ASAYİŞ - 13 Kasım 2018 Salı 12:07

Yaya geçidinde motosikletler çarpıştı: 2 yaralı

A
A
A
Yaya geçidinde motosikletler çarpıştı: 2 yaralı

Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaya geçidinde 2 motosiklet çarpıştı.

Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaya geçidinde 2 motosiklet çarpıştı. Kazada 2 kişi yaralanırken o anlar güvenlik kameralarına yansıdı.


Edinilen bilgiye göre dün gece saatlerinde Manavgat Hasan Fehmi Boztepe Caddesi’nde şehir merkezi istikametinden gelip Çakalderesi istikametine gitmekte olan Z.S.’nin kullandığı 07 ABL 253 plakalı motosiklete, Çakalderesi istikametinden gelip, Manavgat Emniyet Müdürlüğü önündeki yaya geçidinden karşı şeride geçen M.İ.Ö.’nün kullandığı 50 AAF 571 plakalı motosiklet çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü Z.S. ile motosiklette yolcu olarak bulunan eşi G.S. yaralandı. Yaralılar olay yerinde yapılan müdahalenin ardından ambulansla Manavgat Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansırken, kazaya karışan motosiklet sürücülerinden M.İ.Ö.’nün ehliyetinin olmadığı, kullandığı motosikletin de kiralık olduğu belirlendi.


Aynı yerde bir ay önce bir otomobil de yayaların arasına dalarak 6 yaşındaki Ceren Aksoy’un ölümüne neden olmuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Deprem bölgesi Malatya’da inşaat sektörünün de gözü kulağı seçimlerde Asrın felaketinde yıkılan illerin başında yer alan Malatya’da inşaat sektörü de 31 Mart günü yapılacak yerel seçimlerin sonucunu bekliyor. Seçim sonrası inşaatlarda ciddi bir artışın yaşanması ile sektöründe canlanması bekleniyor. Deprem bölgelerinde inşaat sektöründe seçim sonrası ciddi hareketlilik bekleniyor. 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerinin ardından başta konut ihtiyacı olmak üzere depremzedelerin yaraları hızla sarılıyor. 11 ili kapsayan depremde ihtiyaç duyulan konut ve köy evlerinin yapımı ile bölgede inşaat sektöründe de ciddi bir istihdam ve konut ihtiyacında rahatlama olacağını dile getiren İnşaat Mühendisi Musa Karagöz, hükümetin depremzedeler için hazırladığı konutların inşaat sektöründe canlılığı seçimden sonra artıracağını söyledi. Sektörde yılbaşından bu yana yeni bir durgunluk yaşandığını belirten Karagöz, inşaat sektöründe durgunluğun nedenleri arasında fiyatların yükselmesi, krediye ulaşım zorluğu ve seçim ortamının bulunduğunu belirtti. İnşaat Mühendisi Karagöz, "Kredi sorununun giderilmesi ve yeni yapılan deprem konutları ile birlikte, yeni büyük projelerle güvenli ve yaşanabilir konutlar üretilmesi için adımların atılacağını şimdiden ön görebiliyoruz. Ülkemizde çok ciddi sayıda genç kuşak var. Onlar en kısa sürede kiradan kurtulup ev sahibi olmanın yollarını arıyor. Doğal olarak şu an gündem seçim ama seçim sonrası adımlar birer birer atılacak ve kısa sürede önemli yol alınacak. Buna inanıyoruz" diye konuştu.
Antalya Gebelik zehirlenmesinin görülebileceği 9 riskli grup Prof. Dr. Onur Erol gebelik zehirlenmesi konusunda bilinmesi gerekenleri ve görülebileceği 9 riskli grup hakkında bilgilendirme yaptı. Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Prof. Dr. Onur Erol gebelik zehirlenmesi hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı. Gebelik zehirlenmesi (pre-eklampsi), hamilelik sırasında ortaya çıkabilecek yüksek tansiyon (hipertansiyon) ile karakterize bir durum olduğunu kaydeden Erol, “Gebelikte yaklaşık yüzde 3-5 oranında görülmektedir. Gebelik zehirlenmesi yaşayan gebelerde yüksek tansiyon nedeniyle başka organlarda da hasar görülebilir. Genellikle 20. gebelik haftadan sonra başlayan gebelik zehirlenmesi için belirtilerin dikkatten kaçmaması ve kontrollerin aksatılmaması, anne ve bebek sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır” dedi. “Tespit ve tedavi hayati önem taşıyor” Prof. Dr. Erol, “Gebelik zehirlenmesi daha önce tansiyon yüksekliği olmayan gebelerde, gebeliğin 20. haftasından sonra başlayan yüksek tansiyon ve buna bağlı olarak diğer organlarda hasara neden olabilen ciddi bir gebelik komplikasyonudur. Nadiren doğumdan sonraki ilk haftalarda da ortaya çıkabilir. Gebelik zehirlenmesi uygun zamanda tespit ve tedavi edilmezse anne ve bebekte ölümcül seyredebilecek gelişmelere neden olabilir” diye konuştu. “Neden geliştiği tam olarak bilinmiyor” Gebelerde gebelik zehirlenmesinin neden geliştiği tam olarak bilinmediğini kaydeden Erol, hastalığın, gebenin rahim duvarına yerleşik halde bulunan, gebelik boyunca bebeğe besinlerin ve oksijenin iletimini sağlayan plasentadan kaynaklı olduğu düşünüldüğünü söyledi. Erol, “Gebenin rahim duvarına yerleşmiş olan plasentanın ve rahim duvarının damar yapısında çeşitli nedenlerle oluşan anormallikler ve buna bağlı olarak kan akımındaki bozukluklar nedeniyle gelişmektedir” dedi. “Yüksek risk grubunda olanların dikkat etmesi gerekiyor” “Önceki gebeliklerde gebelik zehirlenmesi geçiren hamilelerde tekrarlama riski yüksektir” diyen Erol, “Çoğul gebelik (ikiz, üçüz), kronik hipertansiyon, böbrek hastalıkları, diyabet, sistemik lupus eritematozus gibi oto-immun hastalıklara sahip olanlar yüksek risk grubundadır” ifadelerine yer verdi. Gebelik zehirlenmesi için diğer risk faktörlerinin, ilk gebelik, obezite, ailede gebelik zehirlenmesi öyküsü bulunması, tüp bebek gebelikleri, siyah ırk, düşük gelir düzeyine sahip olanlarda görülme oranı diğer gebelere göre daha yüksek olduğuna dikkati çeken Erol, belirtiler hakkında da şunları söyledi: “Başlangıçta gebenin belirgin bir şikayeti olmayabilir. Rutin gebelik kontrolü sırasında tansiyon yüksekliği ya da diğer organların hasarına ait idrarda protein kaçağı, böbrek fonksiyon testlerinde bozulma, trombosit sayısında azalma, karaciğer enzim yüksekliği gibi bazı laboratuvar bulguları saptanabilir. Bunların dışında ciddi baş ağrısı, bulanık görme, görme alanında uçuşmalar, ışık hassasiyeti gibi görme problemleri, ciddi karın ağrısı, bulantı-kusma, akciğer ödemi geliştiği durumlarda nefes darlığı, ani gelişen özellikle yüz ve ellerdeki ödem ve buna bağlı kilo artışı gebelik zehirlenmesi belirtileri olabilir.” Prof. Dr. Erol, preeklamptik gebelerin genelde hastanede takibi önerildiğini ancak nadiren hafif preeklampsi mevcutsa hastanın acil durumları fark edip edemeyeceğine, hastaneye ulaşma süresine göre yatış yapılmadan yakın takip de yapılabileceğine işaret etti. Sıkı tansiyon takibinin mutlaka gerekli olduğunu vurgulayan Erol, “Gerekli durumlarda antihipertansif ilaçlar başlanır. Bebeğin akciğer gelişimi için anneye steroid enjeksiyonu yapılması gerekebilir. Bazı durumlarda annede nöbet gelişimini önlemek ve bebeği prematüritenin bazı olumsuz sonuçlarından korumak için anneye magnezyum tedavisi başlanabilir” diye konuştu. “Bebeğin hareketli olması önemli” Erol, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gerekli kan testleri ve idrardaki protein oranı hastalığın ağırlığına, gebelik haftasına göre uygun aralıklarla takip edilir. Bebeğin iyilik hali, büyüme takibi, kan akımları ve amniyon sıvısı miktarı ultrasonografi ile takip edilir. Ayrıca bebeğin iyilik hali uygun gebelik haftasında NST (non stres test) ile de yakından takip edilir. Preeklamptik annenin bebek hareketlerini takip etmesi de önemlidir. Bebeğin hareketli olması fetal iyilik halinin bir göstergesidir.” “Asıl tedavisi doğum” Son olarak preeklampsinin asıl tedavisinin doğum olduğunu belirten Prof. Dr. Onur Erol, “Hafif preeklampsi belirtileri mevcutsa bebeğin doğması için uygun zamana kadar anne ve bebeğin iyilik hali gözetilerek uygun tedavilere ve yakın takibe devam edilir. Genellikle hafif gebelik zehirlenmelerinde 37. gebelik haftasına kadar bekleme ihtimali yüksekken, ağır preeklampsi durumunda erken doğum yaptırılması gerekebilir. Doğum şekline hastalığın ağırlığına, gebelik haftasına, anne ve bebeğin durumuna göre karar verilir” dedi.
İstanbul Kartal Belediyesi’nden ilçedeki okullara içme suyu istasyonları Kartal Belediyesi ve Kartal Kent Konseyi iş birliği ile ilçedeki eğitim kurumlarına yönelik önemli bir projeye imza atıldı. "Temiz Su İstasyonları Projesi" adını taşıyan girişimle, öğrencilerin temiz ve sağlıklı içme suyuna erişimleri kolaylaştırılarak, ilçedeki okullara modern su istasyonları kuruluyor. Kartal Belediyesi ve Kartal Kent Konseyi’nin birlikte gerçekleştirdiği proje, öğrencilere gün boyunca temiz ve taze su sağlayarak, su içme alışkanlıklarını destekliyor. Ayrıca, plastik şişe tüketimini azaltarak çevre dostu bir yaklaşımı destekliyor. Projenin hayata geçirilmesiyle, ilçedeki eğitim kurumlarında içilebilir temiz su ihtiyacının karşılanması sağlanırken, öğrencilerin daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri hedefleniyor. Kartal Belediyesi ve Kent Konseyi, benzer nitelikteki projelerle ilçenin sosyal ve çevresel kalkınmasına katkıda bulunmaya devam edecek. Başkan Gökhan Yüksel’den, ‘sağlıklı yaşam’ vurgusu Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Kartal Kent Konseyi Başkanı Avukat Türkan Kurtulmaz Öztürk ile beraber su istasyonları kurulan okulları ziyaret etti. Öğrencilerin yoğun ilgi ve sevgisiyle karşılaşan Başkan Yüksel, onlarla sohbet etti ve Temiz Su İstasyonu’nu tanıttı. Başkan Yüksel, su istasyonları projesinin Kartal’daki tüm okullara yayılacağını ifade ederek; öğrencilerin sağlıklı yaşam alışkanlıklarını desteklemek ve çevre bilincini artırmak amacıyla bu adımı attıklarını belirtti. Aynı zamanda, Kent Konseyi’nin projeye sağladığı destekle, iş birliği ve toplumsal sorumluluk bilincinin önemine vurgu yaparak, “Bugün burada sizlerle birlikte, Kartal Belediyesi ve Kartal Kent Konseyi olarak gerçekleştirdiğimiz önemli bir projeyi paylaşmak için bulunuyorum. ‘Temiz Su İstasyonları Projesi’ adını taşıyan bu girişim, siz değerli öğrencilerimizin sağlıklı bir yaşam sürmelerine ve çevre duyarlılığı kazanmalarına katkı sağlamak amacıyla başladı. Eğitim kurumlarımızın içme suyu ihtiyacını karşılamak ve öğrencilerimize temiz içme suyu sunmak için ilçemizde modern su istasyonları kuruyoruz. Bu istasyonlar, sizin günlük su tüketiminizi desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda plastik şişe kullanımını azaltarak çevre dostu bir yaklaşımı da temsil edecektir" dedi. "Sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik etmeyi amaçlıyoruz" Başkan Yüksel, "Çocuklarımızın sağlıklı büyümelerini ve gelişmelerini desteklemek, onlara sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazandırmak bizim için son derece önemli. Bu nedenle, Temiz Su İstasyonları Projesi ile öğrencilerimizin su içme alışkanlıklarını olumlu yönde etkilemeyi ve sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda, bu proje çerçevesinde plastik atıkların azaltılması ve çevre kirliliğinin önlenmesi gibi önemli bir çevresel hedefi de destekliyoruz. Sizlerin de desteğiyle, çevreye duyarlı bir nesil yetiştirmeyi ve gelecek kuşaklara temiz bir çevre bırakmayı hedefliyoruz. Sevgili öğrenciler, sağlıklı yaşam ve çevre bilinci konusunda sizlere büyük görevler düşmektedir. Bu projenin hayata geçirilmesiyle birlikte sizlerin de su tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirmenizi ve çevre dostu davranışlar sergilemenizi bekliyoruz” ifadelerini kullandı. (EK-