EKONOMİ - 25 Ağustos 2016 Perşembe 16:28

Bakan Elvan, Söke’den dünya yatırımcılarına seslendi

A
A
A
Bakan Elvan, Söke’den dünya yatırımcılarına seslendi

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Aydın’da gerçekleştirdiği açılış sırasında yabancı yatırımcılara seslenerek, "FETÖ’nün algı operasyonlarına rağmen büyüyor, güçleniyoruz” dedi.
Danimarka BioMar Grubu ve Türkiye Sagun Grup arasındaki ortak girişim olan “BioMar-Sagun”un dev yatırımı balık yemi fabrikası, Söke Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) törenle hizmete girdi. Açılış töreni Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın katılımıyla gerçekleşti. Törene Aydın Valisi Ömer Faruk Koçak, AK Parti Aydın Milletvekilleri Mustafa Savaş ve Abdurrahman Öz, İlçe Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu, Söke Belediye Başkanı Süleyman Toyran, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi başta olmak üzere ilçe protokol üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Açılışta konuşan Sagun Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğulcan Kemal Sagun, “Bizler balıkçılık sektörüne üretiminden ihracatına gönül vermiş insanlar olarak bu bayrağı layıkıyla taşımaya çalışıyoruz. Türkiye Avrupa ülkeleri arasında 2. en büyük aqua kültür yetiştiricisi unvanını kazandıysa bunda en büyük pay öncelikle bizlere mesleğin inceliklerini üretmiş atalarımızın, meslektaşlarımızın ve her konuda desteklerini esirgemeyen devletimizin katkıları yadsınamaz. Bugün Türk aqua kültür sektörü kendisine 2023 yılı için hedef koyduğu 2.5 milyar dolar ihracat hedefine günbegün yaklaşmaktadır. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen tüm dünya ile rekabet ederek, her gün daha güçlü ve her gün kendisinden daha emin bir şekilde ilerleyen su ürünleri sektörü aynı zamanda yavrusundan yemine, ağından kafesine her şeyin yerli olduğu, katma değer üreten bir sektördür. Bugün 4. Kuşağını temsil ettiğim, denizin ve balıkçılığın içinden gelmiş Sagun Ailesi’nin, dünya devi balık üreticisi olan Biomar ile kurduğu bu ortaklıktan dolayı halkı bir gurur yaşarken; aynı zamanda güçlü, ekonomik olarak bağımsız ve demokratik bir Türkiye’ye bizler gibi yürekten inanarak ülkemize yatırım yapan yabancı ortaklarımıza hepinizin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.
“Su ürünleri ihracatı 12 yılda 4 kat arttı"
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi de, açılışı yapılan tesisin yüzlerini ağarttığını söyledi. Türkiye’nin balık ihracatına bakıldığında balık yetiştiriciliği sektörünün son yıllarda çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Büyükekşi, “2003 ile 2015 yılları arasında bu sektör üretim hacmini tam 3 katına çıkardı. Yıllık ortalama yüzde 10 üretim artışı sağladı. 2003 ile 2015 yılları arasında su ürünleri ihracatımızı tam 4 katına çıkardık. Bunda gerçekten Sagun firması ve değerli yönetim kurulu başkanı Tuncay Sagun’un da büyük katkısı var. Kendilerini alkışlıyorum. 2003 yılında su ürünlerinin yüzde 5’ini ihraç ederken, 2015 yılı rakamlarına göre yüzde 18’ini ihraç ediyoruz. İhracat hedefi olarak 2.5 milyar dolar hedef verildi. Bunu gerçekleştireceklerine inanıyorum” diye konuştu.
Aydın’ın Söke ilçesinde gerçekleştirilen dev yatırımdan dolayı Biomar ve Sagun firmalarına teşekkür eden Aydın Valisi Ömer Faruk Koçak ise; “İlimizde 7 OSB olması ve kapasitesi itibariyle yüksek olan illerden biri. Ancak ihracatımız bu kapasite ile orantılı değil. Şu anda ihracatımız 750 milyon dalar civarında. En kısa zamanda bu rakamı 3 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.
"Büyüyor, güçleniyoruz"
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ terör örgütünün özellikle yurt dışında ülkemize yönelik son derece olumsuz, yalan-yanlış, iftiralarla algı operasyona rağmen ülkemizin yabancı firmaları çekmeye, Türkiye’nin büyümeye ve güçlenmeye devam ettiğini söyledi. Söke’de ortak yatırımın bir parçası olan Biomar yetkilileri başta olmak üzere dünya yatırımcılarına seslenen Bakan Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siz yatırımcı olarak Türkiye’ye ayak bastığınız andan itibaren siz hükümetimizin, devletimizin, Türk Milleti’nin güvencesi altındasınız. Biomar Ailesi’nin Sagun Ailesi’nden bir fakı yoktur. Dünyanın sayılı firmalarından birinin Ege Bölgesi’nde, Aydın ilimizin bir ilçesinde gelip yatırım yapması bizim için önemli ve son derece anlamlıdır. Dolayısıyla burada yapmış olduğunuz üretim, firmanız, sizin yatırımınız bizim için yerlidir, bizim için millidir. Bugüne kadar binlerce firma Türkiye’ye yatırım yaptı. Bugüne kadar Türkiye’ye yatırım yapıp da küçülen yada tesisini kapatıp Türkiye’den ayrılan bir firma var mı?. Türkiye’ye yatırım yapan yabancı sermaye, Türkiye’de yatırımı ile birlikte güçlenmiştir, büyümüştür. Türkiye yatırımcılar açısında fırsatlar sunan bir ülkedir. Türkiye önemli cazibe merkezlerinden biridir. Bunca karalama ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunlara rağmen yatırımcılarımız Türkiye’yi tercih etmektedir. Ağustos ayında sermaye girişi ve çıkışı oranlarına baktığımızda ülkemize ciddi bir sermaye girişinin olduğunu görüyoruz. Biz dünyanın neresinden gelirse gelsin Türkiye’de yatırım yapan ve istihdam sağlayan yatırımcıya gözümüz gibi bakarız. Önlerine konan bir takım engeller varsa da bu engelleri hükümet olarak kaldırmaya hazır olduğumuzu belirtmek isterim. Yatırım maliyetlerinin düşürülmesine yönelik önemli yasal düzenlemeler gerçekleştirdik. Biz bunlarla yetinmiyoruz. Dünya yatırımcılarına sesleniyorum; Türkiye’ye gelin Türkiye’nin ne kadar yatırımcı dostu bir ülke olduğunu görün. Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmelerini teşvik etmek amacıyla yeni bir teşvik mekanizması yürürlüğe koyuyoruz. Proje bazlı destek mekanizmasını ortaya koyuyoruz. Son derece esnek, yeri geldiğinde stratejik sektörlerde ve büyük ölçekli yatırımlarda yatırımcı ile oturup karşılıklı müzakere edeceğiz."
Konuşmaların ardından Bakan Lütfi Elvan diğer protokol üyeleri ve Biomar Sagun firması yetkilileri ile birlikte sahnede açılış kurdelesini kesti. Ardından fabrikada yaptığı gezide balık yemi üretimi ile ilgili bilgiler alan Bakan daha sonra Söke’den ayrıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te dolmuşta ahlak dışı hareketler yapan şahıs gözaltına alındı Gaziantep’te şehir içi dolmuşta uygunsuz hareketler yapan şahıs, vatandaşlar tarafından kaydedilerek deşifre edildi. Görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından ahlak dışı hareketler yapan şahıs yakalandı. Olay, Gaziantep’in Şehitkamil ilçesinde meydana geldi. İddiaya göre, seyir halinde olan dolmuşa kimliği belirsiz bir şahıs, yanında oturan kadınlara ve araçtaki diğer vatandaşlara aldırış etmeden cinsel organıyla oynayarak ahlak dışı hareketler yaptı. Bu hareketlerine uzun süre devam eden şahsın o anları vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerası ile kaydedildi. Görüntülerin sosyal medyada yayılması üzerine binlerce tepki paylaşımı yapılırken konu ile ilgili il emniyet müdürlüğü tarafından çalışma başlatıldı. Gaziantep Valiliği olaya ilişkin açıklama yaptı Olayın ardından çalışma yapan emniyet ekipleri, görüntülerdeki uygunsuz hareketleri yapan şahsı yakaladı. Konu ile ilgili "Gereği Yapıldı" başlığıyla açıklama yapan Gaziantep Valiliği tarafından, "İlimizde şehir içi dolmuşlarından birinde uygunsuz ve ahlak dışı hareketler yapan bir şahsın görüntülerinin bazı sosyal medya platformlarında paylaşılması üzerine emniyet güçlerimizin yaptığı çalışma sonucu A.İ isimli şahıs yakalanmış ve göz altına alınarak adli süreç başlamıştır” ifadelerine yer verildi.
Mersin Vatandaşlar tarafından beslenen deniz kaplumbağaları balıkçı barınağını mesken edindi Mersin’de uzun yıllar boyunca vatandaşlar tarafından beslendiği için balıkçı barınağını mesken edinen deniz kaplumbağalarının yeniden normal beslenme alanlarına dönmesi için bilinçlendirme çalışması yapılıyor. Üreme döneminde Çamlıbel Balıkçı Barınağı’na gelen deniz kaplumbağaları, gerek restoran teknelerden atılan yiyecekler, gerek küçük ölçekli balıkçıların ıskartaları denize atması, gerekse vatandaşların attığı yiyecekler nedeniyle barınağı mesken edindi. Süreç devam edince barınaktaki deniz kaplumbağalarının sayısı zamanla 100’ü geçti. Kolay şekilde beslenebildikleri için barınağı mesken edinen deniz kaplumbağalarının doğal hayat dengesi de bozuldu. Bu durum üzerine Mersin Üniversitesi (MEÜ) ile Biyosfer Doğa Araştırmaları Derneği iş birliğinde deniz kaplumbağalarının vatandaşlarca beslenmesinin önüne geçilmesi ve onların doğal hayatlarına geri dönebilmelerini sağlamak amacıyla yaklaşık 7 ay önce bilinçlendirme çalışması başlatıldı. Bu kapsamda da barınak civarındaki restoran tekneler, balıkçılar ve çevredeki vatandaşlara yönelik broşür dağıtılarak, çeşitli yerlere afişler asıldı. Belirli aralıklarla gerçekleştirilen çalışmalara gönüllüler de destek vermeye başladı. "Kaplumbağaların sayısı son 10 yılda giderek artıyor" Çalışmayı yürüten MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, yaklaşık 1,5 yıldır Çamlıbel Balıkçı Barınağı’ndaki kaplumbağaları izlediklerini söyledi. Deniz kaplumbağalarının ’kaç yıldır barınakta olduklarını ve yıldan yıla artıp artmadıklarını öğrenebilmek için’ bir anket çalışması da yaptıklarını anlatan Ayas, "Mersin Üniversitesi ve Biyosfer Derneği olarak çalışma yürüttüğümüz bu çalışmada gördük ki; Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda hem yeşil kaplumbağalar, hem de caretta caretta türü kaplumbağaların sayısı son 10 yılda giderek artıyor. Aslında biz tüm Akdeniz’deki balıkçı barınaklarını geziyoruz. Buralarda birer ikişer tane görülmesi normal ama Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda geçen kasım-aralık ayında yürüttüğümüz çalışmalarda 100’ün üzerinde hem yeşil hem de caretta caretta kaplumbağası olduğunu gördük. Bu aslında çok büyük bir sayı" dedi. Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda yıldan yıla artan bir deniz kaplumbağası popülasyonu olduğunu belirten Ayas, "Bunlar sürekli buradalar. Normalde ekim ayında kışlama göçüne gitmesi gereken kaplumbağalar burada kalıyorlar. Bunun temel sebebi buradaki restoran teknelerin balık atıklarını atması, onun dışında küçük ölçekli balıkçıların ıskarta dediğimiz yenilebilir malzemelerini denize bırakması. Aslında bunlar iyi niyetle yapılan davranışlar fakat bu ciddi anlamda bu hayvanların davranış değişikliğine sebep oluyor" diye konuştu. Barınağa gelen deniz kaplumbağalarına insanların evcil hayvan gibi davranmasının barınaktaki kalıcılıklarını artırdığına işaret eden Ayas, şöyle devam etti: "Burada deniz kaplumbağalarının kalıcılığının önüne geçebilmek için restoran tekne işletmecileriyle de konuşuyoruz, küçük ölçekli balıkçılarla da konuşuyoruz. Bunların neden beslenmemesi gerekiyor? Bunların evcil hayvanları olmadığı, bu yapılan faaliyetin onlar için bir iyilik değil, bunların korunma çalışmalarına dahi zarar verecek boyutlu bir süreç olduğunu anlatıyoruz. Eğer bu kaplumbağaları balık atıklarıyla, ıskartalarla beslemezsek, normal beslenme alanlarına geri dönerler ve normal habitatlarında yaşamaya devam ederler." Çalışmalara gönüllüler de destek veriyor Çalışmalara destek veren Biyosfer Derneği gönüllüsü avukat Azize Altıok Özmen de deniz kaplumbağalarının yaban hayvanları olmasına rağmen, iyi niyetli olarak beslendikleri için üremek için barınaktan ayrılmadıklarını söyledi. Bunun doğayı ve ekosistemi etkileyen bir durum olduğunu vurgulayan Özmen, "Biz de bunların beslenmemesi için hep birlikte konuşmaya geldik. Umarım herkes bu konuda bilinçlenir ve carettaların buradan üremek için gitmesini sağlayabiliriz" dedi. Gönüllülerden ODTÜ Deniz Bilimleri’nde yüksek lisans yapan Aybüke Uysal ise deniz kaplumbağalarının beslenmesinin onların ekosisteme davranışlarını ve diğer popülasyonları olumsuz etkilediğini ifade ederek, "Bu yüzden de balıkçıları bilinçlendirmek için buraya geldik. Normalde burada kışlama yapan deniz kaplumbağaları üremek için başka sahillere gider. Çünkü yazları buraya gelir üremek için. Fakat burada balıklarla beslendikleri zaman hem beslenme davranışları hem de üreme davranışları değişiyor. Ve bütün kış burada kalıyorlar. Biz de bunları balıkçılara anlatıp, onları beslenme konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Barınakta yaklaşık 17 yıldır restoran tekne işleten Ayhan Alıçlı da yürütülen çalışmaları desteklediklerini söyledi. Çalışma kapsamında deniz kaplumbağalarının neden beslenmemesi gerektiğinin kendilerine anlatıldığını ifade eden Alıçlı, "Biz de burada vatandaşları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. ’Bunun doğasıyla oynamayın, beslerseniz buralardan bu hayvanlar ayrılmaz’ diyoruz" şeklinde konuştu.
Mersin Dünya çocukları Mersin’deki festivalde buluştu Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bu yıl ilki gerçekleştirilen ‘Uluslararası Mersin Çocuk Festivali’ ile kentteki bayram coşkusu dört bir yanı sardı. Festival kapsamında Mersin’e gelen 14 ülkeden 350 çocuk, kendi ülkelerine ait gösterilerle izleyenlere unutulmaz bir bayram yaşatarak izleyenleri adeta büyüledi. Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde düzenlenen ve 21-22-23 Nisan tarihleri boyunca devam eden festivalde dünya çocukları unutulmaz bir bayram neşesine şahit oldu. ‘Uluslararası Mersin Çocuk Festivali’, Mersinli çocuklara ve dünyanın dört bir yanından gelen çocuklara unutulmaz anlar yaşattı. Festival sayesinde kentte adeta bir kültür mozaiği oluştu ve dünya çocukları bu festivalde buluştu. Dünya ülkelerinden çocukların bir araya gelerek kaynaşmalarına, barış ve kardeşlik ortamının oluşmasına vesile olan festival, kentte büyük bir memnuniyet ortamı oluşturdu. Farklı ülkelerden Mersin’e gelerek festival coşkusuna ortak olan çocuklar da gördükleri en güzel festivallerden biri olduğunu vurgularken, Mersin’e hayran kaldıklarını ve tekrar gelmek istediklerini de ifade ettiler. Mersin sahili bu festivalle rengarenk Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda dünyanın dört bir yanından gelen halk dansları toplulukları gösterilerini sergilerken, izleyenler de adeta büyülendi. Halk dansları toplulukları ayrıca üstü açık otobüs ile kent turu attı ve festival coşkusu tüm şehri sardı. Festival için Litvanya, Kazakistan, Ukrayna, Gürcistan, Rusya, Moldova, Romanya, Kuzey Makedonya, Polonya, Bulgaristan, İran, Bosna Hersek, Almanya ve Kosova’dan gelen 350 çocuk kendi ülkelerine ait danslarını yaptı. Yetişkinler özledikleri bayram günlerine geri döndü Kentte 7’den 70’e herkesin bayram coşkusuna büründüğü festival sayesinde yetişkinler çocukluklarına dönerek eski bayramları hatırlarken, çocuklar da çocuk kalbini dolduran bu büyük bayram sayesinde neşe ve sevinç içinde bayram coşkusuna doydu. Büyükşehir Belediyesi sayesinde dopdolu geçen etkinliklerle Mersin unutulmaz bir 23 Nisan kutlamasına sahne oldu. Halk dansları gösterileri öncesinde de Mersin Büyükşehir Belediye Bandosu tarafından birbirinden güzel marşlar çalındı, ebeveynler ve çocuklar doyasıya eğlendi. Çocuklar bayram sevinciyle koştu Çocuklara ‘Çocuk Koşusu’ için göğüs numaraları, tişört ve şapkaları Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından verildi. Renkli görüntülere sahne olan Çocuk Koşusu sahilde gerçekleşti. Koşuyu tamamlayan tüm çocuklara madalyaları hediye edildi. Bütün daire başkanlıkları kolektif çalıştı Sahilde Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından açılan Üretici Kadın Stantlarına da vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ayrıca çocuk deneyim alanında da çocuklara yüz boyama, resim yapma gibi etkinlikler yapılırken, patlamış mısır, pamuk şeker ve balon hediye edildi. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı çocuklara çiçek hediye ederken, çocuklara kendi elleri ile saksılara diktikleri begonyalar hediye edildi. Ayrıca ‘Satın Alma Sahiplen’ temasıyla barınaktaki sahipsiz hayvanlar alana getirilerek sahiplendirme yapıldı. İtfaiye Dairesi Başkanlığı da hazırladıkları gösteriler ile etkinliğe ayrı bir renk kattı. Çocuklar için hazırlanan parkurda minikler itfaiyeci kostümü giyerek hem eğlendi hem yarıştı. Kurulan zipline ile çocukların eğlence ve coşkusu ikiye katladı. Mini zodyak gösterisi etkinliğe ayrı bir renk katarken, yüksekten ip ile iniş-çıkış gösterisi de izleyenlere adrenalin dolu anlar yaşattı. Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi tarafından alana getirilen güneş teleskobu ile güneş gözleminde güneş patlamaları ve lekeleri ayrıntılı bir şekilde incelenirken, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı tarafından kurulan sahnede çocuklara ‘Sanal Gerçeklik Yöntemi ile Bilim Tabanlı Mersin’ tanıtımı yapıldı. Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şubesi EMO Çocuk Kulübü tarafından kurulan alanda da güneş enerjili araba yarışı yapıldı. Çocuklar son ışık bükücü yarışması yaptı. İlk kez Mersin’e geldiğini söyleyen ve çok eğlendiğini vurgulayan Kosovalı Melisa Kasumllari, “Mersin’in eski evlerini gezdik ve çok beğendik. Çok iyi hissediyorum çünkü çocuklara değer veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Mersin’e hayran kaldığını söyleyen Kazakistanlı Asinur Nurlankızı, “Birçok ülkeden çocuklar gelmiş, kendi kültürlerini tanıtıyorlar ve çok keyifli. Herkesin 23 Nisan’ı kutlu olsun” şeklinde konuştu. 6 Şubat depremini yaşayan illerden olan Hatay ve Adıyaman’dan da halk dansları toplulukları Mersin’deydi. Deprem bölgesi Hatay’dan Mersin’e ilk defa gelen ve kenti çok seven Aliye İnan Bolat da “Burada kültürleri tanıdık, yeni arkadaşlarla tanıştık” dedi. Danslarının da çok beğeni aldığını belirten Bolat, “Ekip olarak buraya yeniden gelmek isteriz” diye konuştu. Adıyaman’dan gelen Edanur Sincan ise “Mersin çok güzel bir yer. İlk kez geldim. Bayram çok güzel geçiyor ve çok eğleniyoruz. Kazakistan’dan gelenlerle arkadaş oldum. Burası çok güzel bir yer. Mersin’e 23 Nisan için yeniden gelmek isterim” diye konuştu.
İstanbul TCG İstanbul, yüzde 80 yerlilik oranıyla Mavi Vatan’da görev alıyor İstanbul Tersane Komutanlığı ve bünyesinde barındırdığı Dizayn Proje Ofisi, Türkiye’nin Mavi Vatan’dan gücüne güç katmak için projelerine devam ediyor. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda inşa edilen İ sınıfı fırkateyn TCG İstanbul, yüzde 80 yerlilik oranıyla hava savunma harbi, denizaltı savunma harbi ve suüstü savunma harbi alanlarında faaliyet gösterebiliyor. Ayrıca İstanbul Tersane Komutanlığı’nda onarım ve bakım işlemleri devam eden Savarona gemisinin de yaz aylarında seyir edebilmesi planlanıyor. MİLGEM projesini gerçekleştirmek amacıyla 1997 yılında Taşkızak Tersanesi Komutanlığı bünyesinde oluşturulan, 2015 yılından beri İstanbul Tersanesi Komutanlığı yerleşkesinde yeni binasında faaliyetlerine devam eden Dizayn Proje Ofisi, Türk donanmasının gücüne güç katan projelere devam ediyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın uzman kurumu olan ve muharip gemilerin tekne makine ve elektrik sistemleri, savaş sistemleri ve sistem entegrasyon tasarımlarını yapan Dizayn Proje Ofisi Müdürlüğü, halihazırda harp gemisi tasarımı için ihtiyaç duyulan gemi inşa, makine, elektrik ve elektronik mühendislikleri disiplinlerinde faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin mavi vatanda gücünü etkin kılmak için çalışmalarına devam eden İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda şu anda iki adet açık deniz karakol gemisinin projesi de devam ediyor. TCG İstanbul, hava, denizaltı ve suüstü savunma harbi alanlarında kullanılabiliyor MİLGEM projesi çerçevesinde yüzde 80 yerlilik oranıyla İstanbul Tersanesi Komutanlığında inşa edilen İstif sınıfı fırkateynlerin ilk gemisi olan, 19 Ocak 2024 tarihinde hizmete giren TCG İstanbul da İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nın rıhtımında bulunuyor. Hava savunma harbi, denizaltı savunma harbi ve suüstü savunma harbi gibi farklı fonksiyonlarda kullanılabilen TCG İstanbul, Deniz Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi Komutanlığı, ve HAVELSAN tarafından ortaklaşa geliştirilen Ağ Destekli Veri Entegre Savaş Yönetim Sistemi (ADVENT) ile entegre edilmiş durumda. ROKETSAN tarafından geliştirilen satıhtan satıha atılan ATMACA güdümlü mermisi, milli dikey lançer atım sistemi ile satıhtan havaya atılan HİSAR-D güdümlü mermisi ile donatılan TCG İstanbul, aynı zamanda ASELSAN tarafından geliştirilen CENK 3 boyutlu arama radarı, AKREP atış kontrol radarı, elektronik harp sistemi, ve GÖKDENİZ yakın hava savunma sistemlerini de donanımında barındırıyor. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda yürütülen faaliyetlerden bahseden İstanbul Tersanesi Komutanı Tuğamiral Recep Erdinç Yetkin, “Türk Deniz Kuvvetlerimizin Mavi Vatanımızda arama kurtarma, sancak ve varlık gösterme görevlerinde kullanmak üzere iki adet açık deniz karakol gemimizin projesi de büyük bir hızla ilerlemektedir. Bu projenin ilk gemisi olan AKHİSAR gemisinde donatım faaliyetleri devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta içerisinde yine bir ilk olarak Makine ve Kimya Endüstrisi tarafından üretilen milli deniz topumuz bu gemimizde ilk defa entegre edilmiştir” dedi. Rıhtımda bulunan TCG İstanbul hakkında konuşan Tuğamiral Yetkin, “Şu anda rıhtımımızda 2 adet gemimiz var. Bunlardan biri 515 bordro numaralı ilk milli fırkateynimiz TCG İstanbul, hemen sağ tarafımızda Pakistan MİLGEM korvet projesinin ilk gemisi PNS Babur korveti var. Her iki gemiyi de teslim ettik. Açık işlem maddelerinin ve eğitimlerinin tamamlanmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz hafta içerisinde PNS Babur atış testlerinden büyük bir başarıyla geçti. İstanbul gemimizin de eğitimleri büyük bir hızla devam etmektedir, Mavi Vatanımızda görev yapmaya hazırdır. TCG İstanbul yüzde 80 yerlilik oranıyla bulunmaktadır. Tek eksik noktamız olan ana tahrik sistemleri, yani makinelerimizde büyük bir gayretle millileştirme yolunda devam ediyoruz Milli Savunma Bakanlığımızın gayretleri ve destekleriyle inşallah adım adım hedefe doğru ilerlemekteyiz. 23 Ocak 2021 tarihinde denize indirilen İstanbul fırkateynimiz 19 Ocak 2024 tarihinde teslim edildi” dedi. Savarona’nın onarımı devam ediyor 1989 yılında hurdaya çıkarılan, ardından bir iş adamına kiralanan, 2013 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine alınan, daha sonra 2019’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na devredilen, Atatürk’ün de ölümümden önce yaklaşık 50 gününü geçirdiği Savarona yatının bakım ve onarım işlemlerine İstanbul Tersanesi Komutanlığında devam ediliyor. Savarona’da şu ana kadar 80 ton asbest giderilirken 55 ton sac değişimi yapıldı. Savarona’nın bu yaz aylarında yeniden seyir edebiliyor olması planlanıyor. Savarona’nın onarım süreci hakkında konuşan Tuğamiral Recep Erdinç Yetkin, “Tersanemizin en önemli altyapılarından biri olan taş havuz olarak adlandırdığımız kısımda bulunuyorsunuz. Şu anda arkamızda bulunan taş havuzun arka kısmındaki bölümünde, Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten miras Savarona’nın bakım ve onarımlarına büyük bir motivasyon, şevk ve heyecan içerisinde devam ediyoruz. Devletimizin sağladığı bütün imkanları kullanarak bu gemimizi yaz aylarında yeniden seyir yapabilir hale getirmek için büyük bir özveri ile çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Geminin 7 yıldır suda bulunmasından mütevellit elbette tekne ve karine onarımlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu onarımlar büyük oranda tamamlanmış durumdadır. Atatürk de son 54 gününü bu gemide geçirmiştir, son bakanlar kurulu bu gemide yapılmıştır. Dolayısıyla onun da mirasına uygun bir şekilde tarihi sorumluluk altında ve aslına sadık kalarak onarılmasına büyük bir gayretle devam etmekteyiz. Şu ana kadar maalesef gemide asbest tespit edildi. Bunun temizlenmesi, bertaraf edilmesi çevre mevzuatımıza uygun bir şekilde tamamlanmıştır. Şu ana dek 80 ton asbest giderildi, geminin içerisinde yaklaşık 55 ton sac değişimi yapıldı. Güvertelerin neredeyse tamamını yeniden elden geçiriyoruz ve uygun teknolojilerle, kaliteli işçiliğimizle yeniden emniyetli şekilde seyir yapmak için her türlü gayreti gösteriyoruz” dedi. Tuğamiral Yetkin, ayrıca Savarona’nın onarım sonrasında öncelikle eğitim gemisi olarak faaliyet göstermesinin, daha sonrasında halka denizciliği sevdirecek şekilde limanlarda seyir yapmasının planlandığını belirtti.