ASAYİŞ - 10 Kasım 2017 Cuma 16:12

Besiciyi vurup, otlattığı hayvanlarını çaldılar

A
A
A
Besiciyi vurup, otlattığı hayvanlarını çaldılar

Burdur’un Yeşilova ilçesinde hayvanlarını otlatmaya çıkan bir besiciyi av tüfeği ile vuran hırsızlar 135 küçükbaş hayvanı çaldı.

Burdur’un Yeşilova ilçesinde hayvanlarını otlatmaya çıkan bir besiciyi av tüfeği ile vuran hırsızlar 135 küçükbaş hayvanı çaldı.


Edinilen bilgiye göre, Yeşilova’da 6 Kasım’da yaşanan olayda 300 adet küçükbaş hayvanını otlatmaya çıkan B.Y isimli besiciye sohbet etmek amacıyla yaklaşan iki kişi, bir anda B.Y’ye av tüfeği ile ateş ederek omzundan ve bacağından yaraladı. Olay yerinde yığılan B.Y, kendine geldiğinde 300 keçisinin kaybolduğunu fark ederek Burdur Jandarmasına ihbarda bulundu. Harekete geçen jandarma ekipleri, otlak alanında yapılan aramalarda 300 keçiden 165’ini buldu. 135 keçinin ise kendisini iki şahıs tarafından çalındığı tahmin edildi.



Sigarası ve cep telefonunu da çaldılar


Otlakta hayvan hırsızlığı yapan şahıslar, bununla kalmayıp yetiştirici B.Y’nin cebindeki cep telefonu ile sigarasını da çaldı. Olayı aydınlatmak için geniş çaplı soruşturma başlatan jandarma ekipleri, iz takip köpeği ve halkın desteği ile küçükbaş hayvanların Denizli’nin Bozkurt ilçesi Çambaşı köyünde olduğunu tespit etti. Olayı A.A ve Y.Z isimli şahısların gerçekleştirdiği belirlendi.



Burdur ve Denizli jandarmasından ortak çalışma


Burdur İl jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi, Yeşilova İlçe Jandarma Komutanlığı ve Denizli İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından şüphelilerin kaldığı tespit edilen Çardak ilçesindeki ev ve eklentilere operasyon düzenlendi. Operasyonda, A.A ile Y.Z gözaltına alınırken, 135 keçi ile av tüfeği ele geçirdi.


Kasten yaralama ve küçükbaş hayvan hırsızlığı suçundan gözaltına alınan A.A ve Y.Z isimli şüpheliler, Yeşilova İlçe Jandarma Komutanlığında işlemlerinin tamamlanmasının ardından, Yeşilova Adliyesine sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan şahıslar tutuklanarak Burdur E Tipi Kapalı Cezaevine teslim edildi. Hayvanlar ise B.Y’ye teslim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.