GENEL - 24 Ekim 2016 Pazartesi 16:27

Zıpkınla boyu kadar balıkları avlıyor

A
A
A
Zıpkınla boyu kadar balıkları avlıyor

Çanakkale’de Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde çalışan Müjdat Turan, zıpkınla avladığı 1 metre 60 santim boyunda ve 47 kilo ağırlığındaki liça balığının, türünün Türkiye’de avlanmış en büyük balığı olduğunu söyleyerek, bunun Türkiye rekoru olduğunu belirtti.
Çanakkale’de Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde çalışan Müjdat Turan, zıpkınla avladığı 1 metre 60 santim boyunda ve 47 kilo ağırlığındaki liça balığının, türünün Türkiye’de avlanmış en büyük balığı olduğunu söyledi. Turan, görüntülediği av anlarını sosyal medyadaki binlerce takipçisinin izlenimine sunuyor. Profesyonel olarak dalış yapan ve tüpsüz dalışta 40 metre derinliğe kadar inebilen Turan’ın dipte bekleme süresi 4.5 dakikayı buluyor. Turan, static apneada ise 6.5, 7 dakika suyun altında kalabiliyor.
Yaklaşık 10 yaşlarında denizle tanıştığını söyleyen Turan, "Denizle tanıştığımda denizin altını çok merak ediyordum. İlk maskemi alıp denizin altını keşfettiğimde, denizin altı beni büyüledi ve sonraki yıllarda bu tutkuya dönüştü. Sonra bu tutkuyu ileriki yıllarda bir sanata dönüştürdüm. Yani yaptığım işi artık bir sanat gibi yapmaya başladım. Ve bu denizin altındaki güzellikleri beni takip eden, beni seven binlerce insana sunmaya başladım. Tabi bu beni takip eden, beni seven insanlar, benim yaşadıklarımı benle beraber yaşadılar. Bunları her seferinde dile getirdiler. Bana bunları sundular. Ben denizlere derinliklere daldığımda onlar da benle beraber nefes tuttular. Benle beraber heyecanlandılar. Benimle birlikte o güzellikleri yaşadılar. Ve ben onlardan her zaman olumlu tepki aldım. Kendilerine de çok teşekkür ediyorum" dedi.
Son zamanlarda avladığı büyük balıkların, genelde iyi nefes tutmasının, iyi bir kondisyona sahip olmasının sonucunda ortaya çıktığını belirten Turan, "Çünkü bu spor dünyanın en tehlikeli bir sporu. Ve çok iyi bir tecrübe gerektiriyor. Aynı zamanda yaptığımız spor heyecanlı ve karizmatik bir spor. Yaptığım son avlarda 47 kiloluk bir tane liça avladım. Şu anda Türkiye rekoru olarak belgelendi bu liça. Çünkü türünün en büyük balığı. Bu zamana kadar avlanmış en büyük balık. Bu balığı yaklaşık 40 metre derinlikte bir batığın üzerinde avladım. 20 metrelerde örümcek tekniği dediğimiz bir teknikle avladım. Balığı avladıktan 1 buçuk 2 saatlik bir uğraştan sonra kıyıya çekmeye başardım. Çünkü çok güçlü bir balık. Denizlerin en hızlı, en sert balığı. Yaklaşık kıyıdan 1 buçuk 2 kilometre açıklara sürüklendik. Ama tecrübemle deneyimlerimle bu balığı kıyıya çekmeyi başardım" diye konuştu.
Kendisini en çok heyecanlandıran avlardan birinin liça avı olduğunu ifade eden Türan, "Bu son yaptığım av. Çünkü boğazın derin sularına açıldık. Yani yanımızdan gemiler geçiyordu. Çok tehlikeli durum atlattık ama tecrübe ve deneyimlerimle üstesinden gelmeyi başardım. Yaptığım en iyi avlar, 50 kiloluk akya avım var. Yaklaşık 1.70 boyunda. Liça avım var yine 47 kilo. 1.70 boylarında. 9 kiloluk çipura avım var şu anda Türkiye rekoru olarak tanımlanıyor. Bu büyüklükteki balıklar dünyada çok zor ve nadir avlanan balıklar. Özellikle çipura avım beni yurt dışında da takip eden insanlar onların çok olumlu tepkilerini aldım. Bu çipura avlarımdan sonra İtalya’dan gelip benim belgeselimi yaptılar. Levrek avım var yine 13 kilo civarında. Böyle büyük balıklar hep avladım. Çünkü bu balıklar avlanması zor avlar dediğim gibi. Ciddi derecede nefes gerektiriyor. Ve iyi bir kondisyon gerektiriyor. Hemen hemen boyum kadar kilom kadar balıklar avladım hep çoğu zaman. Bu iş biraz dediğim gibi deneyim ve tecrübe istiyor" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Yurt dışına kaçmaya çalışırken yakalanan Rönesans Rezidans’ın müteahhitti: "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum" Depremin vurduğu Hatay’da yüzlerce kişiye mezar olan Rönesans Rezidans ile ilgili dava kapsamında ilk duruşma gerçekleştirildi. Havalimanından kaçmaya çalışırken yakalanan rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Çoşkun, "Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Asrın felaketinde Antakya ilçesinde en çok ölüm Ekinciler Mahallesi’nde bulunan ‘Cennetten bir köşe’ vaadiyle satılan Rönesans Rezidans’ta yaşanmıştı. Yüzlerce insanın hayatını kaybettiği 250 daireden oluşan Rönensans Rezidans, deprem anında saniyeler içinde yerle bir olmuştu. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan soruşturma geçtiğimiz aylarda tamamlanmıştı. Hazırlanan iddianame Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilmişti. Rönesans Rezidans ile ilgili yargı süreci bu gün görülecek mahkeme ile başladı. Duruşmada Rönesans Rezidans’ta yakınlarını kaybeden vatandaşlar da katılım gösterdi. Duruşmaya; rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun SEGBİS üzerinden, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Sekiçoğlu ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ. D. mevcutlu olarak, tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi Ayhan Karan SEGBİS üzerinden katıldı. Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölmesine ve yaralanmasına neden olma suçundan 22 yıl 6’şar ayla yargılanan davada sanıklar ve müvekkilleri kendilerini savundular. Tutuklu sanık Önder Artun, 22 yıldır esnaf olduğunu belirterek Rönesans Rezidans inşaatında çalışmadığını dile getirdi. Artun’un avukatıysa müvekkilinin akli dengesinin yerinde olmadığını belirterek şahsın beraatını istedi ve hastanede tedavi edilmesi gerektiğini söyledi. “Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu, ben görevimi yaptığıma inanıyorum” Tutuklu yapı denetim şirketi sorumlusu Mehmet Haşim Eraslan, iddianamede yer alan kendisine yönelik suçlamalara karşı, "Proje aşamasında yer almadım. İnşaatın devam ettiği sürede İskenderun ilçesinde ikamet ediyordum. Ortağım O.Ç. Rönesans inşaatla ilgileniyordu. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum. Denetimlere ara ara gidiyordum, hiçbir olumsuzluk yoktu. Deprem dalgası değişkenlik gösterdi daha bilim adamları çözemedi. Bu kadar yıkıcı bir depremi kimse tahmin edemiyordu. Ben görevimi yaptığıma inanıyorum, beton dökülürken oradaydım” ifadelerini kullandı. Tutuksuz yargılanan proje müdürü İ.D., kendisine yönelik suçlamaları reddedip kendisinin inşatta amele işlerini yaptığını belirterek, "Müteahhit Mehmet Yaşar Coşkun’un yanında 20 yıldır çalışıyorum. Proje müdürü olacaksın dediklerinde inşaat yüzde 80 seviyesindeydi. Yaşananlar için çok üzgünüm, orada ölen tanıdıklarım var. Vefat edenlere rahmet diliyorum. Biz 6 kişilik amele takımıyız; temizlik taşıma işlerini yapıyorduk. Beni şirket müdürü M.C. görevlendirmişti. Proje müdürünün görevini bilmiyordum. Binada hiçbir olumsuzluk görmedim. Kalıpçılardan birisi düşüp öldükten sonra görevlendirildim” dedi. “Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 EURO çektim” Tutuklu olarak yargılanan Rezidansın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun, “Depremde ölenler için üzgün ve acılıyım. Yönetmelikte yer alan tüm prosedürleri yerine getirdim. En ufak hata ve kusur varsa cezamı çekmeye razıyım. Antakya’da 41 yıldır mimarlık yapıyorum. Bu güne kadar mesleğimde ilkeli ve dürüst olarak çalıştım. Binayı yaparken hazır beton olarak C-30 kullandım, elle beton dökmedik ve masraflardan kaçınmadık. Kaliteli malzemeler kullandık, daha öncede Antakya’da bir çok binalar yaptım ve hiç biri yıkılmadı. Rönesans Rezidans’ın yıkılmasıyla ilgili bilir kişi raporları gerçeği göstermemektedir. Karadağ’a tapu devri için gidiyordum. Hatam varsa en üst cezayı almaya razıyım. Bankadan yüklü miktarda para çekmedim ihtiyacım olan kadar 2 bankadan toplamda 20 bin 700 euro çektim” dedi. Tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K. kendisine yüklenen suçları ve ihmalleri kabul etmeyerek, projenin hiçbir aşamasında yer almadığını söyledi. Tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu, “Projede hiçbir kusur olmadığı tarafımızdan onaylanmıştır. Uygulama denetçisi olmadığım için evraklarda imzam yoktur. Aplikasyon olarak denetleme yaptım. Evrak üzerinde denetleme yaptım” ifadelerini kullandı. Duruşmada rezidansın tutuklu olarak yargılanan müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun’un, tutuklu kontrol elemanı Önder Artun’un, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Mehmet Haşim Eraslan’ın, tutuklu yapı denetim şirketi yetkilisi Bülent Seküçoğlu’nun tutukluğunun devam etmesi ve tutuksuz olarak yargılanan proje müdürü İ.D. ve tutuksuz olarak yargılanan yapı denetim şirketi yetkilisi A.K.’ nın tutuksuz olarak yargılanmasına devam edilmesi kararı verildi. Öte yandan dava sanıklarından B.M.’nin hakkında yakalanma emri düzenlenmesine ve rezidansın müteahhidi olan Mehmet Yaşar Coşkun’un kardeşi olan firari Hüseyin Yalçın Coskun’un yakalanmasına yönelik emrin devamına kararına verildi.
Edirne Edirne Balkanların ticaretin merkezi oluyor Edirne Valiliği Balkan Şehirleri İş Birliği Edirne Platformu tarafından "Balkan İş Forumu" düzenlendi. Programa Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Kosova, Sırbistan gibi birçok ülkeden iş insanı katıldı. Edirne Valisi Yunus Sezer, yatırımcıların bürokratik işlemlerine talip olduklarını söyledi. Ticaret, sanayi adına bir başlangıç yapılan "Balkan İş Forumu" birçok ülkeden ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinden 240 firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Kentteki bir tesiste düzenlenen "Balkan İş Forumu" programında, Balkan Şehirleri İşbirliği Platformu’nun Faaliyet Filmi, Edirne Tanıtım Filmi ve Trakya Yatırım Tanıtım Filmi gösterime sunuldu. Edirne’nin ikisi demir yolu, dördü kara yolu olmak üzere altı sınır kapısıyla Türkiye’nin batıya açılan yüzü olduğunu belirten Vali Yunus Sezer, özellikle Kapıkule Sınır Kapısı’nın dünyada en fazla araç ve yolcu sirkülasyonunun olduğu ikinci kapı olarak bilindiğini üretim ve ihracat açısından önemli bir merkez konumunda olduğunu aktardı. Kapıkule’nin potansiyelini her yıl ortalama yüzde 15 artırdığına dikkat çeken Vali Sezer, bu Avrupa’nın ötesinde ticaretin, sanayinin ve üretimin bu topraklarda giderek çok daha fazla artacağının göstergesi olduğunu belirtti. "Edirne olarak her alanda köprü olma vazifesine talibiz" Trakya’nın hem tarım faaliyetleri hem de stratejik açıdan çok önemli bir bölge olduğunu ifade eden Vali Sezer, Edirne’de tek olan organize sanayi bölgesi sayısını da artırdıklarını aktardı. Edirne olarak tarımda, ticarette, sanayide, kültürde, spor ve diğer alanlarda bir köprü olma vazifesine talip olduklarını vurgulayan Vali Sezer, Balkan Şehirleri İş Birliği Platformu’nun kuruluş amacının da bu nedenle olduğuna dikkat çekti. Edirne’nin, tarihi olarak üstlenmiş olduğu misyonu ete ve kemiğe büründürmeyi amaçladıklarını aktaran Vali Sezer, "Köprüler sadece Edirne’nin sembolü değil aynı zamanda tüm Balkanlar’ın sembolü. Bu köprüleri biz fiziki olmaktan çıkartıp gönül köprülerine dönüştürmeyi, kalıcı dostlukların inşası için bir vesile olmayı amaçlıyoruz. Bu manada 3 ay önce kurulan Edirne Balkan Şehirleri Platformu çok güzel bir faaliyet planı çerçevesinde çalışmalarını devam ettiriyor" ifadelerine yer verdi. "240 firmanın katılımıyla gerçekleştiriyoruz" Balkanlar’dan ve Trakya’dan gelen güzel iş insanlarının katılımıyla bu forumu düzenlediklerini ve bunu kalıcı hale getirmeye çalıştıklarını belirten Vali Sezer, "Bu bizim iş forumu adına, ticaret adına, sanayi adına bir başlangıcımız. Şu anda 240 firmanın katılımıyla bunu gerçekleştiriyoruz, sonbaharda inşallah büyük bir fuarla beraber 2 bine yakın iş insanını bir araya getireceğiz. Balkanlardaki Sanayi ve Ticaret Bakanlarımızı, Türkiye’deki oda ve borsaları burada toplamayı hedefliyoruz. Edirne olarak iş insanlarının yapacakları bütün yatırımlarda bürokrasiyi üstlenmeye ve takip etmeye talip olduk. Bir kapı ve nokta olmaya talibiz. Gelen iş insanları bir muhatap bulsunlar ve kendileri adına tüm iş süreçlerini biz takip edelim. İş insanlarının güvenli platformlarda bir araya gelmesi ve birbirilerini tanıması ile kuracakları birlikteliklerin kalıcı olmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Biz Edirne olarak kendi potansiyelimizin her alanda yüzde 10’unu kullandığımızı düşünüyoruz. Bu alanda da biz yüzde 10 potansiyelimizi, yüzde 100e’, hatta onun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Trakya ve Edirne özelinde yatırım fırsatları ile ilgili sunum yaptı. Mahmut Şahin, Edirne’nin Balkanlara açılan ve Avrupa’ya açılan ticaret ve hizmetler sektörü kapısı olduğunu belirtti. "Edirne balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır" Edirne’nin Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır olduğunu aktaran Şahin, aynı zamanda ticaret ve hizmet sektörü kapısı olduğuna değindi. Şahin, "Türkiye Orta Doğudan ve Asya’dan Avrupa’ya açılan kapı, Trakya ise Balkanlar’da Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısıdır. Trakya’da da Edirne’nin Balkanlar’a açılan ticaret kapısı ve hizmetler sektörü kapısıdır. Türkiye’nin hemen en yoğun OSB’lerinin kurulu olduğu ve sanayi altyapısının iyi olduğu su, elektrik doğalgaz gibi yerleşik altyapının hazır olduğu bir bölgedesiniz. Edirne’miz önce de bahsettiğimiz gibi Türkiye Trakya’da Balkanlara çıkış kapısı. Bu anlamda hem demir yolu hem karayolu hem de sınırlarıyla Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir kapı" ifadelerini kullandı. "Türkiye’den Bulgaristan’a 4 buçuk milyar dolar ihracat" Edirne’nin hem Balkanlara, hem Bulgaristan’a, hem de dünyaya açılan bir kapı olduğunu söyleyen Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Mustafa Sarıbekir, kentteki sınır kapılarının yılda 2 buçuk milyon tekerlekli araç geçtiğini ve Türkiye’nin ihracatının yüzde 55’inin Avrupa’ya olduğu düşünüldüğünde bu kapıların Türkiye için çok önemli olduğunu ifade etti. Bulgaristan’da 7 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi olduğunu söyleyen Sarıbekir, bunun yaklaşık 4 buçuk milyar dolarını Türkiye’nin Bulgaristan’a sattığını ve 2 buçuk milyar dolarını da Bulgaristan’ın Türkiye’ye sattığını aktardı.
Düzce Faruk Özlü ve Meclis üyeleri mazbatalarını aldı AK Parti’den Düzce Belediye Başkanı seçilen Dr. Faruk Özlü mazbatasını, Düzce Adliyesinde törenle aldı. Adliye çıkışında açıklama yapan Özlü önümüzdeki 5 yılda çok büyük ve önemli hizmetlere imza atacaklarını söyleyerek kazananın Düzce olduğunun altını çizdi. Mazbatasına almak üzere Düzce Adliyesi’ne giden Faruk Özlü’ye Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, AK Parti İl Başkanı Hasan Şengüloğlu, Merkez İlçe Başkanı Buğra Alp Kocaman, yeni seçilen Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri ve teşkilat mensupları eşlik etti. Adliye binası toplantı salonunda gerçekleşen mazbata töreninin ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Faruk Özlü, seçim döneminde vaat ettiği 100 projeyi hayata geçirmek için hemen çalışmalara başlayacaklarını belirterek şunları söyledi, “AK Parti grubu olarak milletvekillerimizle birlikte mazbatalarımızı aldık. Önümüzdeki 5 yıl Düzce’ye çok önemli ve büyük hizmetler yapacağız. Seçimden önce projeler kitabı yayınladık. Düzce’nin çehresini değiştirecek 100 projemiz var. Her projenin sorumlusu belli. Seçimler ile ilgili süreçte çok bir çalışma yürüttük. Gece gündüz çalıştık. Sonuçta kazandık. Düzce bu seçimde aklı selimle, sağduyu ile Düzce’nin 5 yılında hizmet edecek olana kadroyu belirlemiştir. Önümüzdeki 5 yıl Düzce’de güzel hizmetler yapacağız. Düzce’mize hayırlı olsun” dedi. Toplu fotoğraf çekimi ile tören sona erdi.