EKONOMİ - 15 Aralık 2017 Cuma 10:31

Türk uzmanların susam mutantları, Afrika’da binlerce insana istihdam oluşturdu

A
A
A
Türk uzmanların susam mutantları, Afrika’da binlerce insana istihdam oluşturdu

Türk uzmanlar, elde ettikleri susam çeşitlerini ve üretim bilgisini Afrika’daki uzmanlarla paylaşıyor.

Türk uzmanlar, elde ettikleri susam çeşitlerini ve üretim bilgisini Afrika’daki uzmanlarla paylaşıyor. Birleşmiş Milletler’in desteklediği proje sayesinde Afrika halkına istihdam sağlanırken, Türkiye ise ihtiyacı olan susamı düşük maliyete Afrika’dan karşılıyor.


Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa İlhan Çağırgan ile ekibinin yaklaşık 20 yıldır susam üzerinde gerçekleştirdiği çalışmalar, Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (IAEA) dikkatini çekti. Susamları mutantlaştırarak yüksek verimli farklı çeşitler ortaya çıkaran Çağırgan ve ekibi, Türkiye’nin susam ihtiyacının ucuz maliyete karşılanması için bir proje geliştirdi. Projeye göre, Türk uzmanlar elde ettikleri susam mutantlarının tohumları ile üretim bilgisini Akdeniz Üniversitesinde ve Afrika ülkelerinde çeşitli seminer ve uygulamalı eğitimlerle Afrikalı uzmanlarla paylaşıyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ve BAKA’nın destek verdiği proje sayesinde Afrika halkına istihdam sağlanırken, Türkiye’nin bir yıldaki 120 bin tonluk susam ihtiyacı, düşük maliyete Afrika’dan sağlanıyor.



Afrika’da istihdam oluştu


BM’ye bağlı bir kuruluş olan IAEA’nın Afrika ülkelerindeki bitki ıslah projelerini desteklediğini aktaran Çağırgan, yapmış oldukları proje sonrası kendilerine görev verildiğini söyledi. Görev sonrası IAEA’nın gönderdiği bursiyerleri Akdeniz Üniversitesinde eğittiklerini, üst düzeydeki araştırmacılarla da fikir alışverişinde bulunduklarını kaydeden Çağırgan, "Başlatmış olduğumuz projelerin ne şekilde sürdürüldüğünü yerinde gözlemek için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bizleri Afrika ülkelerine gönderiyor ve bu ülkelerde çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Oradaki çalışmalarımızda, seminerler, konferanslar özellikle arazi uygulama çalışmaları şeklinde gerçek anlamda insanların aşına, ekmeğine, gelirine katkıda bulunacak şekillerde çalışmalarımız oluyor. Genellikle oradaki araştırmacılara eğitimler veriyoruz. Senegal, Burkina Faso en son Nijerya’da bir takım faaliyetler gerçekleştirdik" dedi.



El emeği ucuz olduğu için tercih Afrika


Türkiye’de ihtiyaç duyulan susam üretiminin yaklaşık yüzde 10’luk bir kısmının gerçekleştiğini kaydeden Prof. Dr. Musa İlhan Çağırgan, bunun sebebinin üretimde çalışacak işçilerin maliyeti olarak gösterdi. Afrika’da el emeğinin ucuz olduğuna işaret eden Çağırgan, "Türkiye’de el emeğinin pahalı olduğu için ihtiyaç duyduğumuz susamın ancak yüzde 10’nunu iç üretimden karşılıyoruz, geri kalan yüzde 90’ı da Afrika ülkelerinden karşılanıyor. Neden Afrika? Çünkü o ülkelerde susam el emeği ucuz olduğu için" diye konuştu.



"Türkiye’nin uzman katkısı onların kendi projelerini geliştirmelerine yardımcı oluyor"


Afrika’da susam üretimine başlanılmasının ardından bölgede istihdam oluştuğuna dikkat çeken Çağırgan, "Özellikle mutasyonlarını oluşturduğumuz Türk susam çeşitlerinin Afrika’da güzel bir sonuç vermesinden dolayı büyük bir memnuniyet duyduk. Çünkü, elde ettiğimiz mutasyonlu Türk susamları Afrika’da şartların iyileşmesini beklemeden çeşitlenebiliyorlar. Orada kısıtlı olan yağışları çok iyi değerlendirdiklerinden fazla boylanmadan bol miktarda kapsül yapabiliyorlar. Sadece mutant çeşitlerimizi vermekle yetinmeyip, onlara nasıl yeni çeşitler oluşturabileceğimizi de öğrettik. Türkiye’nin uzman katkısı onların kendi projelerini geliştirmeye, gelirlerini arttırmaya yardımcı oluyor. Birleşmiş Milletlerden de olumlu katkılar alıyoruz. Paraları Birleşmiş Milletler veriyor ama çok şükür ki Akdeniz Üniversitesi işin içerisinde olduğu için Türkiye’ye defalarca teşekkür ettiklerini gördüm" ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.