GENEL - 17 Ekim 2018 Çarşamba 18:06

Hasankeyf’te 600 yıllık kale kapısının ikinci kısmı da taşındı

A
A
A
Hasankeyf’te 600 yıllık kale kapısının ikinci kısmı da taşındı

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde bulunan ve Ilısu Barajı’nın su tutmaya başlamasıyla sular altında kalacak olan 3 parçalı tarihi Kale Kapısı’nın ikinci parçası da taşındı.

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde bulunan ve Ilısu Barajı’nın su tutmaya başlamasıyla sular altında kalacak olan 3 parçalı tarihi Kale Kapısı’nın ikinci parçası da taşındı.



Hasankeyf’te, Ilısu Baraj sularının altında kalacak olacak olan 600 yıllık Kale Kapısı’nın ikinci parçası da taşındı. Yerinden büyük bir özenle alınan kapının parçası, sorunsuz bir şekilde yeni yerine ulaştırıldı. DSİ 16. Bölge Müdürü Ali Naci Kösalı, Ilısu projesinin önemli bir aşamasının yapıldığını belirtti. Daha önce Zeynel Bey Türbesi, Artuklu Hamamı ve İmam Abdullah Zaviyesi’nin taşındığı anımsatan Kösalı, taşınan kale kapısının dördüncü eser olduğunu söyledi.



Yarın da en alttaki ve en ağır olan parçayı daimi yerine götürüp, montaj işlemine başlayacaklarını anlatan Kösalı, “Orta Kapı Süleyman Han zamanında yapılmış ve 1423 yılında yapıldığı üzerindeki kitabeden anlaşılıyor. Bunu arkeopark girişine yerleştireceğiz ve diğer yapılar arkasında sıralanacak. Sıralamaya göre sol tarafta Zeynel Bey Türbesi, İmam Abdullah Zafiyesi ve Artuklu Hamamı, sağ tarafta da kaleden geçtikten sonra da Er Rızk Cami, Kızlar Cami, Koç Cami ve Süleyman Han’ın taşınabilir unsurları bunlarla beraber bir arkeoprak oluşturacağız. Bunlar yerleştikten sonra yine mevcut Hasankeyf’teki gibi vatandaşlar gelecek, ticaret merkezinde alış verişini yapacak. Daha sonra da arkeoparka inecek ve müzeyi gezecekler. Oraya yeni bir can yepyeni bir turizm alanı kazandıracağız” dedi.



“Kültürümüze ve tarihimize sahip çıkıyoruz”


Kurum olarak görevlerinin öncelikle toprak ve su kaynaklarını geliştirmek ve sudan azami ölçüde faydalanmak olduğunu dile getiren Kösalı, “Bunun yanında yeni görevler edindik. Kültürümüze tarihimize sahip çıkıyoruz. Bunları sağlamlaştırıyoruz ve uzun ömürlü olmasını sağlıyoruz. Bu da Ilısu Projesi’nin ne kadar büyük olduğunun gösteriyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.