POLİTİKA - 29 Eylül 2017 Cuma 13:12

Başbakan Yıldırım: "Öğrencilerin birikimini 1-2 saate sığdırarak onların geleceğini karartamayız"

A
A
A
Başbakan Yıldırım: "Öğrencilerin birikimini 1-2 saate sığdırarak onların geleceğini karartamayız"

Başbakan Binali Yıldırım, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) akademik yılı açılış töreninde TEOG ile ilgili değişimi değerlendirdi.

Başbakan Binali Yıldırım, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin (ÇOMÜ) akademik yılı açılış töreninde TEOG ile ilgili değişimi değerlendirdi. Yıldırım, "Sorular test değil. Sınıfta yapılan açık uçlu sorular olacak. Çalıştıysa, hazırlandıysa zaten cevap verecek. Öğrencilerin birikimini 1-2 saate sığdırarak onların geleceğini karartamayız" diye konuştu.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 2017-2018 akademik yılı açılış töreni Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Troia Kültür Merkezi’nde yapılan törende Başbakan Yıldırım’ın yanı sıra Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, akademisyenler ve öğrenciler de yer aldı.



Başbakan Yıldırım’a ’Fahri Doktora’ unvanı verildi


Başbakan Binali Yıldırım’ın özgeçmişinin Prof. Dr. Süha Özden tarafından okunmasının ardından Yıldırım’a ÇOMÜ tarafından Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında, Türk siyasal hayatı ve kamu yönetimine üstün katkılarından dolayı ’Fahri Doktora’ unvanı verildi.



“Türkiye bulunduğu bölgede çok büyük sınamalara tabi olmuş bir ülke”


Ardından kürsüye gelen Başbakan Yıldırım, “Özgeçmişte 21 Aralık değil 20 Aralık olacak. Beni bir gün gençleştirdiniz. Bir eksik de 5 torun. Burada olmaktan çok büyük mutluluk duyuyorum. Akademik yıl öğrencilerimize, üniversitemize ve hocalarımıza hayırlı olsun. Türkiye bulunduğu bölgede çok büyük sınamalara tabi olmuş bir ülke. Alçak darbe girişiminin üzerinden daha 1 yıl geçti. Maalesef güzel, milli duygularımızı, ülke sevdamızı, dini duygularımızı istismar eden, kökleri dışarıda olan bir terör örgütü ile bu ülke yüzleşti. İçeriden bir mikrop gibi kuşatarak ülkenin bağımsızlığına, demokrasisine kasteden alçak bir girişim içerisinde bulundu. Türk milletinin ‘bağımsızlık benim karakterimdir’ diye tanımladığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün düsturuyla milliyetçi, bayrağını seven bütün unsurlarıyla, Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla meydanlara inen aziz milletin evlatlarıyla bu alçaklara gereken cevap verildi. O karanlık gece halkın gücünün tankın gücünü yendiği gecedir. Bütün dünyaya ülkesi için gözünü kırpmadan canını vermeye hazır olan bir milletin neleri başaracağı göstermiş olundu. Onlar çok emindi. Yıllardır yatırım yaptıkları alçaklar ordusu sonuç alacaktı, sonuç yüzde 100 başarılı olacaktı ama olmadı. Hesap edemedikleri şey aziz Türk milletinin bağımsızlık aşkıydı. Bu milletin Çanakkale geçilmez derken de aynı ruha sahipti, 15 Temmuz’da da bu ezan dinmez, bu bayrak dinmez diyerek aynı ruhu gösterdi” dedi.



“1 Kasım’dan itibaren İstanbul’a uçuşlar başlayacak"


Çanakkale’nin her yönüyle Türkiye’nin örnek şehrinin olduğunu ifade eden Yıldırım, “Bağımsızlık, destan deyince, düşman geçemez deyince Çanakkale akla gelir. Çanakkale’de ortaya konulan o büyük savaş olmasaydı bugün ülke olarak bu topraklarda hür ve bağımsız olarak belki de yaşamayacaktık. O kararlılık bugün Türkiye Cumhuriyetinin hür ve bağımsız olarak bu duruma gelmesinin önünü açmıştır. Çanakkale o büyük kahramanlık destanını yaşayan bir merkezimizdir. Çanakkale medeniyetler tarihi bakımından önemli bir yerdedir. Önümüzdeki yılı Uluslararası Troia Yılı ilan edilmiştir. Önümüzdeki yıl yurt içinden ve dışından daha fazla ziyaretçinin uğrayacağı yer olacaktır. Bugün zannediyorum her yıl 18 Mart’ta, 24-25 Nisan’da 3 milyon civarında ziyaretçi geliyor yurdun her köşesinden. Hakkari’den, Sinop’tan, Edirne’den geliyor. Kahramanlık destanının yazıldığı yerdir. Milli duygularımızın yaşatılması, toprak bütünlüğümüzün, vatanıyla milletiyle bağımsız bir Cumhuriyet olduğumuzun, yıkıcı bir faaliyetin bizi ilkelerimizden vazgeçiremeyeceğinin açık ilanıdır. Bu başarılmıştır. Bugün Türkiye etrafı ateş çemberi olan bir ülke olmasına rağmen istikrarla 2023 yılına emin adımlarla ilerlemektedir. Yakın tarihimizde bu kadar önemi olan Çanakkale’nin hak ettiği konuma gelmesi gerekirdi. Ulaştırma Bakanı olduğum ilk günlerde Çanakkale’ye gelmek için çok zorlandım. Uçak yok, havayolu yol, denizden geliş yok, karayolları çok düşük standartlarda. Saatlerce Eskişehir, Bursa, Bandırma üzerinden gün boyu seyahat ederek geldik. Şu an buradan Ankara’ya 5 saat sürüyor. Çanakkale geçilmez denmiş ama düşmana denmişti dosta denmemiş. Herhalde bu yanlış anlaşılmış. Her yerden Çanakkale’ye gelinmeli. Bizim için siyaset millete hizmetti. Millete hizmet etmeyen bir siyaset Türkiye’ye lazım değil. Hemen yollar için seferberlik ilan ettik. Çanakkale’den Eceabat, Biga’ya doğru, Bandırma’ya, Bursa’ya doğru bölünmüş yol çalışmalarını başlattık. Çanakkale’nin bütün Anadolu’ya hemen hemen bağlantıları tamamlandı. Kara ulaşımını bitirmek yetmez. Aynı zamanda hava ulaşımı da lazım. Havaalanı var önünde yapılaşmalar var. Bunları da temizledik. Havaalanını da uluslararası hale getirdik. 1 Kasım’dan itibaren İstanbul’a uçuşlar başlayacak. İç ve dış hatlarda kullanılacak bir terminal oldu. Gökçeada, Bozcaada’ya doğru dürüst seferler yoktu. Çanakkale kısmını Gestaş’a verdik. Gemi ihtiyacının karşılanmasına destek olduk. Kış var, deniz var. Her havada sefer yapabilecek bir altyapı olması lazım. İlk defa o tarihlerde sadece Çanakkale deniz ulaşımına mahsus kanun çıkardık. Çanakkale bunu hak ediyor. Bütün hizmetlerde emeği geçenlere teşekkür etmek isterim. Bütün milletvekillerimiz büyük gayret gösterdi. Taş üstüne taş koyan herkesin başımız, gözümüz üzerinde yeri var. Kalıcı olanlar yaptığınız işlerdir. İnsan odur ki bu dünyada bırakır eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser” diye konuştu.



"Türkiye’yi 15 yılda 3 kat büyüttük"


Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde 15 yılda 1 Türkiye’yi, 3 Türkiye’ye çıkardıklarını ifade eden Yıldırım, “3 kat büyüttük. Çanakkale’de bir başka büyük projenin adımını attık. 18 Mart’ta muhteşem katılımla, 30 binin üzerinde Çanakkalelilerle tören yaptık. 2023 metre açıklığında, dünyanın iki kule arasındaki en fazla açıklık bulunan köprüsünün temelini attık. 2023’e gelmeden köprü ve 90 kilometre yolla beraber açmış olacağız. Çanakkale gece, gündüz her havada geçilecek. 2002’de Çanakkale’de 21 kilometre bölünmüş yol vardı. Şimdi 320 kilometreye çıkmış. Çanakkale demek Türkiye demek. 15 yılda hükümetlerimiz döneminde Çanakkale’ye yaptığımız yatırım 17 milyar lira. Türkiye aynı anda 3 terör örgütü ile mücadele eden tek ülke. 15 Temmuz alçak darbe girişiminin arkasında olan FETÖ terör örgütü, 15 Temmuz’dan sonra açığa çıkmış, 250 şehidimiz olan adeta bir savaş sonucu demokrasimizi kazandığımız bir sürecin arkasından, hukuk içerisinde alçak örgütle mücadele devam etmektedir. Mahkemelerde tiyatro oynasalar da terörist başının gönderdiği rüya tabirlerine göre rollerini oynasalar da faydası yok. Hak ettikleri en ağır cezayı alacaklardır. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Burası onların üstlendiği önemli merkezlerden biriydi. Burada bu mikrop temizlenme noktasına gelmiş. Üniversiteler, bir ülkenin gelişmesi için vazgeçilmez kurumlardır. Vazgeçilmezliği, küresel, büyük düşünmekten geliyor. Geniş vizyon içerisinde öğrenme, muhakeme kabiliyetinin gelişmesi, özgüvenin gelişmesi, üniversitenin vermesi gereken en önemli şey budur. Ne kadar sorunları analitik düşünebiliyorsanız eğer FETÖ gibi, marjinal gibi örgütlerin bölücü faaliyetlerin etkisinde kalmıyorsanız üniversite size hak ettiğiniz bilgiyi veriyordur. Diploması olmayan bir adamın etrafında üniversite okumuş, profesör olmuş adamlar etrafında geziyor. Allah akıl, fikir vermiş. Allah bize engin bir muhakeme faaliyeti vermiş. İnancımız var ama bunun istismar edilmesine, kullanılmasına, kötü niyetlerine örgütlere değerlerimizi satmayacağız. Sahip olduğumuz değerler bize yeter” şeklinde konuştu.



"Orada yaşayan insanlara, sivillere bunun bedelini ödetmeyeceğiz"


Irak’taki referanduma ilişkin de konuşan Başbakan Yıldırım, “Kürtlerin daha iyi şartlarda yaşamına niye karşı çıkıyorsunuz diyorlar. Bunu kim söylüyor. Bütün dünyaya inatla, Türkiye’nin ikazlarına inatla, İran’ın karşı çıkmasına rağmen inatla yapmak isteyen, yapan yöneticilerin orada yaşayan Kürtleri, Arapları düşündüğünü mü zannediyorsunuz? Kendi iktidarlarının devamı için milyonlar insanı maceraya sürüklemede tereddüt etmediler. Orada yapay bir devlet. Kuzey, güney kapalı. Nerede nefes alacak. Bir şey yaparken kendini değil, onları düşüneceksin. DEAŞ’ten, darbelerden her türlü cefayı çekmiş bu insanlar. Yetmedi mi de bunları reva görüyorsunuz. Bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir problemimiz yok. Biz her mezhepten vatandaşımızla biriz. Biz 80 milyon birlikte Türkiye’yiz. Irak’ta, Suriye’de yaşayan Kürt, Arap, Türkmenler bizim kardeşimiz. Bir ayrılık ateşini yakanlar, bölgedeki sorunların çözümü için değil, daha da büyümesi için en önemli yanlışı yapanlardır. Orada yaşayan insanlara, sivillere bunun bedelini ödetmeyeceğiz. Alacağımız tedbirler bu yanlış kararı alanlara olacaktır” dedi.



"Burada dimdik kalmak için kendi kendimize yeterli hale gelmeliyiz"


Türkiye’nin ikinci büyük mücadelesinin bölücü terör örgütü PKK olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Bugün yine şehitlerimiz var. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum. Son iki yılda terör örgütü belini doğrultamaz hale gelmiştir. 2 yıl önce 3 binin üzerinde genci dağa götürüyorlardı. Şu anda bu sayı bunun altında. Gençler çıkmaz yolu gördüler. Geleceğin Türkiye’de olduğunu gördüler. Ayrılıkçı söylemlere itibar etmeyin. Bölücü olsun, din istismarcısı olsun kim olursa olsun yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının Avrupa’da ne kadar rağbet gördüğüne şahit oluyoruz. Bu Avrupa’nın en büyük felaketidir. Ülkemiz hakkındaki yıkıcı söylemlerini gördük. Hollanda, Almanya denedi kaybetti. Türkiye diyen oy kaybediyor. Biz Avrupa Birliği’nden gelecek vizyonlarını belirlemelerini bekliyoruz. Türkiye size mecbur değil. Bugün Ortadoğu kan gölüne dönmüş, binlerce terör unsuru Türkiye burada onları durdurmasa Avrupa’da bugün sokağa çıkamazlar. Avrupa’nın tekrar başını ön eğip, geleceğine karar vermesi lazım. Yola nasıl yürüyeceğine karar vermesi lazım. Avrupa tarafımız da var Asya tarafımız da var. Avrupa, Asya arasında hem fiziki, hem medeni köprü kuruyoruz. Türkiye medeniyetleri birleştiren bir rol oynuyor. Kısa vadeli hesaplarla, ırkçı, İslam düşmanlığı yaparsanız hüsrana uğrarsınız. Türkiye zor bir bölgedir. Biz coğrafyamızı değiştiremeyiz. Burada dimdik kalmak için kendi kendimize yeterli hale gelmeliyiz. Eğitimde, sanatta, tarımda, bütün alanlarda kendi kendimize yeterli hale geleceğiz. Bugün bazı şeylere ihtiyacımız oluyor örtülü ambargo uygulanıyor. Bu bize bir mesaj vermedir. Muhtaç olmayacağız. Türkiye bu yolda çok mesafe kat etti. Savunma sanayinde 3 milyar cirodan 35 milyar dolarlık bir ciroya çıktı. SİHA’larını yapabilir hale geldi. Bütün bunlar düşmanlık için, yayılmak için değil. Tehdit olduğunda biz buradayız demek için. Operasyonel kabiliyetiniz kadar faaliyetiniz vardır. Üniversitemiz 52 bin öğrenciye ulaşmış. Üniversitenin bu hale gelmesinde, kuruluşunda emeği geçenlere tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.



"Öğrencilerin birikimini 1-2 saate sığdırarak onların geleceğini karartamayız"


Türkiye’de şu anda 186 üniversitenin yer aldığını dile getiren Yıldırım, "AK Parti hükümetleri göreve başladığında 76 tane vardı. Her ilde üniversitemiz var. 7 milyon 200 bin öğrencimiz var. Bazı ülkelerin nüfusları bunun altında. Yabancı öğrenci sayısı 108 bin. Bizim 350 bin öğrencimiz olması lazım. Bu konuya biraz daha eğilmenizi istiyorum. Burada okuyan her öğrenci bu ülkenin vatandaşı gibi gittiği yerde ülkemizin gönül elçisidir. Bizim milyarlar harcayarak yapamayacağımız bir iştir. FETÖ yaptı ama ihanet etti. Atatürk’ü, değerlerimizi, kutsalımızı istismar ettiler. Şimdi omuz omuza rükuda duran insanlar birbirinden şüphe duyuyor. Onun için yaptıkları en büyük kötülük bu. Burayı gören herkes gittikten sonra bir daha gelir. Size hedef söylüyorum. Öğrenci sayısının yüzde 5’i yabancı olması lazım. 2 milyon 400 bin öğrencimiz her mezun olan öğrenci iyi kötü bir yere giriyor. Arz talep meselesi ortadan kalkmış. Sorun geçmişten gelen birikim. Üniversiteye girişin sınav stresinin azaltılması lazım. Mezun olan sayısı da aynı üniversitelerin sunduğu kontenjan da aynı. Herkes Onsekiz Mart’a gitmek isterse sorun başlıyor. Bir sınava kaderi bağlamak yerine bütün kademelerde öğrencinin kabiliyetine, başarısına göre hazırlanması. Bunu TEOG’da yapıyoruz ilk olarak. TEOG neden değişiyor? Bilen de konuşuyor, bilmeyen de konuşuyor. Koca koca uzmanlar konuşuyor. TEOG dediğiniz şey 8. sınıfın bir sınavının merkezi olarak yapılmasıdır. Bunun öğrenci ve veliler üzerinde oluşturduğu bir stres var. Kaderini öğrencinin bir sınava bağlamayalım diyoruz. Ortaokulda öğrenci liseye hazırlanması lazım. Spor, siyaset, fen bilimlerine, Anadolu lisesine mi nereye gidecekse bunun ikinci dört yılda şekillenmesi lazım. Yeni uygulama bunu getiriyor. Sınav kalkıyor. Her yılın yıl sonu başarı ortalaması alınıyor. Öğrencinin derslerdeki kabiliyeti ne tarafa gidiyor. Buralar izleniyor, tespit ediliyor. Buna belirli oranda katkı yapan, 8. sınıfta sınav yapılıyor. O sınavın soruları soru bankasından geliyor. O sınavlarda soru bankasından çekiyorlar. Okuma sistemi de elektronik sistemle okunuyor. Elde edilen sonuçla 4 yılın sonucu birleştiriliyor ve sonuç ortaya çıkıyor. Sınava girecek her tarafı titriyor çocukların. Benim torunum 6. sınıfa gidiyor, geldi boynuma sarıldı ‘dede TEOG kalktı’ diye seviniyor. O bile 2 sene varken, strese girmiş. Sorular test değil. Sınıfta yapılan açık uçlu sorular olacak. Çalıştıysa, hazırlandıysa zaten cevap verecek. Sonuçlar mezuniyete esas belirleyici notlar olacak. Üniversitelerde de sınavlar basitleştirilecek. Bu sınav tek başına belirleyici bir sınav olmayacak. Öğrencilerin birikimini 1-2 saate sığdırarak onların geleceğini karartamayız. Bizim isteğimiz, kendilerini geliştirmek için istedikleri alan nereyse oraya gitmeleridir. Üniversiteye gireceğimiz zaman sınav vardı. Nereye gireceğimiz belli değil. Gece 2’de üniversite kayıt yapıyor. Gidiyorsun, kayıt bitti diyorlar. Elinde puanın olduğu halde giremiyorsun. O günlerden bugüne geldik” şeklinde konuştu.



"Mikroplara, spamlara izin vermeyin"


Konuşmasının sonunda öğrencilere öğütler veren Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:


“Bu altın yıllarınızın bir saniyesini bile boş geçirmeyin. Ben 45 yaşında lisan öğrenmek zorunda kaldım. Bu yılları dil öğrenmek için fırsat bilin. Bir yabancı dil daha bilirseniz üstünlük sahibi olursunuz. Ayrıştırıcı olmayın, zararlı fikirlerin kafanıza girmesine izin vermeyin. Mikroplara, spamlara izin vermeyin. Bizim sorunları torunlara bırakmamak için gece, gündüz çalışıyoruz. Daha az sorun bırakmak için çalışıyoruz. Daha az sorunla daha çok iş yapma kabiliyetine sahip olmanız için bunları yapıyoruz. Fahri Doktora unvanından dolayı herkese teşekkür ediyorum. Biz de bu iltifata layık olmak için bundan sonra çok daha fazla çalışacağız. Milletimizin geleceği için, kalkınması için, huzuru için var gücümüzü sarf edeceğiz.”



Rektör Yücel: "Son 2 yıl içerisinde üniversitemiz bir dönüşümü başardı"


Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Yücel Acer ise, “Son 2 yıl içerisinde üniversitemiz bir dönüşümü başardı. Ülkemizin başına bela edinmeye çalışılmış yapılanmanın bütün unsurlarından ve izlerinden üniversitemiz temizlenmiştir. Üniversitemizde ne terör yapılanması ne de FETÖ unsurları yer bulamamaktadır. Bilim dışı unsurlardan temizlenme sürecini yürütürken, eğitimde kaliteyi arttırmak için de somut adım atmayı ihmal etmedik. 2 yıl öncesinde 400 civarında olan uluslararası öğrenci sayısını 62 farklı ülkeden bin öğrenci civarına çıkardık” dedi.


Konuşmaların ardından Başbakan Yıldırım’a Rektör Prof. Dr. Yücel Acer tarafından hediye takdim edildi ve aile fotoğrafı çektirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya 15 metrelik uçurumdan uçtular, hayatlarını ağaç kurtardı Antalya’da yaklaşık 15 metrelik yükseklikten uçarak bir ağacın üzerine düşen otomobildeki karı koca emekli öğretmen, itfaiye ekiplerinin film gibi operasyonuyla kurtarıldı. Kaza, saat 19.30 sıralarında Kepez ilçesi Antalya Bulvarı üzerindeki seyir terası olarak bilinen noktada yaşandı. Alınan bilgiye göre, Hasan T. (68) idaresindeki 60 HF 563 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu önce demir bariyerlere çarptı ardından yaklaşık 15 metre yükseklikteki uçurumdan bir ağacın üzerine oradan da toprak zemine düştü. Kazayı gören vatandaşlar, araçta bulunan sürücü ile eşi Gülseren T.’yi (68) araçtan çıkardılar. Durumun 112 Acil Çağrı Merkezine bildirilmesinin ardından olay yerine itfaiye, sağlık ekipleri ve polis sevk edildi. Hastanede tedavi altına alındılar Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, kaşık sedyeye alıp halat yardımıyla yukarı çıkardı. Çifi, ambulansla kaldırıldıkları Antalya Şehir Hastanesinde tedavi altına alındı. Çiftin bilinçlerinin yerinde olduğu öğrenildi. Hurdaya dönen araç ise vinç yardımıyla bulunduğu noktadan alındı. "Ağaç olmasaydı muhtemelen ölürlerdi" Kazanın görgü tanıklarından Burak Ürün, "Araba fren sıkarken aşağıya uçtuğunu gördüm. O anda yardıma gidip yaralıları çıkarmaya çalıştım. O ağaç olmasaydı araba aşağı yuvarlanacaktı. Ağaç sayesinde kurtuldular" dedi. Yaralı çifti araçtan çıkarmaya yardım eden bir vatandaş da, "Teyzeyle amcayı çıkardık sonrasında ambulans ekibi ile itfaiye ekibi geldi. Sedye ile buradan çıkarmak 2,5 saat sürdü. 5 metre ileriden uçmuş olsalardı muhtemelen ölürlerdi. Çünkü onları kurtaran ağaç oldu" diye konuştu.
İstanbul Ersin Destanoğlu: “Serdar Hoca bu kulübün DNA’sını çok iyi biliyor” Beşiktaş’ın tecrübeli kalecisi Ersin Destanoğlu, daha iyi sonuçlar almak için çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek, “Serdar Hoca bu kulübün DNA’sını çok iyi biliyor” dedi. Trendyol Süper Lig’in 33. haftasında Beşiktaş, sahasında karşılaştığı MKE Ankaragücü’nü 2-0 mağlup etti. Siyah-beyazlılarda sakatlığı bulunan Mert Günok’un yerine 11’de sahaya çıkan Ersin Destanoğlu, maçın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. İyi bir futbolla galip geldikleri için mutlu olduğunu dile getiren Destanoğlu, “Bizim için güzel bir akşamdı. Tempolu, coşkulu güzel bir maç oynadık. Kazandığımız için mutluyuz. Önümüzde önemli bir kupa maçı var. Bugünkü maç bizi o maça da bira hazırladı. Rakibimizi de daha iyi tanıdık. Moral motivasyonumuzu yukarı çekerek daha iyi sonuçlar almak için elimizden geleni yapacağız” diye konuştu. Uzun süre sonra kazandıklarına değinen siyah-beyazlı takımın kalecisi, “Taraftarlarımız 5 maçlık serüvende bizden galibiyet bekliyordu. Biz de Serdar Hoca’yla birlikte içerideki moral ve motivasyonu sahaya yansıtıp taraftarlarımızı galibiyetle buradan uğurladığımız için mutluyuz” ifadelerini kullandı. “Serdar Hoca bu kulübün DNA’sını çok iyi biliyor” Serdar Topraktepe’nin takımla bağını hiç kopartmadığını vurgulayan Ersin Destanoğlu, "Öncelikle Santos Hoca’ya teşekkür ederim. Buraya geldi ve takımı yukarı çıkartabilmek için elinden geleni yaptı. Serdar Hoca bu kulübün DNA’sını çok iyi bilen, oyuncularla iyi diyaloğu olan bir hocaydı. Bizimle hep irtibat halindeydi. Bugün için sahada neler yapmamız gerektiğini söyledi. Biz de çıkıp oynadık” diyerek sözlerini tamamladı.