklerini kaydeden Çandır, “Bu talebimiz bu yıl karşılık buldu ve artık IPARD hibeleri 81 ilimizde verilecek. Başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Program takviminin açıklanmasıyla Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Bülbül ev sahipliğinde bölge koordinatörü ve üyelerin katılımıyla desteklemelerle ilgili bilgilendirme semineri düzenlediklerini anımsatan Çandır, “İlgilinin yüksek olduğu seminerde üyelerimizin aklındaki tüm sorular yanıtlandı. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen Halil Bey’e, bölge koordinatörüne ve ekibine teşekkür ediyorum. Üretimin çeşitlendirilmesi, ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması gibi alanlarda proje çağrısı yoluyla destekler sunulan IPARD hibelerinden başta üyelerimiz olmak üzere Antalya olarak en üst seviyede faydalanılmasını diliyorum” dedi. Başkan Çandır, bu yıl 27’ncisi düzenlenecek Hasyurt Tarım Fuarı’nın 8-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleşeceğini belirtti. Çandır, Türkiye’nin ilk tarım fuarı olan ve Antalya Büyükşehir Belediyesi, Finike Belediyesi, Antalya Tarım Konseyi, Kumluca Ticaret Borsası ve Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası’nın iş birliğiyle düzenlenen fuara davette bulundu. Meclis’te üyeler, sektörleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.