ASAYİŞ - 21 Şubat 2018 Çarşamba 17:39

Akkuş darbeden önce ‘Acil görev yerlerinize’ diye mesaj atmış

A
A
A
Akkuş darbeden önce ‘Acil görev yerlerinize’ diye mesaj atmış

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde hakkında ilk gözaltı kararı verilen Albay Yurdakul Akkuş’un davasında şahitlik yapan bir uzman çavuş, darbe gecesi Akkuş’un emriyle herkese ‘Acil görev yerlerinize geçin’ mesajı atıldığını söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde hakkında ilk gözaltı kararı verilen Albay Yurdakul Akkuş’un davasında şahitlik yapan bir uzman çavuş, darbe gecesi Akkuş’un emriyle herkese ‘Acil görev yerlerinize geçin’ mesajı atıldığını söyledi.


15 sanıklı davanın duruşması Bursa 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edildi. Davanın son celsesine, adli kontrol şartıyla serbest kalan Hacı Hüseyin Çelenk, tutuklu yargılanan 13 sanık, sanık avukatları ve aileleri katıldı. Tutuklu sanıklar duruşmaya Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile katılırken, olay gecesi görev başında olan birçok askeri personel ile sanıklardan H.K.’nin eşi tanık olarak dinlendi.


Haklarında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyetini Hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "silahlı terör örgütü kurma, yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıla kadar hapis cezası talep edilen Bursa eski İl Jandarma Alay Komutanı Yurdakul Akkuş’un bir numaralı sanık olarak yargılandığı duruşmaya, darbe gecesi nöbetçi olan askeri personellerin tanık sıfatıyla verdiği ifadeler damga vurdu.


Darbeden saatler önce telsizden Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi’nden (JEMUS) gelecek mesajları takip etmeleri yönünde anons geçtiğini, anonstan sonra bütün personelin mesaj beklemeye başladığını ifade eden tanık, kendilerine gelen mesajda, “İlçe jandarma komutanlıklarında çalışan personellerin acilen görevlerinin başına geçmeleri gerekmektedir” ifadelerinin yer aldığını kaydetti.


H.Ö.K. ifadesinde, “Normalde JEMUS üzerinden gelen mesajlarda, mesajı gönderenin sicil numarası, isim soy isim bilgileri olurdu, fakat bu mesajda herhangi bir bilgi yoktu. Ben de bunun üzerine mesajı teyit etmek için merkezi aradım. Merkezden bana mesajın Albay Yurdakul Akkuş’un emriyle atıldığını, bana 3 kişinin bir belge getireceğini ve bu belgelerin içini açmadan ilçe jandarma komutanına iletmemi söylediler. Daha sonra görev yaptığım odaya jandarma komutanlığından geldiğini söyleyen 3 kişi geldi. Bize dışarı çıkmamızı söylediler. Biz de çıktık. İçeriden birkaç kere yazıcı sesi geldiğini duydum. Odada 10-15 dakika kadar kaldılar. Bize bir şey söylemeden ayrıldılar” dedi.


“Saldık Akkuş’u nizamiyeden attı”


Yine 15 Temmuz gecesi Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanlığı nizamiyesi girişinde nöbetçi uzman çavuş olarak görev yapan şahit H.A. da, o geceye dair önemli ifadeler kullandı. Kendilerine telefonla Bursa Bölge Komutanı Seyfullah Saldık ve Erkan Başkanı Albay Kemal Şahin’in nizamiye bölgesinden içeri alınmamasının istendiğini, daha sonra bu emrin ‘İçeri alın, ama kendi çalışma odaları dışında bir yere bırakmayın’ şeklinde değiştiğini, bunun üzerine o gece kendisiyle birlikte görev yapan tutuklu sanık D.D.’nin nizamiyeden giriş yapan Bölge Komutanı Saldık’a bu emri ilettiğini belirtti. Saldık’ın kendisine emri ileten D.D.’ye tepki gösterdiğini belirten Uzman Çavuş H.A., “Bölge Komutanı çok kızdığı için D.D.’yi alıp götürmemizi istedi. Biz görevli arkadaşlarla onu alırken, sivil bir araç nizamiyeden giriş yaptı. Saldık ‘O araç neyin nesi bir bakın’ dedi. Ben de aracın peşinden gittim, araç arkada durdu. Araçtan bir uzman çavuş ve jandarma eri çıktı. Nereden geldiklerini sordum, daha önce evrak dağıtmaya çıktıklarını söylediler. Ben de aracı kontrol ettim. Araca binip tekrar nizamiyeye geçmelerini söyledim. Ana nizamiyeye dönünce girişte Saldık’ın Yurdakul Akkuş ile tartıştığını gördüm. Bölge komutanımız çok yüksek sesle, ‘Ben cumhurbaşkanımızın, genelkurmay başkanımızın emrindeyim, darbeyi tanımıyorum, kimse de böyle bir şeye yeltenmesin’ dedi. Bunları orada bulunan herkes için söyledi. Akkuş bölge komutanımıza ‘Bir konuşalım’ dedi. Bölge komutanımız da ‘Nasıl böyle bir şey yaparsın, ne konuşacağım seninle’ dedi. Hatta Akkuş konuşmalar esnasında izinde olduğunu söyledi. Bölge komutanı da ‘Madem izindesin git’ dedi. Bana döndü Saldık, ‘Akkuş da dahil JÖH taburu hariç kimse alınmayacak, karşı gelen olursa müdahale edin, silahla ateş eden olursa aynı şekilde karşılık verin’ dedi. Ben de emrini takip ettim” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kolay morarma hemofili habercisi olabilir Hemofilinin ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Hemofili kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliğidir. Kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızıntı şeklinde uzun süren kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir” dedi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Işık Odaman Al, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Işık Odaman Al, hemofilinin kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliği olduğunu belirterek “Hemofili A ve hemofili B olarak iki tipi vardır. Hemofili A’da eksik olan, faktör VIII’dir. Tüm hemofili hastalarının yüzde 85’ini oluşturur. Hemofili B’de ise faktör IX eksikliği mevcuttur ve hastaların yüzde 15’ini oluşturur. Hemofili kalıtsal (doğumsal) bir hastalıktır. X’e bağlı çekinik olarak kalıtılır. Yani kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Öte yandan sonradan kazanılmış mutasyonlar da hemofili hastalığına neden olabilmektedir. Toplumdaki sıklığı hemofili A için 5 bin erkek çocukta 1 iken hemofili B için 30 bin erkek çocukta 1’dir” şeklinde konuştu. Sünnet sonrası uzayan kanamaya dikkat Hemofili A ve B’de klinik bulguların benzer olduğuna işaret eden Doç. Dr. Işık Odaman Al, şöyle devam etti: “Eklem ve kas içi kanamalar en sık görülen bulgulardır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Hastalık faktör düzeyinin kandaki seviyesine göre ağır (faktör düzeyi < yüzde 1), orta (yüzde 1-5) ve hafif (yüzde 5-40) olarak sınıflandırılır. Klinik bulgular ise hastanın yaşına, faktör düzeyine göre değişir. Ağır hemofilide bulgular daha ciddi olup yenidoğan döneminde ve erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Hastalar emeklemeye ve yürümeye başlama döneminde eklem içi kanamalar ile başvurur. Hafif hemofilide ise bulgular daha ileri yaşlarda, ağır bir travma ya da cerrahi işlem sonrası kanama şeklinde ortaya çıkar. Hastalığın tanısı şüphelenilen kişilerde kan faktör seviyesine bakılarak konulur. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızma şeklinde uzun süren kanama, sünnet sonrası beklenmedik kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir. Tanı konulmasında aile öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Erken tanı konulması özellikle ağır hemofili hastalarında hayat kurtarıcıdır.” Ciddi kanama olmadan koruyucu tedavi şart Doç. Dr. Işık Odaman Al, tedavinin esasını eksik olan faktörlerin yerine konulması olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Günümüzde plazma kaynaklı ve rekombinant olarak üretilen faktör konsantreleri mevcuttur. Ağır hemofili hastalarında ciddi kanamalar gelişmeden koruyucu tedaviye başlanmalıdır. Koruyucu tedavi hemofilinin tipine, hastanın kilosuna, kanama sıklığına ve şiddetine ve faktör düzeyine göre bireyselleştirilir. Genellikle haftada 1 olarak başlanıp, haftada 3’e kadar arttırılır. Bu tedavide amaç hastanın kan faktör seviyesini yüzde 1’in üzerinde tutmak ve ciddi kanamaların önüne geçmektir. Diğer tedavi şekli ise ‘kanadıkça’ olarak isimlendirilen hastanın kanaması olması durumunda uygulanan faktör yerine koyma tedavisidir. Faktör konsantreleri hastalara damar içi infüzyon yolu ile uygulanmaktadır. Hemofili ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. Bu süreçte hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Hastalar hematoloji, fizik tedavi, ortopedi hekimi, fizyoterapist, psikolog gibi bir çok disiplinden profesyonel uzmanlarca takip edilmelidir. Hastalar hastalığın ismi, ağırlık derecesi, kullandığı faktör konsantresi, takip eden merkez ve hekimin bilgilerini içeren kimlik kartları taşımalıdır. Tedavide amaç hayatı tehdit eden, ani gelişen kas içi, beyin içi kanamaların önüne geçmek olduğu kadar, uzun vadede hastaların bebeklikten, erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve erişkin dönemlerine geçişte karşılaşabileceği kronik sorunları da tespit edip çözmektir. Tekrarlayan eklem içi kanamalar kısa ve uzun vadede hastaların hayat kalitesini önemli düzeyde etkilemektedir.” Uzun dönemde sakatlığa ve psikolojik sorunlara yol açabilir Tekrarlayan kanamalarda uzun dönemde sakatlığa yol açabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Tekrarlayan kanamalar sonucu eklem içinde inflamasyon (yangı) oluşmakta ve kısa dönemde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığına; uzun dönemde ise eklem hareket yeteneğinin kaybına yani sakatlığa neden olmaktadır. Bu tür sakatlıklar ise hastalarda fiziksel aktivitede azalmaya ve osteoporoz, obezite, sosyolojik ve psikolojik sorunlara da neden olur. Fiziksel aktivite her yaş grubunda oldukça önemlidir ve desteklenmelidir. Böylece sinir ve kas gelişimi desteklenir ve eklem hareket açıklığı artar. En çok önerilen sportif aktiviteler yürüyüş ve yüzmedir. Erken çocukluk döneminde hastaların aşıları aşı takvimine uygun olarak yapılır. Ancak kas içi yerine cilt altı uygulama tercih edilmelidir. Eğer kas içi uygulama zorunlu ise koruyucu olarak uygulanan faktör tedavisi ile aynı güne denk getirilmeli ve aşı sonrası aşı uygulanan bölgeye baskı uygulanmalıdır. Okul dönemindeki hastalar için ise okul yönetimi ve öğretmenleri hastalığın tedavisi ve acil durumlar hakkında bilgilendirilmelidir. Aile ve öğretmen iş birliği içinde olmalı ve çocuk bu dönemde psikososyal olarak desteklenmelidir. Ergenlik dönemi ise tedaviye uyumun en çok bozulduğu dönemdir. Hastalar kronik sürecin vermiş olduğu bıkkınlık, kanama ataklarının eskisi kadar sık olmaması, bağımsız olma arzusu gibi nedenler ile tedavilerini aksatabilmektedir. Son yıllarda klasik faktör uygulamalarının yanı sıra uzun yarı ömürlü faktörler, faktör VIII’ e benzer etki gösteren bisipesifik antikor (Emicizumab) ve faktör dışı tedaviler geliştirilmiştir. Emicizumab henüz ülkemizde kullanım onayı almamıştır. Gen tedavisi çalışmaları ise devam etmektedir” değerlendirmesi yaptı.
Mersin Mersin’in ilk kadın muhtarları mazbatalarını alıp göreve başladı Mersin’in Mut ilçesinde iki kadın muhtar adayı ilk defa seçimleri kazanarak muhtar seçildi ve mazbatalarını alıp göreve başladı. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde muhtar adayı olan Fatma Ayan (59), 120 oydan 63’ünü alarak erkek rakibini geride bırakıp Tuğrul Mahallesi’ne muhtar seçildi. Fatma Dorla ise (49) erkek muhtar adayı karşısında 244 oyun 125’ini alarak Çömelek Mahallesi’nde muhtar seçildi. Muhtar seçildiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Tuğrul Mahalle Muhtarı Fatma Ayan, “İlk defa Mut ilçemizde 2 kadın aday muhtar olarak seçildik. Atatürk’ün biz kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkından yola çıkarak biz de aday olduk. Mut’a bir kadın eli değsin istedik ve çalışmalarımız sonucunda gece gündüz çalışarak bu hedefimize ulaştık. Mahallemizi bir üst seviyeye getirmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz” dedi. Çömelek Mahalle Muhtarı seçilen Fatma Dorla ise, “Önceki seçimde adaylığımı koymuştum. Bir kadın olarak köye kadın eli değmesini istiyordum önceki seçimde kaybettim. 6 adayın içinde ikinci sıraya yerleştim. Benim için avantaj olacağını düşündüm. İkinci sıraya gelmek benim için büyük bir başarıydı. Tekrarını denemek istedim tekrarında da 31 Mart 2024 tarihinde bir seçime girdik. Karşımdaki rakibim eski muhtardı. Bir tane aday vardı eski muhtar. 119 oy o aldı 125 oy ben aldım. Ben birinci geldim. Köyüm için en iyi hizmeti güzel bir şekilde yapacağıma eminim kendime güveniyorum. İstiyorum ki her yerde bir kadının eli değsin istiyorum. Çömelek için de benim elim inşallah uğurlu gelecek her şey güzel olacak” diye konuştu. Çömelek Mahallesi’nin eksiklerine değinen Dorla, “Yollarda şu anda gerçekten ciddi anlamda sıkıntı var. Sularımız yazın yetersiz. Ulaşımımız yok. Gögden yaylasının yolu şu anda çok berbat durumda oranın asfalt yapılması için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz inşallah. Daha çok sorunlar var ama ileriye dönük yavaş yavaş tek tek inşallah bunları çözeceğime eminim bir kadın olarak” diyerek sözlerini bitirdi.