EKONOMİ - 05 Kasım 2017 Pazar 14:30

İş var, çalışacak eleman yok

A
A
A
İş var, çalışacak eleman yok

Artvin Sanayi Sitesi Kooperatif Başkanı Rıdvan Peker, sanayide işin olduğunu ancak çalışacak elaman bulamadıklarını belirterek, bazı işlerin beklemek zorunda kaldığını söyledi.

Artvin Sanayi Sitesi Kooperatif Başkanı Rıdvan Peker, sanayide işin olduğunu ancak çalışacak elaman bulamadıklarını belirterek, bazı işlerin beklemek zorunda kaldığını söyledi.


Artvin Sanayi Sitesi Kooperatif Başkanı Rıdvan Peker, her meslekten ve her sınıftan eleman aradıklarını fakat bulmakta çok zorlandıklarını söyledi. Peker, “Buradaki her sınıftan arkadaşımızın işçiye ihtiyacı var. Gelen iş var, arızalı arabalar var, bunları yapmak gerekiyor. Gerek marangozlarda olsun, gerek mermercilerde olsun, metal işlerinde olsun, oto tamircilerde olsun işçiye, ustaya, kalifiye elemana ihtiyaç var. Eskiden sanat okullarında eleman yetişiyordu. Okuldan mezun olduğu zaman eli bir tornavida, keser tutuyordu, bir şeyler yapabiliyordu. Şimdiki okullarda bu yok. Okul toplantılarına da gittim ben, onlara diyorlar ki, ‘müracaat yok, talep yok, bu mesleklere hevesli öğrenci yok’. Olmayabilir ama devletimizin bunu teşvik etmesi lazım. Bazı okulları mecburi kılması lazım. Diğer bölümlerde olabilir ama sanata da yöneltecek bir dal açsınlar, onu da mecbur kılsınlar, bazı mecburi dersler var onlar gibi mecbur kılsınlar. Şimdi kalifiye elaman yok” ifadelerini kullandı.



"Çalışacak eleman olmaması işleri aksatıyor"


Eleman olmadığı için gelen işin beklemek zorunda kaldığını dolayısıyla vatandaşlarda ‘Artvin’de iş yapılmıyor’ düşüncesinin oluştuğunu dile getiren Peker, “Usta araç geliyor bir arabayı yapıyor, diğer araba geliyor, elaman yok ki yapsın. Sonra da ‘Artvin’de iş yapılmıyor’ deniyor. Artvin’de iş yapılmaz tabi usta bir araba iki araba yapar, sonuçta usta da candır, ağır iş bizim işimiz. Bu hususta sadece bizden değil birçok yerden de şikayet geliyor” dedi.



"İnsanların işe ihtiyacı olup olmadığı araştırılmalı"


İş-Kur’a iş için müracaatta bulunanların aile yapısının araştırılıp, kişinin gerçekten işe ihtiyacı olup olmadığına dikkat edilerek işe sokulması gerektiğini savunan Başkan Peker, “Devlet kapısına giden kişilerin aile yapısı bir araştırılsın. Elinde mesleği var da acaba devlet dairesine yatmak için mi geliyor diye bakılmalı. Devlet dairesinde ne işi var devlet dairesi zaten kendisine lazım olan elamanı sınavını yapıyor alıyor. Bu nedir işsiz var, şu daireye şu kadar, şu kuruma bu kadar, oraya gidiyor caddede boş geziyor veya dairede oturuyor. Bu insanları sanata yönlendirmek lazım. Gelsinler arkadaşların yanına. Göndersinler 1 ay çalışır, 2 aya 3 aya sanatını da kavrar, o kadar zor bir iş değil. Pratikte yetişmek uygulamalı olduğu için, kolay yetişirler, heveslendireceksin biraz, bırakırsan çocuğu kendisi çalışmaz. Biz ilk okul 4.’cü sınıftan 5.’ci sınıfa geçtik işe başladık ve memnunuz işimizden. Bugün devlet iş veriyor ama yatarak para kazanmak olmaz yani. Yatarak üretim olmadığı için parayı kazanmayacak, kendi de maaş alamayacak. Bunun bir getirisi kişinin kendisine de yok devletimize de yok” şeklinde konuştu.



"Sanayicilik biter"


Kendi kuşağının işi bırakmasıyla sanayiciliğin biteceğinden korktuğunu ve bunun Türkiye için zor bir durum olacağını dile getiren Peker, şöyle konuştu:


“Şuan da benden yaşlı 2 tane adam var sanayide, onlarda işi bırakmak üzereler. Benim kuşak da işi bıraktığı anda sanayi küt diye çökecek. Sanayi bir ülkenin atar damarlarıdır. Uçak arıza eder, hangara gidecek bakım yapılacak, tren arıza edecek tren garına gidecek arıza nedeniyle, araba arıza edecek kim yapacak bunları.”



"Millet tembelleşiyor"


İş-Kur’un bazı çalışma programlarının insanları tembelleştirdiğini ve bu nedenle sanayide çalışacak kalifiye eleman bulamadıklarını dile getiren Cengiz Yüzbaşıoğlu ise, “Devlet dairelerinde iş imkanı verildi mi insanlara, sıcak kaloriferin yanında oturuyorlar bu nedenle kimse sanayiye çalışmaya inmiyor. Önce İş-Kur’dan iki görevlinin buraya gelmesi lazım, burayı gezmesi lazım, ‘Kaç tane elemana ihtiyacın var, hangi bölüm ile hangi meslek ile ilgileniyorsun’ diye onun araştırmasını yapacak, sonra İş-Kur’a giden vatandaşlara ‘Senin işin, senin görevin burada’. Önce bu sanayi dolacak, ondan sonra gitsinler devlet dairelerine girsinler. Yani sıkıntı burada başlıyor, bu sıkıntıyı başka türlü çözemeyiz” dedi.



"Sanayicilik için çözüm şart"


Bazı büyük firmaların eleman yetiştirebilmek için okul açtığını ve açılan okullarda kendisi için eleman yetiştirdiğini dile getiren Yüzbaşıoğlu, “Büyük şehirler sıkıntıyı çözmüş durumda. Büyük firmalar okullar açmış, okul bitince yetişen öğrenciyi kendi bünyesine katıyor. Meslek kuruluşlarıyla ilgili çalışma yapanlar sanat okulundan rahatlıkla eleman buluyor, onlar bir şekilde çözümünü bulmuşlar. Bizim burada çözümün böyle olması lazım” ifadelerini kullandı.


Şu anda kendisine memur olma şansı tanısalar ustalığa devam edeceğini sözlerine ekleyen Yüzbaşıoğlu, ustalığın hiçbir şeye benzemeyeceğini ve tadının başka olduğunu dile getirdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.