GENEL - 21 Nisan 2018 Cumartesi 18:32

Seyit Ahmet Arvasi vefatının 30. yılında anıldı

A
A
A
Seyit Ahmet Arvasi vefatının 30. yılında anıldı

’İşte gördük seni dünya, ne gerçeksin ne rüya’ sözlerinin sahibi mütefekkir ve yazar merhum Seyit Ahmet Arvasi, vefatının 30.

’İşte gördük seni dünya, ne gerçeksin ne rüya’ sözlerinin sahibi mütefekkir ve yazar merhum Seyit Ahmet Arvasi, vefatının 30. yılında öğretmenlik yaptığı Balıkesir’de anıldı. Türkiye gazetesi, Türk Ocakları ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin tertiplediği programa, Arvasi’nin düşünceleri ve hayatı anlatıldı.


Seyit Ahmet Arvasi, ölümünün 30. yılında Balıkesir’de anıldı. Salih Tozan Kültür Merkezi’nde düzenlenen ’’Seyit Ahmet Arvasi Hocayı Anıyoruz’ panelini Türkiye gazetesi eski Yazı İşleri Müdürü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın Danışmanı Hüseyin Karakoç yönetti. Panele Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dr. İsmail Kapan, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Aksoy ve Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fuat Özer katıldı.


Panelin açılış konuşmasını Seyit Ahmet Arvasi’nin öğrencisi olan Dr. Fuat Özer yaptı. Özer, "Türk ile İslam’ın buluşmasıyla Türk kendine gelmiştir. Hocamızın bu sözünü Türk İslam derslerinde sürekli olarak öğrencilerime aktarırım. Hocam gerçekten mükemmel bir öğretmendi. Hocamızla gerçekten bir deryanın içinde olduğumu gördüm. Bu dönemde hocamızın dersleri merakla takip edilir, hocamıza sorular sorarak ondan daha geniş bilgiler vermesini isterdik. Hocamızda gördüğümüz bir özellik ise dakik oluşuydu. Zil çaldığında kapıdan çıkar, öğretmen zili çaldığında ise sınıfa girerdi. Sabırlıydı, kendisine yönetilen her türlü ithama cevap verirdi. Benim hocamla ilk görüşmem dışarıdan gelen misafirleri evine götürmem ile oldu. Eve girmek istememiştim, ama hocam ısrar etti. Bizde içeriye girdik, hocamız bize ikramlara başladı O bize ikram ederken her ayağa kalkışında bizde ayağa kalkardık. Kendisi bundan rahatsız oldu. Bizim kültürümüzde misafire hizmet ibadettir. Bırakın ibadetimi yapayım demişti" dedi.


Prof. Dr. Mehmet Akgül ise, Arvasi’nin gençlere bakışını ele aldı. Akgül, "Biz Seyit Ahmet Arvasi Hoca diyorsak, onun mütefekkir yönüne, ilim yönüne bakıp hoca olarak anabiliriz. Kendisinin de eserlerinde ima ettiği üzere meselelerini süreklilik içinde ele aldığını görüyoruz. Bugün 2018’den geriye baktığımızda bazı insanlar hiç hatırlanmaz. İnsanlık tarihinde büyük hamleleri gerçekleştiren devletlerin arka planlarında büyük düşünürler vardır. Seyit Ahmet Arvasi Hocam, Nurettin Topçu, Necip Fazıl öyledir. Seyit Arvasi’nin 1950’li yıllar ile 90’lı yıllar arasında 40 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ne bakarsak onu bugüne hazırlaması açısından önemli yıllardır. Sosyolojiye antropolojiye olan ilgimi ona borçluyum diyebilirim. Şiir, dilin rafine haline gelmiş halidir. Bir insan şair ise ince insandır. Hocamızın ilk eseri de şiirdir. Türk İslam Ülküsünü ve Kendini Arayan İnsan’ı okurken, insanı yetiştirme açısından da aydın yetiştirme açısında da ilim ve sanat insanı yetiştirme üzerine düşüncüleri vardır. Hocamızın dini meseleleri anlatmasında gocunduran olmayan İslam’ın güzelliklerine çağıran tatlı bir üslubu olduğunu söyleyebiliriz. Türk İslam Ülküsü eseri, benim şahsiyetimin fikriyatımın oluştuğu eserdir. Bugün hala okunmaktadır. Hocamıza ait çok fazla geriye kalan bir eser yok. Bizim yeniden fikri zenginliğe ulaşmamız lazım. Hocamızın hayatını bir sinema filmi haline getirip tüm Türk İslam coğrafyasına ulaştırıp daha iyi tanıtabilir, anlatabilirdik. Bu da bir öz eleştiri olsun" şeklinde konuştu.


Doç. Dr. Mustafa Aksoy ise merhum Arvasi’nin milliyetçilik anlayışını değerlendirdi. Aksoy, "Rahmetli hocamızın Doğu Anadolu gerçeği göz önüne alınsaydı bugün bunlar olur muydu? Ağrı, Van, Kars, Antep bu bölgelerde incelemelerde bulundum. Bu insanlardan bazıları Zazaca, Türkçe, Kürtçe konuşuyor. Arvasi’nin eserlerini dikkate almış olsaydık, Türk kelimesi ırk olarak kullanılmazdı. Eğer siz milletleri ırk olarak tanımlarsanız dünyada 4 tane ırk vardır. Burada birbirimize baksak kimimiz sarışın, kimimiz esmer. Türk milletine bağlı insanların tamamı Türk’tür. Gökalp, kendi kitabında bahsediyor. Orada ’Irk hayvanlarda aranır’ diyor. Rahmetli Arvasi, Selahhattin Eyyübi’den söz ediyor. Taha Akyol, köşesinde Kürt olduğunu yazdı. Arvasi diyor ki; Ağabeyinin adı Turanşah, kardeşinin adı Tuğtekin Börü" dedi.


Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, Ahmet Arvasi’nin Türk dünyasının yıldızlarından birisi olduğunu söyledi. Kapan, "Cemiyetlere yön veren fikir insanlarının kıymeti çok geç anlaşılır. Arvasi hocamız hayatta iken kendisini el üstünde tutan bir ülkücü gençlik var. Ahmet Arvas hocamız 1985 yılındaki ilk yazısında ’Türk İslam Medeniyetinin yılmaz savunucu olacağız. Türk Milleti birlik ise İslam Dünyası mutlu ve ayaktadır. Selçuklu ve Osmanlı bunu ispatlamıştır’ yazmıştır. 3 yıl 4 ay Türkiye gazetesinde yazan Arvasi hocamızın yazıları binlerce insana ulaşmıştır. Yarın gazetemizin kuruluş yılı. Bu vesile ile başta Ahmet Arvasi hocamız olmak üzere hayatta olmayan tüm yazarlarımızı Ahmet Kabaklı, Ayhan Songa, Ergün göze, Yılmaz Boyunağa, Yılmaz Öztuna gibi isimlerini tek tek sayamadığımız tüm büyüklerimizi, Merhum Enver Ören ağabeyimizi yad ediyoruz. Bu mirasa gerektiği gibi sahip çıkmaya çalışıyoruz. Türkiye gazetesi yayın hayatına başladığından bu yana merhum Enver Ören’in prensiplerine uygun şekilde yayın hayatına devam etmektedir" dedi.


Kapan, merhum Arvasi’nin kitaplarından bölümler okuyarak devam ettiği konuşmasında, "Arvasi hocamız Türk milletine saldırılara karşı koymak için bu uğurda kendisini vakfetti. Türk gençliğinin de bu emanete yüksek şuurla sahip çıkacağını biliyoruz" diye konuştu.


Panelin sonunda Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Cemal Kocataş tarafından panel için Balıkesir’e gelen misafirlere çiçek takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.