ASAYİŞ - 19 Aralık 2022 Pazartesi 19:00

Yunan zulmü ile nehrin ortasında 16 gün mahsur kalan göçmenler Türk askeri tarafından kurtarıldı

A
A
A
Yunan zulmü ile nehrin ortasında 16 gün mahsur kalan göçmenler Türk askeri tarafından kurtarıldı

Yunanistan unsurlarınca Meriç Nehri’nin ortasında ölüme terk edilen ve 16 gündür ölümle burun buruna gelen aralarında 10 çocuğun da bulunduğu 40 düzensiz göçmen, Mehmetçik tarafından kurtarıldı. İnsanlık dışı işkencelere maruz kalan göçmenler, korku dolu anları anlattı

Yunan güvenlik güçlerinin kadın, çocuk ayrımı yapmadan düzensiz göçmenlere zulmü devam ediyor. 40 düzensiz göçmene günlerce işkence uygulayan Yunan unsurları, göçmenlerin değerli eşyalarını, paralarını ve cep telefonlarını alıp yarı çıplak halde Meriç Nehri’nin ortasına terk etti. Hava sıcaklığının zaman zaman eksi derecelere düştüğü bölgede 16 gündür Meriç Nehri’nin ortasında ölümle burun buruna gelen göçmenlere Türk askeri yardım eli uzattı. Göçmenleri ölümün kıyısından kurtaran Mehmetçik, kıyafet verip ısınmalarını sağladı. Ardından hastanede tedavileri tamamlanan ve sağlık kontrolünden geçirilen göçmenler, işlemleri için İl Göç İdaresi Müdürlüğü'ne teslim edildi.

Yunan zulmü ile nehrin ortasında 16 gün mahsur kalan göçmenler Türk askeri tarafından kurtarıldı

"Sopalarla vurdular, paralarımızı ve kıyafetlerimizi aldılar"

Yaşadıklarını anlatan göçmenler, Yunanistan hudut birliklerinin kendilerini döverek yarı çıplak halde Meriç Nehri'nden Türkiye'ye zorla geri gönderdiğini öne sürdü. Bot yardımı ile karşı tarafa geçtiklerini söyleyen Fas uyruklu 21 yaşındaki Abdulsamed Gamda, Yunan askerlerine yakalandıklarında yere yatırılarak paralarının, değerli eşyalarının ve kıyafetlerinin alınarak sopalarla işkence gördüklerini aktardı.

Yunan zulmü ile nehrin ortasında 16 gün mahsur kalan göçmenler Türk askeri tarafından kurtarıldı

"Türk askeri ısınmamız için ateş yaktı ve bize giysi verdi"

İlk olarak 4 Yunan askerinin kendilerini araçların yanına götürdüğünü ve daha sonra 5 askerin daha geldiğini belirten Gamda, "Bizi araçlara bindirip kampa götürdüler, orada 24 saat kaldık. Kampta sadece iç çamaşırı ile kaldık. Her şeyimizi çıkarttırdılar. Daha sonra bizi araçlara bindirerek Türkiye sınırına yakın bir bölgeye getirdiler. Botlara bindirdikten sonra silah göstererek bizi suyun ortasına bıraktılar. Kendi imkanlarımızla kurtulmaya çalıştık, çok zordu. Türk askeri bizi gördü, ısınmamız için ateş yaktı ve bize giysi verdi" dedi.

"Yumrukla, sopayla ve ağaçla vurdular, tanınamaz bir haldeydim"

Yanlarındaki rehberin Yunan askerlerini görünce kaçtığını söyleyen İran uyruklu 21 yaşındaki Alınır Rashıdı, "Yunan askeri bize onun nereye kaçtığını sordu. Bilmiyoruz deyince daha çok vurdular. Yunanistan tarafında 4-5 kişi bizi dövdü, ben bayıldım. Yumrukla, sopayla ve ağaçla vurdular. Tanınamaz bir haldeydim. Ayakkabılarımızı, elbiselerimizi, telefonlarımızı ve paramızı aldılar. Bizi bir araca bindirip Meriç'e doğru geri gönderdiler. Suya attılar, yüzerek Türkiye'ye geldik. Türkiye'de bizi tedavi ettirdiler. Şimdi çok daha iyiyim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava açacağız, bize avukat ayarladılar " ifadelerine yer verdi.

Yunan zulmü ile nehrin ortasında 16 gün mahsur kalan göçmenler Türk askeri tarafından kurtarıldı

"Her şeyimizi alıp, çıplak ayakla Türkiye'ye gönderdiler"

Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçtikten sonra Yunan askerlerine yakalandıklarını söyleyen 19 yaşındaki Zehra Etayi, "Bizi bilinmeyen bir noktaya götürdüler. Orada bizi dövdüler, tüm eşyalarımızı, telefonlarımızı ve gıda malzemelerimizi aldılar. Daha sonra bizleri çıplak ayaklı bir şekilde Türkiye tarafına gönderdiler" dedi.
Türkiye tarafına geldikten sonra Türk askerinin ısınmaları için ateş yaktığını söyleyen Etayi, yiyecek içecek verdiklerini ve karınlarını doyurduklarını belirterek, Tük askerine teşekkür etti. Yunan askerinin kadın, çocuk, yaşlı, erkek ayrımı olmadığını belirten Etayi, orada yemek ya da su vermediklerini, su istediklerinde de tuvalet musluğunu gösterdiklerini aktardı.

Mehmet Basmacı - Özlem Ceylan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.