ASAYİŞ - 21 Mart 2018 Çarşamba 14:57

12 yıllık cinayet çözülemedi

A
A
A
12 yıllık cinayet çözülemedi

Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde okula giderken kaybolduktan 44 gün sonra bir menfezde cesetleri bulunan ilkokul öğrencileri 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve aynı yaştaki kuzeni Tuğçe Yıldırım’ın öldürülmelerinin üzerinden 12 yıl geçti.

Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde okula giderken kaybolduktan 44 gün sonra bir menfezde cesetleri bulunan ilkokul öğrencileri 10 yaşındaki Büşra Karabacak ve aynı yaştaki kuzeni Tuğçe Yıldırım’ın öldürülmelerinin üzerinden 12 yıl geçti. Olayla ilgili gözaltına alınan ve tutuklandıktan bir süre serbest kalan şahıslarla ilgili bugün adliye önünde açıklama yapan Avukat İbrahim Erenci, Adli Tıp Kurumunu suçladı.


Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde 21 Mart 2006 tarihinde yaşanan olayda, Karacalar Mustafa Kangal İlkokulu 4-B sınıfına giden Büşra Karabacak (10) ve kuzeni Tuğçe Yıldırım (10), öğle paydosu için gittikleri evlerinden okula dönerken kaybolmuştu. İki kızın bulunması için jandarma, arama kurtarma ekipleri, köylüler ve yakınları arama kurtarma çalışması başlatırken, kuzenlerden 44 gün sonra acı haber geldi. İki kız çocuğunun cesetleri evlerine 8 kilometre mesafedeki komşu Çamurlu köyü yakınlarında bir menfezde poşete sarılı olarak bulundu. Cesetlerin tanınmayacak durumda olması sebebiyle fazla inceleme yapılamazken, Büşra’nın tırnaklarında erkek deri örneklerine rastlanmıştı. Yapılan kriminal incelemelerin ardından öldürülen kızların tırnak aralarında kalan deri parçalarının DNA’larıyla cinayet zanlıları oldukları iddia edilen S.Y. ve A.Y. kardeşlerin DNA örneklerinin benzerlik gösterdiği iddia edilmiş ve olayla ilgili 4 kişi tutuklanmıştı.


Tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalan şüpheliler ile ilgili ailenin Avukatı İbrahim Erenci, bugün Adliye önünde basın açıklaması yaptı. Tuğçe ve Büşra’nın katledilişinin 12.yıl dönümü olmasına rağmen şüphelilerin elini kolunu sallaya sallaya gezdiğini söyleyen Erenci, "Kamuoyunun bu konuda çok büyük hassasiyeti var. Bilindiği üzere 11 yıl sonra yani geçtiğimiz yıl şüphelileri biz tespit ettik. Tespit neticesinde Adli Tıp’ın bir değerlendirme hatası yaptığı yönünde rapor dosyaya intikal etti. Bunun üzerine şahıslar göz altına alındı ve tutuklandı. Yaklaşık 12 gün gözaltında kaldılar ve susma hakkına yakın sayılabilecek bir ifade verdiler. Ondan sonra tutuklandılar. Daha sonra dosyada oluşturulan çelişki nedeniyle haklı olarak soruşturma savcıları Adli Tıp kurumuna bu çelişkinin sebebini ve bu çelişkinin giderilip giderilemeyeceğini sordu. Adli Tıp 5.İhtisas kurulu, ’Bizim 11 yıl önce verdiğimiz rapor doğrudur’ dedi ve şahıslar salıverildi. Şahısların salıverilmesinin yegane nedeni Adli Tıp Raporu ve daha önce bizce suçluya mahal bırakmayacak düzeyde hatalı olan Adli Tıp raporu konusunda Adli Tıp Kurumunun ısrar etmesidir" dedi.


Adli Tıp Kurumunun son 10 yılda 70’in üzerinde hatalı raporu olduğunu söyleyen Avukat İbrahim Erenci, "Adli Tıp Kurumu bizim kurumumuzdur. Üzerinde Türk Bayrağı var. Biz o kurumu yerlere vurmak istemiyoruz. Ancak Adli Tıp’ın yapmış olduğu değerlendirme raporları ayyuka çıkmıştır. Adli Tıp’ın basına yansımış son 10 yıl içinde 70’in üzerinde hatalı raporu vardır. 11 yıl önce verilen raporda Y-STR kromozomu örtüşüyor. Ama kimlikler nüfuslandırılamıyor diyen Adli Tıp Kurumu bugün, ’benim o gün verdiğim rapor doğrudur, hataya düşmedim’ diyor. Ama Üniversitelerimiz, dünya çapında otorite satılan öğretim üyelerimiz başta Ersi Abacı Kalfoğlu olmak üzere bu raporun gülünç olduğunu, hatalı olduğunu dolayısı ile Adli Tıp Kurumunun yapmış olduğu hatayı yeni bir raporla düzeltmesi gerektiğini defalarca dile getirdiler. Şimdi Başsavcı ile bir görüşme yaptım. Size ifade ettiğim tüm konularla ilgili Başsavcı ile de hemfikiriz. Bu konuda soruşturmanın nakis bırakılmaması ve bu hadisenin mutlaka çözüme kavuşturulması adına yapılabilecek her türlü adımı talep etmeye hakkımız olduğunu kendileri de teyit etmişlerdir. Şüpheliler asla bu işin sonlandığını, adli tıp genel kurulundan gelen ikinci raporda teyit edilen hatanın kendilerinin özgürcü yaşamasını sağlayacağını düşünmesinler. Biz sonuna kadar bu işin peşindeyiz. Bu davayı bırakmayacağız. Çok önemsiyoruz, ulusal bir sorun olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.


Acılı ailelerden Tuğçe Yıldırım’ın annesi Ayşe Yıldırım ise "Bu rapora inanmıyorsa Adli Tıp, ben de ilk rapora inanmıyorum. Bu raporu düzeltecekler. Benim çocuğum 12 yılı bitirdi. Elini kolunu sallaya sallaya geziyor katil zanlıları. Daha biz hala acımızla geziyoruz. Biz koşa koşa yorulduk sanmasınlar, yorulmadık daha biz" diye tepkisini gösterdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Beyaz eşya satışları Mart ayında yüzde 24 arttı Beyaz eşya sektörü 2024 yılı ilk çeyreğinde iç satışlarda yüzde 28 artış yaşadı. İhracat ise yüzde 5 azaldı. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görüldü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2024 yılı ilk çeyrek değerlendirmesinde bulundu. Paylaşılan bilgilere göre, 2024 yılının ilk üç ayında yurt içi satışlar geçtiğimiz yıla göre yüzde 28 arttı. Beyaz eşya sektöründeki ihracat düşüşü ise devam ederken, bu dönemde de yüzde 5 oranında gerileme gösterdi. 2024 yılı ilk çeyreğinde 6 ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 8,3 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdi. Buna paralel olarak üretim miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 1 artarak benzer seyretti. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görülüyor. Üretim 3 milyon adet ile geçen yılın Mart ayına kıyasla yüzde 2 oranında azalırken, ihracattaki düşüş trendi bu ay yüzde 11 seviyesinde devam etti. "Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör" TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Türkiye beyaz eşya sanayisi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör. 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlarken, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarıyla dünyayla rekabet ediyor” dedi. Sığın, altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışların yaklaşık 8.3 milyon adet olarak gerçekleşerek geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdiğini kaydetti. Son iki yılda ihracatın sürekli düşüş kaydettiğini ve bu seyrin kısa dönemde değişmeyeceğini ön gördüklerini belirten Gökhan Sığın, sektörün küresel pazarlardaki daralmaya rağmen iç pazarda istikrarlı bir trend gösterdiğini dile getirdi ve ekledi: “İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız bu güç ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor." Gökhan Sığın, ihracat bazında değer dağılımını aktarırken, Avrupa’nın hala ana ihracat pazarlarından biri olduğunu belirtti ve ürünlerin AB standartlarına uygunluğu konusunda ülkemizin teknik ve hukuki altyapısının gelişmeye devam ettiğini vurguladı. Ulusal mevzuatın AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını da kapsayacak şekilde güncellenmesinin sektör için önemli olduğunu dile getiren Sığın, bu tür revizyonların ihracata olumlu yansıyacağını düşündüklerini ifade etti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Enerji verimli ürünlerin Türkiye’de daha da yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Bu durum ülke kaynaklarımızın korunmasının yanı sıra tüketicilerimize de tasarruf imkanı sağlıyor. Enerji verimli ürünlerin kullanımının artması sanayimizin varlığı ve sürekliliği için olduğu kadar ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşıyor.” TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, "Ülkemizin ve çevrenin korunmasına yönelik uzun vadeli hedefleri perspektifinde çevre uygulamalarındaki gelirlerin ilgili sektör bazında yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği projelerine, teknoloji gelişimine aktarılmasını temin edecek bir mekanizma en kısa sürede kurulmalıdır" dedi. Özkadı ayrıca Türkiye’ye geçici olarak ithal edilen ve işleme tabi tutulan eşyanın, işleme sonrasında tekrar ihraç edilmesini sağlayan Dahilde İşleme Rejimi’nin teşvikinin (DİR) Türkiye’nin ihracatına büyük katkı sağladığına değindi. Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Uluslararası konjonktür nedeniyle hammadde maliyetleri değişkenlik göstermektedir. Bu da, tahmin edilebilirliği düşürerek üreticileri daha ihtiyatlı satın almalar yapmaya yöneltmektedir." “Yetkili servisler için en doğru kaynak firmaların resmi websiteleri ve servis.gov.tr” Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, 3 bin 500’ü aşkın yetkili servisin her gün binlerce tüketiciye çözüm ve destek sunduğunu hatırlatırken ‘aldatıcı’ nitelikli yani yetkili olmadığı halde kendilerini yetkili servis gibi tanıtan kişilerin çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Kuseyri sözlerine şöyle devam etti: “Tüketicilerimize şirketlerimizin resmi web sitelerinden ya da Ticaret Bakanlığımız tarafından uygulamaya konulan servis.gov.tr üzerinden yetkili servis bilgilerine ulaşmalarını tavsiye ediyoruz.”