KÜLTÜR SANAT - 11 Nisan 2018 Çarşamba 11:36

Bitlis’te tarihe ışık tutacak yeni mezar taşları bulundu

A
A
A
Bitlis’te tarihe ışık tutacak yeni mezar taşları bulundu

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) bünyesinde kurulan Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM) tarafından yapılan çalışmalar sonucunda tarihe ışık tutacak yeni mezar taşları bulundu.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) bünyesinde kurulan Bitlis ve Yöresi Tarih ve Kültür Araştırma ve Uygulama Merkezi (BİTAM) tarafından yapılan çalışmalar sonucunda tarihe ışık tutacak yeni mezar taşları bulundu.


Bitlis’in Güroymak ilçesine bağlı Günkırı Beldesi’nde yeni mezar taşlar bulundu. İncelenen mezar taşlarının Günkırı Beldesi’nde yer aldığını bildiren BİTAM Müdür Yardımcısı Dr. Korkmaz Şen, “Toplam üç farklı mezarlıkta çalışma yapılmıştır. En eski tarihli olduğu düşünülen mezarlık Günkırı Beldesi Pınarbaşı Mahallesi’nin yaklaşık 200 metre güneyinde yer almaktadır” dedi.


Mezar taşlarının şahideli ve sandukalı olmak üzere iki ana tipe ayrıldığını belirten Dr. Şen, “Bunlar da kendi aralarında cinsiyet ve statülerine göre farklılıklar göstermektedir. Anadolu coğrafyasındaki Osmanlı dönemi mezar taşlarının genellikle mezar baş şahide taşı sadece yazılı olur. Ayak taşları bitkisel süslemeli verilir. Fakat buradakilerin hem ayak hem de mezar baş taşlarının yazılı oldukları görülmektedir” ifadelerini kullandı.


Diğer önemli bir hususun ise tepelik kısmında yer alan ibareler olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Şen, konuşmasına şöyle devam etti:


“Anadolu coğrafyasındaki mezar taşlarının tepelik kısmında ‘Hu-el Baki, Ya Hu, Hu-el Hayyul baki, Ya gaffar’ gibi başlarken, buradaki ve Bitlis yöresinde yoğun olarak karşılaştığımız yazı ise ‘Es-said-es şehid, ve halet, vel İhlas’ gibi farklı olmasıyla yöreye özgü mezar taşları olmaktadır. Arapçanın yörede veya halk arasında daha fazla rağbet gördüğünü göstermesi açısından önem arz etmektedir. Başlık kısmının öne doğru çıkıntı yapması ve bir silmeyle vurgulanması, Ahlat mezar taşlarının etkisini göstermektedir. Fakat Ahlat mezar taşları, boyut olarak çok daha büyüktür.”


Mezar taşları üzerilerinde kılıç kalkan, kama ve Mühr-i Süleyman gibi simgeler yer aldığını ifade eden BİTAM Müdür Yardımcısı Dr. Şen, “Mühr-i Süleyman motifi, Selçuklularda sevilerek kullanılan bir motiftir. Güç, kudret sembolü olması açısından önemlidir. Burada incelenen mezar taşları, beyaz mermerden olup yan yana dizilmişlerdir. Yaptığımız transkripsiyonda, bir aile mezarlığı olduğu, ‘paşa ve bey’ oldukları anlaşılmaktadır. Diğer iki mezarlık ise Günkırı merkezden yaklaşık 500 metre doğuda yer almaktadır. Aradan geçen bir yol ile iki kısma ayrılmıştır. Günümüzde de kullanılmaktadır. Bu iki mezarlıktaki mezar taşları da aynı özellikleri göstermektedir. Mezar taşları Ahlat taşı dediğimiz volkanik taş malzemeden yapılmışlardır. Rahat işlenebilen bir taş cinsidir. Yazılardan ziyade üzerilerinde barındırdıkları geometrik ve kandil motifleriyle dikkat çekmektedirler. Ahlat Selçuklu mezar taşlarının özelliklerini göstermektedirler” diye konuştu.


Elde edilecek bilimsel sonuçların kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.