POLİTİKA - 12 Mayıs 2018 Cumartesi 19:50

"Bu seçim varoluş ve yok oluş mücadelesi için dönüm noktasıdır"

A
A
A
"Bu seçim varoluş ve yok oluş mücadelesi için dönüm noktasıdır"

Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Ziya Sözen, 24 Haziran seçimlerinin Ortadoğu coğrafyasında varoluş ve yok oluş mücadelesini veren ülkemizin ayaklarındaki prangalardan kurtulması ve şahlanışının en önemli dönüm noktası olduğunu söyledi.

Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Genel Başkanı Ziya Sözen, 24 Haziran seçimlerinin Ortadoğu coğrafyasında varoluş ve yok oluş mücadelesini veren ülkemizin ayaklarındaki prangalardan kurtulması ve şahlanışının en önemli dönüm noktası olduğunu söyledi.


24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak milletvekili erken genel seçimi ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ülke ve millet açısından son derece önem arz ettiğini belirten Ziya Sözen, bu seçimin varoluş veya yok oluş için dönüm noktası olduğunu belirtti. Sözen, "Bu seçim Cumhuriyet tarihimizde yapılmış ve yapılacak en önemli seçimdir. Bu seçim Ortadoğu coğrafyasında varoluş ve yok oluş mücadelesi veren ülkemizin ayaklarındaki prangalardan kurtulması ve şahlanışının en önemli dönüm noktasıdır. Bunu bilen dış güçler ve içerideki işbirlikçileri, maşaları topyekün olarak hükümetimize karşı ve cumhurbaşkanımıza karşı birleşmişlerdir. Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmemesi için bütün kaos plan ve projelerini devreye sokmuş ve sokacaklardır. Çünkü biliyorlar ki; cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bütün dünya mazlum ve mağdurlarının umudu ve sahibidir. Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi sadece Türkiye için önem arz etmemekte, bütün Ortadoğu coğrafyasının kaderini etkileyecektir. Bundan dolayı ülke olarak şahlanmamız için ayağa kalkmamız için ayaklarımızdaki prangalardan kurtulmamız için tam bağımsız bir ülke olarak Ortadoğu coğrafyasında varlığımızı sürdürebilmemiz için mutlak suretle cumhurbaşkanımızı başkan olarak seçtirmemiz lazım. Cumhurbaşkanımızı yeniden seçtirmediğimiz taktirde ülke olarak, Ortadoğu coğrafyası olarak dünyadaki mazlum ve mağdurları olarak bizleri zor günler bekleyecektir. Cumhurbaşkanımızı seçtiremediğimiz zaman Türkiye yeniden darbecilerin, vesayetçilerin cirit attığı, istediklerini yaptırdıkları bir ülke haline gelecektir. Cumhurbaşkanımızı yeniden seçtirmediğimiz takdirde ekonomik anlamda başka ülkelerin boyunduru altına girecek IMF’nin kapısında para dilenen bir ülke konuma geleceğiz. Cumhurbaşkanımızı seçtiremediğimiz takdirde eski Türkiye özlemi ile yanıp tutuşanlar amaçlarına, emellerine yeniden ulaşacaklardır" dedi.



"Kimsenin boyunduruğu altına girmeden yaşamak isteyen cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vermeli"


Ziya Sözen, kimsenin boyunduruğu altına girmeden yaşamak isteyen herkesin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy vermesi gerektiğini söyledi. Sözen, "Fikri, dünya görüşü siyasi düşüncesi ne olursa olsun Türkiye’yi seven, ayyıldızlı bayrağına aşık olan, kimsenin boyunduruğa altında olmadan yaşamak isteyen her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı cumhurbaşkanımıza oy vererek destek olmalıdır, destek olmak zorundadır. Bu tercih siyasi bir görüşten öte ülkesine milletine karşı bir sorumluluğun gereğidir. Biz şehit aileleri gaziler ve güvenlik korucuları olarak şehitlerimizin canlarını feda ettikleri ayyıldızlı bayrak uğruna, mukaddes değerler uğruna, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın yarınları uğruna, tam bağımsız bir Türkiye hayali uğruna dün olduğu gibi bugün de yarın da cumhurbaşkanımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ülkede terörün bir daha hortlamaması için bir daha 15 Temmuz darbelerinin yaşanmaması için bir daha e-muhtıralarının yayınlanmaması için üniversite kapılarında okuyan genç kızlarımızın başörtülerinin bir daha başlarından zorla çıkartılmaması için minarelerde ezanımızın susmaması için herkesin dinini rahat yaşayabilmesi, dilini rahat konuşabilmesi için insanlarımızın huzur ve refah içerisinde yaşayabilmesi için dış ülkelere bağımlı yaşamamamız için cumhurbaşkanımıza sahip çıkmalıyız ve sahip çıkacağız. Cumhurbaşkanımıza sahip çıkmak bir siyasi partiye veya bir siyasi kişiliğe sahip çıkmanın çok ötesinde ülkesine milletine devletine ayyıldızlı bayrağına sahip çıkmakla eşdeğerdir. Bundan dolayı 24 Haziran seçimleri tarihi bir öneme sahiptir. 24 Haziran tarihinde cumhurbaşkanımız ülkemizin başına başkan olarak geçtiğinde eski Türkiye hayalleri olanların hayalleri boşa çıkacak ülkemizde çıkarmak istedikleri iç kargaşa kaos hevesleri kursaklarında kalacaktır. Gün birlik günüdür gün beraberlik günüdür gün kardeşlik günüdür gün cumhurbaşkanımızın etrafında kenetlenme günüdür gün ta Çanakkale’den bu yana biz Müslümanlarla uğraşan haçlı zihniyetine Osmanlı tokatı atma günüdür. Bu ülkede yaşayan her vatandaşımız bu sorumluluk bilinci içerisinde hareket etmeli ülkemiz için çok büyük bir şans olan cumhurbaşkanımıza tam destek sunmalıdır. Biliyoruz ve inanıyoruz ki zafer ancak inananlarındır. Allah ülkemizi zalimlerin şerrinden korusun ülkemizi bölmeye parçalamaya çalışanlara fırsat vermesin çıkmış olduğu bu haklı dava da cumhurbaşkanımızı ve onun dava arkadaşlarını muzaffer eylesin" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de son 10 günde kene vakalarında artış yaşanıyor Gümüşhane’de ilkbaharın gelmesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakalarında artış başladı. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde bulunduğu Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek son 10 günde vaka artışları yaşandığını söyledi. Türkiye’de ilkbahar mevsiminin etkisini göstermesiyle birlikte Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakaları görülmeye başladı. Yılın ilk vakasının görüldüğü Gümüşhane’de ise vakalar artmaya devam ediyor. Son olarak kentte A.S. ve H.S. isimli karı koca da KKKA hastalığı teşhisiyle tedavi altına alındı. Son günlerdeki vaka artışları ile ilgili açıklamalarda bulunan Gümüşhane Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Furkan Kurt, Gümüşhane’nin de içinde yer aldığı Kelkit Vadisinin en riskli bölge olduğunu belirterek bu bölgede yaşayan insanların daha dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulundu. “Şu anda 3 hastaya kesin tanı koyduk” İlkbaharın gelmesiyle birlikte son 10 günde vakalarda büyük artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Kurt, “Hastanemize çok fazla kene sonrası başvuru olmakta ama şu ana kadar tanısını koyduğumuz 3 tane vakamız oldu. 1 tane hastamız tedavisini olup taburcu edildi, 1 hastamız hala yatıyor, 1 hastamızı da Trabzon’a sevk ettik ve durumunun iyi olduğunu öğrendik. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı keneler yoluyla bulaşmakta ve bu keneler daha çok Kelkit vadisi yani Kelkit Çayı’nın aktığı 256 kilometrelik bir hat üzerinde yoğun. Bu hat üzerinde Tokat, Sivas, Erzincan, Giresun ve Gümüşhane bulunuyor. Kenelerin aktifleştiği dönemler ilkbahar ve yaz ayları olduğu için son 10 gündür vakalarda resmen patlama var. Çok fazla başvuru oluyor hastanemize ama şu an 3 tane hastaya kesin tanı koyduk. Hastalar genellikle ateş, baş, kas ve eklem ağrısı şikâyetleri yani sanki bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi bulantı, kusma ve ishal şikâyetleriyle başvuruyorlar. Hastalar daha geç başvurursa bu şikâyetler kanamalarla seyredip, hastalar kaybedilebiliyor” dedi. “Gümüşhane en riskli noktalardan birisi, vatandaşlar daha çok dikkat etmeli” KKKA hastalığının kanıtlanmış bir tedavisi olmadığının altını çizen Dr. Kurt, “Bu hastalığın kanıtlanmış bir tedavisi yok. Biz destek tedavileri yapıyoruz. En önemli yol ise korunma yöntemleri. Bölgemiz de bu noktada yoğun olduğu için vatandaşların bilinçli olması gerekiyor. Riskli bölgelerde vatandaşlarımızın pantolon paçalarını çoraplarının içine koymalılar, açık renkli giyişiler giymeleri gerekiyor keneyi fark edebilmek için. Bu riskli yerlerden ayrılma durumunda hem kendilerini hem de çocuklarını kene var mı diye kontrol etmeleri gerekiyor. Kene ile karşılaşma durumunda ise eğer sağlık kuruluşuna başvurma zaman alacaksa bunun çıkarılması lazım. Çıplak elle dokunmamak kaydıyla, bir bez, bir eldiven, naylon bir poşetle kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerden tutulup çıkarılması lazım. Kene çıkarıldıktan sonra da 10 gün boyunca hastalık belirtilerini takip ederek bunun gerçekleşmesi durumunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması gerekiyor. Kenenin üzerinde sigara söndürmek, kolonya dökmek, deterjan dökmek, yakmak kenenin kusup taşıdığı mikrobu daha fazla boşaltmasını sağlayacağından yapılmaması gereken şeyler. Keneyi hafife almadan tedbirli olmamız gerekiyor. Gümüşhane bu hastalık için en riskli bölgelerden birisi olduğu için burada yaşayan vatandaşların ilkbahar ve yaz mevsimlerinde çok dikkatli olması gerekiyor” diye konuştu.
Niğde ’Yılın Doktoru’ Mustafa Doğan Niğde’de Başhekim Oldu Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya’nın görevden ayrılması ile başhekimlik görevine Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Doğan getirildi. Niğde’de ’yılın hekimi’ olarak seçilen Dr. Mustafa Doğan, 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında Osmaniye merkez, Kırıkhan, İskenderun ve Hatay merkezde fedakârca yürüttüğü çalışmalardan dolayı yılın doktoru seçilmişti. Doğan, yine deprem döneminde Hatay Adli Tıp Grup Başkanlığı ve önceki dönemde 5 yıl süre ile Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı görevlerini üstlenmişti. 3 yıldır Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği görevini yapan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya veda açıklaması yayınladı. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Yakup Çetinkaya yaptığı veda açıklamasında, "Yer ve görev fark etmeksizin, devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için aralıksız çalışmaya devam edeceğim" dedi. Çetinkaya; "Yaklaşık 3 yıldır büyük bir onur ve gurur ile sürdürmüş olduğum Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhekimlik görevimden görev süremin bitmesi nedeniyle ayrılmış bulunmaktayım. Bu süreçte herkes için en iyi hizmeti sunmak ve Niğde’mize on yıllarca hizmet edecek olan yeni hastanemizin inşasına katkı sunmak için tüm gücümüz ile çalıştık. Sağlık Bakanlığımız, birlikte çalışmaktan büyük onur ve gurur duyduğum Valilerimiz Cahit Çelik ve Mustafa Koç, milletvekillerimize, Belediye Başkanımız Emrah Özdemir, İl Sağlık Müdürümüz Dr. Koray Okur, mesai gözetmeksizin çalışan tüm hastane personelimize, başhekim yardımcılarıma, başarılı çalışma ekibime ve tüm Niğde halkına teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Bana hep destek olan büyüklerime, dostlarıma ve birlikte çalıştığım tüm mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim. Yer ve görev fark etmeksizin, Devletime ve milletime hizmetin en iyisini sunmak için azim, heyecan ve gayretle aralıksız çalışmaya devam edeceğim. Dualarınızı beklerim" ifadelerini kullandı.
Trabzon Hava değişimleri nedeniyle grip vakaları arttı, servisler doldu Trabzon’da havaların son günlerde bir sıcak bir serin seyretmesi ile birlikte gribal enfeksiyonların artış gösterdiği ve geçtiğimiz yıl Eylül ayından beri aktif olan grip salgının sürdüğü belirtildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, “Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte” dedi. Bugünlerde havaların değişkenlik göstermesi ile enfeksiyonların da arttırdığını kaydeden Yılmaz, “Hava değişimleri zamanı enfeksiyonların en yoğun olduğu zamanlardır. Şu anda hava değişimi zamanı olduğu için enfeksiyon hastalıkları servisinde yer bulamıyoruz. Bu değişim ile birlikte her türlü enfeksiyon karşımıza çıkıyor. Influenza salgını bir türlü bitmedi; Eylül ayında başlayan salgın halen devam etmekte. Yazın inşallah olmayacağını düşünüyoruz. Koronavirüs kışın da vardı ancak Influenza’nın altında kaldı. Influenza daha ön planda karşımıza çıktı. Koronavirüs’ü yine göreceğiz ancak daha az karşılaşacağız diye düşünüyorum. Hijyen kurallarına uyulması gerekiyor, hasta olan kişi ile temasta bulunmamak gerekiyor, hasta olan kişinin maske kullanması gerekiyor. Artık dünya çok küçüldü seyahatlerin kolaylaşması ile birlikte. Hemen her yerde insan olabiliyor. Türkiye’den Çin’e giden de var, Çin’den Türkiye’ye gelenler de. Virüs çok kolaylıkla yayılabiliyor. Dünya genelinde değişik virüsler ile karşı karşıya kalınabiliyor ama toplum içinde belli bir bağışıklık oluştuğu için önceki kadar yayılmıyor, yayılanlar da o seviyede azalıyor ve kayboluyor” diye konuştu.