ÇEVRE - 29 Mayıs 2018 Salı 10:27

Burdur Gölünde alarmın rengi kırmızı

A
A
A
Burdur Gölünde alarmın rengi kırmızı

Son yıllarda kurumaya yüz tutan Burdur Gölü için hazırlanan acil eylem planı ve diğer çalışmaların ivedilikle yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Göle Hayat Derneği Başkanı Süleyman Faki, “Burdur Gölü’nde 2 senedir gölde bir acil eylem planı uygulanmaktadır.

Son yıllarda kurumaya yüz tutan Burdur Gölü için hazırlanan acil eylem planı ve diğer çalışmaların ivedilikle yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Göle Hayat Derneği Başkanı Süleyman Faki, “Burdur Gölü’nde 2 senedir gölde bir acil eylem planı uygulanmaktadır. Su çekilmesinin nedenleri, bunun önlenmesiyle ilgili nasıl çalışmalar yapılabilir ile ilgili her türlü faaliyet yapılıyor ve bu konuda da belirli bir mesafe kat edildi ama henüz somut olarak elimizde tutulabilir bir veri yok. Eğer Burdur Gölü’nü en az bugünkü noktasında bile tutabilirsek, bu büyük bir kazançtır” dedi.


Burdur Gölü’nün iklimsel, değişiklikler, tarım ve hayvancılık konularındaki yanlış politikalar nedeniyle yaklaşık 30-40 yıldan bu yana kurumaya devam ettiğini, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından acil eylem planı hazırlandığını hatırlatan Göle Hayat Derneği Başkanı Süleyman Faki, alınan kararların ivedilikle somut hale getirilmesi gerektiğini ve alarm renginin halen kırmızı olduğunu hatırlattı.


Burdur Gölü için, özellikle son yıllarda farkındalık oluşturmak adına Göle Hayat Derneği olarak bir çok ulusal ve uluslararası organizasyon gerçekleştirdiklerini kaydeden Başkan Süleyman Faki, bu konuda Burdur halkı ve STK’lar olarak, çözümün en acil zamanda hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.


Gölün, halen 3’te 1’inden fazlasını kaybedildiğine dikkat çeken Başkan Faki, “Burdur Gölü’nde 2 senedir bir acil eylem planı uygulanmaktadır. Su çekilmesinin nedenleri, bunun önlenmesiyle ilgili nasıl çalışmalar yapılabilir ile ilgili her türlü faaliyet yapılıyor ve bu konuda da belirli bir mesafe kat edildi ama henüz somut olarak elimizde tutulabilir bir veri yok” diye konuştu.



“Gölde yaklaşık 3’te 1 oranında bir su kaybı söz konusu”


Başkan Faki, “Burdur Gölü bir tektonik göl olma özelliği ile Burdur’a hayat veren bir göl. Ama son yıllarda yaşadığımız kuraklıktan ve susuzluktan dolayı Burdur Gölü’nün çekilme, su sorunu nedeni ile birçok sıkıntı yaşamaktayız. Tabii, bu hem Burdur’daki vatandaşlarımız açısından hem de biz bir sivil toplum kuruluşları olarak bizi de üzdü ve üzüyor. Bu üzgünlüğümüzü tekrar bir canlılık kazandırmak ve tekrar bir göle hayatiyet kazandırmak açısından da gerek dernek ile ilgili çalışmalarımız gerekse diğer sivil toplum kuruluşları ve kamunun çalışmaları ile birlikte Burdur Gölü’ne tekrar nasıl bir hayatiyet kazandırabiliriz ile ilgili çalışmalar dünden bu güne kadar zaten devam ediyor, etmekte. Son 30-40 yıla baktığımız zaman bugünkü gölün seviyesi ve su seviyesinin yaklaşık 3’te bir oranında bir kayıp söz konusu. Tabii, bu kuraklık var çevredeki köylülerin ve bitki örtüsünün, hayvancılığın yaygın yapılması ve yanlış bir şekilde sulama faaliyetlerinin olmasıyla da birlikte bu seviye biraz daha azalmakta, göle hayatiyet veren çevredeki akarsuların bir takım barajlar yoluyla, kanallar ve göletler yoluyla göle aktarılmaması nedeniyle suyun girişinde bir azalma söz konusu. Bütün bunlar birleştiği zaman göldeki su seviyesinin azalması maalesef büyük bir hızla devam etmekte” dedi.



“Henüz, elle tutulabilir bir veri yok”


Burdur Gölü konusunda, geçmiş yıllarda dernek ve hükumet yetkilileri tarafından bir dizi çalışmalar ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildiğini ileten Faki, “Dernek olarak daha önce biz, ‘Göle Yas’ belgeseli ve su orucu etkinlikleri yaptık. Gerçekten hem ülkemizde hem de uluslararası camiada geniş bir farkındalık oluşturduk. Daha sonrasında ise hükumetimizin, Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın önderliğinde, Veysel Eroğlu Bakanımızın başkanlığındaki bir heyetle Burdur Gölü, acil eylem planına dahil edildi. İlk defa olarak Burdur Türkiye’mizde ve bu şekliyle de 2 senedir gölde bir acil eylem planı uygulanmaktadır. Suyun çekilmesinin nedenleri, bunun önlenmesiyle ilgili nasıl çalışmalar yapılabilir ile ilgili her türlü faaliyet yapılıyor ve bu konuda da belirli bir mesafe kat edildi ama henüz somut olarak elimizde tutulabilir bir veri yok” şeklinde konuştu.



“Göl çevresindeki köylülerin bilinçlendirilmesi gerekiyor”


Başkan Faki, göldeki su miktarının azalmasını önleme çalışmaları konusunda birçok kararın alındığını, ancak henüz fiilayata geçirilemediğini kaydederek, özellikle göl çevresindeki tarım ve hayvancılık faaliyetleri konusunda eğitim verilmesi gerektiğini savundu; “Burdur Gölü’nün tekrar hayatiyet kazanması, suyunun çekilmemesi için neler yapılabilir, bunları hep araştırıyoruz. Hükümetimiz, Burdur kamuoyu olarak da gereken yapılmaya çalışılıyor ama bu noktada gölde neler yapılabilir öncelikle gölü çevreleyen bitki örtüsünün suya az ihtiyaç duyan bitkilerle donatılması, yetiştirilmesi açısından köylülerin bu konuda eğitilmesi, ayrıca hayvancılık sektörü olarak da suyu çok tüketen hayvanların bu konuda yetiştirilmesi açısından bilinçlendirilmeleri gerekiyor.”



“Elimizden geldiğince katkıda bulunmaya çalışıyoruz”


Başkan Faki, azalan su miktarının artırılması konusunda yapılması gerekenler konusunda katkı sunmaya çalıştıklarını belirterek, eski yıllardaki gibi gölde tekrar yüzülebilmesi temennisinde bulunan Faki, “Göle başka bir şekilde nasıl su verilebilir, bir Dinar tarafından getirilebilecek bir su söz konusuydu, bu getirilebilir mi getirilemez mi? Başka şekillerdeki başka kaynaklar yapılabilir mi? Bütün bunlar tabii araştırılıyor ve gölün dibindeki jeolojik durum nedir? Bu konuda da Orman ve Su İşleri Bakanlığımız, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğümüz çalışmalarını yapıyorlar. Biz bunlara elimizden geldiğince katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarımız, belediyemiz, gölün çevresindeki yapılanma ve yaşanılabilirlik alanlar açısından da bir takım çalışmalar yapıyor. Bunların da arttırılarak, en azından Burdurluların bu göle sahip çıkması ve en azından oradan istifade etmesi, geçmiş yıllardaki gibi orada yüzebilmesi. Farklı şekillerde aktivitelerin olması, Burdur’daki farkındalığı artıracaktır. Bu açıdan Burdur Gölü’ndeki bu çamur ve çevre dokularındaki bu toprak yapısının, sağlık için iyi geldiğiyle ilgili turizm oluşturulabilmesi için elde veriler var. Bunların da üniversite ile birlikte tekrar ele alınması ve bunun da Türkiye kamuoyuna tekrar duyurulması gerekir. Bu konuda da gölün sağlık turizmi açısından öne çıkması, diğer su sporları açısından da değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.



Mevcut hali ile alternatif çalışma önerisi


Faki, bütün bunların yanı sıra Burdur Gölü’nde mevcut tuzluluk oranının çok fazla olduğunun altını çizerek, canlı yetişme imkanının çok az olmasıyla birlikte, bunun da arttırılması veya daha çeşitli su canlılarının yetiştirilmesi için çaba sarfedilmesi gerektiğini savundu.


“Bu açıdan araştırmaların yapılmasında fayda var” diyen Faki, “Burdur Gölü’nün bir diğer özelliği de kuş türleri açısından çok önemli bir mekan olması ve bu konuda gerçekten kuş gözlem istasyonları ile yerlerinin tekrar kazandırılması, hayatiyete geçirilmesi önemlidir diye düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.



“Eğer Burdur Gölü’nü en az bugünkü noktasında bile tutabilirsek, bu büyük bir kazançtır”


“Biz, Burdur gölünün suyunun çekilmesinden dolayı çok üzgünüz. Bunun sonuçlarının da Burdur’a çok kötü yansıyacağını da biliyoruz” şeklinde sözlerini sürdüren Faki, tehlikenin farkında oldukları mesajını vererek, “Hem doğa şartları hem de oluşabilecek hastalıklar açısından bunun her şekilde fark edildiğini biliyoruz. Ancak önlemlerin de hızla alınması gerektiğini yine öneriyoruz. Bu noktada, gerek Sağlık Bakanlığı, gerek Orman ve Su İşleri Bakanlığı, gerekse Burdur halkının birlikte bir çalışma yaparak, bu çalışmaların hızlandırılması, sonuçlandırılması ve etkinleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çalışmalarla birlikte, eğer Burdur Gölü’nü en az bugünkü noktasında bile tutabilirsek, bu büyük bir kazançtır. Böylelikle, ileride doğabilecek bir sürü hastalığın da önüne geçilmiş olacaktır. Bu konuda bugüne kadar katkı sunan ve bundan sonra sunacak olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Ermeni Patrikliği’ne taziye mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a gönderdiği mesajında ,"Tek bir Ermeni vatandaşımızın dahi ötekileştirilmesine, dışlanmasına, kendini vatanında ikinci sınıf hissetmesine müsaade etmedik, etmeyiz. Tarihte yaşananları, radikal söylemlere, ötekileştirmeye, nefret diline geçit vermeden, aklın, vicdanın ve bilimin rehberliğinde ele almamız önemlidir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan’a gönderdiği mesajında,” Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkardığı olumsuz şartlarda hayatını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı Ermenileri bugün bir kez daha saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimi iletiyorum. Çatışmalar, isyanlar, çete hareketleri ve tedhiş eylemleri nedeniyle vefat eden, şehit edilen Osmanlı toplumunun tüm mensuplarına da Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Birinci Dünya Savaşı’nın Osmanlı topraklarında yol açtığı yıkım, hafızalarımızda derin izler bırakmıştır. Ecdadımızdan bize miras kalan huzur ve barış ikliminin devamı, ancak müşterek gayretlerimizle mümkün olabilir” dedi. Ürettikleri kültürel ve beşerî eserlerle Anadolu topraklarını zenginleştiren Ermeni vatandaşların emniyeti, refahı ve mutluluğunun bugün de teminat altında olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Tek bir Ermeni vatandaşımızın dahi ötekileştirilmesine, dışlanmasına, kendini vatanında ikinci sınıf hissetmesine müsaade etmedik, etmeyiz. Tarihte yaşananları, radikal söylemlere, ötekileştirmeye, nefret diline geçit vermeden, aklın, vicdanın ve bilimin rehberliğinde ele almamız önemlidir. Milli belleğimize kazınan hadiseler arasında ayrım yapmaksızın, empati kurulması, ekilen nefret tohumlarının kök salmasını da engelleyecektir. Dünyayı çepeçevre saran şiddet ve savaş sarmalından gelecek kuşakları korumanın yolunun, ortak acılarımızdan çıkaracağımız dersler ışığında, geleceğimizi birlikte inşa etmekten geçtiğine inanıyoruz. Bu düşüncelerle, Ermeni Toplumu’nun kıymetli mensuplarını en kalbi duygularımla bir kez daha selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
Düzce Toplum sağlığı eğitimleri sürüyor DÜZCE(İHA) – Düzce Sağlık Müdürlüğü tarafından üreme sağlığı, aile planlaması ve danışmanlığı, güvenli annelik ile gençlerde üreme sağlığı konulu 2024 yılı birinci grup sağlık modüler eğitimi tamamlandı. Düzce’de anne sağlığını iyileştirmek ve anne ölüm oranını azaltmak amacıyla üreme sağlığı/cinsel sağlık hizmet içi eğitimi ve halk eğitimleri yapılıyor. Hizmet içi eğitimler ile sağlık personeline güncel, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ışığında bilgi, beceri kazandırılarak standart ve nitelikli hizmet sunumu sağlanmakta. Üreme sağlığına giriş, aile planlaması ve danışmanlığı, güvenli annelik, gençlerde üreme sağlığı ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar olmak üzere 5 modülden oluşan eğitimimizle toplumu oluşturan kişilerin üreme sağlığı konusunda bilgi ve becerileri geliştirilerek; sağlıklarını koruyabilir ve sağlık sorunlarını çözebilir hale gelmesi hedeflenmekte. Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı çocuk, ergen, kadın ve üreme sağlığı biriminde görevli eğitmenler Dr. Yusuf Ergi, Ebe Semra Demirel ve Ebe Canan Azın tarafından verilen eğitimde grup çalışması, maket üzerinde uygulamalar ve interaktif eğitim teknikleri kullanıldı. Sağlıklı Hayat Merkezi Üreme Sağlığı Eğitim Salonunda düzenlenen ve Düzce’de görevli hekim ve yardımcı sağlık personellerin katıldığı 15 günlük eğitim programını başarıyla tamamlayan personele sertifikaları Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Meryem Kardaş tarafından verildi.