- 23 Nisan 2018 Pazartesi 10:27

Hasankeyf’te son dokuma tezgahları

A
A
A
Hasankeyf’te son dokuma tezgahları

Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf’te faaliyet gösteren son dokuma tezgah ustaları gelecekleri konusunda endişeli.

Batman’ın tarihi ilçesi Hasankeyf’te faaliyet gösteren son dokuma tezgah ustaları gelecekleri konusunda endişeli. Devletin kendilerini desteklemesi durumunda dokuma ustaları olarak ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Mehmet Arif Ayhan adlı dokuma ustası, “Devlet bu konuda bize biraz destek olursa bir usta olarak elimden geleni yaparım. Elimi taşın altına koyarak bunun geliştirilmesi için, öğretilmesi için, yayılması için bir usta olarak her şeyi yapmaya hazırım" dedi.


Ilısu Baraj suları altında kalacak olan tarihi ilçe Hasankeyf’te 1960’lı yıllara kadar yaklaşık 700-800 dokuma tezgahı bulunduğunu belirten son dokuma ustalarından Mehmet Arif Ayhan, halk mağaralardan evlere indirildikten sonra dokuma tezgahlarının unutulduğunu söyledi. Hasankeyf’teki son 3 dokuma tezgahından birini işleten Arif Ayhan, “Bizim bu meslekte, 1960’lara kadar yoğun bir şekilde çalışma yürütülüyordu. Özellikle halk kalede, mağaralarda yaşarken yaklaşık 700-800 tezgah çalışıyordu o zaman. 1960’larda halk mağaralardan indirildiği zamanki o dönem Süleyman Demirel, Cevdet Sunay dönemiydi. İnsanların hala mağaralarda yaşadığını görüp aşağı indiriyorlardı. Jest yapıyorlardı aslında o zaman ama unuttukları bir şey var. Tezgahlar için bir alt yapı hazırlığı olmuyor. 49 metrekarelik afet evleri yapıyorlar. Dolayısı ile halk aşağı indiği zaman bir alt yapı olmadığı için tezgah unutulmaya başlanıyor" diye konuştu.



"700-800 tezgahtan 3 tezgah kaldı"


Şuanda Hasankeyf’te 3 kişinin bu işi yaptığını söyleyen Ayhan, 700-800 tezgahtan sadece 3 tane kaldığını belirtti. Ayhan, "İki kişi çarşıda yapıyoruz, bir kişi de evde yapıyor. İşin doğrusu amcam öğretti bana bu mesleği. Amcamla 3 yıl dokuduk. Amcam hakkın rahmetine kavuştuktan sonra bu meslek ölmesin, amcamın bana bir hatırası olarak gördüm ve tezgahı kurdum, tezgahta dokumaya başladım. Şuanda bizim dokuduğumuz ve eskiden dokunanlar arasında çok fark var. Eskiden halk mağaralarda yaşarken daha çok kumaş dokuyormuş. Biz bilmiyorduk. İran’dan, Irak’tan, Suriye’den ve bölgeden tüccarlar gelip buradan alışverişini yapıp su üzerinden, Dicle Nehri üzerinden Bağdat’a kadar gittikleri söyleniyor. Şuanda biz bunun neresindeyiz? Artık bitti bitecek. Ciddi bir desteğin, bir yatırımın olması gerekir ki bunu tekrar canlandırabilelim. Şuanda uzak bir ihtimal gibi gözüküyor. Buraya gelen yetkili kişiler aslında bakıyor, bunu hayata geçirelim, bunu biraz daha kalkındıralım, canlandıralım diyorlar ama bunun sadece sözde kaldığını görüyoruz. En son eski Başbakanımız Ahmet Davutoğlu buraya gelmişti. Bende yerel rehber olarak refakat ettim. O bile değindi buna, bunu bir canlandıralım, tekrar bir dönüş, kalkındıralım dendi ama süreçten dolayı hem OHAL hem de bu baraj olayından dolayı sanki göz ardı edildi. Yeni yerleşim alanında ne olur onu bilemeyiz. Şuanda 3 kişiyiz bu 3 kişi de ben o kadar fazla dokumamama rağmen daha yeni yeni ben malzeme aldım, tezgah kurdum, dokumaya başladım. Pişman değilim, sanki el emeğine de saygı bitmiş gibi bir durum var ortada. Artık yavaş yavaş değişik şeyler dokuyacağım" şeklinde konuştu.



"Tiftik kiliminin anavatanı Hasankeyf’tir"


Satışta zorlandıklarını belirten Ayhan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:


"Kilim dokuması yapıyorum. Hasankeyf’e özgü klasik kilimler. Bir de tiftik kilimler. Tiftik kilimler Siirt olarak duyulmaya başlandı. Patentini Siirt aldı. Şu anda Siirt’te 100’den fazla tezgah var. Patentini aldıkları için Siirt battaniyesi olarak geçiyor. Ama asıl anavatanı Hasankeyf’tir. 2-3 yıl önce bir dergiye konu olmuştu bunların anavatanı Hasankeyf diye. Siirt ayağa kalkmıştı. Onlar da halklı. 100’lerce tezgahları var şuanda çalışan. Bizde 3 tezgah, 4 tezgah var. Devlet bu konuda bize biraz destek olursa bir usta olarak elimden geleni yaparım. Elimi taşın altına koyarak bunun geliştirilmesi için, öğretilmesi için, yayılması için bir usta olarak elimden geleni yapamaya hazırım. Şuanda çırak yok. Kardeşim geldi okul okuyordu. Şuan kardeşim yanımda. Öğrenmek istiyor yavaş yavaş. Bu zamanla olacak bir şey. Sadece bunu dokumak değil, tezgahı kurmak, tezgahın iplerini, mekiklerini çünkü zor bir aşama. Benim düşündüğüm tezgah bu olmaması lazım. Daha çok ahşap bir tezgah olur. Eskiye yönelik dört basamaklı bir tezgahlar olur. Bununla ilgili nasıl bir çalışma yapabiliriz işin doğrusu bilmiyoruz ama inşallah elimizden geleni yapacağız”.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.