GENEL - 14 Aralık 2017 Perşembe 18:48

Bilecik, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi

A
A
A
Bilecik, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe, Bilecik Belediyesinin Biyoçeşitlilik ve Biyokültürel İndeks Değeri çalışması ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğini kaydetti.


Bilecik Belediyesi, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ve Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı işbirliğinde gerçekleştirilen Belediyesi Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Marka Değerleriyle Bilecik Sempozyumunun 4’üncü günü ikinci oturumunda ’’Bilecik’te Biyoçeşitlilik - Kültürel Miras ve Jeopolitik Zenginlik’’ konuları ele alındı. Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda; Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kandazoğlu, CNN Yeşil Doğa Programı Yapımcısı Güven İslamoğlu ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Yağcı konuşmacı olarak katıldı.


Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Kandazoğlu, burada yaptığı konuşmada, ülkemiz ve ilimizdeki biyoçeşitliliğin korunması ve bu konuda farkındalığı oluşturulması için yapılması gereken çalışmalara değindi. İnsanoğlunun var olduğu günden bu yana tabiatla iç içe olduğunu hatırlatan Kandazoğlu, şunları söyledi:


’’İnsanoğlunun doğa ile iç içe olması ve kendisinin doğadan faydalanması için yaptığı çalışmalar yüzyıllar öncesine dayanıyor. Avrupa’da bilim adamları çok önceden itibaren bu konuda çalışmalar gerçekleştirmeye başlamış, bitki ve bitki türlerine ilişkin bilgiler toplamışlar. Bizler de kurum olarak 2014 yılından bu yana bu konuda çalışmalar gerçekleştirmeye başladık. Şu ana kadar 33 ilimizde bu konuda envanterler oluşturduk, 43 ilimizde de bu çalışmalar devam ediyor ve önümüzdeki dönemde bu çalışmaları 81 ilimizde gerçekleştirmek istiyoruz."


’’Bilecik biyoçeşitlilik ve biyokültürel değerleri yönünden birçok Avrupa ülkesinden zengin’’


Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cengiz Türe ise konuşmasında, Bilecik’teki biyoçeşitlilik ve biyokültürel değerler hakkında bilgiler vererek, Bilecik Belediyesi eliyle bu konuda gerçekleştirilen çalışmaların önemine değindi. Bilecik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen Biyoçeşitlilik ve Biyokültürel İndeks Değeri çalışması ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Türe, şunları söyledi:


’’Ekoloji kelimesi aslında insanoğlunun ekonomiden sonra kullanması gereken ikinci önemli bir kavram olduğunu düşünüyorum. Çünkü ekoloji kelimesinin altında yatan önem aslında bir ülkenin enflasyon değerinden de daha önemlidir. Bu kelimenin günümüzde en azında günlük konuşma dilimiz arasına girmiş olması da aslında iyi bir durum.’’


"Bilecik’in biyoçeşitliği gerçekten çok zengin"


Canlı çeşitliliğinin korunması ve önemi hakkında bilgiler veren Türe, ’’Coğrafya insanoğlu için onun kaderidir. Çünkü insanoğlu bulunduğu coğrafyaya göre şekil alır. Yaşantısı ve her özelliği ona göre şekil alır. Bilecik’in biyoçeşitliği gerçekten çok zengin. Bu anlamda Bilecik çok ilginç bir yer. Aslında bizler araştırmacılar olarak aslında Türkiye’nin coğrafi iklim tanımlamasını yaparken bu çalışmayı Bilecik’te bir gün gezerek gerçekleştirebiliriz. Çünkü Bilecik gerçekten orman ve iklim tipleri açısından çok zengin bir yapıya sahip. Bunun altında yatan nedenlerden biri de Bilecik, çok kısa mesafelerle yükseltisi değişen bir coğrafyaya sahip.’’ dedi.


Belediye Başkanı Selim Yağcı’ya teşekkür


Bilecik Belediyesi tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’de bir ilk olan biyoçeşitlilik ve biyokültürel değer endeksi çalışması için Belediye Başkanı SelimYağcı’ya teşekkür eden Prof. Dr. Türe, ’’Günümüzde dünyadaki ülkelerin gelişmişlik düzeyi, o ülke ve şehirlerin biyolojik çeşitlilik ve biyokültürel değerlerinin varlığı ile ölçülüyor. Bu açıdan Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı’nın yakın ilgisi ve desteğiyle gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ülkemizde bir ilk ve örnek bir çalışma. Çalışmanın verilerine göre bütün Türkiye’de rakamsal anlamda 5 karşılığında olan değer yalnızca Bilecik’te 4 olarak belirlendi. Bu açıdan Bilecik, gerçekten müthiş bir çeşitliliğe sahip.’’ ifadelerini kullandı.


’’Çevrenin bize ihtiyacı yok biz insanoğlunun çevreye ihtiyacı var’’


CNN Yeşil Doğa Programı Yapımcısı Güven İslamoğlu ise konuşmasında, biyolojik çeşitlilik ve biyokültürel çeşitliliğin önemine değindi. Konuşmasında; ’’Çevrenin bize ihtiyacı yok, biz insanoğlunun çevreye ihtiyacı var’’ ifadelerini kullanan İslamoğlu; bu konuda her bir bireyin yapması gereken çalışmaları anlattı. Biyoçeşitliliğin önemini kavramak için öncelikle biyoçeşitliliğin ne olduğunu ve hayatımızdaki yerinin öğrenmesi gerektiğini hatırlatan İslamoğlu, bu konudaki görüşlerini fotoğraf ve viedo görselleri ile anlattı.


"Bilecik topraklarında ağır metal ve kirlilik az"


Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Yağcı ise konuşmasında Bilecik’in biyoçeşitlilik zenginliğine dikkat çekti. Bilecik’teki biyoçeşitlilik ve gen çeşitliliği hakkında bilgiler veren Yağcı, şunları kaydetti:


’’Bilecik’teki biyoçeşitlilik zenginlik gerçekten güzel bir noktada. Bu zenginliği itibariyle birçok üniversiteden burada çeşitli araştırmalar yapıldı. 450 gün süren bu araştırma ve çalışmaların daha da artması gerekmektedir. Bu zenginliğin olmasına rağmen biyoçeşitlilik fuanasının çok eski olduğunu gördük ve lisans öğrencilerimizle birlikte bu konuda araştırmalar yaptık. İlimiz toprakları gerçekten hem manevi anlamda hem de maddi anlamda temiz. Yani ilimiz topraklarında ağır metal ve kirlilik az’’ ifadelerini kullandı.


"Bize kalan zenginlikleri miras değil de emanet şeklinde düşünmemiz gerekir"


Belediye Başkanı Selim Yağcı ise; oturum sonunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:


’’Bugün de Bilecik’imizde çok güzel ve anlamlı bir buluşturmayı gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadık. Bizler de Tuba hocamızın da dediği gibi bize kalan zenginlikleri miras değil de emanet şeklinde düşünmemiz gerekir. Bizler de eğer geleceğimizi ve çocuklarımızı seviyorsak ki seviyoruz. Onun için onlara daha güzel bir dünya bırakmak için çalışmalıyız. Bana göre insanoğlunun yaşamında temel baz alması gereken iki konunun olduğuna inanıyorum. Bunlardan birisi onun medeniyetini sağlaması için enerjiye ihtiyacı, hayatiyetini sağlaması için de temiz çevreye ihtiyacı var. Onun için bu ikisi arasında çok iyi bir dengeyi sağlamak lazım diye düşünüyorum. Bu açıdan bizlere böyle önemli ve güzel bilgileri sunan konuşmacılarımıza çok teşekkür ediyorum.’’


Belediye Başkanı Selim Yağcı, sempozyum kapsamında söz alan konuklara teşekkür plaketi taktim ederek, yaptıkları bilgilendirme dolayısıyla konuşmacılara teşekkür etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Kardeşi ve işçisi silahlı saldırıda öldürülen adam: “Planlanmış, alçakça yapılmış bir katliam bu” Ankara’da bir kişi, aynı yerde çalıştığı yabancı uyruklu iş arkadaşını ve patronunu silahla vurarak öldürdü. Kardeşini ve işçisini kaybetmenin acısını yaşayan ağabey, olayın daha önceden planlandığını iddia etti. Olay, dün akşam saatlerinde Altındağ ilçesi Tatlar Mahallesi’nde yer alan mesire alanında meydana geldi. İddialara göre, bungalov evi imalatı işiyle uğraşan emekli polis Murat Yılmaz, bilinmeyen bir nedenle işletmeci Y.E.H.’nin silahlı saldırısına uğradı. Duruma müdahale etmek isteyen yabancı uyruklu iş arkadaşı Alaeddin Albaba’ya da ateş eden Y.E.H., kaçarak olay yerinden ayrıldı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda jandarma ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri, Yılmaz’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Albaba’nın ise kaldırıldığı hastanede vefat ettiği belirtildi. Cenazesi Adi Tıp Kurumu morguna götürülen Yılmaz’ın ikindi namazını müteakip Karşıyaka Mezarlığı’na defnedileceği, Albaba’nın ise havayolu ile ülkesine götürüldüğü ve orada defnedileceği öğrenildi. Saldırganın yakalanmasına yönelik çalışmaların devam ettiği aktarıldı. “Olay kesinlikle tasarlanmış” Olayla ilgili konuşan Murat Yılmaz’ın ağabeyi Tunç Yılmaz, “Ekmek kapısı açtığımız bir alçak, alçakça bir şekilde kardeşimi ve yanımızda çalışan masum bir işçimizi katletti. Benim kardeşim emekli bir polisti. Kendisini de nasıl savunacağını çok iyi bilirdi. Saldırgan çok yakın mesafeden kardeşimin kafasına sıkmış. Kaçmaya çalışan işçimizi de önce ayağından vurmuş, ardından da yanına gidip onun da başına ateş etmiş. Biz ona para kazansın diye orada yer vermiştik. İstediği her şeyi vermiştik. Asla bir husumet yoktu aramızda. Saldırgan taraftan ortalıkta şu anda kimse yok. O şahıs orada işletmeciydi, imalatçı değildi. Bu olay kesinlikle tasarlanmış. Karşılıklı münakaşanın olduğu bir olay değil bu. Planlanmış, alçakça yapılmış bir katliam bu” ifadelerini kullandı.
Gaziantep GTO nisan ayı meclis toplantısı yapıldı Gaziantep Ticaret Odasının (GTO)nisanayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur başkanlığında Yönetim Kurulu, Meclis ve Disiplin Kurulu üyelerinin katılımıylagerçekleştirildi. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na değinen GTO Meclis Başkanı M. Hilmi Teymur, bir milletin varlığının ve temellerinin sağlamlığının çocukların sağlıklı ve bilinçli yetiştirilmesiyle başlayacağını vurguladı. Teymur, “Bakın Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Mart 1922 tarihinde Meclisin açılış konuşmasında ne demiş: ‘Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel, her şeyden evvel Türkiye’nin istikbâline, kendi benliğine, millî an’anelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzûmu öğretilmelidir.’ İşte biz çocuklarımızı bu sözlerin kılavuzluğunda yetiştirmeliyiz ki onlara vatanımızın geleceğini gönül rahatlığıyla emanet edebilelim” dedi. “Özel günlerde kepenkler açık olmalı” Başkan Teymur’un ardından kürsüye gelen ve GTO’nun nisan ayında yürüttüğü faaliyetler hakkında Meclis üyelerini bilgilendiren GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, Gaziantep’in son yıllarda turizmde ivme kazandığını fakat bayramlar gibi özel günlerde şehre gelen turistlerin açık restoran bulmakta zorluk çektiğini ifade ederek, “Gaziantep turizmini desteklemek için bayramlar gibi uzun tatillerin olduğu dönemlerde özellikle kafe ve restoranlarımızın açık olması gerekiyor. Geçtiğimiz Ramazan Bayram’ında bununla ilgili pek çok şikâyete rastladık. Kalabalık heyetlerle Gaziantep’e gelen fakat yemek yiyecek, bir çay molası verecek açık işletme bulamayan misafirlerimizi gördük. Şehrimiz son yıllarda tarih, kültür ve gastronomi turizminde ivme kazandı. Bizlerin de bunu desteklemesi gerekiyor. Şehrimizde özel günlerde kepenkler açık olmalı” şeklinde konuştu. “Fahiş fiyatın tanımı net bir şekilde yapılmalı” Uzun süredir ülke gündemini meşgul eden ve tepkilere neden olan fiyatlandırma politikasına da dikkat çeken Başkan Yıldırım, yaşanan tüm olumsuzlukların ana kaynağının enflasyon olduğunu ve fiyat algısının bozulduğunu söyledi. Enflasyonist ortamın beraberinde suistimalleri de getirdiğini belirten Yıldırım, “Enflasyonun çok yüksek seyrettiği dönemlerde maalesef bunu suiistimal eden işletmeler oluyor. Fiyat algısının bozulmasıyla birlikte de bu tarz işletmeler fahiş fiyatlarla her birimize büyük zararlar veriyor. Diğer taraftan da acı bir gerçek var ortada. Tüketici olarak bizlere çok yüksek gelen fiyatların maliyet hesabı İşletme giderlerini, ham madde maliyetlerini hesapladığınızda işletmelerimizin ayakta kalabilmesi, faaliyetlerini sürdürebilmesi gerçekten de çok zor. Bugün bir restoranda içtiğiniz çorbanın maliyeti yarın değişebiliyor. Maliyetlerin artışı da her zaman fiyatlara yansıtılamıyor. Fiyata yansıtmayınca işletme zor durumda kalıyor, yansıtınca vatandaş olarak bizler zor durumda kalıyoruz. Bu tabloda fahiş fiyat tanımının net bir şekilde yapılması, suiistimallerin tespit edilip devletimizin bu konuyu takip etmesi ve çözüm üretmesi gerekiyor. Fahiş fiyat tanımının hiçbir soru işareti bırakmadan ve detaylı bir şekilde yapılması oldukça önemli. Tüm kesimlerce kabul görecek fahiş fiyat tanımı yapılmadan yasal düzenlemeye de gidilmemeli. Ne tüketici zarar görsün ne de üretici Şunu da unutmamak gerekir: işletmeler açısından en iyi terazi, en iyi ölçü yine vatandaşın kendisidir. Ödediği bedel aldığı hizmeti karşılamıyorsa en iyi cezayı da vatandaşın kendisi keser” ifadelerini kullandı. “Jeopolitik risklere göre kendimizi konumlandırmalıyız” Konuşmasında Türkiye’nin bulunduğu konuma ve jeopolitik risklere de değinen Yıldırım, “Siyasi ve toplumsal olarak atılan her adım küresel ekonomiyi direkt etkiliyor. Ticaretin yönünü belirliyor, maliyetleri ve tedarik zincirini etkiliyor. Olayların bizim dışımızda cereyan ediyor olması da önemli değil. Sonuçta hepimiz birbirine bağlı bir sistemin parçasıyız. İran ve İsrail arasındaki gerginliğin ekonomi üzerindeki etkilerini düşünün Tüm dünya savaşın bölgeselleşme ve şiddetlenme endişesinde. Bölgedeki jeopolitik riskler ve belirsizliğin artışı risk primimizi ve dolayısıyla borçlanma maliyetlerimizi artıracaktır. Artık jeopolitik risklerin olmadığı bir dünya yok Yani aman şu jeopolitik riskler geçsin de bakarız diyemeyiz. Bu durumu yönetmeyi, kendimizi doğru konumlandırmayı öğrenmeliyiz” ifadelerini kullandı. “Enflasyonla mücadelede bedel adil dağıtılmalı” Enflasyonla mücadele sürecinde fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak için öngörülebilirliğin güçlendirilmesi için mevcut ekonomi politikasının devam etmesi gerektiğini belirten GTO Başkanı Yıldırım, “Bunu yaparken de para ve maliye politikası birbirini tamamlamalı. Enflasyonla mücadelenin maliyeti şüphesiz çok ağır ama bedelin adil dağılımı çok önemli Bu bedeli sadece vatandaş, sadece iş dünyası ödememeli kamu da tasarruf yapmalı. Hükümetin ‘mevcut harcamaları daha verimli hâle getirme’ vurgusu yaparak kamuda tasarrufa gidileceği açıklamasını bu anlamda olumlu buluyorum” diye konuştu.
İstanbul Beyaz eşya satışları Mart ayında yüzde 24 arttı Beyaz eşya sektörü 2024 yılı ilk çeyreğinde iç satışlarda yüzde 28 artış yaşadı. İhracat ise yüzde 5 azaldı. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görüldü. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2024 yılı ilk çeyrek değerlendirmesinde bulundu. Paylaşılan bilgilere göre, 2024 yılının ilk üç ayında yurt içi satışlar geçtiğimiz yıla göre yüzde 28 arttı. Beyaz eşya sektöründeki ihracat düşüşü ise devam ederken, bu dönemde de yüzde 5 oranında gerileme gösterdi. 2024 yılı ilk çeyreğinde 6 ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 8,3 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdi. Buna paralel olarak üretim miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 1 artarak benzer seyretti. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda yüzde 24 oranında artış görülüyor. Üretim 3 milyon adet ile geçen yılın Mart ayına kıyasla yüzde 2 oranında azalırken, ihracattaki düşüş trendi bu ay yüzde 11 seviyesinde devam etti. "Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör" TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Türkiye beyaz eşya sanayisi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör. 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlarken, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarıyla dünyayla rekabet ediyor” dedi. Sığın, altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışların yaklaşık 8.3 milyon adet olarak gerçekleşerek geçen yıla göre yüzde 5 oranında artış gösterdiğini kaydetti. Son iki yılda ihracatın sürekli düşüş kaydettiğini ve bu seyrin kısa dönemde değişmeyeceğini ön gördüklerini belirten Gökhan Sığın, sektörün küresel pazarlardaki daralmaya rağmen iç pazarda istikrarlı bir trend gösterdiğini dile getirdi ve ekledi: “İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız bu güç ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor." Gökhan Sığın, ihracat bazında değer dağılımını aktarırken, Avrupa’nın hala ana ihracat pazarlarından biri olduğunu belirtti ve ürünlerin AB standartlarına uygunluğu konusunda ülkemizin teknik ve hukuki altyapısının gelişmeye devam ettiğini vurguladı. Ulusal mevzuatın AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını da kapsayacak şekilde güncellenmesinin sektör için önemli olduğunu dile getiren Sığın, bu tür revizyonların ihracata olumlu yansıyacağını düşündüklerini ifade etti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Enerji verimli ürünlerin Türkiye’de daha da yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Bu durum ülke kaynaklarımızın korunmasının yanı sıra tüketicilerimize de tasarruf imkanı sağlıyor. Enerji verimli ürünlerin kullanımının artması sanayimizin varlığı ve sürekliliği için olduğu kadar ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşıyor.” TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı, "Ülkemizin ve çevrenin korunmasına yönelik uzun vadeli hedefleri perspektifinde çevre uygulamalarındaki gelirlerin ilgili sektör bazında yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği projelerine, teknoloji gelişimine aktarılmasını temin edecek bir mekanizma en kısa sürede kurulmalıdır" dedi. Özkadı ayrıca Türkiye’ye geçici olarak ithal edilen ve işleme tabi tutulan eşyanın, işleme sonrasında tekrar ihraç edilmesini sağlayan Dahilde İşleme Rejimi’nin teşvikinin (DİR) Türkiye’nin ihracatına büyük katkı sağladığına değindi. Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Uluslararası konjonktür nedeniyle hammadde maliyetleri değişkenlik göstermektedir. Bu da, tahmin edilebilirliği düşürerek üreticileri daha ihtiyatlı satın almalar yapmaya yöneltmektedir." “Yetkili servisler için en doğru kaynak firmaların resmi websiteleri ve servis.gov.tr” Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, 3 bin 500’ü aşkın yetkili servisin her gün binlerce tüketiciye çözüm ve destek sunduğunu hatırlatırken ‘aldatıcı’ nitelikli yani yetkili olmadığı halde kendilerini yetkili servis gibi tanıtan kişilerin çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Kuseyri sözlerine şöyle devam etti: “Tüketicilerimize şirketlerimizin resmi web sitelerinden ya da Ticaret Bakanlığımız tarafından uygulamaya konulan servis.gov.tr üzerinden yetkili servis bilgilerine ulaşmalarını tavsiye ediyoruz.”