GENEL - 02 Mart 2017 Perşembe 17:47

Açlık grevi yapan hayvanseverler yine ikna edilemedi

A
A
A
Açlık grevi yapan hayvanseverler yine ikna edilemedi

Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) üyeleri, açlık grevindeki 3 hayvanseveri ziyaret etti.

Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) üyeleri, açlık grevindeki 3 hayvanseveri ziyaret etti.
Bartın’da 3 hayvanseverin 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda yapılması gündemde değişikliklerin geri çekilmesi için başlattıkları açlık grevi devam ediyor. Uğurcan Saban (18), Ayşe Köse (46) ve Sevim Arkan (44) isimli eylemcileri son olarak Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) üyeleri ikna etmeye çalıştı. HAYKONFED Onursal Başkanı Prof. Dr. Mirat Gürol, Başkan Yardımcısı Şebnem Arslan ve İstanbul koordinatörü Barış Şengül, hayvanseverlerle eylem yaptıkları Bartın çöplüğünde bir araya gelerek, sorun ve taleplerini dinledi. HAYKONFED Onursal Başkanı Prof. Dr. Mirat Gürol ve İstanbul koordinatörü Barış Şengül’ün uzun süre eylemlerini sağlıklarını tehlikeye sokmadan devam etmeleri konusundaki ikna çabalarına olumsuz yanıt veren 3 hayvansever, tasarının geri çekildiğini duymadan eylemlerini sonlandırmayacaklarını açıkladı.

“Değişiklikler büyük eleştiri alıyor”
İkna çabalarının ardından basın açıklaması yapan HAYKONFED Onursal Başkanı Mirat Gürol, “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununda değişikliklerini içeren 24. Dönem kanun tasarısı, tüm hayvanlar için sakıncalı maddelerinin yanında, yüz binlerce sahipsiz hayvan için katliam ile sonuçlanacak maddeler içeriyordu. O dönemde, bilim insanları, meslek odaları ve STK’ların görüşü alınmadan Orman Su İşleri Bakanlığının bürokratları tarafından hazırlanan bu kanun tasarısı, TBMM Çevre Komisyonunda emrivaki ve zorlama ile geçirilmiş fakat zamanlama açısından kadük olmuştu. Akademisyenler, meslek odaları ve STK’lar tarafından büyük eleştiri alan bu tasarı, aynı şekilde katliamlarla neticelenecek maddeleri ile TBMM ye gönderilerek yeniden gündeme getirilme aşamasında olduğu bilgileri tarafımıza ulaşmıştır. Bu tasarı, hayvanların üremelerini kontrol altında tutacak kısırlaştırma tedbirlerini almamak ve ama buna karşılık şehirlerde yaşamalarına da izin vermemek gibi vahim hataları içeren 3 ve 8. maddeleri ile katliamlara sebep olacaktır” dedi.

“Tasarı tamamen iptal edilmeli”
Talepleri de sıralayan Gürol, şöyle devam etti:
“Tasarının 3. Maddesindeki toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan ’sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır’ hükmü ile, sokaklardaki kedi ve köpek varlığını yok edecektir. Şehirlerde insanların yoğun olmadığı hiç bir yer yoktur. Bu madde ile, hayvanlar şehir dışlarına atılacak ve katliamlar başlayacaktır. Kısırlaştırarak sahipsiz hayvan popülasyonunu kontrol etmek yerine, sonu ölümle sonuçlanacak sürgünler olacaktır. Tasarının 8. maddesi ise, hayvanların üremelerini önleyecek kısırlaştırma merkezlerinin, sadece nüfusu 100 binden fazla olan şehirde kurulmasını hükme bağlamıştır. Nüfusu 100 binden az olan ilçe ve beldede kısırlaştırma merkezi kurulmasına gerek görmemiştir. Bu durumda, yurt çapında sadece 200 e yakın şehirde kısırlaştırma merkezi olacak, kalan 1200 e yakın il ilçe ve beldede sahipsiz hayvanlar kontrolsüz olarak çoğalacak, bir taraftan da şehir dışlarına atılacaktır. Hayvan sayısının artışında adeta patlama olacaktır. Belediyelere kısırlaştırma yaptırılması konusunda bir yaptırım da getirilmemiştir. Türkiye’deki hayvan hakları savunucuları olarak önemli talebimiz, kadük olan kanun tasarısının tamamen iptal edilmesi, yeni bir kanun tasarısının Orman Su İşleri Bakanlığında STK’ların, meslek odalarının, üniversite temsilcilerinin de katılımı ile yeniden hazırlanmasıdır. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanununu ilk kez çıkaran AK Parti Hükümetinin, bu katliam maddeleri içeren kanun tasarısının yeniden gündeme gelmesine de izin vermemesini umutla bekliyoruz."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırklareli Kırklareli’nde Geç Osmanlı dönemine ait tarihi bina alevlere teslim oldu Kırklareli’nde Geç Osmanlı dönemine ait tarihi binada henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın itfaiye ekiplerince kontrol altına alındı. Alınan bilgiye göre, Karakaş Mahallesi Karakaşbey Caddesinde kafe olarak kullanılan Geç Osmanlı dönemine ait 2 katlı tarihi binada henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Haber verilmesi üzerine bölgeye itfaiye, AFAD, 112 Acil Sağlık ekipleri sevk edildi. Kısa sürede büyüyen yangına itfaiye, AFAD, TOMA müdahale etti. Ekiplerin müdahalesi ile yangın kontrol altına alındı. Vali Birol Ekici, Belediye Başkanı Derya Bulut bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Belediye Başkanı Bulut yaptığı açıklamada yangında anına müdahale ettiklerini söyledi. Bulut devamında, “Yaklaşık 5, 6 dakikalık telefon trafiği ve itfaiye araçlarımızın buraya ulaşmasıyla yangına 7, 8 dakikalık bir sürede müdahale edilmeye başlanıyor. Tarihi bir bina gördüğünüz üzere tescilli bir bina, restoran olarak kullanılan bir bina. Yandaki ek binada yangının ilk çıktığı tespit ediliyor. Tabi arkadaşlar çalışmalarını yapıyorlar ama muhtemelen oradaki bilgisayar odasından teknik bir arızdan çıktığı tahmin ediliyor yangının, kesin sonuç rapordan sonra belli olacak. Hepimizi sevindiren unsur çok şükür can kaybımız yok sadece maddi hasar şeklinde yansıdı" dedi. Kırklareli halkına geçmiş olsun temennisinde bulunan Bulut yangın söndürüldüğünü tamamen kontrol altında alındığını ve şuanda soğutma çalışmaları devam ettiğini anlattı.
Samsun Dünya biyoçeşitliliğine ilk kez kazandırılan 3 yeni tür: Fare, köstebek, gelengi Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Fakültesi’nde 53 yıllık birikim sonucu toplanan memeli hayvan koleksiyonunda dünya biyoçeşitliliğine ilk kez kazandırılan 3 yeni tür, 1 tane yeni alt tür bulunuyor. Türkiye’nin en büyük memeli hayvan koleksiyonlarından birine sahip OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’ndeki koleksiyonda yaklaşık 100 memeli hayvan türü bulunuyor. Bu hayvanlar arasında dünyada ilk kez teşhis edilen ’Microtus Dogramacı’ ‘Microtus Anatolica’ isimli tarla fareleri, ‘Talpa Hakkarensis’ ve ‘Talpa Levantis Dogramacı’ isimli köstebekler ve ‘Spermophilus Taurensis’ isimli gelengi de bulunuyor. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nde görevli akademisyenlerin Türkiye’yi ilmek ilmek gezmesi sonucu elde edilen koleksiyon, bilimsel açıdan büyük önem arz ediyor. Gelecek nesillerin kendilerinden önce hangi canlıların yaşadığına dair bilgileri öğrenme şansı bulacağı koleksiyonda ayrıca tilki, tavşan, kirpi, gelincik gibi hayvanlar bulunuyor. "Böylesi Türkiye’de başka bir yerde görülmedi" Koleksiyon hakkında bilgi veren OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, "Burası memeli hayvan koleksiyonudur, tam olarak müze denilemez. Müze daha büyük ve değişik canlı gruplarını inceleyen bir yapıdır. Ama burası Türkiye’de önemli bir memeli hayvan koleksiyonudur. Burada Türkiye memeli hayvanlarının yüzde 70’ini temsil edecek kadar örnek vardır. Tabii ki bu bizim bir ömrümüzü aldı. Burada gördüğünüz örneklerin hepsi iyi korunduğu takdirde 200 yıl kadar hiç bozulmadan kalabilir. Bu da doğa çeşitliliğin gelecek nesillerin bilmesi kadar önemlidir. Çünkü ileri de nesli kaybolan türler olacaktır. Bu türler en azında böyle koleksiyonlarda saklanarak gelecek nesillerin bu türler hakkında bilgi sahibi olması sağlanır. Şu anki nesil içinde böyle koleksiyonlar çok önemlidir. Gençlerimizin hepsi doğadan uzak yaşadıkları, betonların arasında yaşadıkları için doğada göremeyeceklerini, hiç ulaşamayacakları türleri bu tip koleksiyonları ziyaret ederek görme imkanına kavuşacaklar. Bu tür koleksiyonların halka dönük ve biyoçeşitliliğe dönük faydaları olduğu gibi aynı zamanda bilimsel yönden de son derece önemli çıktıkları oluyor. Burada pek çok yeni tür vardır. Dünya için yeni türler vardır. Teşhis ettiğimiz ‘Microtus Dogramacı’, ‘Microtus Anatolica’ isimli tarla fareleri, ‘Talpa Hakkarensis’ ve ‘Talpa Levantis Dogramacı’ isimli köstebekler ve ‘Spermophilus Taurensis’ isimli gelengi dünya için ilk teşhislerdir. Dünya için yeni türler teşhis edilmesi bakımından OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nün memeli kürsüsü bu anlamda çok iyi durumdadır. Dünya biyoçeşitliliğine 3 yeni tür 1 tane yeni alt tür verdi. Bu gerçekten azımsanamayacak durumdur. Böylesi Türkiye’de başka bir müzede görülmedi" dedi.