YEREL HABERLER - 28 Eylül 2016 Çarşamba 09:33

Zeytin hasadı başladı, hayalleri suya düşen üreticinin tadı kaçtı

A
A
A
Zeytin hasadı başladı, hayalleri suya düşen üreticinin tadı kaçtı

Türkiye’nin en önemli zeytin üretim merkezlerinin başında gelen Aydın ve çevre illerinde sonbahar yağışlarının gerçekleşmesi ile zeytin hasadı başladı. Geçen yıl altın yılını yaşayan zeytin üreticisi bu yıl fiyatlardaki yaklaşık yüzde 50’lik düşüşle sezona hayal kırıklığı ile başladı. Sıkıntının büyük olduğunu belirten üretici ve tüccarlar devletin zeytinyağına olduğu gibi zeytine de prim desteği vermesini talep ettiler.
Aydın, Manisa ve zeytin üretimi yapılan Ege illerinde zeytin hasadı başladı. Üründe kalitenin iyi olduğunu ancak zeytini üretenin de alıp satanın da keyfinin yerinde olmadığını belirten Aydınlı zeytincilerden, “Üretici tarlaya girip zeytini toplamak istemiyor, tüccar da ihracatçı da bu yıl zeytin işlemekten korkuyor” diyerek geçen yıl altın yılını yaşayan zeytin ve zeytincinin bu yıl sıkıntısının büyük olduğunu söyledi.
Geçen yıl cizemlik zeytinyağının toptan fiyatının 15-20 TL civarında olması bu yıl ise yağ ve zeytin fiyatlarının sert bir düşüş yaşaması sektörde sıkıntıya neden oldu. Hasat dönemi ile birlikte zeytin alımına başladıklarını belirten Aydınlı zeytincilerden Ali Yaşar, geçen yıl bir çok ihracatçının malının elinde kalması nedeniyle bu yıl alımların beklenen seviyede olmadığını belirterek “Alıcı zarar etmekten korkuyor. Geçen yıldan elinde mal kalmış. Satıcı da geçen yılın altındaki fiyata ürün vermek istemiyor. Hal böyle olunca sıkıntı büyüyor. Mesela geçen yıl 8 TL olan domat zeytinin fiyatı bu yıl 4 TL, geçen yıl mmecik zeytini 3 TL idi bu yıl 1,8 TL, kaba zeytinin kilosu 55 TL idi bu yıl 2,7 TL, eşek zeytini 7 TL idi bu yıl 3 TL fiyatlar neredeyse yarı yarıya düştüğü için üretici malını toplamak istemiyor. İhracatçı da mal almak istemiyor” dedi.
“Önce kendimiz tüketmeliyiz”
Türkiye’de vatandaş olarak sahip olduğumuz dünyanın en kaliteli ve sağlıklı zeytin ve zeytinyağını kendimiz tüketmemiz gerektiğini bunun için Aydın Ticaret Borsası olarak şehir şehir dolaşıp zeytinyağını tanıtmaya çalıştıklarını belirten Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı, Türk üreticisinin dünyadaki diğer zeytin üreticileri ile maça 3 sıfır yenik başladığını söyledi. Bugün Türkiye’de kişi başı zeytinyağı tüketiminin diğer zeytin üreticisi ülkelere nazaran yok denecek kadar az olduğunu belirten Bosnalı, “Bugün yerli malı ürün kullanımının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Üretici ürünün uygun fiyata vermeli ancak devlet tarafından da üretici mutlaka desteklenmelidir” dedi.
“Üç maddelik öneri”
Bugün zeytin ve zeytinyağı üretiminin üreticisinden sektörde faaliyet gösteren kişilere kadar milyonlarca kişinin geçim kaynağı ve ayrıca istihdam alanı olduğunu hatırlatan Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı, “Sorunun çözümü için çok basit üç maddelik bir öneri sunuyoruz. İlk madde; Öncelikle kendimizden başlamak üzere hepimiz öncelikle sağlık için zeytinyağı tüketmeliyiz. İkinci maddedevlet zeytinyağına prim verdiği gibi zeytine de prim vermelidir. Üçüncü madde de; Maalesef Türkiye’deki zeytin üreticisi uluslar arası alanda maça hep 3 sıfır yenik başlıyor. Aynı sahada top oynamıyoruz. Örneğin ispanya’da yağ 6 lira ise devlet buna bizim para ile 4 TL prim veriyor. Üreticinin eline bir kilo yağda 10 TL para geçiyor. Türkiye’de de prim var ancak bizde kilogramda 4 TL değil de 70 kuruş. Bu sıkıntıların çözülmesi lazım” diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.