SPOR - 22 Mart 2018 Perşembe 20:42

Lucescu: "Milli Takımın çekirdeğini oluşturuyoruz"

A
A
A
Lucescu: "Milli Takımın çekirdeğini oluşturuyoruz"

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Mircea Lucescu, gençlerle birlikte geleceğin milli takımının çekirdeğini oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, ”Bireysel becerinin dışında gençlerle beraber iyi bir çekirdek oluşturmaya çalışıyoruz.

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Mircea Lucescu, gençlerle birlikte geleceğin milli takımının çekirdeğini oluşturmaya çalıştıklarını belirterek, ”Bireysel becerinin dışında gençlerle beraber iyi bir çekirdek oluşturmaya çalışıyoruz. Kazanan bir ekip oluşturmaya çalışıyoruz” dedi.


A Mili Takım’ın İrlanda Cumhuriyeti ile yarın oynayacağı özel maç öncesi Antalya Stadyumu’nda milli oyuncu Okay Yokuşlu ile basın toplantısı düzenleyen Lucescu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.


Yurt dışında oynayan Hakan Çalhanoğlu, Enes Ünal, Cengiz Ünder ve Cenk Tosun’un performanslarıyla ilgili bir soru üzerine Lucescu, oyuncu ekibinin yarıdan fazlasının yurt dışında oynadığını kaydetti.


Milli takıma gelebilecek ve gelemeyecek futbolcuların olduğunu dile getiren Lucescu, “Dışarıda başka genç oyuncularımız da var. İnşallah onlar da bir gün gelip bize katılmaya karar verirler. Emre Mor, Enes gibi bazı oyuncularımız kulüp değiştirdi. Onların hepsi bireysel becerileri yüksek, kendi kulüplerinde önemli oyuncu pozisyonuna geldiler. Bu da çok becerikli iyi oyuncular olduklarını gösteriyor. Büyük yetenekli oyuncuların yanında olan oyuncularımız var. Bu da onlara ve milli takıma katkı sağlıyor. Bireysel becerinin dışında gençlerle beraber iyi bir çekirdek oluşturmaya çalışıyoruz. Kazanan bir ekip oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sefer ne yazık ki Emre Mor bizimle olamıyor. Kulüp doktorunun bize vermiş olduğu bir rapor var. Kendisiyle de görüştüm. 38 derece ateşi vardı, yazık tabi ki” diye konuştu.



“Milli Takımın geleceğini sağlayacak genç oyuncular var”


Dünkü antrenmanda Cengiz Ünder’in bir sakatlık yaşadığını dile getiren Mircea Lucescu, “Onu biraz cesaretlendiriyoruz ama sakatlık yaşadı. Ama Okay, Çağlar diğer genç oyuncularla Türk Milli Takımı’nın geleceğini sağlayacak genç oyuncular var tabi ki. Hepsi beraber oynayacaklar, bu iyi olacak. Bunların hepsi iyi oyuncular. Söylediklerimizin dışındakiler de iyi oyuncular. Umut ediyorum ki inanarak bir şeyi başaracağız ve daha iyiye gideceğiz” ifadelerini kullandı.



“Oyuncuları seyrettim”


Rumen teknik adam, "Çalkantılı bir dönemin ardından kendinizi nasıl hissediyorsunuz?" sorusuna, şöyle cevap verdi:


“Kolay değildi. Kasım ayından beri oyuncuları görmedim. Çok felaketti. 50 maçtan fazla canlı şekilde seyrettim oyuncuları, seyretmeye çalıştım. Yabancı futbolcuların çok olması hala duruyor. O yüzden kolay olmuyor. Sürekli kulüplerinde oynayan Türk oyuncuları görebilmek kolay olmuyor. Gençlerinde milli takımın çekirdeği olması imkanı tanıyor. Gelecek maçlarda Ali, Hasan, Gökhan gibi görmediğiniz oyuncuları da gelecekte göreceğiz. Ama daha başkaları da olacak. Dostluk maçları bunlar. Gençlere kendilerini ifade edebilmek, şahsiyetini ortaya koyabilme imkanına tanıyacak maçlar. Önemli maçlar, tabi ki bunun farkındalar, biliyorlar. İki antrenmanımız oldu, çok konuştuk, çok toplantılar yaptık. Ne yapacağımızı, ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Sorumluklarını biliyorlar, bunların hepsini konuştuk. Tabi bunlar önemli şeyler. Türk futboluna çok hizmetleri olacak oyuncular bu görecekleriniz. Diğer gelememiş olanları gelemeyenleri, çağırmadıklarımız da hizmet etmiş oyunculardır. Onlarda tekrardan gelebilirler.”



“17 ayrı takımdan geliyorlar”


Milli takımın iyi bir yolda olduğunun altını çizen tecrübeli teknik adam, sözlerini şöyle sürdürdü:


“İyi bir oyuncu ekibim var. İyi bir teknik ekibimiz var. Homojen bir oyuncu grubu kurmaya çalışıyorum. 26 oyuncu çağırıyoruz ama 17 ayrı kulüpte oynayan oyuncular. Her oyuncu değişik ilişkiler ve kültürlerden geliyor. Ama burada en önemlisi bireylerin arkadaşlık grubunun homojen şekilde olduğunu, beraberlik içinde yapmalarını istiyoruz. Her maçın ayrı bir tecrübesi var tabi ki bu maçın da çok yardımı olacaktır diye düşünüyorum.”



“Türkiye’de herkes on numara oynamak istiyor”


"Hakan ve Cengiz’in performansına göre nasıl bir sistem kurmayı planlıyorsunuz?" sorusuna Lucescu, “Herkes sistemden konuşuyor. Önemli olan oyunun senkronizasyonu dinamiğidir. 4+2+3+1’de bile Hakan ve Cengiz çok rahat oynarlar. Hakan ve Cengiz rahat oynayabilirler. Bu çok fazla bir şeyi değiştirmez. Orta sahamızın biraz daha ofansif olması gerekiyor. Türkiye’de herkes 10 numara oynamak istiyor. Emre, Oğuzhan, Hakan, Yusuf herkes çok becerikli ama hepsi, 10 numara oynamak istiyor. Sahanın başka yerlerinde de oynayabileceklerini göstermek istiyorum. Bazen sahada karışıklık oluyor. Yavaş yavaş ne yapmamız gerektiğini onlar da anlayacak. Bu ekip, 4+1+4+1’den 4+2+3+1’i rahatlıkla oynayabilir. Enes’le birlikte 4+4+2’de oynayabiliriz. Hakan, Milan’da Gattuso ile birlikte faydalı maçlar çıkarıyor. Oyun disiplini çok önemli. Oyunun organizasyonunu garanti altına almak için oyun disiplini çok önemli. Bunu yaptığınız zaman iyi olur. Genç Türk oyuncuların problemi bu aslında. Herkes 10 numara oynamak istiyor. Bireysel beceriyi de bırakamayız. Müthiş bir beceri var” diye cevapladı.



“Gelecek yılları düşünüyoruz”


"2020’de kadroda 30’lu yaşlarda futbolcunun yer almasını planlıyor musunuz?" sorusuna da ay-yıldızlı ekibin teknik patronu şöyle cevap verdi:


“5-6 oyuncumuz 25’inde. 23-24 yaşında oyuncularımız da var. Tabi ki genç oyuncuların etrafında daha tecrübeli oyuncular olması lazım. 2020 ve 2024’de oynayabilir hepsi bunların. Bizim yapmak istediğimiz de bu yeni bir ekip kuruyoruz. Gelecek yılları düşünerek bunları yapıyoruz. 6-8 sene arasında oynayabilecek aynı oyuncularla oynayabilecek, aynı yaşlarda ekip kurmak istiyoruz. Bizim aynı yaş grubunda ekip kurmuşluğumuz var şu anda. Aynı eğitimden geçen, aynı davranışları, aynı saygı ve sevgiyi beraber yakalamış oyuncu grubumuz var. Beraber iyi arkadaşlıklarla bu grup uzun süre milli takıma ait olduğunu hissedecek ve o aidiyet duygusuna sahip olacak oyunculardan kurulu olmasına dikkat ediyoruz.”



Okay Yokuşlu: "Kadroya güveniyorum"


Milli oyuncu Okay Yokuşlu ise, milli takımın yeni yapılanmasıyla ilgili görüşlerini paylaşarak, "Bu kampa yeni katılan arkadaşlarımız oldu. Mevcut kadroya, yapılanmaya çok güveniyorum, kaliteli bir ekibe sahibiz. Aynı zamanda birbirimizle iyi ilişkimiz, oyuncu yapısı ve oyun karakteri anlamında kaliteli oyuncularımız var. Sadece bunlar yeterli değil. Birbirimizle oynamak başarı elde etmek, tanımak bunlar çok önemli. Güveniyorum ve umarım her şey çok daha güzel olacak” açıklamasını yaptı.



“Dünya Kupası’nda olamamak üzücü”


"Dünya Kupası’na gidememek takıma nasıl yansıyor? sorusuna ise Yokuşlu, “Dünya Kupası’na gitmek hem bizim için hem ülkemiz için çok önemliydi. Dünya Kupası’nda olamamak herkesi üzüyor, sadece bizleri değil, ülkemizi üzüyor. Geçmişi değiştiremiyoruz, önümüze odaklanmalıyız. Bir yapılanma var. Bu kadroya güveniyorum. Orada olamamak üzücü” cevabını verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Uzmanından ‘Çöl tozu’ açıklaması : “Hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH’lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. ‘Neden olduk’ diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım” dedi. Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye’de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan’ın başkenti Atina’yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye’yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı. “Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH’lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında” Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, “Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri’nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH’lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama ‘Penceremizi çok açalım, havalandıralım’ gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım” dedi. “Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor” Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, “Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. ‘Neden olduk, ne değişti’ diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.
İstanbul İstanbul’u erguvan ağaçları süsledi Yeşil, Mavi ve Pembe tonlarının İstanbul Boğazını adeta bir tabloya dönüştüren erguvan ağaçları çiçek açtı. Boğaz manzarası ile birlikte havadan çekilen erguvan ağaçları pembeye boyadığı kıyılar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Baharın müjdecisi olarak bilinen erguvanlar İstanbul’u süslemeye başladı. İstanbul Boğazının her iki yakasında zarif dallarıyla şehre ayrı bir güzellik katıyor. Her yıl Nisan ve Mayıs ayları arasında çiçek açan erguvan ağaçları kenti adeta bir tabloya dönüştürüyor. Vatandaşlar tarafından oldukça ilgi gören pembe çiçekli ağaçlar Ahmet Hamdi Tanpınar, Edip Cansever gibi şairlerin de mısralarında yer aldı. İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu erguvan ağaçlarının her yıl takip ederek, ağaçların daha çok tanıtılması için birçok proje hayata geçiriyor. “Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor” Bahar geldiği zaman erguvan ağaçlarının çiçek açtığını dile getiren İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu, “Erguvanın bir zamanı var Nisan 15 ila mayıs ayının 15’i arasıdır. Bu zaman dilimi bazen nisanın başına doğru bazen mayısın sonuna doğru kayabiliyor. Bir 15 günlük zaman içerisinde çiçekler açıyor. Kahverengi dalların üzerinde birden önce kırmızı sona çiçekler açınca pembe çiçekleri olan bir ağaçtır. Bu ağaç İstanbul boğazının yeşil yamaçlarının üzerinde sanki birisi fırça ile pembe lekeler atmış gibi bir görüntü çıkıyor. Bu izlemesi çok hoş bir manzara oluyor. Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor. Osmanlı döneminde şairler fark ediyor erguvan ağaçlarının çiçeklerini. Modern ve klasik dönemdeki şairlerimiz de erguvan ağaçlarının çiçeklerin bir metafor olarak kullanıyor. Erguvan İstanbul gönüllüleri diye bir gurup oluşturup, İstanbul’dakilere sürekli olarak bunu anlattık. 20 sene önce herkes erguvanı tanımazken şimdi biliyorlar. Osmanlı Padişahlarından 3. Selim’in bir fermanı var “Erguvan ağaçları azaldı biraz erguvan ağaçları dikin” diye. Erguvan ağaçları bizim bütün Marmara ve Akdeniz kıyılarında var” diye konuştu.
Mersin Tarsus’ta sanatsal etkinlikler artıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Tarsus’a Değerler Katanlar Kurulu (TADEKA) tarafından sanatsal etkinlikler tüm hızıyla devam ediyor. TADEKA’nın öncülüğünde ’Dünya Sanat Günü’ne özel olarak hazırlanan ve birçok sanatçının eserinin yer aldığı ’Sanat Güzelleştirir’ adlı karma resim sergisi, Mehmet Bal Sanat Galerisi’nde açıldı. Açılışa Büyükşehir Belediyesi Kent Katılımı ve Sivil Toplum ile İlişkiler Şube Müdürü Başar Akça, TADEKA üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve sanatseverler katıldı. Birçoğu Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Berdan Konukevinde 2 gün süren resim çalıştayında ortaya çıkan eserden oluşan sergi, 30 Nisan’a kadar açık kalacak. “Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” Serginin küratörlüğünü yapan ressam Nurettin Gözen, açılışta yaptığı konuşmada, eserlerin birçoğunun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak gerçekleşen atölye çalışmalarında yapıldığını ifade ederek, “Herkesin eline sağlık. Bundan sonra devam edecek, daha güzel şeyler yapacağız. Sanat iyileştirir, sanat moral verir, sanat insanı güzelleştirir. Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” dedi. “Çalışmaların tamamına ful destek olacağız” Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, yapılan çalışmalarla Mersin’in çok daha ilerilere gideceğini kaydederek, “Hep birlikte bu çatı altında sanat çalışmaları yapmak bizim için çok büyük bir fırsat. Özellikle Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesinde olduğumuz için TADEKA çatısı altında kadın çalışmalarının tamamına destek olacağız. Dernekler bazında yeni projelerle geliyoruz” diye konuştu. “Sergilemenin gururunu yaşıyoruz” Sanatçılardan Seda Yıkılmazpehlivan da Büyükşehir Belediyesi tarafından ’8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Berdan Konuk Evinde gerçekleştirilen resim kampına da katıldığını belirterek, “57 ressamın katıldığı çalıştayda 75 küsur resim ortaya çıktı. Onlardan iki tanesi de bana ait. Hem keyifli bir organizasyon içerisinde yer aldık hem anlamlı bir güne, anlamlı resimler üretmeye çalıştık. Biz çok eğlendik. Bu değeri görmekten de mutlu olduk. Bugün de sergilemenin gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Yozgat Korkutan artış: Yozgat’ta son bir haftada 255 kişinin vücudundan kene çıkartıldı Havaların ısınmasıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanırken, Yozgat’ta son bir haftada 255 kişi vücuduna yapışan kene nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. KKKA hastalığının yoğun şekilde görüldüğü illerden biri olan Yozgat’ta ilkbahar mevsimiyle birlikte kene vakaları başladı. İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle Yozgat, Sivas ve Tokat çevrelerinde sık görülen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan keneler kırsal kesimde yaşayanlar için risk oluşturuyor. KKKA’nın ölümcül sonuçlar doğurduğunu söyleyen uzmanlar ise, tarım alanları, yeşil alanlar ve hayvancılığın yapıldığı yerler ile pikniğe giden vatandaşlara uyarılarda bulunarak tedbirli olmalarını istedi. En çok vakaya Saraykent ilçesinde rastlandı Uzmanlar, kırsal alanda vatandaşların vücudu kapatan kıyafetler tercih etmelerini, pantolon paçalarını çorapların içine sokmalarını tavsiye ederken, ateş, halsizlik, baş ağrısı, vücut ağrısı, ishal gibi şikayetleri bulunan kişilerin ise en yakın sağlık kuruluşuna gitmelerini önerdi. Uzmanlar ayrıca, vücuda yapışan kenenin bulunduğu yerden çıplak elle temas etmeden çıkartılması gerektiğine dikkat çekti. Yozgat ili genelinde son bir haftada 255 kişinin vücuduna kene yapışırken, kene vakalarının en yoğun olduğu ilçe ise Yozgat’ın Saraykent ilçesi oldu. Saraykent ilçesinde 60, Sarıkaya ilçesinde 30, Kadışehri ilçesinde 27 ve diğer ilçeler olmak üzere 255 kişi sağlık kuruluşlarına müracaat ederek, vücuduna yapışan keneyi çıkarttı. Kene yapışması nedeniyle Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 2, Yozgat Şehir Hastanesi’nde ise 1 olmak üzere 3 kişinin de tedavisinin devam ettiği öğrenildi. “Keneye karşı tedbirli olun” Yozgat Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Doktoru Dilek Yılmaz, keneye karşı vatandaşları uyararak, almaları gereken tedbirler konusunda uyarılarda bulundu. Yılmaz, “Vatandaşlar dağa, ormana, tarlaya, bahçeye giderken açık renkli ve kapalı kıyafetler giyinmeliler. Pantolon paçalarını çoraplarının içerisine koysunlar, kırsal alandan döndükten sonra kıyafetlerini tamamen çıkartıp vücutlarını kontrol etsinler. Özellikle kasık bölgeleri, diz arkaları, kulak arkası ve ense ve saç diplerine bakıp kene kontrolü yapsınlar. Eğer hastaya kırsalda kene temas ettiyse kendileri sağlık ocağına başvurmadan önce güvenli bir şekilde keneyi kendileri çıkarsınlar. Tabii ki bunu çıplak elle yapmayıp, eldiven, bez veya poşet ile kenenin kafa kısmına en yakın yerden tutup keneyi çıkarsınlar. Kene tuttuktan sonra kendilerini 10 gün boyunca gözlemlemeliler. Ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerin bir ya da birkaçı olursa o zaman hastaneye başvursunlar. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ölümcül bir hastalık ve bu nedenle vatandaşlarımızın çok dikkatli olmalarını öneriyoruz” dedi.
İstanbul Net UYP açığı 314,2 milyar dolara yükseldi Net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre Şubat sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 2,4 oranında azalışla 320,2 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,2 oranında artışla 634,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 8,8 oranında azalışla 128,5 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 3,3 oranında artışla 126,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 8,1 oranında artışla 50,4 milyar ABD doları oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 11,3 oranında artışla 176,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,9 oranında artışla 102,5 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 16,7 oranında artışla 34,5 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 6,2 oranında artışla 2,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 2,8 artışla 43,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,3 oranında azalarak 355,6 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 9,1 oranında artarak 18,6 milyar ABD doları oldu. Bankaların toplam kredi stoku yüzde 0,6 oranında artarak 63,6 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,9 oranında azalarak 99,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.